- 526 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaratılış ve Evrimci Çırpınışlar
Evrim teorisinin kurucusu Charles Darwin teorisinin doğruluğu, bilimselliği ve kendi bilim düzeyi ile ilgili kuşku içindedir ancak ilginçtir günümüz evrimcileri hem evrim teorisini hem Darwin’i hararetle savunurlar.
Bu teoriyi savunan bilim adamları öncelikle materyalisttirler. Bu nedenle de bilimi materyalizmin dogmaları ile sınırlandırır ve ‘ilahi bir açıklamanın sahneye girmesi’ne izin vermezler.
Tek bir aminoasit bile rastlantı sonucu oluşamadığı halde, yüzlerce farklı aminoasitin belli sayıda, belli koşullarda ve belirli bir sıra içinde birbirlerine eklenerek oluşturdukları proteinlerin, doğal koşullarda kendiliğinden oluştuklarını öne sürmenin saçmalığı ortada. Bu gerçeğin yanı sıra Yaratılışı kanıtlayan 350 milyon fosilin -kiminin saklandıkları depo ve müzelerden çıkarılarak- gözler önüne serilmesi, Darwinistler’i büyük çaresizliğe sürüklemiştir.
Bilimsel çalışmalar, yapılan kazılar sonucu bulunan fosiller ve fosil kayıtları, farklı canlı türlerinin birbirlerinden bağımsız olarak, özgün yapılarıyla ve aniden ortaya çıktıklarını gösterir. Yaratılış, her canlı grubu için ayrı ayrı gerçekleşmiştir.
Oysa geçmişte yaşamış ve bir canlının diğerine dönüşmesi sırasında ara geçiş formu özelliği taşıyan canlılara ait milyarlarca fosil bulunmalıdır. Hatta bugün bile, evrildiği iddia edilen canlının özelliklerinin bir kısmını taşıyan, oluşumlarını tamamlamamış çok fazla sayıda ara geçiş canlıları görülmelidir.
Hatırlayalım; gazetelerde zaman zaman aranan kayıp halka fosilinin bulunduğu haberleri çıkar. Haberdeki fosilin evrime kesin delil olduğu … ile … arasındaki ara-geçiş form fosilinin bulunarak evrim tablosundaki yerini aldığı anlatılır. Ardından fosilin ….’ya ait olduğu ortaya çıkar. Konu ya duyurulmaz örtbas edilir ya da sağduyulu bazı Darwinistler “yanılmışız” diyerek özür dilerler. Ancak “ata” arayışlarını hız kesmeden sürdürürler. Bulunan ata ise kimi zaman mikrop, kimi zaman hurma, son dönemde de uzaylıdır; sürekli değişir.
Darwin bile ara fosil bulunmazsa teorisinin yıkılacağını söylemişse, yani ortada bir tane bile somut bulgu yoksa, "atalarımız mikrop", “uzaydan geldik”, “atalarımız tarla faresi”, "atalarımız hurma" öyküleri anlatmak çok anlamsızdır.
Evrimin Sahte Mekanizmaları
Evrimin sahte mekanizmalarından olan doğal seçilim iddiası şudur: Doğada bir yaşam mücadelesi vardır ve bu mücadelede güçlüler ayakta kalır. Ancak evrimin savunduğunun aksine, doğal seçilimin evrimleştirici gücü yoktur. Bir canlı türü bir diğerine dönüşmez. Darwin bunu, “faydalı değişiklikler oluşmadığı sürece doğal seleksiyon hiçbir şey yapamaz" diyerek kabul etse de kraldan çok kralcı olan Darwinistler kabullenmek istemezler.
Bir diğer mekanizma mutasyondur. Canlı hücresinin çekirdeğindeki DNA molekülünde, radyasyon veya kimyasal etkilerle oluşan kopma ve yer değiştirme anlamındaki mutasyon da evrime delil olamaz. Aksine net etkisi zararlı olan mutasyon -evrimciler her ne kadar arkasına sığınsalar da- canlıları geliştirmez, ya öldürür ya da sakat bırakır. Hiroşima ve Nagazaki’deki gibi.
