- 783 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞANTIMDAN FIKRALAR-7
Eski İsim
Oğluma koyacağım isim konusunda tereddütteydim. Hani şu aşkları dillere destan olmuş, sevdiği kız için dağları delen Ferhat var aklımda. Ancak bir komşum hanımefendiden itiraz geliyor.
“Neden Ferhat koymak istiyorsunuz çocuğun ismini? Ferhat eski bir isim. Cem koysanız olmaz mı?”
Bunun üzerine o komşumla aramda şu diyalog geçiyor;
“Fatih Sultan Mehmet’in oğullarının isimlerini biliyor musun?”
“Hayır…”
“O halde ben söyleyeyim. Büyüğü Bayezit, küçüğü Cem (Cem Sultan). Gördüğün gibi Cem pek de yeni bir isim değildir.
Bu arada o hanımın kayınpederinin isminin Ferhat olduğunu o diyalog sırasında bilmiyordum.
Türkiye’nin Gribi
Çin Gribi, Norveç Gribi v.s. gündemden düşmezken bir arkadaşım Türkiye’nin geri kalmışlığına ilişkin şu espiriyi yaptı;
“Amma geri kaldı Türkiye. Bi gribi bile yok.”
3’er 5’er
Sanaldaki bir dostumun kendisine yazdığım iltifatlar hoşuna gitmiş. Buna karşılık o da bana şu iltifatı yapıyor;
“Sen bir tanesin Kadir!”
Ona şu yanıtı veriyorum.
“Teşekkür ederim de, başkaları 3’er 5’er mi?”
Senin Baban Değil
Küçük çocuğum bana “Baba” diye seslendiğinde, onun aklını karıştırmak için;
“Senin baban değil o benim babam” diyorum.
“Kendi kendisinin babası olmaz” cevabını alıyorum.
Paranın Üstü
Küçük oğlumu bakkala gönderiyorum. Giderken de arkasından sesleniyorum;
“Paranın üstünü almayı unutma”
“Tamam!”
Bakkala varıyor ve elindeki parayı uzatarak;
“2 ekmek, bir kâse yoğurt ve bir de paranın üstü” diyor.
Kusması Bitsin De
Eşim ikinci çocuğumuza hamileydi. Hamileliği biraz ağır ilerliyordu. Bu arada komşuların evinde bir güne gidilecekti. 5 yaşındaki oğlum önden gidiyor. Onu görünce hemen soruyorlar;
“Annen gelmiyor mu?”
“Kusması bitsin de gelecek.”
Minderde
Çocukluğumda köy evlerinde koltuklar henüz yoktu. Sedirler veya yere serilen minderler üstüne oturulurdu. Münevver ilkokula yeni başlamıştı. Öğretmen tek tek öğrencilerle konuşuyor ve oturduğu semti veya köyü öğrenip not alıyordu. Münevver’e sordu;
“Kızım siz nerde oturuyorsunuz?”
“Minderde”
Su Islak, Deniz Islak
Amerikan bilmeceleri Amerikan aklına göredir. Sizin yanıtınızın doğru veya mantıklı olması önemli değildir. Önemli olan onların kafalarına göre belirlediği yanıtı bulmaktır. Bizim Temel onları 5’e katlar.
Bir Amerikan bilmecesinde “Denize bir damla su dökülürse ne olur?” diye sorulur. Bilmecenin mantıklı yanıtları “Denizin suyu 1 damla artar” veya deniz seviyesi çok çok az yükselir.” şeklinde olsa da Amerikan mantığına göre yanıtı “deniz ıslanır” şeklindedir.
Bu garip bulmacadan esinlenmiş olmalıyım; Çok sık kullandığım bir şakadır denizin veya suyun ıslaklığı. Özellikle çocuklara yaparım bu şakayı. Denize gitmekten söz ettiklerinde;
“Deniz ıslak değil mi?” “Ama bizim buralarda deniz ıslaktır” derim.
Su istediklerinde “Bizim evde sular ıslaktır.” Derim.
Veya su getireceklerse “Benimki ıslak olsun” derim.
Domatesi Koparırken Orada Yokmuş
Küçüklüğümün geçtiği köyde sebze yetiştirmeye de özenirdim. Bir domates fidanı dikmiştim. Büyüdü, meyve verdi. Gözüm gibi baktığım 2 tane domates önce yeşilken beyaza döndü ve yavaş yavaş da kızarmaya başladı. Ama olgun halini göremedim. Bir gün bahçeme(!) gittiğimde domateslerim yerinde yoktu. Bunun üzerine kendisinden şüphelendiğim komşumun küçük oğlunu sorguya çektim.
“Buradaki domatesleri sen kopartmışsın. Kardeşim seni görmüş (Bu son cümle uydurma tabi ki)”
“Hayır, bu olamaz.”
“Neden?”
“Ben koparırken o orda yoktu.”
