- 720 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BAYIRLAR...1
BAYIRLAR-1
Salası verilen babamın terkini titrek sesle bana söylerken toprağa sarılır gibi ona sarıldım. Bana güç verdiği için. O gün ilk kez anamın mezarından ayrılırken veda etmeyi unutmuştum.
Şaşkınlığımdan ,yıkılışımdan daha adını veremediğim bitmelerle duygularla sarılmıştı .Ruhum başka bir yerde bir bedendim o an. Bedenimi hissettiren iki şey vardı o an.
Sabah rüzgarının esintisi gözümdeki yaşları ve yanağımı soğuk elleriyle silerken sol omuzum Fatma’nın sağ omuzundaki sıcaklığa dayalı; ağrılı, ağır adımlarla inmeye başlamıştık daha bir kaç saat önce çıktığım bayırdan aşağıya.
Fatma’nın ağzında çıkan teselli kelimelerini duymadan titrek dudaklarım tuzun tadındaydı. Köyü meydanında seher aydınlığında geçip evimizin önüne geldiğimizde görmüştüm. Koca bir kalabalık vardı kapı önünde.
Herkesin gözünde hala uyku akıyorken suskunluğundaki sabaha eşlik ediyordu. Onların suskunluklarındaki hareketsizliği bozan tek şeydi; tabakalarından çıkartılıp, sarı tütünün beyaz kağıt arası yanmasından çıkan dumanlarıydı.
O an kalabalıkta tek hareketli olan bendim donuk kalan insanlar arasında. Bunları rüyamda görsem o an herkesin oracıkta kapımızın önünde donduğunu hatta çıkan dumanlarla kendilerine düşmüş zemheri buzlarını çözüyor olduklarını düşünürdüm.
Bunları düşünürken büyüdüm yaşlandım çocuk yaşlarımda. Küçük ellerimle sildim gözlerimi. Buğulu camları sildiğim gibiydi ellerim ve gözlerim. Titrese de sol yanım. Kalabalığı sakinliğini bozan adımlarla tahta kapıdan içeri girdiğimde üzüldüm büyüdüm.
Köyün imamı Hüsnü’den o kadar nefret ettim ki o an. O an giydiği cüppesini, siyah sakalını hatta kendisini parçalamayı çok istemiştim.
Anamın yokluğundan sonra ahraz kalan babamdan tek kelime duyabilmek adına her gece tek kişilik deli sohbet yaparken, ağzından çıkacak bir kelime için canımı bilme vermeye hazırken. İmam Hüsnü, babamın konuşmasına engel koymak adına beyaz bir bezle onun traş edilmiş çenesini bağlamıştı.
Dizlerimi kırmadan yattım sarıldım. Ona anamın sevgisini getirdim. Elimde anamın mezarından kalma tozlu kirli ellerimle yüzünü sevdim. Alnından öptüm öptüm öptüm.. Ellerin soğumaya başlamıştı.
Onun ölü ellerini ellerimle tutup kendimi zorla sevdirdim. Hiç ağlamadan son kez dökülmüş saçlarını sevdim bir zamanlar onun beni sevdiği gibi. Gerisini hatırlamıyorum. Bunları da hatırladığım yoktu Fatma bana söylemeseydi eğer....
****** *******
Artık kendimden çok onlara yetemiyordum. Yetimliğimde büyürken bayırlara alışkın adımlarla çıkarken yorulmuyordum. Alışmaya başladığımdan değil de hislerim nasırlaştırmaya başlamıştı. Ben beni bilmiyordum işte.
Çıktığım bayırlardan çok çıkamadığım ulaşamadığım ruhlar beni yoruyor üzüyordu. Sevindiğim tek şeydi yine anamın söylediği sözler. Ruhlar uyumazdı .Gece dolunay köyün üstüne çöktüğünde, her yer aydınlandı diye sevinirdim.
Yalnız kaldığım evin penceresinden ay ışığı süzülürken ben o tahta kapıdan süzülür çıkardım yalnızlığımı gidermek için. En çok istediğim şey ise hep babamın ve anamın yan yana yatmasıydı. Babamı, anamın yattığı yerden yetmiş bir adım sonrası yatırmışlardı derin uykularına. Bir bu yüzden yorulurdum.
Yetmiş bir adım arası bayırdan daha çok yorarken adımlarımı. O anlar kollarımın o kadar uzun olup ikisine aynı anda tutunabilmek isterdim.
Mezar taşlarına konan bir kaç baykuş göz yorgunluğumu giderirken ben diğer toprağa yapışmak için giderdim hep. Adımlarımın yorgunluğundaki seher vaktinde önceleri kendim uyanırdım. Sonrasında beni tek bilen Fatma beni uyandırmaya gelmeye başlamıştı.
Her seferinde,
"Gak gız anam kahvaltı hazırladı sofrada. Seni evden almaya geldiğimi biliydiler. Kimse görmeden gidelim."
Topraktan kaldırdığım yüzümü ona çevirirken gülümserdim hep. Kış sonrası bahar başlangıcı kıracağımız buzlar olmasa da ben yine de eğer yağmur sonrasıysa alışkın adımlarla ayağımı o gölcüklere basa paçalarımı çamur etmeyi umursamazdım.
Ben Fatmalara gitmez kendi evimize gider. Dünden getirdiği yufka ekmeği yine onun getirdiği katıkla birlikte yerdik. Sonrası beş taş oynar bir birimize yalandan öyküler anlatırdık. Büyüyene kadar anlattık....
********
Fatma’yı geçen istemeye gelenler olmuş. Hem sevindim hem üzüldüm. Vereceklermiş. O söyledi. Üçüncü bir ayrılık arifesine girdim .Yıllar takvimden çok yaprak kopartmış olduğunu anladığımda çaresizliğin ne olduğunu anladım...
"klavye yordu yine...neyse olduğu kadar...yazmamaktan iyidir en azından... eksik harfler gitti şimdi.Geriye anlatım bozukluğu ve yüklem zamanlamaları kaldı o da beni aşsa da..."
YORUMLAR
her gün yeni bir şeyleri aşıp güzelliklere ulaşıyorsunuz..
gayet düzgün ve hoş..
tebrik etmekten başka ne söylenebilirki?
sevgilerimle..
DİLEK YILDIZI
Aştığım bir yer yok biliyorum.Ama Sizin beni şu an okumanız bile en güzel şey benim için...daha iyisini yazmak içindeyim beceremesemde..olsun yazmak çok güzel işte okumak kadar hemde....
saygılarımlasınız her zaman....
Sayın Yazarım,
Hissiyatın çok güzel anlatıldığı, insan zafiyetlerini çok güzel işlendiği bir yazı olmuş.
Saygılarımla.
DİLEK YILDIZI
Sizin yorumunuzu ve de beğeninizi görmek onurdur benim için.Umarım layıkıyla yazabilmişimdir.Teşekkürler.
Saygılarımla....
Bu ikinci bölüm ve devam etmelisiniz
ah o bayırlar adım izleri ve anılar
saygımla
DİLEK YILDIZI
En derin saygılarımla....
DİLEK YILDIZI
DİLEK YILDIZI
Bu sende fazlasıyla var annem...
Annem desteğin ve gücün için hep ellerinden öptüm..
Duanı eksiltme bu oğlundan....
YÜREKTEN SAYGIMLASIN HER DAİM...