- 1221 Okunma
- 4 Yorum
- 4 Beğeni
UMUDU YIKIK BİR KENTİN PARÇALANMIŞ ANATOMİSİ...
UMUDU YIKIK BİR KENTİN PARÇALANMIŞ ANATOMİSİ...
Serseri bir gecenin berduş yalnızlığını adımlıyorum üslubu ağır tenhalarda.Mürteci sokakların sancılı dünlerine salıyorum çaresizliğimi.Üstüme üstüme geliyor zifir karanlıklar.Muvâzenesiz kalıyor anında şaşkınlığım.
"Altta mı kalmalı karanlığın
Yoksa ışımalı mı g/ününe aydınlığın?..."
(Bilmiyorum...)
Ezilme tehlikesi geçirirken kararsızlığım,sığınıyorum âtinin ifrit caddelerine.
Caddeler...Zulme iner sanki her yok/ol/uş.Ölüm kokuyor yollar.Sarhoş lambalardan sıçrayan acı tebessüm,katliamlar barındırmış hüzmeler vaadediyor adeta.Kaldırımlar ucuz...Bassan bağrına;arz çatlayacak ve umutlar dibe çökecek sanki.
Peşimde hâla pençeli sokaklar...Parçalarcasına göğsümü,soluklarımı yırtarcasına koşuyorum.Beynime sıçrayan korkular,tir tir çarpışıyor kalbimde.Hangi kapıyı tırnaklayarak kanatsam,hangi eşiği yerinden oynatsam,bütün bakışlar söndürülüp yüzüme kapanıyor her perde.Yakarışlarıma çekilen paslı sürgülerin bezgin nefesi,tırmalıyor içimdeki sessizliği.Sendelerken hüsrâna,sökülüyor boğazımdan kimsesiz bir nâra.Ve ağır ağır devriliyorum basamaklarına buz kesen ızdırabın.
(Anlamıyorum...)
Bu şehir yıkmazdı böyle adamı?Talân edip savurmazdı hüznün enkazına acımasızca?Ben,en çocuk yanımla doğmak isterken heyecanına delice,kedere batırıp karanlığa boğdurmazdı her gece?Aşk kokardı ağaçları buram buram.Umut saçardı dembedem,yüreğine yaslanan nâzenin çiçekler.Gözlerinin arka bahçesinde oynardı velut sevinçler.Siftinirdi bakışlarında yeni yetme sevgililer.Derûni hüzünler bile çağlardı onun bağrında.Coştukça satırları,kancık belaları acımadan oyardı anında.Yeltenen olursa acıya,kaleminin en sert yanıyla paymâl edip cümle aleme,vururdu boynundan hain sözleri.Oysa şimdi,sokaklar neden bu kadar dar?...Sığındığım caddeler neden bana bu kadar kindâr?...
Dilimden dökülen azgın heceler:
(Bo/ğu/lu/yo/rum...)
Anladım ki...Bu şehri solumak haram bana.Hunharca katlediliyorsa her an düşlerim kirlenmiş izbelerde,terk-i diyâr eylemek farz oldu artık kandırılmış bu günaha.Rahminde tuzlu kalsın sokakların ey sancılı şehir!Gün yüzü görmeden öksüz kalsın düşük caddelerin!Kahır dolu çığlıklarla sarsılsın buruşmuş o bedenin!
Çıkıyorum senden
Kim b/eklerse b/eklesin!...
Ardımda ne bir i’tizâr
Ne de bir tehir...
Elzemdir "ah" ım
Taşsın gözlerinden,kalbimde biriktirdiğim bu kızgın nehir!...
(GİDİYORUM...)
(Sezgin Karadağ)
__________________