Asmaaltı Üzümleri
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Asma Altı Üzümleri
Bitti dedi kadın...
O halde, artık hayatta tam orada bitecekti.
Son yağmurlardı bunlar gözlerinden kayıp giden gözyaşları... Bir haftadır mendille geziyordu. Akşama hayatından çıkıp gidecekti sevdiği adam. Yapayalnız kalacaktı. Onsuz nasıl yaşayacaktı. Bütün giysilerinin renklerine bile nasıl da alışmıştı.
Mesela ördek başı yeşili hani... O rengi ilk kez onda görüp sevmişti. Kırmızıyı da bir erkek olarak ilk kez ona yakıştırmıştı. Ya şimdi, şimdi ne olacaktı. Bütün bu güzel renkler hayatından uçup gidecek miydi.
Hayatında yine karalar bağlayan, gülümsemesini bilmeyenler mi dolacaktı.
Çantasında bile onun fotoğrafı ile dolaşıyordu. Bazen evinin kapısını anahtar diye onun fotoğrafıyla açmaya kalkardı.
Geçenlerde bir şehiriçi otobüse binmişti, öyle dalgın, öyle dalgındı ki, az kalsın para yerine sevdiği adamın fotoğrafını uzatacaktı muavine. Neyseki yan tarafta oturan kadının çocuğunun çişi gelmişti. Aslında aferin oğlum sana iyi ki çişin geldi, yoksa bizim foto gitmişti diyecekti ya, dili el vermedi.
- afferin sana oğlum, tut çişini böyle. Büyüyünce askere gideceksin değil mi, sana orada da tutturacaklar çişini. Dedi. Korkudan çişi kaçtı zavallı çocuğun. Zaten iki ihtimal vardı, o konuşma anında ya kaçardı, ya da altına yapardı.
..
Şu otobüsün şoförleri de şehir içinde hep yavaş gidiyordu.
Eve gidince bir sürü iş,yemek.
Kadınlık zor meslek ya.
Yan komşudan asmaaltı üzümü almıştı.
Havanda döve döve canını çıkardı üzümlerin. Mahallede ne kadar miskinlik yapıp, kahve içen kadın varsa telveleri dökmeyin diye haber saldı. Hepsini üşenmeden kapı kapı dolaşıp toplayıp, dövülmüş asmaaltı üzümlerine karıştırıyordu.Millet meraklı, bu kadar kahve telvesini ne yapacaksın diye sorup duruyor.
- hiç işte, öylesine sevabına topluyorum. Kaynatamın köpeğine dibinde tuhaf bir yara açılmış. İyi gelir dediler.
- benim eşimde de öyle bir dert var. Diye atlıyor içlerinden biri. Bende mi yapsam acaba, kaç salkım asmaaltı üzümü ezeceğim bana da şunun tarifini versen diyorum...
İnanmak ve inandırmak kahve falına benzer.
..
Derken; ilaç hazır...
Yüz boydan boya astarlanıyor. Maskeli bir yüzle evin bütün işleri yapılıyor. Arada bir fotoğrafa bakılıp iç geçiriliyor. Bu gidişin sonu nereye varacak.
Yemeğin pişmesine az kaldı. Yeter artık.
Sofrayı bile hazırlayacak güç yok. Sokaklar bomboş.
Aslına bakarsan o sadece kendisinin olmalıydı. Tamam artık, vakit geldi, çok bekletme dediler. Asmaaltı üzümleri yaşından en az on yaş gençleştiriyormuş insanı. Kahve telvesi de öyle. Etti mi sana yirmi yaş.
Şimdi bu dizide oynayan yakışıklı çocukla bir yerde karşılaşsan!...
Ne bilecek ki senin kaç yaşında olduğunu.
Hadi gidip yıka artık yüzünü de fazla genç gözükme arkadaş. Az kaldı final başlayacak.
Hem o kadar da ağlama. Nasılsa yeni sezonda yeni diziler var.
