Bu şiirimi nasıl yazayım - 4
Sevgili Gönül dostlarım,
Şiir hakkında yaptığımız sohbete yeni konularla devam edeceğiz. Sohbetimize önce şiirde her zaman kullandığımız redifin tarifi ile başlayalım.
REDİF: Şiirde kafiyeden sonra gelen,yapı ve anlam bakımından aynı olan EKLERE,KELİMELERE,ve KELİME GRUPLARINA Redif denir.Redifler,kafiyeyi zenginleştirdikleri gibi,çok zaman manayı da toparlarlar.Ama redifler kafiye sayılmazlar,kafiye değillerdir.Bir dize redifle bitiyorsa kafiye rediften önceki KELİME veya EK’ de aranmalıdır.
ÖRNEK: Giderim yolum dağdır
Bu ne ayvalı bağdır.
Burada aynı işlevi gördüklerinden DIR ekleri rediftir.Dağ ve bağ kelimeleri ise kafiyedirler;kafiyeler rediften önce gelmiştir.
ÖRNEK:
Sen bırakıp gittin ya,gittiğin ellerde kal,
O günahkar bedenin yıkılsın nar’da kalsın.
Sen bırakıp gittin ya gittiğin yerlerde kal
İhanetin seninle yıkılsın har’da kalsın
Yas.Kan (Sitemiz şairlerinden)
Burada (KAL redif ELLERDE, YERLEDE kafiyedir ) (KALSIN redif NAR’DA HAR’DA kafiyedir)
Yine sitemiz şairlerinden, Can Gülhan Çabuk’tan bir dörtlük verelim.
ÖRNEK:
Neyleyim altın köşkü, gözden aktım bu gece,
Tatmadım böyle aşkı cana taktım bu gece,
Heceye hüzün çöktü ağıt yaktım bu gece
Sevdin mi? Sevmedin mi?Korkumdan soramadım.
(BU GECE ler redif AKTIM, TAKTIM, YAKTIM ise kafiyedir)
Burada (TIM) lar geçmiş zaman eki olup rediftirler. Yanlış anlaşılmasın
ÖRNEK:
Yine sitemiz şairlerinden Celil Çınkır’ın aruz vezni ile yazdığı şiirinden bir beşlik (Muhannes)
Ruhu aşktan besleyen dünyada hülyadan geçer,
Kays olanlar tatsa mutlak aşkı Leyladan geçer,
Yara candan yar olanlar fani dünyadan geçer,
Aşk kökünden beslenen göğsünde dağlar gezdirir,
Can verir can bekleyen, kalbinde dağlar gezdirir.
Bu beşlide (MUHANNES) (GEÇER ve GEZDİRİR rediftirler) (HÜLYADAN,LEYLADAN,GÖĞSÜNDE,KALBİNDE ise şiirin kafiyeleridir)
NOT: İnceltme işaretlerini koyamadığım için özür dilerim.Şairimiz bunu benim cahilliğime versin
ÖRNEK:Yine sitemiz şairlerinden Salih Erdem’in bir dörtlüğü
Varmak için hedefe çekildin yayından
Unutma yok olursun çıkar isen rayından
Sanma ki pay düşülür yoksula var ayından
Dilenirse eşlerin melaline varma sen
Bu dörtlükte (YAYIN,RAYIN,AYIN şiirin kafiyeleri DAN ekleri ise rediftirler,İsmin DEN hali)
ÖRNEK:
Mert dayanır namert kaçar
Meydan gümbür gümbürlenir
Şahlar şahı divan açar
Divan gümbür gümbürlenir.
