bu kadınları anlamak ne kadar güç
MUSTAFA SARIKAYA’ nın SİYAH YILDIZ adlı henüz yayınlanmamış romanından
kısa bir bölüm
—Metin bu beni sevdiğin anlamına geliyor mu?
—Ney?
—Hani otobüs durağına giderken söylediğin var ya,
—“Sana¬¬ bayılıyorum” sözcüğünü mü kastediyorsun?
—Evet,
—Ağzından daha önce böyle bir şey çıkmamıştı veya ben duymadım sanıyorum.
—Haklısın tatlım, daha önceleri senden ilerde kopabileceğimi zannediyordum oysa sensiz hiç bir şeyden zevk almayacağımı hissediyorum… Dalgın, dalgın elindeki yarısı içilmiş kadehe bakıyor ve düşünüyordu. neler düşündüğünü tahmin etmek zor değil, fakat detaylarını anlamaya çalışmak saçmalık olur. En iyisi sorup öğrenmek olur sanıyorum. Bir müddet sonra kadehin içerisindeki çok az şarabı, kadeh içerisinde çalkalayarak aniden içti. bana dönerek “şımarık sokak kadını edasıyla, hafifçe boynundan itibaren kafasını sallayarak, daha önce hiç rastlamadığım bir tonda,
—Peki, benim seninle hayatımı devam ettireceğimi veya seninle yaşayacağım kanısına nerden vardın?
Kan beynime sıçradı. Damarlarımdaki kan çekilmeye başlamıştı. Ağzım kuruyor, aklıma da hiçbir şey gelmiyordu. öylece kalakaldım. Ne yapmaya çalışıyordu? Anlayamıyorum, peki böyle düşünüyorsa, neden otobüs durağına giderken boş bulunup ta, söylediğim o lanet olası cümleyi ciddiye alarak bana sarıldı ve yüz ifadesi sevecen bir hal aldı idi? Yaklaşık on dakika sonra kendime gelerek, başladım onur savaşına. düştüğüm bu durumdan kendimi kurtarmak en doğal hakkım. Dedim ve
—Beraber yaşam konusunda ölçüsüz konuşmuş olabilirim ancak, senin bana olduğu kadar, benimde sana ihtiyacım olabilir. sen hayatımdan çıkmak istedikten sonra yaşamın benim için bitmeyeceğini de, bilmeni isterim. Tabi ki, her tartışmadan sonra da seni ne kadar tanıyamadığımın farkına varıyorum. Bu da bana, bu dünyada yaratılan kadınların, yine bu dünyada yaratılan erkekler için olmadığını, çok başka ırkların kadınları ile erkekleri olduğunu açıklıyor… Dedim ve sinirle uzandığım yerden kalktım. Yarım kalan kadehimi, televizyon sehpasının üzerine koyarak giyinmeye başladım. Bu sefer kanının çekilmesi sırası, ondaydı. Yaptığı şeyin şımarıklıktan olduğunu biliyor fakat geri adım atamıyordu. Olduğu yere yapışmış gibi, kımıldamadan elindeki boş kadehe bakıyor, ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Evet, elinde olmadan, kadınsı saçma sapan, bir dürtü ile aslında çok iyi gitmekte olan beraberliğimizi bir çırpı da koparmıştı… Kapıyı açıp ta çıkarken, hala boş kadehe bakıyordu. belli ki, benim kadar çabuk toparlayamayacak. Dışarı çıkarken,
—Çıkarken kapıyı çekiver… Dedim ve evden çıktım.
Nereye gittiğimi bilmeden boş, boş yürüyordum. Nalet olsun, bu kadınları anlamak, neden bu kadar zor. veya kendilerini neden böyle saçma bir çıkmaza sokmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Canları cehenneme. bu sefer çok fazla ileri gitti bunu affetmeyi düşünmüyorum. Çok kızdım çok. Şimdi bunu analiz etmeliyim. İlişkimizi daha fazla sürdüremeyeceğim ortada.
Herkes kendi yoluna gitsin…
....tunnı
YORUMLAR
Anlamanın yolu anlayışlı olmaktan geçermiş,siz bizi ne kadar anlarsanız sizde o kadar anlaşılırsınız.Her şey karşılıklıdır ne ekerseniz onu biçersiniz beyler,sizler bize bir adım gelin bizler size on adım gelmesini çok iyi biliriz,ama her şeyide ataerkiliz diye kadından beklemeyiniz,hayat müşterektir..Paylaşımcı olduğunuz sürece paylaşırız,kadınlar olmasaydı vay halinize:))) dua edenki Allah kadın diye baş tacını yaratmış daha ne olsun:)) sizde azıcık kıymet bilin mesele kalmayacaktır.Her iki cinsinde birbirine ihtiyacı var yeterki anlayışlı olalım.Ama kadınları anlamak zor gibi bakmayın aslında çok kolay mutlu olandır kadınlarımız yeterki püf noktalarını yakalayabilsin yürekler.
saygımla
Bahar