- 2341 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İsmail Altunsaray – Tolga Akpınar Röportajı
Bozlak denince akla gelen ilk gelen isimlerden olan İsmail Altunsaray hayat serüvenini Tolga Akpınar’a anlattı …
İsmail Altunsaray, bağlamayla 1992 yılında Kırşehir’de tanıştı. 2002 yılında İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü’nden mezun oldu. 2003 yılında TRT İstanbul Radyosu’na saz sanatçısı olarak kabul edildi. 4-6 Temmuz 2008 tarihlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi’nin (TİKA) desteği ile düzenlenen 9. Uluslararası Sürmeli Festivali ‘Nida Tüfekçi Altın Bağlama Kültür Sanat Ödülleri’ kapsamında, Türk Halk Müziği İcracılık Dalı’nda Teşvik Ödülü’ne layık görüldü. Çeşitli Tv Kanallarında programlarda yer aldı.
Altunsaray Türkiye’nin en genç ve önemli bağlama virtüözü sıfatıyla önemli sanatçılarla aynı sahnede konserler verdi. Dizi Filmlere Dizi Müzikleri de yapan Altunsaray, 2011 yılında ilk solo albümü olan “İncidir” i çıkartı. İsmail Altunsaray halen çeşitli ülkelerde Bozlak icracısı olarak konserler veriyor…
Bağlamayı elinize aldığınız ilk günü hatırlıyor musunuz? Ve tabi, İsmail Altunsaray ilk hangi Türkü’yü çaldı sazıyla ?
CEVAP: Evet tabii ki hatırlıyorum.12 yaşımdaydım,ablamın hediyesiydi bağlama.. Elime aldığım günden beri “bağlama” benim hayatımın en önemli parçası oldu. İlk çaldığım türkü de Kırşehir’in Gülleri idi..Kırşehir’de genç bir Lise mezunu iken, Konservaturar’ı kazandığınızı öğrendiğinizde bu günlerle ilgili şeyler düşündünüz mü hiç?CEVAP: Kırşehir’de yaşadığım senelerde benim gibi birçok genç müzikle ilgilenirdi ancak bu hobiyi akademik kariyere taşımak oldukça güçtü. O zamanlar internet de yoktu,dolayısıyla kendinizi geliştirebilmek için herhangi bir ustanın videosu veya nazari olarak kendimizi geliştirebileceğimiz herhangi bir kaynak vs. bulabilme imkanlarına sahip değildik. Konservatuarı kazanmak hayatımın dönüm noktası olmuştu.Üniversitede de kendimi alanımda geliştirmeye adadım. Seneler kendimi sazımda geliştirmekle geçti. Bu bir hedefti benim için ve anladım ki bu hedef hayatım boyunca hiç bitmeyecek bir mücadeleydi de aynı zamanda…Konservatuar benim ufkumu genişletti,hedeflerimi büyüttü ve kendime bir yol çizmemi sağladı..
Kazandığınız ödüller, elde ettiğiniz başarılar Genç bir Halk Müziği sanatçısı için çok fazla değil mi?
CEVAP: Yaşım genç olabilir ancak yirmi senedir yoğun bir şekilde bu alanda kendimi geliştirmek için çalıştım. Alanımda başarılı olabilmek için sazıma çok çalışıp yöremin tavrına sahip çıktım. Sanırım bu ödüller de yirmi senelik emeğimin insanlar tarafından göz ardı edilmediğinin bir göstergesi olsa gerek..
Aynı zamanda İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nın Ses Eğitimi Bölümü’nde Repertuar Öğretim Görevlisiydiniz. Hocalık devam ediyor mu hala? Yaptığınız zor bir görev mi? Hem konserler, hem hocalık, hem albüm… Bütün bunları aynı anda nasıl yürütüyorsunuz?
CEVAP: İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümü’nde iki buçuk sene Repertuar Öğretim Görevlisi olarak çalıştım. Hem akademik ortamdan kopmamak,hem de yeni nesile yararlı olabilmek için öğretim görevliliği yaptım.Albümüm çıktıktan sonra dışarıdaki çalışmalarımın yoğunluğu nedeniyle ara vermek zorunda kaldım.Ancak üniversiteden tam anlamıyla kopmuş değilim.
Herkesin de bildiği gibi siz Kırşehirlisiniz. Konservatuarlı bir THM Sanatçısı olmanızın dışında sizin ilham aldığınız kişi hususiyetle hangi ustadır? Var mı böyle birisi…
CEVAP: Muharrem Ertaş, Hacı Taşan,Çekiç Ali ve Neşet Ertaş Orta Anadolu Abdallık Geleneği’nin temelini oluşturan ekollerdir.Dolayısıyla bu okullarda okumadan, Orta Anadolu Abdallık Geleneği alanında alt yapımızın gelişemeyeceğini düşünüyorum.Bu üstatlarımın hepsinden ayrı ayrı faydalandım ve onların her birini kendime örnek aldım..
Neşet Ertaş ile görüşüyor musunuz? Size mesleğinizle ilgili düşüncelerini paylaşıyor mu?
CEVAP: Evet, çok sık olmasa da görüşüyorum. En son katılmış olduğum bir TV programını izlemiş ve “memleketin havasını bize soluttun” demişti. Bunun gibi görüştüğümüz her fırsatta çalışmalarımı beğendiğini, beni desteklediğini ve çalışmalarımı bu üslupta sürdürdüğüm için mutlu olduğunu ifade ettiği oluyor … Büyük Usta’nın bana destek olması beni ayrıca sevindiriyor.
5 Şubat’ta CRR ‘ de ünlü Flamenko İcracısı Ye Ye De Cadiz ile birlikte “Bozlak’tan Flamenko’ya” konulu bir konser verdiniz! Bozlakla Flamenko arasında ne gibi benzerlikler var?
