- 1267 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Türk Lirası ve Yeni Türk Lirası
Bu yazımda, Türk Lirası’nın bugünkü ve yârınki durumu üzerinde düşüncelerimi açıklamak istiyorum...
Eski ile yeninin uyum sağlamadığını, geçen, 130 Günde gördük...
01 OCAK 2006 Sabâhı, karşılaşacağımız para birimi: ‘Türk Lirası’ olacak.
Artık, ‘Yeni Türk Lirası’ deyimini unutacağız.
Bütün para birimlerinde olan ve santim diye açıklayacağım Kuruş’u tanımak ve tanıtmak için, çok zamânımız kalmadı. Bir Kuruş, bir metre’nin yüzde biri kadar değer ölçülü, ancak, elli Kuruş’a, buçuk dediğimiz ve yarım anlamında olduğunu bilmeyenler var.
Özellikle, kırk yaşın altındakiler ve yaşlılarımız, bu ölçüler ile pek anlaşmış sayılmazlar.
İlk okulda okuduğum zamanlar, birimleri çok iyi öğrenir-uygular- daha sonra, diğer konulara geçerdik. Zoraki konu geçmek, boşa eğitim olacağı için, birler basamağını bilmeyenler, onlar basamağının dersinden ne anlayacaktı.
Bir Lira: 100 Kuruş, buçuk lira: Elli Kuruş anlamındadır. 10 Lira’yı, kuruş olarak anlatmak biraz zor: 1000 Kuruş. Para: Metre olarak ya da santim olarak ölçülür, sayılır... Her kişi bunu saymalı, sayabilmelidir.
Televizyonlar, kendi istekleri ile proğramlar yaparak bir eğitim çalışması içine girseler çok iyi olur. Televizyonlar, iyi ve hızlı eğitim aracıdır. Özel bir beceri istemeyen ancak yapılan tanıtımların uzun süre tekrarlanmaması, Türk Lirası ve Yeni Türk Lirası tanıtımı ve öğretiminde, pek zayıf kaldığını gözlüyorum.
Perakende satış fişi kesecek esnaflar, Yedibuçuk Lira’yı nasıl yazacaklarını bilemiyorlar... 7.5 YTL. Yazmak, tek yazım şekli değil... 750 Kuruş olarak da yazabilmeli... 7 Lira 50 Kuruş olarak da. Monoton bir tanıtım- öğretim ile halkı tümden aydınlatmak, mümkün değil. “Kitabın, iki yüzünü okumalı.” Hem Lira olarak hem Kuruş olarak ve birbirine karışık olarak, her üç işlemi birden, para alan- verenin biran önce öğrenmesi gerekir.
Paramızın üzerindeki rakamların çok iyi görünmesi için, tedbir alınmalı. Mâdenî paralarımız, bir süre, halkımız alışana kadar olsun, varsın çirkin de görünse bile, biraz daha kaba bir yapıda basılmasını öneriyorum... Eski mâdenî İkibuçuk Liraların kaba görünüşünü hatırlayınız.
Beşibirlik altın büyüklüğünde idiler. Sebebi;bir önceki İkibuçuk Liralar, Banknot yâni, kâğıt para idiler. Paralar üzerinde önemli değişikliklerden doğacak zarârı, vatandaşlar ödemesin... Şehirlerarası yollarda, sisli havalarda, yol kenârını göstermesi ve benzerî kazâlardan korumak amaçlı kırmızı- beyaz fosforlu işâretler vardır. Zarâr olmadan önce tedbir.
Türk Liramız: ‘Klâsik Matematik’ tarzında, öğretilmesi gerekir. İki numara gözlüğümle, yeni paraları tanımakta zorluk çekiyorum... Ya gözlüksüz, “El avı, ile” tahmin yürüterek para alıp- veriyoruz... Gözlük numarası daha büyük olup da gözlük takmayan genç delikanlılar var aramızda!. Elbiseniz hangisidir? diye sorduğumda, beni yanıltacak kadar ve kendilerinden emin olarak: “Bu elbiselerin arasında benimkisi yok” diyebiliyorlar! Ya, renk körlüğü olanlar... o’nlar, hiç belli ettirmeden aramızda dolaşıyor... kim bilir, kaç kişi şoför ehliyetli!.
İsmail amca (Rahmetli): “Kadir bey, ben renk körüyüm. Kamyonumla, Uluslararası yük taşırım. Işıklara geldim mi, üstteki yanıyorsa kırmızı, ortadaki sarı, alttaki ise, yeşil yanıyor diyerek hareket ederim. Hiçbir zaman zorlukla karşılaşmadım” demişti. Ta, İran’ın Tebriz’ine kadar gider-gelirdi.
Sokakta o kadar çok göz hastası var ki, çoğu gözündeki rahatsızlığın derecesinden haberi yok. Geleceğin eniyi mesleği, gözlükçülük. Bu sözümü, renkli televizyonlar çıkalı beri tekrarlıyorum.
Herkes, karanlıkta televizyon seyretmeye bayılıyor!. Neredeyse, içine girecekler cam kutunun. Şunu, dijitale tam döndürseler de bu millet, toptan ve kalan göz sağlığını kurtarsa bâri. Paradan açtık konuyu, gözlüğe kadar geldik. Tabîi, parayı görmek için göz, hasta göze de gözlük gerek.
Siz bilirkişiler, toplumun yaş ortalamasının üzerinde bir tedbir ile ileride, basmayı tasarladığınız mâdenî paralarımızı, olabildiğince büyücek yapın da bizler de gözlük takmadan para verip- para üstü alabilelim. Şu, Beş kuruşlar var ya parmaklarımın arasından kayıp kaç kere yere düştü. Serçe parmağımın tırnağı kadar büyüklükte para olur mu?.
Eski ve tedâvülden kalkmış paraları, örnek alın hiç değilse, geçiş dönemlerinde bu kurala yâni, abartılı paralarla güzel ülkemizin Bayrağı kadar güzel ve kutsal değer taşıyan mâdenî Kuruşlarımızı görerek harcayalım, olmaz mı?..
Son Kırksekiz yıllık paralarımızın, amatör koleksiyoncusu:
Kadir Yeter.
Saygılarımla.
Trabzon, Türksesi Gazetesi’nin; 15.5.2005 Pazar gün ve 10798. Sayısının 2. Sayfasında yayınlandı.
Radyo benim, fotoğrafını da ben çektim... 1974’de, 1000 Liraya almıştım; 250x4 Taksitle... Faaldır. Meteorojinin Sesi ve Türkiye Polis Radyosu’nun hastası idim; yine de. Şimdiki gençlerin, telefon bağımlılığı gibi. Ocak,2013 Notu.