- 660 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Mecnun ile Rânâ
Kuzeyde bir gün... Yıldızı adından daha parlak devasa bir şehir!
Şehir soğuk! Şehir eksi bilmem kaç derece
O şehir bir aşka ev sahipliği yapıyor bu bahar ikliminde!
Bir şehir var, anlatılmalı hikayesi. Bir şehir ki, kurumuş mevsimleriyle geldi sığındı dibine dizlerimin. Ben o şehirde yaşamış binlrce aşk arasından, sadece bir teki için gözyaşı dökeceğim.
Bir şehir ki keşke...
Keşke gidip sevebilse başkaca dişi bir şehri
Bir şehir ki, diyorum ya
Anlatılmalı o virane şehrin, ketum hikayesi!
Gün bir çarşafa dolamış kendini, gün kendi hükmünü geceye iade etmiş; çekilmiş Kor’un ardına.
Kor, hikayesi geçecek olan şehirde bulunur, bir koca dağ...
Yeşil kaç orman barındırır bağrında, bilnmiyor. Kimse saymıyor ağaç fidanlarını, ve kökü fidana dayanır kaç çiçek var kimse ardına düşmemiş.
Kimse odunu için o fidan başına üşüşmemiş.
Bülbüller aydınlık peşine düşer, bir akşam vakti; üşümüş Rânâ. Buz tutmuş yüreği, kalkıp fidanının gövdesine sarılmış uzun eteğiyle. O kendini bilmeden, fidanı bilmiş küçük ayakları ve söylemiş babası:
"Sen büyümezsen, büyütmeyeceğim ben bu fidanı!"
Bir şirkmiş belki ama, düşkünmüş babacığı gözleri buğday tanesi biricik kızına. Annesinin altın renkli saçlarına benzer bukleleri, masallardan alınma kirpikleri ve her göreni âşık eder bir küçük beni yüzünde...
Rânâ, cennet bahçelerinden düşmüş bir suretle yaşarmış.
Büyümüş sonradan sonraya, selvilere taş çıkarmış boyu ve endamı huriler gibi, endamı melekleri anıştırır nazenin bir vasıfla yaratılmış. Yaradan çekmemiş gözlerini üzerinden, yüreğini de Rânâ’nın, sureti misal yaratmış.
***
-“Rânâ!”
-Buyur baba. Bir söz mü diyeceksin bana?
-Kızım, dağın eteğine su götüeceğim. Ne zamandır yağmur yok köyde. Çiçekler kuru kalmasın… Haydi sen de gel benimle..
Kor dağı, baba Mecnun için çok anı taşırmış bağrında. Leyla’yı götürdüğü yamaç toprağı, birlikte tırmandıkları sarp ormanı ve sevdiğini gökyüzüne iade ettiği su kenarı..
Mecnun, Rânâ için Leyla’sız yaşamak mecburiyeti taşırmış boynunda senelerdir…
Nice sonra, yamaç toprağında hiç yokken çiçekler açmış. Mecnun o çiçeklerin suretinde, Leyla’nın sesini işitir olmuş. Sonrası bilinir işte..
O çiçek toprağından gelen bir parçayla fidan dikilmiş evin yakınına. Rânâ annesiz, Rânâ Leylasız büyüsün istememiş Mecnûn baba!
…
(Devamı kitaba…)
Asena Gülsüm Güneş