öyküsatıcısı2012Davidoff
YORUMLAR
Biliyor musun ?
Bu öyküyü isimsiz okusaydım senin olduğunu adım gibi bilirdim canımcım...
BAzı replşikler senin öz repliklerin çünkü...
Özledim hadi hemen gel...
Tebrikler, yakışıyorsun güne vesselammmm... :)
Davidoff
Benim yazdıklarım her nedense belli oluyormuş, benim anlamadığımı sizler nasıl anlayabiliyorsunuz. Acaba noktaları, virgülleri mi ters koyuyorum :))
Güzel yorumun için çok teşekkürler, yakında kızkulesini beraber seyredeceğiz söz :)
Sevgimle.
(( Seçil Nimet ))
Senin repliklerini seviyorum ben hani azıcık umursamaz, bolca çılgın...
Kadınlık zor iş beeee!
Okuyunca sesin değdi kulağıma....
Sevgim daim narçiçeeeeee... :)
Şaşırtıcı bir final. Güzel bir öykü. Sanırım aynı zamanda en çok okunan öykü ünvanını da aldınız. Elinize sağlık.
Davidoff
Fakat en çok okunan öyküm, yanlış hatırlamıyorsam "Uzat Saçlarını Rapunzel" olması gerekir. Çünkü o öyküyü bazı gazeteler bile çok beğenip yayınladılar.
Güzel yorumunuz için Tekrar teşekkür ederim.
ele öle ağlaya güle hayat..:)
tebriklerim günün yazısına hayata kattığınız düşün sevgi dolu eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız sevgilerimle değerli Davidoff'um...:)
Davidoff
Sizlerde iyi ki varsınız. Sevgilerimin en ördek başı yeşilinden :))
Zaman
hep ömürden calan, hep ölümü bize sunan..
Kabullendik, hayat yasanmasi gibi gecmemis olsa da...
Davidoff
Sevgimle her daim.
Şimdilerde “fan” diyorlarmış. Yukarıdaki bayanı tenzih ederek söyleyeyim bir kızıyorum ki böylelerine
Sanki bundan kırk küsur sene önce o artist bayana âşık olan ben değilmişim gibi. :-)
Meşhur “Susuz Yaz” biteli yedi sekiz bilemedin on yıl olmuş, tam o aralar. Artist bayanın hülyalı(!), masum bir güzelliği var. Hani derler ya amiyane tabirle “yeme de yanın da yat” diye zinhar bunun yanında da yatma, sadece seyreyle.
Rahmetli tiyatrocu "Gazanfer Özcan" çook çok eskiden bir anısını anlatmıştı TRT'de bir programda, aklıma geldikçe gülerim.Rahmetli genç ergenliğinde dönemin ünlü artisti "Cahide Sonku" ya platonik âşıkmış. O kadar aşıkmış ki(!) "Cahide hanımı bir türlü tuvalette def-i hacet yaparken tasavvur edemezdim" diyerek kendisiyle dalga geçmişti O zamanlar da veya o yaşlar da öyle geliyor demek ki insana. Bu insanlar yemez, içmez, tuvalet ihtiyaçları olmaz! (androit hesabı)
Mesela uykudan uyanırlar, suratlarında gram mahmurluk yoktur. Gözlerinde çapak, burunlarında sümük olmaz. Hap yapmazlar, koltuk altı zortlatmazlar. Denize girer ıslanmazlar, çamura düşer kirlenmezler. Bir keresinde (yani filmin birinde) kuaförde yeni yapılmış saçları ve abartılı makyajı (ÇBS’nin mevsim kartelâsı gibi) ve üzerinde son moda tuvaleti ile beyin ameliyatına girenine bile şahit oldum. Nah yalanım varsa!
Oo daha neler neler. Meslek lisesinde(elektrik bölümü) okurken birinci yıl mecburi stajımız var, kulakları çınlasın Ruşen isimli bir arkadaş stajını Yeşilçam’da film setlerinde ışıkçı olarak yapmıştı da anlatır durur du, çoğunu da oradan biliyorum.
