- 1150 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
En Sevgilinin Hayat Özeti!..
Değerli Dostlar,
İnsanlığın medarı iftiharı, saadet yolunun rehberi,
Ebedi Mutluluk ülkesinin davetçisi, varlık âleminin en değerlisi,
Yaşama yaşanmaya değer, anlam ve amaç kazandıran Hz. Muhammed Mustafa Sav. Efendimizin Nur efşan hayatı seniyesini,
O dasitani hayata nisbetle,
yok denecek kadar az, akıcı ve kısa,
bizim sınırlı sabrımıza gör biraz uzun gibi görünse de en azından
bir cilt kapasiteli bir kitabı birkaç sayfada özetlemeye çalıştım.
Değerli okurlarımın sabrını istirham ederek sonuna kadar okumalarını Allah rızası için istirham ediyor saygılar sunuyor.
Bu anlamlı günde O şefi-i muznibinden şefaatini diliyorum.
Allah’a emanet olunuz.
Selam ve dua ile.
)*( Muhammed Sav.’in Hayat Özeti.)*(
Vema erselnake illa rahmetellil alemin 21/107
Sırrının mazharı Hz. Muhammed (Asv) in Hayat Özeti.
Resul-i Ekrem (s.a.v.) efendimiz,
neseb itibariyle peygamberlerin babası Hz. İbrahim’in (as.) muhterem refikası Hacer validemizden doğma,
Allah’a adanma şerefine haiz,
Hz. İsmail’in (as.) soyundan olup,
arada geçen babalarından yedi dedesinin adları şunlardır.
Merre, Kelab, Kusay, Abdimenaf, Haşim, Abdulmuttalip ve Abdullah’tır.
Efendimizin muhterem babası Abdullah,
zemzemin bulunması esnasında babası Abdulmuttalib’in bir duası ve bu duanın kabulü neticesinde dedesi Hz. İsmail (as) gibi Allah’a kurban olarak adanmış,
Ancak çekilen kur-a sonucu yüz deve fidye karşılığında kurtulmuştur.
Bu asil pak ve necip soydan,
Efendimiz (miladi) 571 - 20 Nisan tarihinde Mekke’de Arabi Rebi-ul evvel ayının on ikisine denk gelen bir Pazartesi gecesi seher vaktinde dünyayı teşrif buyurdu. (Arapça tabiriyle “gece isneyn gecesi”)
Mevlit yazarı Süleyman Çelebi’nin tarifi ile
“Ol saatte doğdu ol sultanı din nura gark oldu semavatu zemin”
Efendimizin muhterem babası Abdullah,
Yine Mekke’nin soylu ailelerinden olan Veh-b bin Abdi Menafın kızı Hz. Âmine validemizle evlendiğinin ilk aylarında Şam seferine giderken Medine’de hastalanarak irtihal etmişlerdir.
Babasını dünya gözü ile hiç görmemiş olan efendimiz; (Sav.)
Dünyayı teşriflerinde insanlığın kaderini değiştirecek olan kutlu doğum gecesinde bazılarını aşağıda sayacağımız şu harika haller vuku bulmuştur.
Çok parlak bir yıldız doğdu.
Kisra’nın sarayının on dört sütunu yıkıldı.
Bin seneden beri sönmemesine azami dikkat gösterilerek yakılan Mecusilerin ateşi söndü.
Kabe içindeki perçinli putlar yıkıldı.
Sava gölü kurudu. (Vs.)
Efendimiz yukarıda zikrettiğimiz tarihte dünyayı teşrif buyurduktan sonra bir hafta kadar annesi Âmine tarafından emzirilip;
amcası Hz. Hamza’yı da emzirmiş olan Ebu Lehebin cariyesi Süveybe tarafından günlerce emzirildi.
Ta ki Sad kabilesinden Halime isimli sütanneye verilinceye kadar.
Birçok harika haller ile dolu olan bebeklik dönemi içinde,
dört yıl sonra Mekke’ye ve annesine kavuşur.
İki yıl gibi kısa bir süre, anne şefkat ve muhabbetiyle mesrurane yaşarken,
Annesi, Efendimizin babası Abdullah’ın Medine’de bulunan kabrini ve akrabalarını ziyaret etmek üzere Efendimizi de yanına alarak dadısı Ümmü Eymen’nin refakatinde Medine ye doğru son yolculuğuna çıktı.
Medine de hastalanarak dönüş yolu üzerinde Ebva denilen bir köy yakınlarında amansız hastalığa yenik düşerek Allah’ın Habibini Allah’a emanet ederek, Allah’a yürüdü.
Şairin dediği gibi (Ey Ebva da yatan ölü, Bahçende açıldı dünyanın en güzel gülü.)
O gülü Muhammedi’yi doya, doya koklamadan efendimizi altı yaşında iken dedesi Abdulmuttalib’in himayesine bırakarak her fani gibi şu fani âlemi terk edip âlemi ervaha göç etti.
Abdulmuttalib Muhammed adını verdiği ve canı gibi sevdiği ciğer paresi torunu Hz. Muhammedi (Sav.) şefkat kanatları altına alarak 578 tarihinde seksenini aşkın bir yaşta emaneti diğer bir şefkat kahramanı merhamet abidesi olan oğlu Ebutalibe devrederek hakkın rahmetine kavuştu.
Bu arada efendimizde sekiz yaşlarında bulunmakta idi.
Ebutalib efendimizin amcası,
Hz. Ali’nin (ra.) babası olup;
dar gelirli ama gönül zengini bir insan idi.
Efendimiz (Sav.) on iki yaşında iken amcası ile birlikte ilk seferini Şam’a yapmış,
fakat Şam ile Kudüs arasında Busra denilen bir bölgede yaşamakta bulunan Bahira adındaki bilge bir rahip tarafından fark edilerek;
Yahudilerin zarar verebilecekleri endişesiyle yoldan geriye döndürülmüştür.