(AR ekleri ve GÜMBÜR GÜMBÜRLENİR kelime grubu, rediftirler. KAÇ,AÇ ise Kafiyedir)
NOT:Şiirde yerinde kullanılan bir sözcüğün önemli bir etkileme ögesi olduğu,kimi zaman,şairin başarı anahtarlarından birisini oluşturduğu bir vakıadır.Bir sözcüğün şiirin,konusuyla ilgili kavram alanlarından seçilmesi,istenilen etkileme gücünü yaratır.İşte bu yüzden sevgili arkadaşlarıma sık sık her fırsatta uzun şiir yazmaktan kaçının.Çünkü;konuyu sulandırılıyorsunuz konunun farkına varmadan dışına çıkıyorsunuz ve şiirin konusuna yabancı kelimeler kullanıyorsunuz diye defalarca ikazda bulunmuşumdur.Bir de bu yabancı kelimelerin yanında ilgisiz benzetme ve bağdaştırmalar yapıldığı da bir gerçektir.Bunlar ne okuyanı,ne dinleyeni alıp bir yerden bir yere götürmez.Rüzgarların önünde sürüklenen sarı yapraklar o kadar çok kullanılmıştır ki artık dinleyeni sıkmıştır.Önemli olan söylenmemişi çarpıcı,düşündürücü bir şekilde YERİNDE VE ZAMANINDA kullanmaktır.Büyük şairimiz Y.K.Beyatlı şiirde kafiyeyi kuştaki kanada benzetmiştir.Her halde bu sözü şairimiz yerinde kullanılan bir sözcük için yapmıştır diye düşünüyorum.Ağlarım,çağlarım,dağlarım.bağlarım,gül,sümbül sana bana kelimeler de artık bıktırmış ve etkileme gücünü kaybetmiştir.Şimdi arkadaşlarım soracaklar eğer bu kelimelerden birini kullanmak zorundaysak kullanmayalım mı yani?Hayır kullanacaksınız.Eğer yerinde kullanıyorsanız tereddüde hiç gerek yok.
ŞİİRDE ÖLÇÜ (VEZİN):Ölçü şiirin temeli sayılmış,dünya şiir geleneğinde yerini almıştır.Hece ile yazılan şiirlerde DURAK diye bir tanım vardır.Şiirde dizelerdeki hece sayısı o şiirin kalıbıdır.Hece şiirinde iki den yirmiye kadar kalıp olmakla beraber kulağa en çok hoş gelen ses 7li,8li,11li,ve 14lüdür.Eğer okumuşsanız bu sayıları serbest şiir yazan arkadaşlarıma sık, sık tavsiye etmişimdir.Bu serbestte şiirde bir kural mıdır?Elbette değil ama ses yönünden kullanılmalıdır diyorum.Durak, şiirde ahengi sağlayan bir ses kesimidir.İyi bir durakta kelime bitmiş olmalıdır.Sözün gidişi zorlanmadan şiir okuyucusuna bir nefes alma payı bırakılmıştır.Bir şiirde bütün dizelerin durakları aynı yerde olabileceği gibi,belli dizelerde farklı duraklarda kullanılabilir.Eğer durum böyle ise o şiire DURAKSIZ şiir denilir.İster duraklı ister duraksız şiir olsun,şiirin ritm ve ahengini bozmamak için dizelerdeki hece sayısı yani ölçüsü değişmez.Şimdi şiirdeki kalıpları görelim.
ÖRNEKLER:
YEDİLİ KALIP:
Giderim –yolum yaya 3+4=7
Cemali –benzer aya 3+4=7
Eridim –hayal oldum 3+4=7
Günleri saya saya 3+4=7
SEKİZLİ KALIP
Gel dilberim-kan eyleme 4+4=8
Seni kandan-sakınırım 4+4=8
Doğan aydan-esen yelden 4+4=8
Seni gülden –sakınırım 4+4=8
ONBİRLİ KALIP
ÖRNEK (Sitemiz şairlerinden Gökhan Avcıdan bir dörtlük)
O çakır gözleri- unuttum sanma 6+5=11
Ant içtim önüne- çıkmamak için 6+5=11
Doğrudur arayıp –sormadım amma 6+5=11
Sırf senin canını- sıkmamak için 6+5=11
ONDÖRTLÜ KALIP
ÖRNEK(Sitemiz şairlerinden HUDAİ’den bir dörtlük)
İstemem taramasın saçını şimşir tarak 7+7=14
Ellerimle usulca öreyim sırma saçlım 7+7=14
Dağılsın top zülüfler şöyle bir yana bırak 7+7=14
Yorgan edip üstüme sereyim sırma saçlım. 7+7=14
DURAKSIZ ŞİİR
ÖRNEK:
Bir düşünsen-yarıyı geçti ömrün 4+7=11
Gençlik böyledir işte-gelir gider 7+4=11
Ve kırılır sonra-kolun kanadın 6+5=11
Koşarsın-pencereden pencereye. 3+8=11
C.S.TARANCI
NOT: Ben burada kalıbı onbir olan duraksız bir şiire örnek verdim.Elbette bu
Şiir başka, başka kalıplarda da olabilir.
