- 1250 Okunma
- 11 Yorum
- 1 Beğeni
5. BÖLÜM- MÜDÜRÜN ODASINDA
Kapısının üstünde Okul Müdürü yazan odanın önünde, uzun koridorun en ucunda beş kız öğrenci bekliyordu. Sanki elektrik verilmiş gibi titriyorlardı. Hem merak hem korku içinde birbirlerine bakıyorlardı. Niye çağırmıştı ki müdür bey odasına? 10 dakikadan fazla olmuştu içeriye de almamıştı daha. Kızlardan birisi işaret etti eteklerini. Hepsi emir almış gibi bellerinden ikiye üçe katlayıp kısalttıkları eteklerini düzeltip uzattılar. Az sonra kapı açıldı ve müdür muavini dışarıya çıktı.
“Müdür sizi bekliyor kızlar girin içeriye” dedi.
Kızların yüzleri kireç gibi olmuştu, acaba ne olmuştu ki özellikle onları çağırmıştı. Yavaş adımlarla müdür beyin karşısına geçtiler. Müdür eliyle işaret ederek oturmalarını sağladı. Konuşmaya başladı. Aslında nereden başlayacağını ve kızların tepkisinin ne olacağını bilmiyordu. Önce derslerini sordu. Bu bir açılış sorusuydu, her biri ayrı ayrı durumlarını söylediler.
Müdür önündeki kâğıtları karıştırıp bir şeyler okur gibi yaptıktan sonra kafasını kaldırıp;
“ Çocuklar geçen yıl edebiyat dersine giren Gence Bey hakkında ne düşündüğünüzü öğrenebilir miyim?” diye sordu.
Önce Nurcan atıldı söze; “hocamız çok iyiydi müdür bey, biraz sertti ama edebiyatı o sevdirmişti bize. “
“ Disipline çok önem verirdi, o ders anlatırken kalem yere düşse almamıza izin bile vermezdi” dedi Melisa.
Yeliz heyecanla atıldı, “okulun babasıydı, herkes ona Gence baba derdi” dedi. Diğer kızlar da başlarıyla onayladılar.
Kızların cevabı müdürü ürküttü bir an, sonra konuşmaya başladı.
“ Bakın çocuklar size iyi gibi gelen hocanızın bazı yanlışları oldu okul idaresine karşı, okulun düzenini bozmaya çalışıyor. Ama adam çok zeki bunu ispatlama durumumuz yok. Arkadaşlarla konuştuk sizden yardım almaya karar verdik. Onun okuldan uzaklaştırılması için öğrencilere cinsel taciz yaptığını iddia edeceğiz. Tabi ki bunun için birkaç kız öğrenciye gerek var. Onun için de sizi seçtik.”
Gözleri büyümüştü kızların, kapı önünde korkudan bembeyaz olan yanakları al al olmuştu birden. Alınlarında terler birikmişti buz gibi.
“ Ben yapamam” dedi Nurcan. Günahtır hocam, olmaz. Oğlu sınıf arkadaşımız, ailece tanışıyoruz. Ben yapmam bunu.”
Müdür; “ Sizi neden seçtiğimi biliyor musunuz peki?” diye devam etti sözlerine. Yanıma gelin bakalım şu görüntüleri bir izleyin.”
Kızlar korkarak yerlerinden kalkıp müdürün iki yanına sıralandılar. Bilgisayarda bir video vardı, müdür başlattı. Hatice’lerin eviydi, kızlar müzik eşliğinde dans ediyorlardı. Sonra birisi üstündeki gömleğin düğmelerini açmaya başladı, diğerleri de ona uyuyorlardı. Tam olarak çıkartmamışlardı ki müdür videoyu durdurdu.
“ Hatırladınız mı o günü, devamı da var” dedi.
Nasıl eline geçmişti bilmiyorlardı. Zira telefonu yakalattığını söylememişti arkadaşlarına Gizem. “ Bir daha okula telefon getirme” diye uyarıp geri vermişti zaten. İçine baktığını tahmin bile edemezdi, yine de korkup söylememişti.
“Geçin yerinize” dedi sert bir ifadeyle.
Sanki dünya üzerlerine yıkılmıştı kızların. Başlarını yerden kaldıramıyorlardı bile. Zira o gün ne kadar eğlenceyi abarttıklarını biliyorlardı.
“ İşte onun için sizleri seçtim. İdarenin de haberi var, geleceğinize zarar gelmemesi için o zaman cezalandırmadım ama şimdi dediklerimi yapmazsanız gerekeni yapacağız. Yani sonunuz kendi elinizde.”
Çaresiz kalmışlardı, bundan ailelerinin haberi olursa mahvolmuşlardı.
“Ne yapacağız?” dedi Hatice. Soruyu sorarken sesi boğazını yırtıyordu sanki.
Müdür önündeki dosyadan kâğıtları çıkartıp birer tane kızlara verdi. “Şimdi okuyun bunları, size bir zarar gelmeyecek, her zaman başınızda olacağım. İyice okuyun ve unutmayın yazılanları, zira mahkemede hâkim sorunca ifadelerinizde değişiklik olmasın.”
“Mahkemeye de mi gideceğiz?” dedi telaşla Gizem.
“Korkmayın, ben, yardımcılarımdan ikisi, Milli Eğitim müdürü sizlerle birlikte savcılığa şikâyet edeceğiz. Sizler mağdur olarak şikâyetçisiniz, biz de sizi korumak için. Bu arada bundan kimseye bahsetmeyin, duyulursa sizden bilirim. Okuduysanız çıkabilirsiniz, gerekli şahitleri de ayarlayacağım elimizde belge olmasa da görgü tanıklarıyla işi hallederiz.”
Kızlar dalından düşmek üzere olan yaprak gibiydiler. Titremekten konuşamıyorlardı bile. Dilekçeleri imzaladıktan sonra müdüre teslim edip odadan çıktılar.
Arkadaşları teneffüse çıkmışlardı, koridorda büyük bir gürültü vardı, ancak onu duyabilecek durumda değildi hiç birisi. Zira kulakları çınlıyordu. Başları önlerinde, yüzleri allak bullak sınıfa dönüp daha sonraki dersi bile düşünmeden kitaplarını alıp çıktılar.
“ Nereye gidiyorsunuz?” diye soran arkadaşlarına bile cevap vermediler.
Afet İnce Kırat
YORUMLAR
Büyük mevkilerin küçük adamlarından Allah'a sığınırım! Böylelerini Allah ıslah etsin.
Afet Hanımcığım çok güzel bir seri, en başından okudum. Soluksuz okunuyor. Bakalım nasıl sonlandıracak sın. Zalimin zulmü varsa, dürüstün Allah'ı var de de şu öyküyü güzel bir sonla bitir.
Tebrikler, sevgimle...
İğrençççççççç:(((((
Menfaatleri için o çocukların ruhlarında açtıkları yara hiç umurlarında değil. İlahi adalet ama ne zaman. Bir sürü günahsız kişi darbe aldıktan sonra ne yarar. Tek yararı sonrakiler zarar görmez. Yeni birileri türer o da fayda etmez.. Göz yaşlarımı zor tutuyorum ablam. Saygılarımla...
Etkileyici bir anlatım, güncelliğini yitirmeyen bir konu. Ne yazık ki böyle müdürler de var!
Edebiyat öğretmenimizin bir arkadaşımla beni öğretmenler odasına çağırışı canlanıverdi gözümde. Kompozisyon sınavında yazdığım konudan dolayı disipline verileceğim korkusu yaşarken tebrik edilmek şaşırtmıştı...