Efendimizin o güne kadar fark edilen peygamberlik alametlerinin başlıcalılarını şöylece sayabiliriz.
İki omuzu arasında irice ve kırmızımtırak üstü tüylü nübüvvet mührü denilen bir benin bulunması.
Vakti risalete kadar, bir bulutun başı üstünde devamlı olarak takip etmesi.
Gittiği her yerde huzur ve bereket görülmesi.
Putlarla yemin etmemesi, onlara tapınmaması ve onları hiç sevmediği gibi onlardan nefret etmesi.
Ahlakındaki yükseklik, güzellik ve dürüstlük.(Vs.)
Peygamber efendimiz (sav.) yirmi yaşlarında iken Mekke’de yabancı tüccarlara zulüm edenlere engel olmak üzere Mekke’nin ileri gelen saygın yaşlılarından teşekkül eden Hılfıl fudul’a (fazılların yemini) üye olarak alındı ve birçok zalimin zulmüne dur denildi.
Efendimiz ikinci seferini Mekke’nin soylu ve zengin hanımlarından olan
Hüveylid’in kızı Hatice’nin mallarını satmak ve ticari işlerini takip etmek adına Şam’a yaptı.
Şam seferinden sonra Hatice’nin itimat ve muhabbetini kazandığından yakınları tarafından evlenmeleri için girişimlerde bulunuldu.
Efendimiz 595 yılında ilk evliliğini yirmi beş yaşında iken,
kırk yaşında bir dul olan Hz. Hatice validemiz ile gerçekleştirdi.
Bu mutlu ve bereketli izdivaçtan,
Kasım, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatıma, Abdullah adında altı çocuğu dünyaya geldi.
Otuz sekiz yaşına kadar geçen nurlu ve bereketli harika hallerle dolu bir yaşamı müteakip,
artık ilahi iltifat semanın kapılarını Habibine aralamaya ve kutlu vazifenin mesajlarını vermeye başladı.
Sadık rüyalar bir birini takip ederken insanlardan uzaklaşıp yalnız kalma arzusu onu (Sav.) nübüvvet nurunun sağanak, sağanak geleceği Hira’ya doğru çekiyordu.
Gaipten duyduğu sesler ve gördüğü ışıklar ona kırk yıllık o nezih olgunlaşma sürecinin şecere-i Tuba-i cennet meyvesini insanlığa sunmaya hazır bir hale geldiğinin müjdesini veriyordu.
Şair bu kutsi hadiseyi şöyle ifade eder.
“kırk yaşına girdi Ahmet, Peygamber oldu Muhammet”
Ramazan ayının on altıncı gecesi geride kalmış idi,
Efendimizin dünyayı teşrif buyurduğu gibi, yine bir pazartesi yine bir seher vakti idi.
Bülbüller sazda, güller niyazda, ağaçlar namazda, kâinat ise “İKRA” ilahi mesajına mazhar olmanın mutluluğu ile sonsuz bir hazda idi.
Ve semanın kapıları aralanıyor.
Cibrili Emin ilk ilahi mesaj olan Alak Sure-i celilesinin beş ayeti kerimesini insanlık âlemini temsilen beşere tebliğ edilmek üzere, efendimize okutarak yirmi üç yıl devam edecek olan kutsi vazifesinin ilk adımını atıp, ilk emanetini teslim ediyordu.
İsa A.s.dan buyana zulmetlerle kararmış olan beşeriyet ufkuna,
Muhammet (Asv.) burcundan Kur-an güneşi doğuyor ve artık kıyamete kadar insanlığı saadeti dareynle (iki dünya saadeti) müjdeliyordu.
“Yaeyyuhel mudessiru kum feenzir 74/1-2” emriyle artık olgunlaşma döneminin bittiğini, olgunlaştırma vazifesinin başlama stardını veriyordu.
Bütün insanlığın dünyevi ve uhrevi saadet ve mutluluğuna esas teşkil edecek olan ilahi talimatların tatbikatı ile dolu yirmi üç yıl sürecek olan peygamberlik hayatı,
müşriklerin tahammül edilemez ağır baskıları altında yokluklar, kıtlıklar, hicret ve savaşlarla 632 tarihine kadar bütün insanlık âlemine,
“İMAN ETMEDİKÇE CENNETE GİREMEZSİNİZ,
BİRBİRİNİZİ SEVMEDİKÇE DE GERÇEK MANADA İMAN ETMİŞ SAYILAMAZSINIZ”.
“ BİR İNSANI KATLEDEN BÜTÜN İNSANLARI KATLETMİŞ GİBİDİR.”
MÜ-MİN, İNSANLARIN ELİNDEN VE DİLİNDEN EMİN OLDUĞU KİMSEDİR.
Diyerek Kendisi gibi sevgi ve şefkat kahramanı nesillerin insanlık sahnesinde yer alabilmesi için cihan paha sözleri ve takdire şayan örnek davranışlarıyla insanlara kardeş olmalarını ve kardeşçe yaşamaları gerektiğini telkin ve tavsiye ediyordu.
Evet,
O şerefi nev-i insan ve ferid-i kevn-i zaman
altmış üç yaşında
Medine-i münevvere’de,
Allahümme errefikul ala,
diyerek bizleri ötede karşılamak üzere,
bu dar-ı faniden, baki aleme intikal ederken,
kıyamete kadar insanlığın güzidelerinin gönlünde otağını kurup Rabbini tercih etti.
Gönlümüzden değil ama aramızdan ayrıldı.
Rabbim şefaatine nail eylesin.
Amin.
Necdet EREM.
Yazı 035 Haz. Muhammed Sav.’in Hayat Özeti.