- 808 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tarih Bölümü 1. sınıf Öğrencilerinin sorularını cevaplarken..
GAZİOSMANPA ÜNİVERSİTESİ TARİH BÖLÜMÜ 1. SINIF GÜNDÜZ VE GECE BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN SORULARINI CEVAPLARKEN..
Geçtiğimiz 09.Mayıs.2012 günü Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinin Tarih bölümünde 1. Sınıfta okuyan değerli öğrencileri Musa Demir ile İbrahim Öğretmen , beni hocaları Yard.Doç. Alparslan Demir’e anlattıklarını O’nun da beni derse davet ettiğini anlattılar. Gelecekte daha aktif olacaklarını ümit ettiğim ve beklediğim bu iki Tarihçi öğrenci, o kadar içtendi ki, başka bölümde okuyan arkadaşlarını bile bu konuşmayı dinlemeye davet etmişlerdi. Bizim amacımızda Üniversite okuyan öğrencilerin bizim bilgi ve kültürümüzden faydalanması, arkadaşlarını da faydalandırması için yönlendiren insanlar olmasını sağlaması , yani lider öğrenciler olmasını istememden dolayı bu konuşma benim için ayrı yere sahip oldu. Musa ve İbrahim’in bu gayretlerinin 4 yıl boyunca devam etmesini dilerim. Alparslan hocaya, İbrahim’e, Musa’ya ve dinlemeye gelen öteki öğrencilere tekrar teşekkür ediyorum.
Konuşmamız sonunda öğrencilerin içten sorularına bende içimden cevaplar verdim. Orada olmayanlar da bu cevaplarımızdan belki faydalanır umuduyla burada da sizlerle paylaşmaktan her zaman onur duymaktayım.
SORU- Hocam öncelikle vermiş olduğunuz bilgiler ile bizi ihya ettiniz. Teşekkür ederim.
Toplumumuzda alim(Bilen) çok ama amil( uygulayan) yok. Bunun sebebini bize açıklar mısınız? (Emrullah Güneş-Batman)
CEVAP- Biliyorsunuz ki günümüzde eğitim alan , okuyan insanların çoğunluğu okumayı bir meslek sahibi olmak, yahut yazdıklarından para kazanmak, yahut ta başkalarına bilgiçlik taslamak, hava atmak için çaba harcamakta. İnsanların pek azı da hayatını güzelleştirmek, başkalarına da faydalı olmak, hayırlı evlatlar yetiştirmek için çaba harcar. Bu çok az insandan bilinçli insanlar faydalanır. İşte bilen ile uygulayan farkı buradan çıkar.
Ameller niyetlere göre ise , aynı zamanda öğrenmek de niyetlere göredir ve niyeti başkalarına faydalı olmak olan ve hayatını güzelleştirmek olan insanda faydalanır öğrendiği ilimden .
Bu cevabım üzerine Emrullah iki güzel söz ile bizi bilgilendirdi.
Bildiği ile amel etmeyen sırtında kitap dolusu eşeğe benzer(Ayeti Kerime)
Uygulanmayan ilim geçmeyen para gibidir( İmam Şafii)
SORU- Hayatta karşılaştığım en büyük engel ne olmuştu? Bu engeli nasıl aştınız ? (K.Karademir)
CEVAP- Hayatta karşılaştığım en büyük engel gene en yakın çevremdeki insanların beni tam anlamaması ve anlamak istememesi . Bizim bilgimize rağmen onların maddi şeylerimizle uğraşmaları ve zamanında okusun öğrensin demek yerine, bu “okuyamaz, yapamaz, edemez” demeleri her zaman karşıma çıkması oldu. Bu olmaz, edemezsin demelerine rağmen ben sadece yaptıklarım, yazdıklarım ile nasıl olacağını ve nasıl yapılacağını göstermenin mutluluğunu yaşadım her zaman.
SORU- İşitme engelli olmanıza rağmen 2 tane Üniversiteyi nasıl bitirdiniz? Çok merak ediyorum. (Tuğba İpek)
CEVAP- Okumayı aşk derecesine sevme, Allah’ın ilk emri oku ya ibadet aşkı ile bağlanmak ve güzel kitaplar seçerek okumak sayesinde ve anlamadığım yerleri ve sevdiğim kitapları da ibadet aşkı ile okumam sevmem sayesinde 2 Üniversite okudum ama öğrenci olmaya halen doyamadım ve buraya gelince sanki size hitap etmeye değil de 3. Üniversiteyi okumaya gelmiş gibi heyecan duymaktayım. İsteyen okumayı severse hayatta onlara güzel gelecek işte..
