- 1185 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EDEBİYATIN UNUTULMAYAN YILDIZI !!!
108 YILLIK ÇINAR…
26 Mayıs 1904 sonbahar ayının sonuna doğru…
Hayatta herşeyi annesinden aldığını itham eden bir üstad. İstanbulun çemberli taştaki konakta geçen senelerin ve dışarıdan renkli içeride farklı bir ortamın olduğu anlamsız duygu karmaşası…
Trenler gitmeseydi,
Yolda gezen kızları
Rüzgar eritmeseydi,
Döşekler yalnızları,
Dürtmese, itmeseydi,
Şarkılar bitmeseydi…
Daha küçük yaşlarda boyundan büyük rahatsızlıklarla geçirdi. Çok defa ümit yok denildi. Hasta yatağında ;
Ne vakit karanlık kaplarsa yeri,
Başlar çocukların büyük kederi,
Bakınır korku dolu gözleri,
Ya artık bir daha olmazsa gündüz…
( yalnız kaldığı gecelerde)
Gittikçe kasılır artık sedalar,
Gece, bir siyah el gözümü bağlar,
Duyarım içime sığınmış ağlar,
Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz…
Tek kardeşi vardı üstadın SELMA. Tek erkek olduğu için her zaman ilk gözler üstaddaydı. Selma ise ikinci planda. Konakta sadece anne şefkatinin sardığı kolları vardı üzerinde selmanın…
Duygularını dışa vurduğu zaman bir o kadar haylaz, kimi zaman ise cansız eşyalara cansız oldukları için teselli edercesine küçük bir dokunuş yapacak kadar şefkatli..
Hayatta sadece iki kez vicdan acı çekmiştir yüreği. Bir kardeşi iki dedesinin ölümü…
Bir gün dedesinden kopardığı bir lira çeyreği kardeşi selmaya görsterek bak bende ne var demiştir. Kardeşinin elinde ise sadece bir kez ısırılmış elma. Selma üstada abi değişelimmi, ben elmadan bir defa ısırdım fakat ziyanı yok demiştir. Ve değişmişlerdir. Kardeşi öldükten sonra ise üstad pişmanlığını “keşke o liraçeyreği verdiğimde elmada onda kalsaydı” sözleriyle anlatıyor.
Annesi kardeşinin ölümünden sonra korkulan bir hastalığa tutulmuştur. Verem. Babası annesini e kendisini heybeli ada da tepede bir rum evine hava değişimine göndermiştir. Ve ilk defa orada aşk sözlerini şöyle anlatıyor.
BİR GECE MEHTAPTA AĞACIN TEPESİNE ÇIKIP;
KALBİMİN YANINDA SANKİ BİR KALBİN OLDUĞUNU BİLEREK KENDİ KENDİNE MIRILDANMAK…
İlk defa şiirlerini NİHAL adlı tek nüshalık dergide paylaşıyor. İlk defa tasavvufla tanışmasına yardımcı olan İBRAHİM AŞKI…
4 yıllık bahriye mektebinde okurken 1921 sonlarına doğru İKDAM GAZETESİNE gidiyor. Başını Yakup kadrinin çektiği masaya gelerek, “efendim bu benim şiir defterim ve benim yazdıklarım” diyerek başka bir tek kelime etmeden çıkıp gidiyor. 2 haftanın sonunda ise ünlü şairlerin yanında kendi şiirleri yer almaya başlıyor. O dönem ilk defa avrupaya öğrenci gönderme sınavı açılıyor. Üstad sınavı dereceyle bitirip cumhuriyet öğrencisi olmaya hak kazanıyor. Ve türkiyeden ayrılıyorken MUSTAFA ŞEKİPle vedalaşırken sözleri şu oluyor mustafa şekip “ TARİHİN MALI OLDUĞUNU UNUTMA!”
