- 853 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BİZİM AYDINLARIMIZ!
Birilerine yıllar var ki aydın derler ama ben bir türlü feyz alıp önümü, yönümü tayinde kendisine borçluyum diyebileceğim, bir aydınlıkçı “aydın” görmedim..
Ne zaman ülkemi, ecdadımı, devletin icraatlarını, halkı, milli ve dini inançlarımı küçümseyen biri ortaya çıksa, hemen yaftayı birileri yapıştırır… AYDIN! Sevsinler bu ülkenin aydınlarını..Düpedüz görüyorum ki, bizim aydın kral çıplağın ta kendisi..
Bakıyorum şöyle bir zaman içinde seyredip;
“Sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık” Hey gözünü sevdiğim sanatçılarım, reklamda boy boy onlar; afişte, televizyonda, radyoda; aydınlık diyerek yine her biri kendi ile yarışta… Herkesin bildiği gibi bu gün 1 dakika karanlık eyleminin senaryosunu yazıp darbeye zemin hazırlayan 1980 anayasasının yapıcıları yargıda, şak şakçıları kamu vicdanında yargılanıyor…
Geliyoruz. F tipi cezaevleri ile ilgili eylemlere kimler var sahnede sanatçı aydınlarımız… F Tipi cezaevleri kimler için yapıldı hatırlayalım; f tipi cezaevine ağır suçlular (gasp, organize, tecavüz, planlı adam öldürme, terör örgütü ile bağlantı, yardım yataklık ) girmekte, yani f tipi cezaevleri terör örgütleri ve organize suç şebekesi için yapılmıştır…Buraya giren suçu ispatlanmış adamı kayırmanın anlamını hala çözemedim ben...
Ardından vatandaşımız Hrant Dink’in vefatına geliyoruz… Bizler üzgünüz, yapanları lanetliyoruz… Bir insan kolay kolay yetişmiyor Hrant’ın; Türkiye sevdasını konuşup kaybının büyüklüğü karşısında teessürlerimizi aktarıyoruz birbirimize….Buraya kadar her şey iyi güzel…Dönüyoruz bir de bakıyoruz ki; sanatçılarımız devrede. Ellerinde dövizler Hrant’ın cenazesindeler ne güzel…Ama dövizde yazılana takılıyor gözlerimiz “Hepimiz Ermeniyiz”” Buyur ağa buradan yak; bu ne şimdi..Sanatçı toplumun nabzını bilir,halkın içinden çıkar, dinamizmini aktarır ve hatta halkı eğitir..Eksik olsun böyle bir eğitim ben almıyayım…
80 öncesinde halk diyen, emek diyen, benim işçim diyen, özgürlük diye haykıran santçılarıma bakıyorum bu günün ağa babası, patronu olmuşlar hepsine mübarek olsun…
Unutmadan… Halkı temsil yetkisini kendinde bulan aydınlarım bir gecede beş bin imza ile çıkıyorlar karşıma.. Amma ne çıkış.. “Özür dilerim”
Sahi kimden özür diliyor bu en aydınlarımız bilin bakalım “Ermenilerden” kendi atasını dedesini barbarlıkla suçlayacak kadar kendine yabancılaşmış, bu uydu bile olamayacak zihniyetleri artık bize aydın diye yutturmaktan vazgeçin.. İnanın artık bu safsataları kimse yemiyor…
Geliyoruz bir dünya çapında sanatçımız çıkıyor karşımıza ne laf say’mış bu aydınım… “Dinime küfür” Bir o mu? Onun gibi onlarcası, adları baksan; devlet sanatçısı… Hey yavrum hey ye memleketin ekmeğini, iç suyunu ardından yediğin kaba etmekten hiç çekinme adını koysun birileri üstelik aydın diye…