Camışa Kömüş Derler
Orta Karadeniz Bölgesi insanını tanımak için tipik bir yöntemim vardır. “Manda”ya bizim memlekette (Doğu Karadeniz) “camış” derlerken onlar “kömüş” derler. Sinoplu bir arkadaşıma başkalarının gözü önünde şöyle sorardım;
“Camış de bakayım”
Bu şakamı hiç bozuntuya vermeden istediğim gibi yanıtlardı;
“Kömüş”
(devam edecek)
Kadir Tozlu
YORUMLAR
sizin komik anılarınız bana da benim anılarımı hatırlatıyor. Erdek li olduğumu belki biliyorsunuz. deniz var
Görümcem ve kızı yazın bizimle birlikte Erdek'e geldi annemlere kız da ilk kez denize girecek neyse sabah erkenden tutturuyor denize gidelim diye bende daha deniz açılmadı bekçi kapılarını itlemiş diyordum denizin açılmasını bekliyordu akşam da eve gideceğimiz zaman hadi denizi kitlecekler diyordum. Birgün denize gitmeyeceğiz yine tturdu denize gidelim diye gidilmeyecek ya bende bugün deniz kapalı neden dedi denizi temizleyecekler dedim nasıl diye sordu. Küvet gibi denizin altında tıpa var o tıpayı açacaklar dedim. Balıklar ne olacak dedi. Tıpanın orada süzgeç var balıklar oraya topancak sonra küreklerle kamyona yükleyecekler dedim. Susuz ölmezler mi dedi bende balıklar denizden çıkarken su yutarlar o suyla bir müddet yaşarlar dedim ve inandı. Sonra suyu nereden koyuyorlar dedi. Bende tıpan dan akan su temizleniyor çeşmelere takan arıtıcılar gibi onların arıtıcıları var dedim Ogün denize gitmedik ertesi gün denize gittiğimiz de yenge deniz çok güzel temizlenmiş baksana balıklar bile tertemiz dedi.
Biliyorum çok kötüyüm hele bir köpek hikayem var o müthiş annesiyle gitmek isteyen yeğenime 3 saat boyunca bir köpeğin hikayesini anlatışım annesi geldi benden daha anlat diye bağırıyordu.
superbaba
iki ekmek bir kase yoğurt birde paranın üstü ömürsünüz efendim gerçekten çok güzellerdi hepside bizler okurken tebessüm ettik sayenizde sağolun sizlerinde daima tebessümetmeniz dileğimle saygılarımla selamlar
superbaba
Ne yapalım, onların yaşamı fıkralardan daha hoş...
Yorum için teşekkürler...
Ama bizim "Bir kedim bile yok" şarkımız var...
Okudukça tebessüm ediyorum. Kelâmınıza sağlık.
Selâm ile...
superbaba
Değerli yorumunuz için teşekkürler.
Kadir Tozlu
superbaba
Hem sizin gülmeniz kadar doğal ne olabilir.
İsminiz bunu gerektiriyor.
Minderde
Çocukluğumda köy evlerinde koltuklar henüz yoktu. Sedirler veya yere serilen minderler üstüne oturulurdu. Münevver ilkokula yeni başlamıştı. Öğretmen tek tek öğrencilerle konuşuyor ve oturduğu semti veya köyü öğrenip not alıyordu. Münevver’e sordu;
“Kızım siz nerde oturuyorsunuz?”
“Minderde”
3’er 5’er
Sanaldaki bir dostumun kendisine yazdığım iltifatlar hoşuna gitmiş. Buna karşılık o da bana şu iltifatı yapıyor;
“Sen bir tanesin Kadir!”
Ona şu yanıtı veriyorum.
“Teşekkür ederim de, başkaları 3’er 5’er mi?”
Eski İsim
Oğluma koyacağım isim konusunda tereddütteydim. Hani şu aşkları dillere destan olmuş, sevdiği kız için dağları delen Ferhat var aklımda. Ancak bir komşum hanımefendiden itiraz geliyor.
“Neden Ferhat koymak istiyorsunuz çocuğun ismini? Ferhat eski bir isim. Cem koysanız olmaz mı?”
Bunun üzerine o komşumla aramda şu diyalog geçiyor;
“Fatih Sultan Mehmet’in oğullarının isimlerini biliyor musun?”
“Hayır…”
“O halde ben söyleyeyim. Büyüğü Bayezit, küçüğü Cem (Cem Sultan). Gördüğün gibi Cem pek de yeni bir isim değildir.
Bu arada o hanımın kayınpederinin isminin Ferhat olduğunu o diyalog sırasında bilmiyordum.
Hocam güzel yazılarınızı keyfle okuyorum kim bilir ki daha ne güzel paylaşımlarınız olacak bizlerde gülümseyerek okumaya devam edeceğiz kaleminiz ve yürek sesiniz hiç susmasın gene güzel di, gene güzel ....TEŞEKKÜRLER HOCAM SAYGI VE SELAMLARIMLA ...hayırlı geceler.
superbaba
Ama şu var ki, her seriye güzellerle başlanır.
Yani sonuna doğru bu kadar okunası olmayabilir.
Güzel yorumların için teşekkürler...
Yine etkili yorum olsun.