Günümüzde basından duyuyoruz; elin Arapları ta oralardan bazı "meşşşur" dizilerin çevrildiği evleri, köşkleri nerdeyse tavaf etmeye geliyorlar. İlginç değil mi? Ne yani bizimkiler de Kan’a (Cannes) Holuvud’a (Hollywood) gitmiyorlar mı?
Geçenler de bir alışveriş merkezinde kalabalık bir ortamda işyerinden bir arkadaşımla karşılaştık. Uzaktan merhabalaştık, ne haber, ne var ne yok anlamında başımı sallayıp “tek gözümü” kırptım. Kalabalığı yardı yanıma geldi, kulağıma eğildi fısıltıyla; “vaay İlluminati ha! Yoksa sende mi lan” dedi.
Töbe töbeee!
Not: Ha O artist bayanla aşkımız ne mi oldu? Yürümedi, zaten yürümezdi. Çünkü aramızda büyük yaş farkı vardı, ben altı o yirmidört yaşındaydı. Şimdilerde evli torun torba sahibi adını söylersek ayıp olur :-)
Tebrikler, selamlar, saygılar
Ağyar tarafından 5/28/2012 9:39:24 PM zamanında düzenlenmiştir.
Davidoff
Harikaydı Ağyar. Kesinlikle harcanıyor yorum dilin bilesin. Bu konuda ders almamız bile gerekebilir.
Teşekkür ederim. Selamlarımla.
"Son yağmurlardı bunlar gözlerinden kayıp giden gözyaşları... Bir haftadır mendille geziyordu. Akşama hayatından çıkıp gidecekti sevdiği adam. Yapayalnız kalacaktı. Onsuz nasıl yaşayacaktı. Bütün giysilerinin renklerine bile nasıl da alışmıştı.
Mesela ördek başı yeşili hani... O rengi ilk kez onda görüp sevmişti. Kırmızıyı da bir erkek olarak ilk kez ona yakıştırmıştı. Ya şimdi, şimdi ne olacaktı. Bütün bu güzel renkler hayatından uçup gidecek miydi.
Hayatında yine karalar bağlayan, gülümsemesini bilmeyenler mi dolacaktı."
Renkler göreceli... renksiz kaldığımda anladım...
Tebriklerimle
Davidoff
Sevgim, saygımla.
Güne ziyadesiyle yakışan bir kalem daha:)Galiba ömrümün kıymetli dakikalarını sizi alkışlamakla geçirmek, ileride torunlarıma anlatacağım bir hikayedir:)Yürekten kutlarım.Harikasınız yine.
Davidoff
İnş. torunlarınızın alkış sesleri de kulaklarımıza gelir.
Saygı ve sevgilerimle.
Yeni sezon yeni diziler başlar başlamasına ama yad edlir hep eski diziler...Hatta bazıları tekrar tekrar izlense yine aynı keyfi verir...Belki ne olacağını bildiğimizden daha büyük şevkle izleriz...sonunu bildiğimiz bir filim...Bu güzelde,
Birde,aynı dizileri yada filimleri tekrar başka oyuncular oynar sunulur...İşte o,o var ya...İlk oyuncuların oynadığı tadı vermez hiç....Aslında hikaye aynıdır,bildiğimiz,replikler herşey...Ama yoook...O tadı alamayız bir daha...
Başka baharlara...
Güzel bir yansımaydı kadının yüreğinden yalnızlık senfonisi...
Kutluyorum günü yazısını...
Davidoff
Başka baharlara...
Teşekkürlerimle Sn. Korkmaz.
Dün bir arkadaşıma söylediğimi hatırlıyorum... İYİ ESER MUTLAKA YERİNİ VE SAHİBİNİ BULUR diye...
tebrik ederim ...
Davidoff
Hemen bakıyorum.
Teşekkürlerimle Şair.
