- 552 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DİNDAR GENÇLİK DENİLEN!
Şu dindar gençlik sözünü çok çirkin dallandırıp budaklandırarak, İslam’a ve namaza küfür boyutuna gelenlerimiz var.
Yazık!
Önce İslam’ı ve namazı öğrenelim, sonra dindar olmak ne demektir, nasıl olmaktır onu öğrenelim ve yanlış bir söz, farklı bir amaç varsa bu sözle ifade edilen, o sözü edeni ve zihniyetini yargılayıp eleştirelim! İslam’ı ve namazı değil!
Haddimiz değil, İslam ve namaza laf etmek, hele de bu kadar az, kulaktan dolma, yalan yanlış bilgilerimizle!
İnanmayabiliriz ya da uygulamayabiliriz ama kimsenin inancını da, ibadetini de bu denli ayaklar altına almaya, karalayıp yaftalamaya hakkımız yok. Her dindarı, her namaz kılanı aynı kefeye koymaya da!
Bu tıpkı bir milletin ya da şehrin insanlarının tümünü veya cinsiyetleri aynı kefeye koyup yaftalamaya benziyor. Şu millet şöyledir, şuralılar böyledir, kadınlar şöyle, erkekler böyledir diye bir genelleme, nasıl ki son derece yanlış, çirkin ve ayıp ise, dindarlar böyledir diye yaftalamak da aynı derecede yanlış, çirkin ve ayıp. Her milletin iyisi de, kötüsü de var. Her memleketin de öyle, her inancın da…
Biz bugün görünürdeki bazılarını ve kendini dindar lanse edenleri ölçü almayı bırakıp dindar bir kişi nasıl olmalıdır, ne gibi özellikleri taşımalıdır, bunu araştırıp ondan sonra laf etmeye kalkışalım lütfen.
Dindar olmak sadece, beş şartı yerine getirmekten ibaret değildir. Pek tabii ki bu beş şart yerine getirilecektir ama laf ola, sıra savsın ya da gösteriş olsun veya bir şeylere maske amaçlı, en önemlisi de sırf cehennemden kurtulabileyim kaygısıyla değil!
Malumunuz tüm dinler güzel ahlakı tesis için gönderilmiştir, Yaradan’ın bizden istediği de öncelikle güzel ahlaklı olmamızdır! O halde öncelikle güzel ahlaklıdır dindar kişi!
Güzel ahlak ne demektir? Dürüst olmak, doğru olmak, güvenilir olmak, yalan söylememek, riya yapmamak, çalıp çırpmamak, dolandırmamak, kimseye hiçbir kötülük yapmamak, tam tersi herkesin yardımına olanaklarının el verdiğince koşmak, kimsenin dedikodusunu yapmamak, kuyusunu kazmamak, hakkını gasp etmemek, kendisine yapılmasını istemediklerini başkasına yapmamak, yapılmasını istediklerini de fazlasıyla yapmak…
Bunlar yoksa kişide, istediği kadar dindarım desin, namaz kılsın nafile!..
Çünkü Yaradan’a ibadetlerimiz, O’na olan şükran borcumuzun dile gelişi ki ihtiyacı da yok bizim namazımıza, orucumuza… Bunu isteyişi de, yerine getirildiğinde, bizim lehimize yanlarının olması ve de bunda bir eksik ya da kusurumuz olursa, affedebileceğini ifade etmekte.
Güzel ahlak olarak ifade edilenler ise, insanların birbirlerine olan borçları, görevleri ve bunlardaki eksik ya da kusurların en küçüğünü bile affetmemekte, kişiler birbirlerini affetmedikçe!
Biz Müslümanlar bu gerçeği bildiğimiz halde, neden böylesi güzel bir dindar nesilden korkuyoruz ki ve neden kurunun yanında yaşı da yakarak, kendilerini dindar addedenlerle, dindarları aynı kefeye koyarak, yakışmaz sözcüklerle karalayıp yaftalıyoruz?!
Çok ayıp ediyoruz bence, hem de çok ayıp!..
p.r.alkan
YORUMLAR
"Dindar Gençlik" başlıklı yazımdan alıntıdır:
“Sizin imanca en güzeliniz, ahlâkça en güzel olanınızdır” buyurur Peygamberimiz (sav). Her binanın bir temeli vardır. İslam’ın temeli de güzel ahlâktır. Güzel ahlak güler yüzlü olmak, cömertlik, kimseyi üzmemek, eziyet vermemek, kimseyle çekişmemek ve kimseyi çekiştirmemektir.
Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir. Güzel ahlak genişlikte ve darlıkta insanlara karşı şefkatli olmak, iyi davranmaktır. Yapılan iyiliklerden karşılık beklememektir. Yaratanı düşünerek, yaratılanları hoş görmektir.
Güzel ahlâk, güven vermektir. Kızınca, öfkesini yenerek yumuşak davranmaktır. Zulmedeni affetmek, gelmeyene gitmek, kötülük edene iyilik etmektir.
Güzel ahlak, aile bireyleriyle iyi geçinmek, onlara karşı sevgi, şefkat ve merhamet hissetmektir. Kuşkusuz güzel ahlâk, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir.
Güzel ahlak, aleyhine de olsa mutlaka doğru konuşmaktır, adil olmaktır. Yükselen bütün insanlar ancak güzel ahlâkları sayesinde yükselmişlerdir.
Gençler okuyan, araştıran, derin düşünen, akıl sahibi, vicdanlı ve dürüst insanlara özendirilmeli. Genç zihinler boş konular yerine hem kendilerine hem de çevrelerine ve topluma yarar sağlayacak konularla meşgul olmalı. Böylece gençler doğruları araştıran ve bulabilen kişiler olurlar. Beyinleri berraklaştıran, insanları izledikleri karelere daha duyarlı hale getiren ise yalnızca inançtır. Tüm bu güzel ve erdemli özellikleri kişiliğinde taşıyan gençten korku duyarak, dindar gençlik yetiştirme düşüncesini dayatma olarak görmenin akla ve mantığa uygun bir yanı olmadığı açıktır…"
Ufak bir katkıda bulunmak istedim. Kutlarım, selam ve saygılarımla...
Fuat Türker tarafından 5/10/2012 10:07:06 AM zamanında düzenlenmiştir.