1977 yılı 1 mayısını anmalar,Unutmadık Madımak olaylarını demeçleri ile boy göstermeler.. Kimler sahnede dikkatlice bir bakın..Sözde merhumları anmada; ah benim güzide sanatçılarım..Kimse de sormuyor Sivas’ı kınarken neden dilinin ucuna Başbağlar gelmez..Neden o ismi telaffuza dilin dönmez.. Nerde kaldı senin samimiyetin diye soran da olmaz… Evet Madımak bir yara; tıpkı Başbağlar gibi, Maraş gibi, Malatya gibi.. Ama canım aydınım sadece içinden cımbızla Madımak’ı seçiyorsan senin insan hakları sözcülüğünün “İNSAN” kısmından özellikle şüpheye düşerim ben… Derim ki; bunun derdi yine halkı kışkırtıp bir intikam senaryosunun peşine takmak, halkta infial duygusu yaratmak..Acı acıdır adresine bakılmaz. Karpuz seçer gibi bu acı benim diyerek, diğerini ötekileştiremezsin..Sen bunu maalesef hep yaptın o yüzden de diyorum ki; “Yazıklar olsun sana” benim çakma aydınım…
Gazetelerden okuyorum aman Allah’ım kıyametler kopmuş.. Aydınlarımız ateş etrafında halayda… Oynuyorlar (!) her zamanki gibi… Neden; diye bakıyorum;
Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul Şehir Tiyatroları’na belediyenin de yönetici atamasına ilişkin yönetmelik değişikliğine sanat dünyasından gelen eleştirilere tepki gösterirken "tiyatroları özelleştireceklerini" açıklamış. Meğerse ve demiş ki;
"İstanbul Şehir Tiyatroları meselesinde o despot anlayış, o kibirli tavır bir kez daha tezahür etti. Şehir Tiyatrolarında yapılan bir yönetmelik değişikliği üzerinden hem bizi hem tüm muhafazakârları aşağılamaya ve küçümsemeye başladılar. Allah aşkına soruyorum ya siz kimsiniz? Siz her konuda söz söylemede, her konuda otorite olduğunuzu iddia etme yetkisini nereden alıyorsunuz? Bu ülkede tiyatro sizin tekelinizde mi? Bu ülkede sanat sizin tekelinizde mi? Sanat konusunda söz söylemeye sahibi olan sadece sizler misiniz? O devir geçti. Artık despot aydın tavrıyla parmağınızı sallayarak bu milleti küçümseme, bu milleti azarlama dönemi geride kaldı. Tiyatroları özelleştirmeye götürüyorum. Buyrun işte özgürlük. Buyrun tiyatrolarınızı istediğiniz gibi oynayın" demiş..demesiyle de aydınlarımız kıyameti koparmışlar yine çığlık çığlığa isyanlardalar…
Eee, kolay mı sırtını devlete dayayıp, üstelik adını “Aydın”a çıkarıp, bu milletle alay edip kıytırıktan birkaç oyunla cebini doldurmanın dayanılmaz hafifliğinden vazgeçmek… Haklılar eylemde. Şimdi eğri oturup doğru konuşmak gerek; kim bu rahattan vazgeçmek ister ki?…
Türk toplumunun son yüz elli yıllık sürecine bakıyoruz bin sekiz yüzlü yıllardan geliyoruz günümüze doğru.. Bir yabancılaşma, bir batılılaşma sevdası gözlerimize mil gibi çekilmeye çalışılmış… Acı olan, yabancılaşmanın, dış etkenlerden ziyade çok daha baskıcı yıkıcı hatta bazen topluma işkenceye varan boyutta iç hâkim güçlerin politik anlayışından dayatılmasıdır... Kendi içimizden gelen baskılarla yozlaşma, dış güçlerin bize yapamayacağını yıllar yılı yapmıştır..
Toplum, bazen bilinçli bazen bilinçsiz bir şekilde karşılık vermiştir bu yabancılaştırma politikasına. Bugün, yabancılaştığımız ölçüde kendi içimizde yazık ki; buhranlardayız. Batı toplum tipinin en çok etkisinde kalan toplum katlarımız, en fazla hali ahvalinden şikâyetçi olan, sürekli kontrolsüz şekilde ateşi nükseden, kronik hasta kesimimiz.
