Şimdi Uyansam da Yeniden Doğsam----- II -----
Sarıldığım Yerde Kalmıştı Annemin Kokusu.....
//Sağ şakağım delinecek sanmıştım baş ağrısıyla uyanırken güne, oysa her zaman sol yanımdı ağrıyan. Ah! Nasıl da canım istemişti bir nefes çekmek.... yıllar önce terk ettiğim sigaramdan.//
---------
Dünyanın tüm gürültüleri bir araya toplanmışçasına uğultudan sağır olacak gibiydi kulaklarım. Kimsenin beni bu halde görmesini istemiyordum. Soğuk suyu yüzüme çarparken, mimiklerimi örtbas etme çabasıyla denemeler yaptım. Fakat ne kadar gayret edersem edeyim, yine de diriltemedim çehremdeki ölgün renkli tebessümü.
Attığım her adım birbirine dolanmış gibiydi bugün. Bir de şaşırdığım bir şey var ki, onca akan gözyaşı nerde gizleniyormuş bunca zamandır. Aklım hala telefondaki sesli mesajda kalmıştı.
Ve aylardır görmediğim babam… Belli ki kazara aramış ve beni ilgilendirmeyen o mesajı bırakmıştı. Uzun süren anlaşmazlıklar sonucu aylardır görmediğim, her şeye rağmen çok özlediğim babamın sesiydi bu. Yanlışlıkla da olsa haber almak beni ziyadesiyle heyecanlandırmıştı o an.
Belki de ilk kez bu kadar çok özlüyordum anne. Boğazımda su bile düğümlenirken, her şey zehir-zıkkım geliyor damağıma. Keşke bir kerecik görebilseydim seni anne, sadece bir kerecik…
Eşimin işten dönüş saatiydi ve kapıyı çalmadan anahtarıyla açtı bu akşam. Hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmiyordu, kan çanağına dönmüş gibiydi gözlerim… Tüm ısrarına rağmen yine de yarım bırakmadım sofra hazırlığımı. O arada eşim “sakın uyumayın, geç de olsa geleceğiz”” dediği bir telefon görüşmesi yaptı. Karşıdaki ses… Karşıdaki ses annemdi.
Kolestrol-taşikardi ve yüksek tansiyona rağmen kalbimin bu kadar dayanmasına bir kez daha şaşıyordum. Saat nerdeyse gecenin 10’u, fakat bir türlü ne kendimi, ne de cesaretimi toplayamıyordum. Montlarımızı giydik, tam 10 dakikalık yol vardı önümüzde. Evet… buz gibi ter süzülüyordu sırtımdan, ev görünmüştü. Bildiğim tüm duaları, unuttuğum andı o an. Annem var gücünle eskiye çizgi çekiyordu anlaşılan. Hayatımın hiçbir evresinde birbirimize bu kadar sıkı sarılmamıştık. Ve… sonrası zihnimde ayrı bir muamma. Kanepede yatıyordum, gözümü açtığımda evin bembeyaz tavanı durmadan dönüyordu. Kalkmaya niyetlendiğimde girdap gibi beni de çekerken içine, üstüme geliyordu bulut rengi duvarlar.
Konuşmakta henüz güçlük çeksem de oldukça iyiydim. Sobanın üzerinde demlenmiş sıcacık çay kokusu.
Çaylarımızı içerken her şey normalden çok daha iyi ve yaşanan her dakika, şakalaşmanın hâkim olduğu muhabbetten ibaretti. Saat mi çok çabuk ilerledi, yoksa ben mi çok baygın kaldım onu da bir türlü anlayamadım.
Çıkarken önce babam elini uzattı öptüm. Annemin de elini öpüp bir kez daha sımsıkı kucaklaştık. Fakat o kadar heyecan vardı ki içimde…. Sarıldığım yerde kalmıştı annemin kokusu.
Ve ben....
“Bir dahaki sefere bütün ceplerimi annemin kokusundan” dolduracaktım.”
Sanki… Sanki derin bir uyku sonrası, hiç olmadığım kadar yeniden doğmuş gibiyken...
04.oo/ 28 Mart 2012 NÜS
Neclâ SARIKAVAK
//Hayat hikayesinin neticesini de benden esirgemeyen olay kahramanıma çok teşekkür ediyorum. Sevgiler yolluyorum kendisine.//
YORUMLAR
tebrikler.....güzel yazınızı okudum...sanırım güzeldende öte birşey bu anne kokusu.....ben dogarken ölmüş anam...görmedim ..ama bu yaşa geldim....bazen tökezleyip düşünce anam d iyorum..anam....sonra utanıyorum....kendimden.....kokusu alıp sevemedigim anam düşüncemi gelecek.....yaşlansakta acısı içimde ve kelimelerin bittigi yerdeyim.....ana ...varmı ondan güzeli.....olsaydı sarmazmıydım...göysüne yaslanıp doyasıya aglamazmıydım...ama yok..işte..yok.......kutlarım güzel eserini..biraz fazla oldu özür dilerim..affedin..gül diyarından selam lar...
Böyle hikayesi olan çok insan var elbette etrafımızda; çok içliydi, nefis ve sade bir anlatımla aktarmışsınız kahramanınızın öyküsünü....
okudum, etkilendim; Rabbim kimseye anne, baba, evlat hasreti yaşatmasın...
Saygı ve selamlarımı bıraktım...