“Ekmeği bol eyledik acıyı bal”
Bal da bozuldu. Tuz da koktu. Oysa ne de çoktu ülkemde; herkese yeterdi. İnsanların gözü açtı imkân verilse bütün memleketi yutardı bir lokmada. Bal da bozuldu tuz da koktu. Evvel böyle bir şey yoktu.
Dadaloğlu’ndan af isteyerek yazıyorum:
Arılar kalktı göç eyledi.
Damla damla bozulan bal bizimdir.
Sahte yüzler acı eyler balı
Acı bala talep eden bizimdir. Ah Dadaloğlu ah! Nerde o yiğitçe söylemler! Hangi asırda kaldı sazınızın telleri? Sesleriniz hangi dağın yankısında kaldı?
Dilimizde balımız acıdır bugün
Ciğerimizi deler balın sahtesi bugün
Hakkımızda şikâyette bulunmuşlar
Ferman buyuranlarınsa reklamlar bizimdir. Kalk da bak Dadaloğlu’m, kalk da bak memlekete! Ferman buyuranlar tahtta, dağlarda yer kalmamış bizlere… Ölmeyelim de ne yapalım allahaşkına? Değil mi ki yiğitliğin namına halel gelmiş! Değil mi ki erkekliğin şanına leke düşmüş!
Turan oğluyum bir gün ballar tatlanır
Arılar geri döner çiçeklerden özlenir
Nice sahtekârlar yakalanıp hapse koyulur
Alan alır kalan ballar bizimdir. İşte Dadaloğlu’m hal bu! Ne yapalım, nereye gidelim. Bütün yollar tutulmuş, bütün viraneler talan edilmiş! Her şeyin sahtesi makbul, piyasada onca insan müsveddesi… Tedavülden kalkanlar revaçta, geçer akçe olanlar nazardan düşmüş.
Ömrünü bal uğruna harcayanlar; arısız bal üretenler, her şeye bal çalanlar, parmağınızı yalayın. Bal yapmayan arılar devrindeyiz, sadece şekerden ibarettir balımız, işte halimiz.
“Hor baktık mı karıncaya
Kırdık mı kanadını serçenin
Vurduk karacanın yavrulusunu
Ya nasıl kıyarız insana” diye yazmıştı Hasan Hüseyin. İnsan kıyana lanet olsun.
Lanet olsun iki gözüm lanet olsun cana ihanet edene, zenginliğini insan sağlığı üzerine inşa edene! Her daim yuh olsun ona, gelen dertler oh olsun onun başına.
Ağzında bal kıçında iğnesi olanların ülkesindeyiz. Ağzınıza bir tutam tatlı çalıp tekmeyi basıyorlar sonra! Elde bal var ama üretenlerin elinde zehir var. Tenzih etiklerimizde var Allah’a çok şükür. Lakin arısız balı arı balı bu hem de şifa niyetine diye pazarlayan arsızlarda var memleket ticaretinde.
Toplum sağlığı kimsenin umurunda değil; adeta topunuzun canı cehenneme bir anlayışla karşı karşıyayız. Ele güne yazık, çoluk çocuğa yazık. Yetime öksüze yazık, kıza geline yazık, nineye dedeye yazık. Bu kadar yazıkların altında ezik ezik olup mundar olursunuz. Toplumun vebali altında inim inim inlersinizde tarumar olursunuz.
Üretildiği tarladan kopartılıp başka pazarlara yolculuğa çıkan hıyarlar yolda büyümesini sürdürürken, rengi tadı kokusu değişik olan onca meyve ve sebzeye değin her şeyimiz sirayet eden ilaç ve hormon takıntısı ülkem insanı için adeta bir ölüm makinesi haline geldi. Gel de yaşa bu dünyada, gel de kanser olma, gel de bilmem ne illetine tutulma!
Bunu yapanlara söylüyorum; yaptıklarınız sizi de bulur inşallah!
