GEZELİM GÖRELİM GEZİ ANILARIMDAN ELAZIĞ bölüm 11

• 22 Mart 2012 Perşembe 00:02:52

Buraların iklimi Ege bölgesini anımsatıyor.
Yeşillik, ağaçlık çok güzel yerler YazıKonak’tan geçtik; büyükçe bir Kasaba.Ve Elazığ büyük bir şehir doğuda böyle güzel şehir görmek beni çok mutlu ediyor.Bu tarafın insanları yaşam zor iş yok diye Egeye İstanbul’a gidiyor. Buraları görünce kızdım bile bu güzellikler bırakılır mı diye.
Şehri araba ile şöyle bir turladık.Sonra Harput’a çıktık.Burası Elazığ’ın tepesi de yatırlarla dolu bir yer.iki tane tarihi camisi var.dört beş yatır ziyaret ettik.Arap baba bir mağarada tek tek girilip ziyaret ediliyor onun naaşı çürümemiş yedi yüz yıldır kadınlara haram diye göstermediler rabbimin işi; vardır bir hikmeti...
Sarı Hatun Camisi, Nadir baba , Murat baba,Beşik baba,ları ziyaret ettik,
Tepede birde Feti Ahmet, Uryan baba, Beyzade Hazretleri,varmış bir rivayete göre iki yüz on yatır
varmış. Allah’ım onların yüzü suyu hürmetine bizleri de af etsin.
Burada kışlalarda var bir iki turistik dükkan lar bir de atlı adam büstü. Aşağılara bakınca Elazığ ayaklar altında bir baştan bir başa.
Bana Bursa yı anımsat tı.Orası da Uludağ’dan öyle görülüyordu.
Evet çok güzel bir şehir fazla gezmeğe imkanımız yok zamanımız kısıtlı.
Güzel bir lokantada yemek yiyip kalktık günlerden pazar ve anneler günü olduğu için çok kalabalık.
İzzet Paşa camiini gezdik, altı dükkanlar, üstü cami.Türkiye’de ilk minaresine asansörle çıkılan cami imiş.içi de çok enteresan hiç direksiz. Gezip gördük şükürler edip.
Evet zamanımız yok ki fazla gezip dolaşmaya .Bu güzel şehirden de hüzünle ayrılıyoruz
Yolumuza iki tarafımız ağaçlık yeşillikler arasından devam ediyoruz.bahçeler içinde evler ve göğe yükselen minareler. Badem ağaçları çiçekte buraya bahar yeni geliyor.Dağlar kayası ağaçları ile dolu bütün bunlar çiçek açınca manzaraya bak dedim.
Dağ tepe arazi düz değil, inişli çıkışlı yüksekçe dağlar var.Her yer badem ağacı
dağların arasında göl göründü. gölün üzerinde köprüler var.Kamur Han,ve İsmet paşa köprüsü,
Mola verdik.Karakaya Barajı burası.Tarihi bir köprü varmış suların altında kalmış.
Geçen sene biraz görünüyormuş bu yıl sular yükselince kaybolmuş .Baraj gölü çok büyük bir alana dağılmış gidiyor,Fırat’la buluşup akıyor.
İki tarafımız badem ağaçları ile dolu yol alıyoruz. Han dolu köyü hemen yanında Tren yolu gölün üstünden geçiyor çok güzel bir köprüden sol tarafımız da evler dağlara yaslanmış. sağ tarafımız ve muhteşem bir manzara,hava oldukça sıcak ama dağların karı bitmemiş uzaktan bembeyaz görünüyor.
Dereydi ,köprüydü diye yol alıyoruz,İnönü Üniversitesi Kampüs’ü çam ormanlarının içinde
Turgut Özal tıp merkezi ve Malatya sitelerle dolu güzel bir şehir. Baraj buralara kadar gelmiş.
Azda olsa çam ormanları var Gölbaşı mesire yeri imiş park fuar alanı göl kenarında solumuzda Yimpaş alış veriş merkezi her şehirde olduğu gibi burada da ufak evlerle başladı kenar mahalleler.
Merkeze gidiyoruz Turgut Özal cami ortada Atatürk heykeli, şadırvanlar, parklar İnönü kapalı çarsısı, İnönü heykeli ve Büyük otele geldik. Bu gece buradayız.yemekten sonra Çağlayan Parkında oturmaya gittik.Bu parkı anlatmak imkansız görmek lazım.
Her taraftan fıskiyeler su atıyor lambalar rengarenk ışık saçıyor çiçeklerse ayrı güzeller "Oyy! " dedim Malatya yı anlatmak kolay değil. Büyük ve çok güzel bir şehir gece dolaştık biraz .
Zaman akıp geçiyor yollar bizi bekliyor. Güzel bir kahvaltının ardından koyulduk yola.
Beyler deresinden geçip bazen yeşillikler, bazen de çorak dağlardan gidiyoruz.
Geçtiğimiz yolda kocaman bir ağaç çiçek gördüm bu benim çok sevdiğim Şakayık gülüne ne çok benziyordu.ay burada onlardan ne çok var diye söylendim, Meğer onlar armut ağaçları imiş... olsun çok güzeller ya.Çiçek çiçektir benim için.