CEVAP: Bahsettiğiniz konserden önce ünlü İspanyol gitarist Paco Pena ve Erkan Oğur ile Berlin Filarmoni’nin konser salonunda “Bozlak ve Flamenko” sentezinin icrasına dayalı bir konser verdik. Ye Ye De Cadiz ile de aynı konseptte CRR’de bir konser verdik. Birbirinden çok uzak görünmesine rağmen, aynı müzikal öğeleri kullanan ve aynı hançere tekniğine sahip iki feryadın dışa vurumudur “Bozlak ve Flamenko”
Siz bunun yanısıra birçok dünya ülkesinde yabancılara hitap eden tematik konserler de verdiniz ve hala da bu konserler devam ediyor sanırım! Sizce “Kırşehir’in Bozlağı” Dünya Müziği olabilir mi?
CEVAP: Evet bu tarz konserler devam ediyor. Bu kadar zengin bir mozaiğe sahip olup,bu mozaiği dünyaya tanıtamayan ikinci bir ülke yoktur herhalde… Sorun öncelikle kendi insanımızın kendi müziğini sahiplenmemesiyle başlıyor.Bu toprağın müziği her zaman dünya müziğinin bir parçasıydı.Berlin’de vermiş olduğumuz konserdeki insanların çoğu yabancıydı.Tüketime dayalı,popüler kültür ürünü bir çok çalışma,”sanat” adı altında dünyanın her köşesinde ve tabii ki Türkiye’de insanlara sunuluyor.İnsanlar bir yandan bu müziği tüketirken bir yandan da kültürünü korumaya çalışıyor. Ülkemizde yeterli çaba gösterilmediği sürece Anadolu Müziği’nin hak ettiği yere ulaşması da uzun zaman alacaktır…
Aslında sizi tanıyanlar, sürekli olarak albümünüzün çıkmasını beklediler. Fakat, albümün çıkması biraz uzun sürdü? Sizce de gecikmedi mi?
CEVAP:Bu gecikme bilinçli bir gecikmeydi.Albümün hazırlık sürecinde değerli prodüktörüm Hasan Saltık dört buçuk senelik bu emeğin en büyük ortaklarından biri oldu. Eser seçimi,aranjman,enstrümanistlerin seçimi ve icralarına çok özen gösterdik.Albümümün adında da geçtiği gibi inci inci her bir eseri işledik ve o yüzden “İncidir” dedik..
“İncidir” albümünde 16 Türkü var… “Kız Senin” adlı sözleri Karacaoğlan’ ait türkü’nün bestesi de size ait. Bunun dışında çok önemli ozanların eserleri de var. Eserleri siz mi seçtiniz?
CEVAP: Evet “Kız Senin” türküsünün sözleri Karacaoğlan’a, müziği de bana ait.. Eserlerin seçiminde kendi üslubumu öne çıkaracak türküleri Hasan Saltık ile beraber seçtik..
Albüm satışları nasıl? Beklediğiniz ilgiyi görebildi mi?
CEVAP: Beklediğimden de fazlasını gördük.Çünkü hiçbir promosyon çalışması yapmadık.O yüzden albümün gördüğü ilgiden ve aldığım tepkilerden gayet memnunum..Ayrıca albümümü destekleyerek beni yıllardır yalnız bırakmayan bütün dinleyicilerime sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.
Albüm dışında sizin sesinizi çeşitli dizilerde dinliyoruz. Tam olarak İsmail Altunsaray “Dizi Müzikleri” de yapıyor diyebilir miyiz?
CEVAP: Birçok diziye müzikal anlamda gerek solist,gerek enstrümanist olarak yardımcı oldum.Bu sektörde de çalışmalarım devam ediyor. Somut anlamda herhangi bir dizinin müzik yapımını tamamen üstlenmiş değilim. Ancak bu yönde gelen tekliflere zamanım elverdiğince karşılık vermeye çalışıyorum.
Kırşehir’e en son ne zaman geldiniz? Sık sık geliyor musunuz? veya Kırşehir’de en çok neyi özlediniz? veya Ve Kırşehirlilere son olarak neler söylemek istersiniz?
CEVAP: Kırşehir’e en son 3 ay önce bir akraba ziyareti için gittim.Elimden geldiğince gitmeye çalışıyorum. Kırşehir’de en çok neyi özlediniz diye soruyorsunuz ya? Kırşehir’deki her şeyi çok özlüyorum,hiçbir şeyin özlem olarak diğerinden bir farkı yok ve her şey bir bütün! Dolayısıyla bu sorunun cevabı olarak “Kırşehir”i özlüyorum, demeliyim. Değerli hemşehrilerime son olarak diyeceğim şudur ki: Lütfen sadece kendi toprağının müziğine sahip çıksınlar. Son zamanlarda popüler kültür karmaşasından nasibini almış olan müziğimiz,hiçbir edebi alt yapısı ve müzikal değeri olmayan öğelerle harmanlanıp Orta Anadolu Müziği diye insanlara sunulmakta ve dinletilmektedir. Bu tarz çalışmaları yapanlar öncelikle bizim müziğimizden beslenip daha sonra ortaya bu anlamda çok kirli bir iş çıkarıyorlar. Değerli hemşehrilerime bu dejenerasyondan uzak durmalarını tavsiye ediyorum. Bizi salt ifade eden en önemli değerimiz öz kültürümüzdür. Bizim peri bacamız,Ağrı Dağı’mız veya Efes Antik Kenti’miz yok! Bozlağımız var, var ancak koruyabildiğimiz ölçüde… Teşekkürler..
A.Tolga Akpınar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.