ŞİİRİN DİLİ:Bir yazar,şiir dilinden amaç,anlamla ses arasında EŞİTLİK-UYGUNLUK yaratmaktır der.Gül karanfil, lale göstergelerinin yanında ,pırasa,kabak ,lahana gibi sebze ismi olan göstergeler de vardır.Bu ögeler şiir içinde kullanıldığında bizde uyandırdığı duygu değerleri çok farklı olur.
“Sevgililer gül zamanı buluştular”
“sevgililer pırasa zamanı buluştular” Birinci cümle okuyanı/dinleyeni bir güzelliğe bir romantizme yönelten duyguları bizde uyandırmakta,ikinci cümle ise tam tersi okuyanı/dinleyeni bırakın anlamlı duygulara yöneltmeyi,bir yerlere alıp götürmeyi,bir yerlerde yaşatmayı,tam tersi dudaklarımızda bir tebessüm oluşturur.Şiir insanı güldürmez mi?Tebessüm ettirmez mi?Elbette bunlar da olacaktır.Ama konu iki sevgilinin buluşması gibi duygusal bir durum söz konusu ise, vuslat varsa;konu,romantizmi destekleyen kelimelerle buluşmak istiyor demektir.Bunun için zaten daha yukarda şiir yazılırken, ilgili benzetme ve bağdaştırmaların konunun yabancısı olmamasının altını çizmiştik.Bunları yaparsak şiirimize bir etkileme gücü kazandıracağınızdan hiç şüpheniz olmasın.Güzel tanzim edilmiş bir bahçe içinde hoş olmayan bir görüntü,nasıl gözümüzü rahatsız ederse,dize içinde yerinde kullanılmamış kelimeler,benzetmeler ve bağdaştırmalar da KULAĞIMIZI ,RUHUMUZU rahatsız edecektir.
C.S.Tarancı ,tartışmasız Türk şiirinde layık olduğu yerini almış değerli bir şairimizdir.KONU ŞİİR DİLİ ,öge,benzetme seçimi olunca sizinle birlikte bu usta şairimizin duraksız şiirini incelemek istedim.Elimde Mehmet Kaplanın çok harika bir kitabı var;ŞİİR TAHLİLLERİ Tanzimattan Cumhuriyete
İşte sizlerle bu dörtlüğün tahlilini yaparken maksadım sizin de şiir yazarken bu tarz bir fikir jimnastiği yapmanızı sağlamaktır.Lutfen bunu bir eleştiri olarak düşünmeyiniz.
Bir düşünsen,yarıyı geçti ömrün
Gençlik böyledir işte, gelir gider.
Ve kırılır sonra kolun kanadın,
Koşarsın,pencereden pencereye.
Yaşlılığın ne demek olduğunu,insanın dışarıya çıkamadığı için nasıl sıkıldığını,bu yüzden biraz olsun dışarıyı görmek için pencereden pencereye nasıl gittiğini,çaresizliğini kol, kanat kırılmasıyla ne güzel anlatmış.Ben,burada bu yaşlı insanın,daha da ileri ileri giderek,onun tekerlekli sandalyeye bağımlı ve yardıma muhtaç olduğunun hayalini kuruyorum.Kanat,kol pencereden, pencereye koşmak söz konusu olunca,aklıma bir odaya tesadüfen giren bir kuş geldi.Çıkıp kurtulmak için o kuş nasıl çırpınır,pencerelere nasıl çarpar.Sanırım çoğunuz böyle bir duruma şahit olmuşsunuzdur.Bu güzel dörtlüğü eğer ben yazmış olsaydım şöyle yazardım.
Bir düşünsen, yarıyı geçti ömrün
Gençlik böyledir işte gelip geçer
Ve kırılır kolun kanadın
Çarparsın pencereden pencereye.
GİDER sözcüğü yerine GEÇER derdim. Çünkü” geçer” sözcüğü bir çabukluk ifade eder.Yani yılların çabuk geçtiğini insana hatırlatıyor.KOŞARSIN yerine de ÇARPARSIN sözcüğünü kullanırdım.Çünkü;çarpmak istem dışı bilinçsizce yapılan bir refleks ,bir iş,üstelik bu kelime acz içinde zavallı bir durumda olma anlayışına da daha yakın buldum .Tekrar ediyorum bu bir eleştiri değil;nasıl düşünmeniz gerektiği konusunda sizlere bir ip ucu vermek istedim.Keşke yaşasaydı da bunu ona sorabilseydik.Ruhu şad olsun.