PARİSTE GEÇEN YILLAR
Paris kumarın ve zevkin düşkün olduğu yerdir. Üstad diğer arkadaşlarının yaptığı zevklerden uzak durup daha illet olan bir başka şeye bulaşmıştır. KUMAR! Neredeyse zamanını, hatta tüm parasını artık burada kaybetmektedir. Artık belli bir süre sonra okul yönetimininde artık bu son maaşın okuldaki ilgisizlik ve kumar hayatın sonucu bir daha burs verilmeyecektir sözünden sonra bile son parasını giderek yine tek elde kumarda kaybetmiştir. Artık ne parası nede başka kalacak bir yeri kalmıştır. Ve küçük bir otel odasında şu dizeleri sıralamaktadır;
Bir merhamettir yanan daracık odaların
İsli lambalarında, isli lambalarında…
Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış,
Küflü aynalarında, küflü aynalarında…
Atılan elbiseler boğazlanmış bir adam,
Kırık masalarında, kırık masalarında…
Ağlayın aşinasız, sessiz, can verenlere,
Otel odalarında, otel odalarında…
1928 yılında yazmış olduğu kaldırımlar isimli eseri ün yapmıştır.
Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum,
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyoru…
Üstad “ BENİ ANLATAMAYAN KELİMERİ ALLAHA HAVALE EDİYORUM” der.
İlk çilesi;
Ya tam inkar, ya da tam iman.
Efendinin vermiş olduğu kitabı sobanın içine atıp, bir çırpıda elini yanan sobanın içine sokup aldıktan sonra yanan sayfaları eliyle söndürmeye çalıştığımı ALLAH biliyor sizde bilin der. Sonrasında ben hala o yanık sayfalı kitabı saklıyorum umarım ben öldükten sonrada saklayan olur diyerek ytam iman yolunu seçmiştir.
1935 yılında artık kendisi için tam kurtuluş anlamını vermektedir. Ankaradan çıkıp istanbula giderken trenden çıkan sesin sanki kendisine efendime gidiyorum, efendime gidiyorum sesini işittiğini söylemektedir.
İlk tiyatro eseri;
1935- tohum
1936- ağaç
1937-bir adamı yaratmak…
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni,
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme artık neye yarar…,
1941 yılında neslihan hanım ile gizli bir evlilik yapar. Hatta evlendiğini duyan FARUK NAFIZ “ SENİN GİBİ BİR EJDERHAYI ZAPTEDEBİLMEK İÇİN NASIL BİR MELEK OLABİLMELİDİR” sözleriyle şaşkınlığı dile getirmektedir.
Büyük doğu dergisinde çıkan yazılarıyla ismet paşa ve tek parti yönetimine şiddetli bir muhalefet sürdürmesi sonucu çok sayıda davada yüzlerce yıl hapsi istendi. O zamanın lideri kenan evren bu büyük üstadı affetmemiş yılanlı kuyu denilen tek odalı masasında kalemi defteri olmayan bir odaya kapatmıştır. Ne acıdır ki o dönemde anayasa maddesinde olmasına rağmen ( yaşı , sağlığı vb. gibi nedenlerden dolayı hapis süresini evinde geçirme maddesi) itibariye üstada uygulanmasına izin vermeyen kenan evrendir.
Birgün üstad “ işaret bekliyorum yağız atıma yerli,
Yanarım sorarlarsa ne getirdin deye” sözleriyle artık ölümü beklediğini anlatmaktadır.
1983 Mayıs ayı…
22 mayıs Pazar, üstad halsiz ama ayaktadır;
23 mayıs Pazartesi, üstad halsiz ve ateşlidir. Neslihan hanım ateşi: 37,5 ölçmektedir.
24 mayıs Salı, saat 17:00 üstad oğlu mehmete artık doktoru aramamasını istiyor.
Saat: 22:00 yatağının yönünün çevrilmesini istiyor.
25 Mayıs Çarşamba, saat: 01:00
Üstad gözlerini tavana dikiyor ve şu sözler dökülüyor;
Demekki ölmek böyle birşeymiş der….
YAĞIZ ATLI SÜVARİ KOŞTUR ATINI KOŞTUR,
SONUNDA KABRE ÇIKAR BU YOLUN KIVRIMLARI,
NE KALDIRIMLAR KADAR SENİ ANLAMAYAN OLUR,
NE SENİN ANLADIĞIN KADARI, KALDIRIMLARI…
( NECİPCİK, NECİPCİK; VAR YÜRÜ GARİPÇİK)
BÜYÜK ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREĞİN 108 . YIL DÖNÜMÜNÜ KUTLUYORUZ… RUHUN ŞAD OLSUN BÜYÜK ÜSTAD…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.