deneme
Elektriğin henüz yaygın olarak kullanılmadığı dönemlerde, özellikle kırsal bölgelerde, köylerde gaz lambaları kullanılırdı. Camdan bir haznenin içine gaz yağı konur, haznenin üzerinde bir fitil mekanizması ve içinde bir fitil olur. Fitilin bir ucu gaz yağının içinde diğer ucu mekanizma da olur. Onun üzeri nede beyaz ince camdan bir fanus takılır. Fitil yakıldığı zaman zarif, zayıf titrek bir ışık karanlıkla mücadeleye başlar. Işığın şiddeti fitilin boyunun uzatılması ve kısaltılmasıyla ayarlanır. Şimdi bunu potansiyemeterli elektrik düğmeleri bugün kullandığımız ampuller dede yapıyor. Karanlıktan aydınlığa veya aydınlıktan katanlığa yumuşak bir geçiş. Ama bu geçişin en zarif ve gösterişlisini gaz lambaları yapar. Bu karanlık aydınlık arası geçişlerde aydınlığın karanlığa karşı verdiği mücadeleyi bütün haşmetiyle gaz lambalarlarının marifetiyle seyretmek mümkündür. Fitil kısıldıkça aydınlık nasıl direnir. Ayaklarını sürür edata solar, titrer erir ama direnir. Karanlık mağrur ve kibirli bir şekilde aydınlığın üzerine yüklenir. Aydınlık küçülüp zayıfladıkça daha bir iştahla yüklenir karanlık.
Ama aydınlığa karşı karanlığın hiç direnme şansı yoktur. Aydınlık ucunu gösterdiği an karanlığın saltanatı bitmiştir. Aslında karanlık hiç kaybolmaz, sadece saklanır ışığın altında. Hep bir fırsat kollarlar, ışık gücünü tüketsin, zayıflasın diye. Bu anı yakalayınca da hortlar adeta amansızca, acımadan var gücüyle saldırır aydınlığa. İşte bu aydınlığın karanlık karşısındaki mücadelesi asırlardır devam eder. Ama aydınlık er veya geç hep galip gelir.
YORUMLAR
Sevgili Tuzköylü;
Yazdıklarına her ne olursa olsun deneme başlığında yayınlayıpta haksızlık yapma. Bu sitede yazı yazabildiğini düşünen pek çok insandan çok daha akıcı ve güzel bir üslubun var. Deneme adında yayınladığın her yazın okurda bir acemi havası estirir ki, bu kadar güzel bir yazının yorum almaması da bundan olsa gerek.
Yazının içerisinde bir kaç klavye hatasına rastladım. Ki bu çok sık olur, hepimiz yaşıyoruz. Lütfen yazdığın her yazının üzerinden asmadan en az iki kere geç. Ve paragraflar...
Paragraf bırakmadığın her yazı ne kadar kısa olursa olsun okuyucuyu boğar. Mümkün olduğunca sık kullanmaya çalış. Senin hayata hikayelerin var bunu sezmek hiçte zor değil. Bu alanda senin kadar başarılı bulduğum bir de Fikret TEZAL var, o da sıfırdan, bizlerle başladı yazmaya, şimdi katettiği yolu bir görsen hayretler içerisinde kalırsın. Sana tavsiyem bir kaç yazısını oku. Senin öykülerini okumayı çok isterim çünkü anlatım tarzın insanda okuma isteği yaratıyor. Olaylara bakış açından etkilenmemek mümkün değil...
Sen yaz, ben hep sayfanda olacağım...