- 652 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KURTAR BENİ - 11
Harun’ un işi bitip,baktığımda kendimi tanıyamadım . Hünerli ellerini bir sihirbaz gibi kullanarak farklı biri haline getirmişti adeta. Üstelik, yeni saç kesimim beni daha genç göstermişti. Gülümseyerek kalktım masadan. Bu tür değişimler, bütün kadınlar gibi beni de mutlu etmeye yetmişti.
Eve gittiğimde hava kararmıştı. Kendimi bildim bileli karanlık bana nedense yalnızlığı hissettirirdi. Kendimi yine yalnız hissetmiştim. Bu gibi zamanlarda, tek sığınağım annem olmuştu. Telefonu elime aldım ve uzun zaman sohbet ettikten sonra kapattım. Yolculuk için küçük valizimi hazırladım ve yattım. İş çıkışı evden eşyalarımı alarak terminale gidecektim. Yatma zamanı gelmişti. Yatağıma yattım. Uzun bir mücadelenin sonunda uyumuşum.
Ertesi gün büroya girdiğimde, bendeki değişim bütün herkesin dikkatini hemen çekmişti. Olağan işlerimi bitirdiğimde çok az vaktim kalmıştı. Terminale gittiğimde, otobüs hareket etmek üzereydi neredeyse. Farklı bir mekânın beni rahatlatacağını hissediyordum. Uzun zamandır göremediğim arkadaşlarımda büyük olasılıkla orada olacaklardı. Yaklaştıkça heyecanlanmaya başlamıştım. Yıllar sonra bir araya gelecektik. Önce heyecanla birbirimize sarılıp, aradaki zamanı telafi etmek isteyecektik. Ayrıldıktan sonra belki yıllar sonra ya görüşecektik, ya da görüşemeyecektik.
Sinem, telefonda adresi bana vermişti. Hatta aldırmak istemiş, ben istememiştim. Terminalde, bir taksiye bindikten sonra yola çıktık. Nişan, bir oteldeydi. Davetliler gelmişti. Ayrıntıları düşünememiştim. Abiye kıyafetler içinde, bir elimde küçük valizimle girdim içeriye. Sinem, heyecanlı bir şekilde masasında oturuyordu. Salonda sessizce ilerledim. Sinem beni görmemişti. Masaya yaklaştığımda fark edebildi. Ayağa kalktı ve sıkıca sarıldık birbirimize. Hasretimizi giderdikten sonra beni diğer arkadaşlarımın masasına götürdü. Bir sürü tanıdık yüz bir aradaydı. Beni gören ayağa kalkıyor ve bana sarılıyordu. Sevinçten hangisiyle konuşacağımı şaşırıyordum. Can, Hümeyra, Hakan, Mustafa, Hilmi, Mine, Serra… İsmini hatırlayamadığım fakat anılarımın olduğu bir sürü arkadaşımla yıllar sonra yine beraberdim. Yıllar, hepimize yapacağını yapmıştı sanki. Erkek arkadaşlarımızdan çoğunun saçları azalmış, göbeklenmişlerdi. Her tanıştığım arkadaşım yanında bulunan eşiyle tanıştırıyordu beni. Kim kimin karısı, kim kimin kocası bir anda kavrayamamıştım.Çoğu evlenmişti; ben hâlâ bekardım. Yine de çok mutluydum. Arkadaşlarımla, güzel, mutlu bir gece geçirmek harika bir duyguydu.
Nişan yüzükleri takılmış ve biz eğlenmeye başlamıştık. Gecenin sonunda herkes ayrıldığında ben Sinem ile birlikte onun evine gittik.Uzun bir gece vardı önümüzde. Konuşacak birikmiş yığınla lafımız vardı.
Sinem, tanıdığım tanıyalı hassas bir kızdı. Kibar ve düşünceliydi. Değişmemişti. Konuşurken, kendine hayran bırakırdı. Odasına girdiğimizde, sanki lise çağlarındaki kızlar gibiydik.Bana, nişanlısıyla tanışmalarını, onun hakkındaki bilgileri aktardı.Onu mutlu görmek beni de sevindirmişti. İçimden bir an için “ Acaba ben de mutlu olabilecek miyim? “ Diye geçirdim. Şans işiydi sanırım evlilik. Hele ki Melike’ nin durumunu gördükten sonra evliliğe olan inancım, gittikçe zayıflamaya başlamıştı.
Yattığımızda, sabahın sıfır dördüne geliyordu neredeyse. Anlatacak şeylerim fazla olmamasına rağmen bir sürü konu bulmuştum. Ertesi gün için bir sürü plan yapmıştı Sinem. Uyku ısrarla beni çağırıyordu ve ben gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Tabii ki yarın gezeceğimiz yerlerin merakı ve heyecanıyla…
DEVAM EDECEK
Nermin KAÇAR