Bakıyoruz; kültür ve sanat alanında geçmişten günümüze doğru; yabancılaşmanın, önce dış güçler tarafından, sonra da yönetici hâkim azınlık tarafından kendi ideolojisinin yerleşmesi için beslenildiğini görüyoruz. Kendimize ait milli kültür ve sanat ürünlerimiz sıradan banal tabiriyle ifade edilmekte entelektüel kavramı hızla sanatı ve icra alanını işgal etmekte bu süreçte…
Yabancılara en çok benzeyenler, onların izlerinde yürüyenler onların taklitçileri en büyük sanatçılar olarak nitelendirilmiştir. Ve bugün piyasayı dolduran batı hayranı çakma aydınlarımız bu devrin ürünleridir. Toplumun değerleri yıllarca hiç sayılmış sürekli “kirlenmek güzeldir” mesajı bu halka empoze edilmeye çalışılmıştır…
Başbakanım bu milletin duygularına tercüman olduğunuz sözlerinizle Biz artık bizi temsil edecek kendine milletine yabancılaşmamış sanatçılar istiyoruz. Ve bu konuda özelleştirme kararınızı alkışlıyoruz…
Perihan KILIÇ
Esmize 1 Mayıs 2012
YORUMLAR
BEĞENİLER'in "..moral oldu...." ğu gerçeğini yadsıyamazsam da,
sevgili kızımızın,YAZAR'ımızın PEK DE ÖYLE İHTİYACI OLDUĞUNA İNANASIM GELNİYOR...
Metnin için,söylemek istediklerim ,olumlu ve olumsuz olarak iki taraflı olacak:
- ERMENİYİZ HEPİMİZ ..Pankartları beni de şahsen çok rahatsız etmiştir.
TÜRKLÜĞÜMÜZLE öğünmek varken ve gurur verici bir söylem iken..
Bunun gerçek sebebinin yani (birinci çoğul şahıs) olarak algılanacağı düşünülmeden,belki de
dünyanın en ÜRETKEN DİL'i olan kendi dilimizi iyi kullanamamaktan,bilememekten de kaynak-
landığı kanaatindeyim..
Nesil, günlük hayatını 200-azamî 300 kelimeyle YAŞAMAKTA...Bu hususta çok yakın tesbitlerim
gözlemlerim vardır.Hele de ,çoğu genç kızlarımızın ve delikanlılarımızın,üstelik de ÖĞRENCİ ol-
malarına rağmen ,eski tabiriyle amiyâne sözler kullandıklarını görmekte ve üzülmekteyim.
- Öte yandan,Tiyatroların ÖZELLEŞTİRİLMELERİ halinde,şahsî endişelerim vardır.Zira,Sermaye sahibinin tensib edeceği/onaylayacağı eserlerin sahnelenmelerinin ,istemediklerinin de nekadar değerli olursa olsun sahneye konulamayacağı gibi bir teretdüdüm var.
İNŞAALLAH yanılmış olmayı temenni ederim.
-------- Sevgili PERİHAN hm.ef. dost tümüyle doyurucu,açık,ve cesur bir matin okudum.Her zamanki gibi.Teşekkürler.Sevgiler,saygılar.
Esmize - Perihan Kılıç
Sokaklara dökülüp eylem yapan bu insanlar yanlış insanlar ise; doğru insanlar nerede? Neden bu yanlış insanlar kadar doğru insanlarda meydanlara çıkmıyor? Bir sanatçı yeri geldiğinde Ermeni'de olabilmeli, tıpkı bir sanatçının çıkıp 10 Kıbrıslı Rum öldürdüm diyebildiği gibi..... :(
Esmize - Perihan Kılıç
MEHMET CEMALETTİN BAYHAN
Neden çekimser olalım ki, kimseyi kandırmıyor, kimseye hakaret etmiyor, kimseyi de küçük düşürmüyoruz. Düşünenler olarak bizde varız diyoruz. Bir yürekte sevgi ve nefret barınmaz. İnsnalara hakaret edeceksin bunuda sevgi adına yaptım diyeceksin. Çok komik :) sanada iyi geceler canım.
Mazlumu kendilerine kalkan yapıp kendi zihniyetlerini halka dayatıp eğemenlik kurmaya çalışan zorbalar olarak da atfedilebilirler. Samimiyet duygusunu kendi bünyelerinde sağırlaştırıp, çağdaşlık kıvamına getirerek İnsanları küçük düşürme becerisiyle susturmaya çalışan kişiliklerde denebilir. Hadi be İnsanım düşün artık... Kime karşı kimin elini tutmaktasın!
Çok güzel bir yazı tebrikler.