Herkesin farklıdır bakış açısı ben sadece diyorumki gitmek isteyeni durdurmak ne yapsanda faydasızdır boş yere çaba belkide ama işte yinede bir umut değilmi asmaaltı üzümleri belkide işe yarar ,yüreğe sevginin bağlılığın vefanın tohumlarınıda eker mi acaba:)
Davidoff
Doğru diyorsun bacım, bırakacaksın gitmek isteyen gitsin.
Her bakan kendi dünyasına bakıyor, kendi birikimlerinden süzdürüyor yazılanları.
yazınızı okurken annemin yaptığı bir ilaç aklıma geldi.
Yeğenimin ayağındaki deriler tabaka tabaka kalkıp dökülüyordu.
Bir de su salıyordu bu meret hastalık. Hem koku yapıyor ,hem acı .
Babası İstanbulda doktor doktor gezdi.
her doktor bir öncekinin ilaçlarına alaycı bir gülümseme ile "yanlışşşş bunlarrr" deyip en pahallı kremleri aldırdı.
Annem köyde bir ilaç yaptı.
Bir gece ayağına sürdüler .
sabah kalktığımda ayağında bir deri yoktu baş kaldırmış.
O günden sonra asla tekerrrür etmedi bu hastalık.
Bir de gençleştiren ilaç yaparsa annem,ilk ona içireceğim.
Sonra babama.
Sonra bütün sevdiklerime.
Ben sevdiklerimin acısını görmeden (artık) , gitmek isterim.
Çok yaşamak değil ,acı çekmeden ,severek ve sevilerek yaşamak .
Bu arada annem gençlik iksiri üzerinde çalışıyor.
Kurdela sadece kaçırdığım yazıları yakalayıp çekmeme yaradığından ...
Ben her yazınıza bir kurdela bağlayıp ucunu klavyeme iliştiriyorum
Selam ve saygı ile.
Davidoff
Fakat bu yazıyı yazarken, içimden dedim ki "Umutsuz Ev Kadınları" dan sonra yeni bir dizi başlayabilir :)
Asmaaltı Üzümleri. Onu da Nilgün Arıkan yazdı.
Pembeyi kaptı.
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.
erolabi
Zaten penbe erkek adama yakışmaz.
Ve asla böyle bir hedefim olmadı. sadece etkilendiğim yazılara yazıyorum.
Senin yazılarını çok beğeniyorum.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.
:))))))))))))))))
Yaşı olmayan kadınlarımız çokmuş bizim
bu sezondan bize kalan öğretiler
yeni sezonda bakalım -yaş- hangi şekle bürünecek.
Tebrik ediyorum gün içinde okuyup yarında okunacak dediğimi:)
Ebru Alikoğlu
2 Nebiha
3 Davidoff
4 Murat ( o apla) diyor
Allahım çoğalıyor punlar:)
Davidoff
Dedene de mi asma altı üzümleriyle kahve telvesini bi denetsek acapa.
Yazıda dibe iyi geliyordu ama olsun. Dedeyi amuda kaldırır nenen.
:(
Edebiyatta kalıcılık farkının sınırlarında özünü de saklayabilenlerindir...
Bunu en iyi yapanlardansın biliyorsun değil mi...
Sevgimle...
Davidoff
Düşüncelerin için sağol Sevgili Altan.
Hayatın bir kesiti olan hoş bir hikâye... Dili müstesna inciler su gibi akıcı ve güzeldi... Üçüncü kişi ağzıyla etkili bir anlatımdı... Tasvirler, ruh analizleri gayet etkili... Kaleme/kelâma sevgi ve saygıyla...
Davidoff
ve Ancak üçüncü, kişilerin görebildiği "THE END."
Saygımla Edip Ahmet.
ilginç bir hikaye eğer o maske olayı doğruysa bende yapsam mı güzeldi tebrikler
sevgiler
Davidoff
Sırlar küçük, küçük aralıklardadırlar.
Teşekkür ederim.