Evrimcilerin içinde bulundukları ruh haline, Scientific American’da birkaç gün önce yayınlanan bir haberi örnek vermek isterim. Bu saygın haber sitesinde çocukların bile inanmayacağı bir haberin yer alması, evrimcilerin nasıl bir hezeyan içinde olduklarının kanıtı olmalı. Haber şöyle: “İnsan beyni doğal seleksiyon tarafından kendi hayatına son verecek şekilde dizayn edilmiştir. Çünkü bu intihar eğilimi atalarımızın genetik menfaatleri için en iyisidir.”
Allah Kesin Var!
Evrim teorisi yıllarca önemli görülmedi, hatta bazı Müslümanlarca bilim öğrenmenin insanı dinden çıkaracağına inanıldı. Oysa evrim, inkârın kaynağıdır; bilim ise evreni ve içindeki varlıkları incelemenin ve Allah’ın sanatındaki kusursuzluğu, yaratışındaki üstünlüğü keşfederek insanlığa açıklamanın yoludur. Evrendeki mucizevi dengeler ve dünyadaki düzen, yoktan var eden Yüce Allah’ın varlığının ve benzersiz yaratmasının kanıtlarıdır. Evrimcilerin ileri sürdükleri iddialara Müslümanlar yıllar boyu "evrim yok, Allah yarattı" diyerek cevap verdiler. Çünkü evrimin iddialarını çökertecek bilgiye sahip değillerdi ve bu nedenle Yaratılışın delillerini gösteremediler.
Bugün ise kurgulanan bir başka oyun var: "Allah canlıları evrim yoluyla yaratmış olabilir." Bu görüş ise büyük aldatmacadır. Darwinizm, canlı türlerinin birbirine nasıl dönüştüğünün açıklaması değildir. Darwinizm, gerçekte, Allah’ı ve yaratmasını inkar edip, canlıların doğanın ve tesadüflerin bir ürünü oldukları iddiasını ’bilim maskesi’ altında insanlara kabul ettirme çabasıdır. Bu nedenle evrim teorisi ile Yaratılış arasında hiçbir ortak nokta yoktur.
Bugün artık insanlar, evrimin nasıl dayanaksız ve bilime "rağmen" savunulan putperest bir din olduğu gerçeğini gördüler. ’Evrimsel yaratılış’ fikri gizlice empoze edilmeye çalışılsa da Allah’ı gereği gibi takdir eden bir insanın bu görüşü savunması mümkün değildir. Dahası, Kuran ayetlerinde ve Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde de evrime işaret eden tek bir açıklama yokken...
Allah’a kalpten inanan, O’nun üstün gücünü takdir eden bir insanın inandığı gerçek, tek Yaratıcının Allah olduğu gerçeğidir.
Evrim teorisi yalnızca bilimsel bir yanlıştan ibaret değildir. Bir bilim adamı herhangi bir bilimsel teoriye inanıyor olabilir. Bilim aksini kanıtladığında ise bilimin gösterdiği yolu izler. Bilimsel bir yanlış yapmıştır; o kadar. Ancak evrimci zihniyetin durumu farklıdır. Onlar teorilerini bilime dayanarak değil, bilime “rağmen” savundukları içindir ki çılgınca, asabi ve öfkeli bir yapıları vardır. Örneğin Newton’ın, teorisini bağıra çağıra kabul ettirmeye çalıştığını düşünebiliyor musunuz?..
Bu hezeyanın nedeni daha en başta evrim teorisinin dünya üzerinde nasıl var olduğumuz sorusuna cevap bulmaması ile ilgilidir. Bu soruya evrimin cevabı “tesadüfler”dir. Bu, bir Yaratıcının olmadığına inanıyor olmak sebebiyle verilen ateist bir cevaptır. Ve insanları Allah’ı inkâra sürüklemektedir. Oysa bilim açıkça gösterir ve akıl bilir; Allah vardır, Allah kesin vardır!
Fuat Türker
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.