- 1069 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Merhaba
Merhaba
Yeni bir gün uyanır merhaba ile. Sokaklar almaz insanları caddelere taşarız. Kimi, son sireninde yakalarken vapurunu, kimi kaçırdığı otobüsün ardından içlenir ve onlarca ayak sesi arasından duyduğunuz, kendi ayak sesiniz. Asıl yalnızlık da zaten, kalabalıklar arasındayken hissettiğiniz değil midir?
Yinede her sabah birileri çeker dikkatinizi. Tanışmasanız da, otobüsünüze yakın son kavşakta ve her zaman koyu takım elbise, kola kravatıyla. Sanki her an etrafına emirler yağdıracakmışçasına sert ve ciddi bir tavırla geçer önünüzden ve siz, onun bilemediğiniz mesleği hakkında tahminlerde bulunursunuz, içinizden;.(Hâkim! – Yok! Yok Bürokrat – Hayır! Hayır Öğretmen! – Hımm... Asker! – Evet! Evet, Asker canım) Derken, caddenin başında otobüsünüz belirir.
Ertesi gün yeni bir maraton sizi bekler, hayatın kulvarlarında. Ta ki evinizden, otobüsünüze ulaşıncaya kadar sessiz, yalnız bir o kadarda kalabalık. Otobüsünüze ulaştığınızda, yanınıza oturacak arkadaşınızın merhabasına kadar da, merhabasız.
Ancak, o sabahın size bir sürprizi vardır: Durağa yakın son kavşakta, o’ adam ve de durup dururken size,( Merhaba!) Der ve siz şaşırırsınız bir ara, haklısınızdır da aslında. Sizin bu şaşkınlığınız devam ederken o’ adam, (Nasılsınız!) Demeyi de eklemiştir cümlesine ve sizin işinizde iki kat daha zorlaşmıştır. Bu arada, sizin içten bir merhaba karşısında ki şaşkınlığınızı, heyecanınızı ve bir o kadar da gizli memnuniyetinizi izleyen adam; adına “Merhaba” denen bu küçük ve büyülü kelimenin, hiç tanımadığımız bir insana dahi söylendiğinde ne derece büyük duygu yoğunluğu ve memnuniyete sebep olduğunun hazzını yaşamaktadır. Derken siz, nihayet şaşkınlığınızı atıp, (Merhaba, teşekkür ederim iyiyim, ya siz?) ile karşılık verirsiniz. Ardından, bir merhaba ile başlayan bu fasıl yakınlardaki bir Çay Bahçesinde demlenir, çaydan da ziyade. Ancak sonuçta gelen fatura iki tanedir. Biri çayın diğeri ise, işe geç kalmışlığın. Ama olsun, yinede taraflar mutlu ayrılırlar.
Bir içten merhabanın etkisi gün boyu sürmüş olmalı ki siz, evinize hangi çiçekçiden aldığınızı bile bilemediğiniz bir çiçekle dönersiniz ve eşiniz içinden, (Hayırdır inşallah...) Dese de, bu çiçeğin sebebini sevginize yormayı tercih eder. Lakin sizin, içeride de devam eden çocuksu mutluluğunuzun nedeni de merak edilmeyecek gibi değildir hani ve eşiniz dayanamaz (Hayırdır bey! Günün nasıl geçti?) Der. Siz ise, (Sorma hanım, çok üzüldük. Çok pişman olduk. Çok yandık) Dersiniz. (Neden yandınız bey?) Der eşiniz ve siz devam edersiniz (Neden daha önce tanışmadık diye hanım! Neden daha önce merhabalaşmadık?)
Ertesi gün ise O’ Adam, artık O’ Adam değil en yakın arkadaşınız, Bürokrat Ahmet Bey oluverir.
Metin Ceylan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.