Sözcükler şair için,içi boş kalıplar değil,anlamları,çağrışımları,renkleri,tatları olan nesnelerdir.Biraz önce yaptığımız yorum sanırım bunu açıkça göstermektedir.şair hangi kelime hangi kelimeyle yan yana geldiğin de nasıl bir ışık meydana geleceğini bilir.Duygu,düşünce ve hayallerini herkesin bildiği kelimelerin içinden seçer.ölçülü,sanatlı bir sıralamayı oluşturduğu bu duygularını yüksek bir dille anlatır.Dikkat ederseniz sık ,sık kelimelerin UYUMUNDAN-UYGUNLUĞUNDAN söz ediyoruz.
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,A.Haşim’in sevilen bir dizesidir,basit bir hüküm cümlesidir.Ama ahenk ve çağrışım yüklüdür.Bu merdivenlerden ağır, ağır çıkacaksın demiş olsaydı aynı anlamı ifade etmiş olurdu.Ama aynı duygu ve etkileşimi bulamazdık.Şair burada devrik bir dize kurarak amacına ulaşmıştır.
Sevgili gönül dostlarım bugün bu yazı dizisini bitirmeye kararlıydım ama olmadı.Devam edeceğiz beşinci dizide yeniden buluşalım diyorum.Olur mu? Sevgilerimle
YORUMLAR
Sayın Hocam yazınızı büyük bir ilgi ve buna denk bir keyif ile okudum. Zira yeni bir şeyler öğrenmek her zaman ve her konuda hoşuma gitmiştir.
Tevafuk mu tesadüf mü ne dersiniz bilemem bir hafta kadar önce sitemizdeki forumların birinde hece şiiri konusuna rastladım. Değerli üyelerimizin değerli katkılarıyla yazılmış dörtlükleri okumaya başladım. Yazılanlar öyle hoşuma gitti ki parmaklarımla saya saya ve büyük bir zorlukla bir kaç dörtlük yazdım naçizane. Burada hemen bir açıklama yapmak istiyorum daha önce hiç hece şiiri yazmamış ve hatta hece şiirini serbest şiirler kadar sevememiş biriydim. Hece şiirinde ise sadece ölçüyü biliyordum sizinde belirttiğiniz gibi 7'li, 8'li, 11'li gibi...
Bu yetersizliğimi farkettiğim için deli gibi araştırma yaparak eksikliğimi kapamak istedim. Keşke bu yazınız o zaman karşıma çıksaymış. Yine de öğrendiklerimi pekiştirmek adına yazınız büyük bir kılavuz oldu bana bu yüzden kalben teşekkür ediyorum ve bu bilgilerinizi paylaştığınız için kutluyorum şahsınızı.
Saygılar Üstadım...
zorel
zorel
öncelikle bana ait bir dörtülüğü numune olarak sunmakla lutfettiğiniz onura müteşekkirim..bu benim için hem onur, hem de gurur vesilesidir..elbette bu örnek kıtadan çok daha kalitelileri yazılmıştır bu sitede..ben sizin gibi üstadın şahsıma bağışladığı bu lutfa mukabil çok çook teşekkür ederim..diğer yandan şairimizin şiirler üzerindeki derin bilgisinden faydalanmak, bu hazineden payımıza düşeni müşahade etmekte ayrı bir onur sebebidir..şiirleriniz, şiir yazmak isteyenlere numune teşkil edecek, onların yol haritalarını belirleyecek mahiyettedir..bu yüksek istidadın eserlerini kendisine vakfetmeyip, paylaşması okucuların izlemesi gereken yolu öğrenmesinde büyük bir fayda sağlamaktadır..bence şiir yazmak isteyenlerin, büyük yazabilenmelere her zaman şükran duyması gerekmektedir..hele hele şiirleri örnek teşkil edecek kimselerin kalkıp da uyulması gereken kuralları beyan etmesi ayrıca bir teşekkür nedenidir..sağ olun sayın şairim..var olun sayın üstadım..ellerinizden hürmetle öperim..bu bilgi dağarcığını bizim gibi yolun başında olanlar ile paylaştığınızdan dolayı teşekkürlerimi sunarım..sağlıcakla kalınız..