- 700 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GREVLERİ DOĞRU ANLAMAK
GREVLERİ DOĞRU ANLAMAK
AKP’nin hazırladığı havayolunda grevi yasaklayan kanun teklifi meclis gündemindeyken, İstanbul Havalimanı çalışanları( kabin memurları ve teknik ekip) iş bıraktı. Havayolu işçilerinin işi bırakmasından ötürü birçok sefer yapılamadı yada gecikmeli olarak yapıldı ve 144 seferin ise iptal edildiği açıklandı.
Hava-İş Genel Başkanı Atilla Ayçin, grevin yasaklanmasına ilişkin yasa tasarısına, çalışanların grevden başka seçeneklerinin kalmadığını belirtti. İşçilerin işten çıkarılmakla tehdit edildiğini, tehditlerin devam etmesi durumunda daha büyük eylemlerle tehditlere yanıt vereceklerini de özellikle belirti.
Emperyalizm ve onun yerli işbirlikçilerinin hava limanı çalışanlarına karşı tutumu, gelecekte işçi ve emekçi hareketlerine nasıl yöneleceklerini bizlere göstermektedir. Önümüzdeki süreç,işçi sınıfı ve genelde kitle hareketlerinin ivme kazanacağı bir süreç olacaktır. O nedenle önümüzdeki süreçte ,devrimci harekete ve devrimcilere büyük görevler düşmektedir.
İşçi sınıfının ve sendikal hareketin mücadele biçim ve yöntemlerini, doğru bir eylem ve mücadele biçimi olarak bilince çıkaramayan anlayışlar,sınıf pratiğinin arkasına düşerek,tarihsel rollerini oynayamazlar. İşçi sınıfının ve sınıf mücadelesinin en güçlü silahı grevdir. Ülkemizde,İşçi haklarının kısa ve uzun vadede korunması konusunda çok farklı anlayışlar mevcut. Sendikalar bu duruma çok iyi örneklerdir.Grevler, emekçileri ve sendikal hareketi sınıf ve dayanışma ruhuyla burjuvaziye karşı tavır konusunda eğitir ve sınıf çıkarlarına uygun olarak konumlandırır.
Sendikalar mesleki, iş yeri, ve genel sendikalar olarak birbirinden ayrışırlar ve her birinin işçi sınıfı içinde üstlendiği roller farklı farklıdır. Mesleki sendikalar,sadece aynı meslekten işçileri bünyesinde barındırır ve onların hakları için mücadele ederler.İşyeri sendikaları,yalnızca belirli bir iş yerindeki sendikaları bünyesinde toplar.Genel sendikalarrın faaliyet alanı ise daha geniştir,bu tür sendikalar,bütün iş kollarındaki işçileri örgütlemeye çalışırlar. Sendikal birlikler ise aynı alanda,aynı yörede değişik iş yerleri ve değişik iş kollarında ki örgütlü sendikaların üst örgütleridir.Federasyonlar daha farklıdır,federasyonlar;farklı alanlarda ,farklı yörelerde aynı meslek ve iş kollarında kendisini örgütlemiş sendikaların üst örgütüdür.Konfederasyonlar ise ulusaldır ve tüm meslekleri ,bölgeleri işyeri ve işkollarındaki bütün kuruluşların ülke genelindeki örgütlenmesidir.
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız anlayışlarla,işçi sınıfı param parça edilmiş,sınıf sendikacılık anlayışında olan anlayışlar dışındaki bütün sendikal anlayışlar,ya direk işbirlikçi burjuvazinin emrine girmiş,yada dolaylı olarak burjuvazinin yedeğindedirler. Son memur maaşlarına yapılan iki yıllık zam farklarının planlanmasına ilişkin çalışmalarda MEMUR-SEN’in tavrı aşikardır.Sistemin en direk yanında olduğuna, dost ta düşman da açıkça tanık oldular ve pratik yaşam, devrimci sendikal anlayışın bir kez daha doğruluğunu ispatladı. Devrimci sınıf sendikacılık anlayışı, pratik yaşamda hayat bularak işçi sınıfına ışık olmaya devam ediyor.
Pratik yaşam ve tarihsel süreç,işçilerin mevcut sistem içinde kullanacakları kuvvet kadar hak alacaklarını göstermiştir.Bu kuvveti salt eylemlilik olarak düşünen anlayışlar pratik içinde derin yanılgılara düşerler.İşçi sınıfı,iş gücünün yetersizliği,işsizlik düzeyi,işçilerin bilinçlilik durumu ve aldıkları sınıf bilinci,örgütlülük durumları, örgütlenmelerinin biçim ve yöntemleri,grev hakları,eylemliliklere bakış tarzı,siyasal bilinç düzeyleri,ülkelerin ekonomik sosyal ve siyasal durumları tayin edici önemdedir.