Yine doruklardayız önümüzdeki dağlarda kar var.Buralara daha bahar yeni geliyor.Bir erik bahçesi gördük nasıl güzeldi çiçek açmış gelinler gibiydi.
Kara han geçidi.rakım1800 yüz metre
Mazı kıran,Uzun yayla,geçitleri var önümüzde, Kurecik burada terör zamanında yedi Askerimizi öldürmüşlerkarakolda, Kozluca’ dan geçtik Elbistan sınırı
dağlardan gidiyoruz ağır ağır Balaban da çok değişik bir cami ve minaresini gördük sipsivri çok değişik görülmeğe değer.
Mendi Seyit Türbesinden geçtik .
Darende’ye geldik. Ancı Hülusi Efendi Baba buraya büyük okullar yaptırmış. Burada bir Camisi ve türbesi var eski yıllarda üniversite imiş şimdi Somuncu babaya gidiyoruz.
Tamha çayı akıp gidiyor,etrafı yeşillik çok güzel bir cami içinde Somuncu baba ve oğlu yatıyor;ziyaret ettik.
Gürpınar Asude suyunun yarısı Tamha çayına akıyormuş ,Şeyh Hulusi Babanın bir hikayesini dinledik.
Allah dualarımızı kabul etsin .Somuncu baba Canisinin ve türbesinin yanından akan Tamha çayında bazı balıklar var ki bu balıklar ,Urfa dan Balıklıgöl’den gelirmiş Allahın hikmetine sual olurmu ?
Urfa nereee Gürpınar nere ? Buralarda dağlar iki tarafta DA gözünün alabildiği kadar yüksek.
Kuru kayalar bir ağaç bile yok.ot yok.
Ovaya iniyoruz,yine kayası ağaçları ama henüz çiçek bile açmamış,güzel bir yerde yemek molası verildi,biraz dinlenip yola koyulduk,bahçeler arasından yeşilliklerden derelerden geçip gidiyoruz.
Su çatıdan geçtik,biz dağlardan gidiyoruz.Köyse aşağıda iki dağın arasında çukurda kalıyor
Sivas’a bağlı GÜrün ilçesinden geçtik.yola devam ediyoruz,biraz ova biraz dağ,ovalarda küçük dereler,
Akıyor manzara anlatılmaz güzel,
Ziyaret yüksekliği 1930 rakım sol tarafımızdaki dağda kar var, Yaylalardan geçiyoruz yer yer kar kümeleri var yeşillikler arasında beyaz karlar öyle güzel ki,
Havamız parçalı bulutlu,sabahtan çok sıcak olacak diye konuşmuştuk,Rabbim büyük acıdı mı ne bize
Bulutlarını gönderiverdi. Yolculuğumuz çok güzel geçiyor sohbetler şarkılar bazen ilahiler hiç anlamıyoruz birde etrafın güzelliği önümüz de bir manzara ile karşılaştık
Alabildiğine düzlük ve tabiatın en güzel yeşili ile bezeli, gerilerde küçük tepeler yeşillik içinde arkasındaki dağlarsa simsiyah kayalar,ve yer yer karlı dağlar hangi ressam çizebilir bunu ki Rabbimin kaleminden çıkmış bu doyulmaz güzellik.
Hava bulutlu demiştim yağmur atmaya başladı. ara sıra güneş kaçamak yapıyor bulutlar arasından
Hem yağmur hem güneş düşünün san ki nur yağıyor göklerden. Doğanın güzelliğine birde toprak çiçek kokusu yayıldı yağan yağmur tanelerinden,
Uzun yayladan geçtik buranın havası sert adamı da mert olurmuş.buralarda at çiftlikleri haralar varmış.
Pınar başına on beş dakikalık yolumuz var,Seyhan ırmağının çıktığı yer.
Ve güney doğu dinlenme tesisleri ve çok güzel.
İçeride bir köşe yapmışlar anlatmak mümkün değil .güzellikten yana.Yola koyulduk
Atatürklük anıtı ve adananın içinden geçen Seyhan nehrinin çıktığı yer den geçtik.

Sağımızda haralar at üretim çiftlikleri yol boyunca .Seyhan nehrinin üstünden taş köprüden geçtik,
Yemyeşil düz bir ovada ilerliyoruz.
Kara Tay Han Yolundan geçerek gölcük ve tarihi eserlerimiz o kadar çok ki durup bakmak için zaman lazım.
Uzaktan başı karlı Erciyes dağı göründü hava bulutlu bira zor görünüyor yaklaştıkça ço daha iyi göreceğiz.Koca Mimar Sinan da Kayserili imiş.
Erciyes’e iyice yaklaş tık ,bembeyaz başı dumanlı eteklerine kadar kar.
Kayserinin gururu dağların ulusu
Güzel Erciyes Aşıkla ra ilham olan
Şarkılara nağme olur hastalarsa şifa bulur
Başı dik mağrur Erciyes
Eteklerinde bahar olur
Dereler çağlayan olur
Ovaları sulak olur işte bu da Erciyes Dağı