Düşündüğümüz Kadar Masum muyuz acaba?
Sevgi, bilinçtir. Hayattır. Özgürlük ve barıştır.
Sevgi, mutluluktur, sevinçtir, kahkahadır, umuttur.
Sevgi, vicdandır, gözyaşıdır, merhamettir, şefkattir.
Sevgi, dostluktur, sıcaklıktır, inançtır, korkmadan
başımızı bir omuza yasladığımızda huzur ve güvendir.
Sevgi, aşktır, şiirdir, özlemdir, özveridir, onurdur,
Sevgi, insan olma kaygımızdır, insan olmaktır,
hayata hilesiz bakmaktır, dürüstlüktür, insana değer vermektir.
Sevgi, alçak gönüllülüktür,kendine saygıdır.
Dost-düşman her canlının yaşama hakkına saygı duyup kabul etmektir.
Gözlerimize öyle bir perde çekilmişki hep yalancı mutluluklar peşinde koşup duruyoruz. Sevgiyi, dostluğu, acımayı, yardım etmeyi, bir düşküne el uzatmayı, merhamet duygumuzu yitirmişiz adeta, şükretmeyi unutmuşuz. Şöyle oturup bir düşünün, hangimiz öyle değilizki?
Çoğumuz güzel insan olduğumuzu düşünürüz, kimseye kötülük etmediğimize inanırız. Basit bir yaşam üzre yürüyüp giden alçak gönüllü ve kendi halinde kişiler sanarız kendimizi... Oysa işin aslı hiç de öyle değil. Hiç birimiz düşündüğümüz gibi masum olmadığımız gibi, kendimizin nerede ve ne kadar kötülüğü içimizde barındırdığımızı bilmek istemiyoruz, hatta aklımıza getirmeyiz bile.
Oysa başkalarıyla olan düşmanca ilişkilerimiz, önyargılarımız, kıskançlıklarımız, beddualarımız ne ölçüde iyi yada kötü insan olduğumuzu gösterir bize. Eğer görmek, anlamak istiyorsak tabi bu tarafımızı.
Bazı durumlarda içimizdeki kötülüğü karşımızdakine ne kadar yansıttığımızı bilemeyiz. O zaman en zehirli gazlar en öldürücü silahları elimizde bulundurmak, düşman sandıklarımızı öldürmek en kutsal ve milli bir görev olur. Yada bunları gerçekleştirenlerin kahramanlıklarını öve öve bitiremeyiz, saatlerce alkışlarız. Yaşamanın her canlının hakkı olduğunu düşünmeyiz bile ve de bunu savunanları hainlik ve vatana ihanetle suçlarız…
Üzerimize giyindiğimiz karanlık kıyafetlerimizle ne yazık ki başka toplulukları ayırmakta, düşmanlıklar doğurmakta ve düşmanlıklar ilan etmekte nedense tereddüt etmiyoruz. Kendimize doğru veya yanlış hayata bakış açımızda bir yön çizerken başkaların farklı çizgisine ve varlığına tahammül edemiyoruz. Hoşgörüyü kendimize ve insanlara çok görüyoruz.
İnsanın kendi bilincinin farkına varması ilk bakışta belki zor bir durumdur. Çünkü böyle biri kendini yeni çatışmalar, kayıplarla yüklemiştir. Ve iyice incelip düzeltilmesi gereken bir kişilik gölgesi ile karşı karşıyadır artık.
Çünkü var oluş nedenini yakalamıştır. Düzeltilmesi gereken yanlarını düzenlemeye çalışacaktır.
Bu kendini düzeltme, temizleme, doğru düşünme işlemi için elimizde ölçü olarak “Vicdan” denen kutsal bir armağan var. Ölçü olarak ikinci armağanda aklımız ve mantığımızdır. Aklımız, düşüncelerimizi, eylemlerimizi hangi dürtülerin yönettiğini bulduk mu işte o zaman iyi ve güzel bir insan olmanın hazzı doluverir içimize. Doğru düşünmenin, doğru bilginin sevinci…
O zaman hiç farkına varmadığımız değerlerin farkına varır, yüreğimizde derinlik kazanırız. Hangi ulustan olursa olsun, hangi din ve hangi mezhebin insanı olursa olsun insanlara kötü gözle bakmaz, haksızlık düşünmez ve onlara karşı savaşmanın anlamsız ve gereksiz olduğunun derinliğine ve bilincine ereriz.
İnsan kişilik yapısının büyük bir bölümünü masum ilkel ve çocuksu nitelikler kapsamaktadır aslında. Ama hep geri itiliyor bu duygular. Bunun niçin geri itildiğinin nedenleri de bellidir. Kutsal sayılan alışılmış ahlaki değerler yüzünden kin gütmek, hoşgörüsüzlük, sevgisizlik, kendisi gibi düşünmeyenleri, kendisi gibi hareket etmeyenleri düşman bilmek kaygusu….
Şurası gerçektir ki yaşamı ve kendimizi seviyorsak, başkalarının yaşamını ve düşüncelerini de ciddiye almalıyız… Varılması gereken en insani doğru nokta buradadır. Budur en ince ve bizim için çizilen en güzel yol…
Gerçek mutluluğumuz, özgürlüğümüz, yaşamımızı anlamlandırmanın ve insanlaşmanın en gerçekçi yoludur bu yol…
Bilimin, bilginin, teknolojinin ileri olduğu çağımızda, hayvani duyguların, çatışmaların, kötülüklerin bir gün son bulacağına, insanın kendi özgür iradesiyle iyiye, güzele, sevgiye, dostluğa, barışa yöneleceğine olan inancımı hep içimde taşıdım ve taşımaya devam edeceğim…
Nuri CAN
www.nurican.com
.