Yılları Peşinden Sürükleyen Gün ( 3 Mayıs )
Yılları Peşinden Sürükleyen Gün ( 3 Mayıs )
İnsan hayatında Tarihler vardır,asla unutulmaz.
Her akıla geldiğinde derinden bir iç çektirir insana.
Tarihler vardır,geçmişde olan bir mutlu tabloyu yâd etmek için
hatırlanır.
Kişiler vardır,zamanla kendini aşan ve bir Millete mal ettiği
hareketleriyle anılır. Kimbilir kişi o yaşadığı dönemde
anlaşılmayabilir. Görmezlikden gelinerek bir hiç de sayılabilir.
zaman zaman adı işkence olup, hikayelerin sonu
zindanlarda da bitebilir. Takvim yaprakları her 3 Mayıs’ı dövdüğünde
benim içimde inanılmaz bir sancı,inanılmaz bir ruh yeşerir.
Hayat da Acıyla kendisine şekil veremeyenler,pek hafızalarda yer
etmezler. Bilmem kaç bin küsur yıllık bir Milletin derin sancısını
yüreğinde hissedenlerin, çıktığı bu yolda,verdikleri inanılmaz
mücadeleler gelir hep aklıma. ve içim burkulur.
Bana göre o benim tarihimdir, benim kültürümdür.
Şairinde dediği gibi ( Budur sancılarımın kaynağı )
3 Mayıs’a birileri bayram desin,birileri ise Türkçülük ruhunun uyanışı...
Kim ne derse desin şimdilerde lüks ve rahatlık batağına düşenlerin bunu bir türlü
anlayamayacağı ortada. 3 Mayıs sadece bir günün adıdır.
Gün ama günlere hükmeden bir gün.
Dünya medeniyetine asırlarca ışık tutmuş bir Milletin,gün gelip dar
bir cendere içinde oyalanışını gören sesin sahibi,Türk insanın
adeta sesi olmuş, çırpınışlarına seyirci kalınsada o direnmeyi
ısrarla sürdürerek, dosta düşmana kolay bir lokma olmadığını
göstermişti.
Asırlardır Türk’e her dönemde hainlik yapmaktan geri kalmayan
zümrelere karşı, cesurca arada olması gereken hat’dı
çizmeyi denemiş, koca bir Milleti uyarmakla kalmayıp, uyuyan bir
devi uyandırmayı başarmıştı.
Tarihe ve bir büyük Millete yön verenler,geçmişte olduğu gibi bu
günde ne bir rahat ocak da nede sıcak bir kucakta keyif
çatmamış,aksine çileli ve uzun bir mücadele yıllarını tercih
etmişlerdi. 1944 yılı sorgularla,suçlamalarla geçen, işkencelerin
adeta ruhlarda açtığı tahribatla bir ömrü yıkılmadan peşinde
sürükleyen bir yılın adıydı.
Bir inancın, inanmışlığın adı idi .O günlerde önüne taş koyanlar,
meydanlardaki yüzlerin binler, bu günlerde ise milyonlar olacağını
elbet de tahmin edemezlerdi.
1944 yılı her Türk’ün öze dönme yolunda, ögrenmesi gereken şerefli ve
onurlu bir yıldır.
1944 yılı 3 Mayıs ise bana göre, yılları peşinde
sürükleyen çok önemli bir gündür.
"Sabahattin Ali"lerin adeta baş tacı edildiği yıllarda,mücadeleye
soyunanların gördüğü açık ve çok net olan birde gerçek vardı.
1970 lerden başlayıp 1980 ( 12 ) Eylül ihtilaline kadar uzanan,
kardeşin kardeşe adeta kırdırıldığı acımasız tezgahlanan oyunların
sahneye kondugu Kominizm hastalığının ülkeyi harabeye çevireceği
uyarıları ile geçti o yıllar.
Nihayetinde bilgi ve birikintiden uzak bir seks manyağının peşine
takılanların ülkede Pkk adıyla cirit attığı günümüz dönemine kadar
açık bir geleceği gören uyarılardı o yıllar.
Gözlerini gerçeklere kapayanlar ve dönem dönem iktidar olup,koltuk sevdası nedeniyle
görmezlikden gelen nice hükümetler gördü, bu güzelim ülke.
Alçaklığın adı bazen Kominizm bazen PKK, bazende basiretsiz
hükümetler olarak yansıdı ülkenin üstüne.
"Hüseyin Nihal Atsız" iradesiyle başlayan hareket o günün şartlarında
tek partili sistemin engellemeleriyle kesilmeye çalışılmış, hükümeti
devirmek için gizli bir teşkilat kurmak ile suçlanmıştı.
Bu ülkenin öz evlatları bir tek adam cuntasının komplekslerine kurban ediliyordu.
3 Mayıs’la başlayan ızdırabın adını yas ilan etmeyip, Bayramlaştıran
kutlu yolun yolcularına selam olsun.
O nedenle 3 Mayıs öze dönen sevdalıların, Türk’ün ve Türkçüler’in,
miras olarak devraldığı fikir sancağını geleceklere taşıma yeminin
adıdır.
ve bu yemin yüreklerde and içme, ve adı saklı olan
bir hakikattir,hakikatin ta kendisidir.
O nedenle Türkçüler’e 1944 lerde başlayıp 3 Mayısları dar edenlere
inat, içimdeki derin sancıyla haykırıyoruz.
YAŞASIN 3 MAYIS TÜRKÇÜLERİN BAYRAMI.
3 Mayıs gönüllere düşen bir cemre gibidir. Kalmasada o günlerin
acılarını yaşayanlar, biliriz ki bu gün bize mirasdır.
Ve velhasıl geçmişde verilmiş nice mücadeleler
boş olmadığı gibi, bu gün bize başka ve çok manalı görevler
yüklemektedir.
Üstleneceğin görevin veya bilincin idrakinde çelik gibi bir gençlik
ihtiyacı muhakkak vardır. Geçmişde verilmiş vaadlerin, yeminlerin
içlerde birer ukte olarak kalmasını istemiyorsak, çok
çalışmalı,geçmişde bu şerefli mücadeleleri veren üstadlarımızı
yaad etmeli ve yolundan gitmeliyiz.
Türklük bizim için bir kan meselesidir ve namusdur.
Şerefdir,haysiyettir. Son noktaya kadar hedefdir.
Yeminimiz o ki dönen Alçaktır.
3 Mayıs’ın karalarını bayram edenlere selam olsun.
3 Mayıs yaklaşırken, bize bu günü teslim eden yiğitlere binlerce kez selam
olsun.Ruhları şaad mekanları cennet olsun. Her 3 Mayıs’da olduğu
gibi, "ATSIZATA" mızın duygu ve düşüncelerine sahip olan bir nesil
olarak haykırmalı ve kendisinin düşünce ve fikirlerine sahip
çıkmalıyız.
Yılları peşinde sürükleyen bu günü anlamak,sadece sahip çıkmak
ile olur. ALLAH TÜRKÜNÜ koruyacaktır
Selametle..
K.Kurultay