İşçi sınıfı mücadelesi ve sendikal hareketin doğuşu ve gelişmesinin tarihi, karmaşık ve büyük mücadele ve güçlüklerle dolu bir birikimi arkasına alarak gelişmiştir. Bu mücadele ve tarihsel sürecin,tarihsel tahlilinin doğru ve bilimsel bir çizgiye otuturtulması için, Marksist bilimin ideolojik temellerinden,proletarya teorisinden kök alması gerekmektedir. Sınıf hareketi ancak bu yöntemlerle genellemelere varabilir,dersler,tecrübeler çıkarabilir,bugünün ve yarının görevlerini doğru saptayabilir.Bütün ülkelerde sendikal hareket ve işçi sınıfı mücadeleleri,her ülkenin somut şartlarına ve her ülkenin işçi sınıfının bilinç düzeyine ve sınıf hareketi içinde vardığı olgunluğa göre gelişir ve ona uygun bir seyir izler.
12 eylül 1980 Askeri faşist darbesinin bütün hükümleri bugün daha ağır bir şekilde yaşamımızın bütün alanlarında devam etmektedir.Dünyanın en geri ülkelerinde bile böyle bir yasak ve yasa yok iken,faşist komprador burjuva gerici feodal zihniyetin amacı çok açıktır. Zihniyet; bütün emek eksenli mücadeleye, emeğe, ezilene, sömürülene,işçiye,köylüye,dar gelirliye memura ,öğrenciye düşmanlık zihniyetidir.Grev yasağı,İLO’nun 87-88 sayılı sözleşmesine ve Avrupa Sosyal Şartı ,BM’lerin Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesine aykırı olup,Faşist devletin,faşist Anayasa’sının 90 nıcı maddesine de aykırıdır.Gerektiğinde kendi anayasalarını bile hiçe sayan bu faşist zihniyet iktidardan alaşağı edilmediği sürece,işçi sınıfı ve ezilenler bu tür faşist saldırılarla hep karşı karşıya olacaklardır.
12 Eylül’ü sözüm ona yargılamak isteyenler,12 Eylül’den daha katı ve daha baskıcı yasalar çıkarmaktan da tereddüt etmiyorlar. AKP, Hükümet olduğu günden beri emekçiler ve emek mücadelesi büyük saldırılara uğramış, işçi, memur, ğrenci, köylü ,sokaklarda coplanmış,toplu işkence görmüş,sıkılan biber gazından etkilenen 50 yakın vatandaşımız hayatlarını kaybetmiş ve işçiler kışın ayazında buz gibi soğuk sulara tutulmuş,havuzlara atılmış ve büyük acılar yaşamışlardır.
2822 sayılı grevleri yasaklayan maddeye,yeni ve daha ağır faşist yasalar ekleyerek,emek mücadelesini tamamen susturmak istemektedirler.Yaklaşık 14 bin kişiyi ilgilendiren THY- İstanbul Havalimanı çalışanlarının 23’üncü dönem Tolu İş Sözleşmesi 17’ dır ertelenmektedir.Grevin esas gerekçesi bu ve gasp edilmek istenen haklardır.İstanbul Havalimanı işçileri kendi meşru haklarını korumak için greve gitmişlerdir,başkada bir amaçları yoktur.Hakim sınıf klikleri arasındaki çatışma ve çelişki o kadar ayyuka çıkmış ki,bu düzlemde muazzam bir kriz yaşamaktadırlar.
Dolayısıyla sermaye ve işbirlikçi burjuva feodal gericilik,işçi ve emekçi mücadelelerine de kendi içlerinde yaşadıkları krizden ötürü acımasızca saldırmaktadır.Sınıflar arası güç dengeleri ve yeni saflaşmalar,Uluslararası Para Fonu Ve Dünya Bankasının uluslararası ve uluslar üstü sermaye adına bütün ülke ekonomilerine büyük müdahalelerde bulunarak,son yıllarda büyümeye başlayan işçi mücadelelerinin önünü faşist yasalarla ve baskılarla kesmek istemektedir.Kapitalizmin derin krizi bunu gerektiriyor ,yani emek mücadelesine saldırmak dışında şansları kalmamıştır.
Kapitalist sistem ömrünü tüketmiş,çürümüş,pis bir asalak olarak uzatmaları oynuyor. İşçi sınıfı ve tüm emekçiler bütün varlıklarıyla sınıf ve çıkar farklılığı gözetmeksizin nerede bir emek eksenli mücadele varsa ona bütün benliğiyle destek vermelidir. Mücadelenin bütün araç ve yöntemlerini,önümüzdeki Demokratik Devrim sürecini besleyen ve Demokratik Devrim mücadelesine hizmet eden eylemlere dönüştürmek, tarihsel bir görev olarak Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimcilerinin önünde durmaktadır.Selam olsun İstanbul Havalimanı işçilerine.
Erdoğan Ateşin
30 Mayıs 2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.