- 802 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şimdi Ben, Profesyonel Dolandırıldım mı!..
Merhaba Günlüğüm,
Bugün ara ara Victor Hugo ile baş başaydım. Ne zaman hüzün sarsa ruhumu, eskileri karıştırırım. Duygu sığınağıma çekilirim. Farklı bir sessizliktir bu anlarım. Dolu dolu pişmanlıkları eler, keşkeleri özgürlüğüne kavuşturur, tinime nisan yağmuru gibi değer dizeler:
"...Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Ağlamaktan mı karardı gözlerin
Bir zamanlar gözyaşını sevmezdin
Şimdi nerden yaşardı gözlerin
Hasta mısın, yorgun musun nen var
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
Keder sana yakışmıyor gül biraz
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz." Victor Hugo
Uzun zamandır senden ayrı kalmıştım. Bu seni ihmal ediyorum anlamını taşımasın lütfen. Sana zaman ayıramadım, demek kendimle baş-başa kalamadım demekle eş-anlamlıdır benim gözümde-gönlümde.
Zira senelerdir bir kum-saati gibi yüreğimi sana boşalttım ben. Sense sabırla ve sessizlikle dinledin beni.
Ya şimdi ne değişti de senden uzaklaştım?
Biraz bu soruyu düşününce gülümsedim kendi kendime. Yanıt akabinde beynimde ışıldamıştı.
YALNIZ DEĞİLDİM!..
Evet, insan bir işin içinden çıkamayınca, anlaşılamayınca, sevgiden yoksulluk çekince, vs kendini yalnız hissedebiliyor. İşte o anlarında en güven duyduğu biri veya birilerine yüreğini açıp, içindekileri paylaşabiliyor. Buna sessizlik de dâhildir.
Yazmak ve kitap okumak yalnızlığın en sadık dostlarıdır. Ara ara sigarayı bırakır gibi yazmak ve okumaktan uzaklaşsam bile özlem duygusu ağır basıyor, kendimi eksik hissediyorum.
İşte şimdi ne kitaplar ne de yazmak şu andaki yalnızlığıma bir umardır. Bana en sessiz uyum sağlayan, ne eşim ne çocuklarım, ne de arkadaşlarım olabilir şu sıralar. Peki, ben insan değil miyim ki? Saydıklarımdan ne farkım var ki?
Üzmemek ve üzülmemekti asıl kaygılarım.
İşte böylesi bir ruh bulanıklığında aklıma sen geldin!
Ne biçim yalnızlıksa bu!..
Seni düşününce daha özgür hissettim kendimi...
Evet, Sevgili Günlüğüm,
Asıl sorun da beni böylesi kendi içime çeken sebep neydi?
GÜVEN DUYGUSU!..
Evet, bu duygu günümüzde aforoz edilmiş duygularımızdandı.
Tutulamayan verilmiş sözler, sadakatin tuğlalarının yıkıldığı anlar, sizi saran kuşatılmış kuşkular, insanın canını sıkıyor ve daha az sabırlı olmasını sağlıyordu. Özellikle sizi birileri kendi çıkarı için sömürmeye başlamışsa ve bunu gözünüzün içine içine baka baka gerçekleştiriyorsa...
Patrizzi,"Kendine güvenen bir adamı avlamak ne kadar kolaydır," söylemindeki asıl gerçeklik, kötü düşünmeden çıkarsız eylemlere imza atmış kişilikleri tanımlamış olmuyor mu?
Yaşamın içinde tanık olduğumuz en somut gerçek de kötülerin başrolü kaptıklarıdır. Faulkner’ın;
"Kötü insanlara güvenilir Çünkü değişmezler" sözlerindeki güçlü manayı çözünce insan daha az yanılıyor...
Neden böylesi güvensiz ve yalnız hissettim kendimi?
Yayıncı ve yazım dostlarımdan gelen kargolar, postalar nedeniyle kargo görevlileri kapımı sık çalar olmuştu. PTT Kargolarında gecikmeler yaşadıysam da, özel kargo şirketlerinden oldukça sorunlar yaşamışımdır. Bu da onlara olan güven duygumu eni-konu yitirmeme ve kuşku içinde kalmama neden olmuştur.
Bundan bir hafta önce Sürat Kargo’dan bir küçük paket gelmişti. Kargoyu bana teslim eden görevli küçük bir bedeli isteyince şaşırmıştım. Çünkü arkadaşım bir saat önce, "sakın ödeme yapma ücreti ödenmiştir, sakın!.." diye telefonla uyarıda bulunmuştu. Sürat Kargo görevlisine kaşlarımı çatarak konuşmak zorunda kaldım:
"Bu paketin kargo ücreti ödenmiştir, siz neden hem alıcıdan-hem de gönderenden ikinci kez ödeme talep ediyorsunuz? "diye ikinci bir ödemeyi reddettim, ettim de adam özellikle paketi geri istiyordu. Hiç anlam verememiş arkadaşıma yeniden tel açıp durumu öğrenmek istediğim an, kafamda şimşekler çakmıştı.
Kargoyu getiren adam her seferinde benden kargo teslim ücretini alan aynı adamdı. Benim telefon açtığımı görünce arkasına bakmadan uzaklaştı. Öyle kızmış ve öfkelenmiştim ki, derhal kargo şirketini aradım ve "siz hep böyle profesyonel bir şekilde söğüşler ve soyar mısınız insanları?" dedim...
Tabi sonrası bant kaydına geçen, "ad, soyadı ve adres bilgileri not edilen" beni sükûnete davet eden konuşmalardı. Bir sonuç alabileceğimi sanmıyordum, ama en azından bundan sonrası daha temkinli olacağım kesindi.
İşte böyle sevgili günlüğüm,
Düşündüm de son zamanlarda dost kayıplarım da fazlalaştı. Acaba alma ve verme rollerinde değişiklik mi yapmalıyız, ha söyle?
Bazen güler yüze aldanıyoruz,
Bazen tatlı bir söze kanıyoruz,
Kimi zaman da sahte özveriye kapılıyoruz,
Ama güneş balçıkla sıvanmaz ki...
Güven kolay kazanılır ve çok da çabuk kaybediliyor.
Neyse, sen bu yazdıklarımı kulak arkası etmene gerek duymayacaksın nasıl olsa!..
Ben eşimin, "sen sen ol ve sağ gözünden sol gözüne sakın güvenme, " gibi uyarılarının tam tersini söylemiş olan Márquez’in anlamlı uyarısına dikkat edeceğim kesindi:
"Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir."
Her ne kadar profesyonel bir şekilde dolandırılsam da insanlara yine güveneceğim, yine seveceğim, ama daha dikkatli olacağım...
Sevgiyle...
Emine PİŞİREN
25.04.2012
Saat: 03:35
YORUMLAR
Sevgili Emine Hanı, yazınızı okudum. Ve sonuçta sözünüzü bağlamış olduğunuz cümlelerde buldum içimden geçen cevabı
"""Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir."
Her ne kadar profesyonel bir şekilde dolandırılsam da insanlara yine güveneceğim, yine seveceğim, ama daha dikkatli olacağım..."""
Bende bu durumdayım aynen ve canımı yaksalar da, kandırsalar da, insana güveniyorum yeniden yeniden, tatlı dil ve güler yüz bu aldatıcı olamaz diyorum...Oluyor biliyorum ama yinede işte..
Selam ve sevgiler yolluyorum size...
emine pisiren
Demek hislerimde yanılmamışım.
Siz erdemin en üst basamaklarında duran güzel insan!
Yaşam hep gülsün size.
Teşekkür ederim.
Selam ve sevgiyle