Kanser, diyabet vesaire hastalık nezle grip kadar çoğaldı son yıllarda ülkemizde. Gence güzele de bakmıyor artık. Önüne kattığını alıp götürüyor. Sanki bu dünya ile atta arası hat kurmuşlar ve adına da kanser demişler.
Kul hakkı diye bir şey var. Yaşam hakkı diye... Biraz fazla kazanalım diye halkın sağlığıyla oynuyorsak bunun yükünü hiçbir sıklet çekemez. Köşeyi döneyim de ne olursa olsun havasındaysak eğer havamızı bozarlar her iki cihanda.
Bal da bozuldu.Tuz da koktu. Oysa ne de çoktu ülkemde; herkese yeterdi.
Kabrin öbür tarafını gören, vahamet ve ciddiyetini bilen şanlı Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)Efendimiz buyurmuşlar ki: "Cennet ve cehennem bana gösterildi. O günkü gibi hayır da görmedim, şer de görmedim. Şayet siz benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız.”
Müspet olana sözüm yok Allah korkusu olana sözüm yok. Gerisini Allah’a havale ediyorum. Allah’tan korkmayan kuldan mı korkacak?
Tuz koktu, bal bozuldu. Daha ne olacak ki! Bozulmayacak sandığımız her şey maddi manevi tek tek bozuldu. Ekmek, su, bal; ahlak, terbiye, edep; insan velhasılı...Benzine su, süte su, yenen her kazığın üstüne bir bardak soğuk mu soğuk su! Çölde suya hasret Bedevi gibiyiz. İnsan dahi su katılmış, saflığı bozulmuş artık.
Ekmeğin gramajını düşürenler, kantarın topuzunu yitirenler, hile ile kazananlar, haram ile tıkınanlar!
“Ekmeği bol eyledik acıyı bal
Eyledik sıratı yol eyledik
Geldik bugüne ekilir ekin geliriz
Ezilir un geliriz bir gider
Bin geliriz beni vurmak kurtuluş mu
Kor olasın demiyorum
Kor olma da gör beni” Ah Hasan Hüseyin ah! Acıyı ne de güzel bal eyledik bugün!
Görsen inanamazsın, aklın almaz, nutkun tutulur. Benzin atar, nabzın takılır, tansiyonun yükselir! Balı acı eyledik bugün! Şiirine yanarsın artık, hislerine kıyarsın, insanına kanarsın.
Emanettir can, Allah’tan insana verilmiş olan. Allah’ın vermiş olduğu can ile hesapsız ve hadsiz bir şekilde oynayanlara yazıklar olsun.
Hormonlu sebze ve meyveleri, katkı maddeleriyle dolu gıdaları, sahte mi sahte ürünleri sırf daha fazla kazanayım diye insanlara sunanlar ve haksız kazanç sağlayanlar kuldan utanmazsınız ama Allah’tan da mı utanmazsınız? Korkmaz mısınız Allah için?
Efendimizin yakın arkadaşı müminlerin halifesi: “Ya Rab! Benim vücudumu o kadar büyüt ki cehennemi ben doldurayım.” diyen, insan sevgisiyle dolu Hz. Ebubekir Sıddık’ı (ra) örnek almıyor muyuz? Belki de halimizi görüp söylemiştir bunları. Acımıştır ümmetinin bu haline. Ve ümmeti için canını hiçe saymıştır. Canını ateşe atmayı göze almıştır.
Layık mıyız onlara? Balı bozan insandır. Suyu kirleten insandır. İnsanı katleden yine insandır. Bu dünyayı bizlere miras olarak bırakanlara hürmeten bizlerde gelecek nesillere tertemiz ve sapsağlam bırakabilecek kapasitede miyiz?
Bal da bozulur mu? İnsan bozulursa her şey bozulur. İnsan kirlenirse her şey kirlenir.
İyice kirlenmekte fayda var diye düşünüyorum. Boğazımıza kadar çamura batmamız gerekir ki ak olabilelim ahirde.
“Ekmeği bol eyledik acıyı bal”
Yazımız bitmiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.