SORU- Geldiğiniz için öncelikle size teşekkür ediyorum. Küçük yaşta yaşamış olduğunuz talihsizliği aşmak ve hayata hiç küsmeden yeniden sarılmak çok zor olsa gerek. Bunları başarmanıza etki eden bir olay yaşadınız mı ? Yani neydi bu sizdeki fark? (Hasan Daşdemir)
CEVAP- Hastalık geçirdiğim zaman aylarca dışarı çıkamamıştım. Okulumdan uzak kalmıştım. Bu süreçte okumayı yazmayı keşfetmem ve okumak ile kalmayarak yaşamak gerektiğini anladığım zaman ve okumanın bir aşk , bir ibadet olduğuna inandığım zaman , hayat bana farklı gelmeye ve insanları daha iyi anlamaya başladım. İnsanlar bizi anlamasa da benim onları anlamam ve sevmem daha çok okumam gerektiğini anlatıyor. Belki inanmayacaksınız ama insanların bize inanmaması bizim kendimize olan inancımızı da artırmakta. Yani onlar yapamazsın dedikçe bizde yaptıklarımızı da yaparak göstererek hayatta mutluluğu göstermek başlı başına bir başarı bence. Yani başarmak için başımızdan bir olayın geçmesi değil, bizim inanmamız yeterli oldu.
SORU- Neden ilk kitabınızı 25 yıldan sonra yayınlanmıştır. ( Melek Kara)
CEVAP- İlk başta , “yayınevleri bize teklif etsin.” Beklentisi ve kitap yayınlamanın genelde yaş ile olduğun yanlış inançlarımız kitaplarımızın yayınlanması için aradan uzun geçmesine sebep oldu. Beklemekle bir şey kazanamayacağımıza inandığım zaman hemen harekete geçerek işitme engelliler ile yaptığım röportajları gazetede okuyanlar “bunlar kitap olmalı” önerisi ile bende işitme engelliler federasyonu başkan yard olan Yunus Bayraktar ile görüşmüştüm ve onun desteği ile Diyanet Vakfı ilk kitabım olan “Sessiz Dünyadan Esintiler” yayınladı 1000 adet basarak bize verdi ve bu kitabın isim babası da Yunus Bayraktar’dır. Ondan sonra ikinci ve 3. Kitabımız ortaya çıktı . Bunun devamı da geliyor zaten. Ön yargıları yıktığımız zaman gerisi de gelecek işte. Yani önyargılar yıkıldığı zaman gerisi de geliyor. Sizlerde kafanızdaki önyargıları yıktığınız zaman hayatın size çok zevk vereceğine inanacaksınız .
SORU- Öncellikle buraya kadar zahmet edip geldiğiniz ve bu güzel konuşmanız için teşekkür ederim.
Sağlıklı ve bilinçli birey, sağlıklı ve bilinçli bir aile ile sağlıklı ve bilinçli bir aile ise sağlıklı ve bilinçli toplum haline gelir. Bugün toplumumuz insana ve insan eğitimine ne kadar önem veriyor? Bunun hakkında konuşmak bunun üzerine durmak zorundayız değil mi? Bir yanlıştan birey değil etkilenen önemlidir. Birey üzerinde durmaktan ziyade toplum üzerinde durmalıdır. Tabii siz nasıl takdir edersiniz bilemem.(Müyesser TUZUN-Bitlis)
CEVAP-Tespitleriniz doğru. Ancak bireyler kendilerini iyi geliştirerek yetiştirecek ki toplum da o oranda gelişsin bireyleri gelişmiş toplum zaten gelişmiş toplumdur.
SORU- Bir Üniversitede(İşitme engelliler bölümünde) öğretim üyesi olmayı istediniz mi? Böyle bir imkan var mı ?
Çocukluğunuzdan beri sizi destekleyen biri oldu mu? (İbrahim Enes Coşkun- Tokat)
CEVAP- Zamanında Gaziosmanpaşa Üniversitesinde uzman olmayı istemiştim. Engelli öğrencilere yol göstermek için. Bunu zamanın rektörüne de anlatmıştım. Ama anladım ki engelliler hakkında profesör olsanız da önyargıları aşamıyorsunuz. Yani ben” engellilerden ne köy olur ne kasaba” ön yargısını yıkamadım ama “ işitme engelli insan güzel konuşamaz, güzel yazamaz “ ön yargısını kırdığımdan dolayı mutluyum. Ben kafamda engelleri yıkmak konusunda başarılı oluyorum da ne yazık ki profesör ünvanlı insanların çoğunun ön yargılarını yıkamıyoruz. Zaman gelir o önyargılarda yıkılır inşallah.
Çocukluğumdan beri beni destekleyen insanlar oldular. Ailemde rahmetli amcam Osman yalçın benim mühendis olmamı çok istemişti. Annem babam bile inanmadı ama amcam inanmıştı ve bugün mühendis olamasak da tekniker ve iktisat mezunu olarak yazar ve konuşmacı olarak belki de mühendislerden daha fazla faydalı oluyoruz. Okullarda az da olsa hocalarım ve arkadaşlarım da bana destek oldu ama bir kişi destek olduysa bin kişi köstek oldular ve olmaya da devam ediyorlar. Bazen bir kişi bile bin kişiye karşı kahramanca direnebiliyor işte.
SORU- Öncelikle böyle dirayetli ve azimkar hayat hikayenizi bize anlatıp bizde özgüvene vesile olduğunuz içim Allah Razı olsun.
Hocam Kişisel Gelişim dediniz peki bu kendimizi geliştirmek adına ve özgüven sahibi olmamız için kendimizi hep kitap okuyarak mı geliştirmemiz lazım veya başka birine ihtiyacımız var mıdır? (Nusret GÜNEY)
CEVAP-Okuduklarımızı uygulamamız ve anlamadığımız zamanda bizimle ilgilenen insanlar ile muhatap olmamız bizim gelişmemize sebep olacak mutlaka. Mesela okuduktan sonra yanıma gelmeniz, benden röportaj talep etmeniz, kitap veya dergi istemeniz durumunda bende sizin gelişiminize destek olurum. Ama siz sadece okuyup anlamadıklarınızı bilene sormazsanız zamanla okumaktan da sıkılabilirsiniz. Bazen insanlar okumayı , sigara içmek gibi bir alışkanlık olarak alışırlar ama ne okuduklarını uygularlar ne de çevresi ile paylaşırlar bu durumda okumak neye yarar? İşte bu açıdan okuyun ama güzel kitaplar okuyun, düşünün okuduklarınız üzerine sonra uygulayın ki en sonra da bunların size ne kattığını düşünün ve çevrenizde gelişen insanlardan da mutlaka faydalanın . O zaman gelişmenin sevincini yaşarsınız. Aynı İbrahim ve Musa arkadaşlarınız gibi..
SORU-Etkili ve güzel konuşmanın bize kazandıracağı gerekliliği vurgular mısınız ? (Hanifi KAYA)
CEVAP- Etkili ve güzel konuşan insan karşısındakine kendini ifade etmenin sevincini yaşar. İkna etme kabiliyetimiz gelişir ve güzel konuşan insanları arkadaşları da hocaları da hepsi olmasa da dinler. Faydalanır. Bilgili ve güzel konuşmasını bilen sempati ve empati ile muhatabına yaklaşan insanın hayatı da gelişir.
SORU-Gelişen teknoloji kişisel gelişim açısından faydalı mıdır?( Sevda Beşikçi)
CEVAP- Teknoloji insanın hayatını kolaylaştırmak için vardır. Kişisel Gelişimin amacı da aynı. Ortada bizim niyetlerimiz vardır. Mesela interneti , ödev aramak , gazete okumak, gelişim amaçlı araştırma yapmak, için kullanırsak faydalı. Ama internette insanlarla vakit geçirmek ölçüyü kaçıran oyunlar oynamak zararlı ise kişisel gelişimde insanlar ile iletişimimizi geliştirmek için var olmalı ve insanlar ile alay etmek için olursa iletişimin ne önemi kalır. Bizim niyetlerimiz önemli olmalı. Niyeti iyi olan teknolojiden de kişisel gelişimden de faydalanır.
SORU- Engelli olmadığınızı düşünürsek sizce bu kadar gelişir miydiniz ? (Nazlı YÜCE)
CEVAP- Engelli olmasak bu kadar gelişir miydim? Hatta bu kadardan daha çok gelişmiş hale gelirdik. Bugün ne engele rastlarsak insanların kıskançlıklarından kaynaklanıyor. Eğer engelli olmasaydık insanlar ile daha rahat iletişime geçer, daha rahat yaşardık. Mesela belki de sizlere öğretim üyesi olarak daha etkili ve verimli gelişmenize sebep olabilirdik. Ama bunlar bizleri yönetenlerin engeli ile olmuyor işte. Yani engelliye engel oluyor insanlar. Onlara yardım etmek önlerindeki engelleri kaldırmak yerine “sen engellisin başaramazsın” diye yıldırmaya çalışıyorlar. Mesela daha güzel bir görev istediğimiz zaman “ buldu da bunadı mı?” diyerek insanı aşağılamaya kalkan çok densiz insana rastladım. “Rahatına baksın , daha üst görevi ne yapacak o diyenler üstelik beni tanımayan ve ilk defa gören ve işitme engelli dendi mi hemen kıskançlıklarını kusan insanlardı. Onlar böyle bize faydalı olduğunu zannediyorlardı ama ne yazık ki hastalıklı kişiliğe sahip insanlardı onlar Bunayan biz değil onlardı ama farkında değillerdi.
Yani engelli gelişmesin daha faydalı olacağı yerlere gelmesin. Gelip size konuşmasın masasında otursun işini yapsın. Kimseyi aydınlatmasın bugün toplumun genelinde engellilerden beklenen bu. Ama bugün sizlere gelmek , sizin biraz olsun özgüven sahibi olmanıza destek olmak Musa ve İbrahim gibi gençlerin bizden etkilenerek gelişmeye azmetmesi ve bizden faydalanması bizim için büyük mutluluk işte her zaman.
İlginize çok teşekkür ederim.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.