Bir Deprem Masalıdır Bazen Hayat
Mete,İstanbul’un kendince en güzel küçük İstanbul dediği,Şişli’de annesi ve ablasıyla oturmaktaydı.Mete’nin babası Fransa’da otomativ sektöründe çalışmaktadır.Bu yüzden Mete’ye kol kanat gerecek annesi ve ablası vardı.Annesi Neşe evhanımıydı.Ablası Fatma diş hekimiydi.Mete’nin en büyük hayali dünyanın sayılı jeologlarından biri olmaktı.Son zamanlarda İstanbul’da yaşanan depremler,onun bu mesleği seçmesinde büyük etken olmuştu.Özellikle de 17 ağustos 1999 depremi onu çok sarmıştı.Şanslıydı ki,ailesinden bir kaybı yoktu.Ayrıca İstanbul’da yaşayan bir akrabası da yoktu.Ama üniversiteden birçok arkadaşının,yakınlarını kaybetmesi Mete’yi derinden etkileşmişti.Mete jeoloji mühendisliğini bitirdi.Babası Orhan,Mete’nin Fransa’ya gelmesini istiyordu.İmkanların daha geniş olduğu bu ülkede,Mete’nin mesleği adına daha fazla şey yapabileceğini düşünüyordu.Bu durumu Mete’yle konuştu.Başta kararsız olsada sonunda gitmeyi kabul etti.Paris 3 Sorbonne Nouvelle Üniversites’inde master programı için başvurmasını önerdi.Bunun için gerekli girişimler yapıldı.Mete gerçekten kendi alanında parlak bir öğrenciydi.Yüksek lisansını yapmıştı.Master yapmayı da Türkiye’de planlıyordu.Ama işler değişti ve onun için eğtim rotası Fransa’ya çevrilmişti.Ayrılık vakti geldi.Mete,anne ve ablasıyla vedalaştı.Her ikisi de üzülüyordu içten içe,ama diğer yandan da Mete’nin geleceği için mutlu olmaları gerektiğinden şühpeleri yoktu.Mete’yi babası karşıladı.Mutluluğu yüzünden okunuyordu.’Oğlum...Seni çok özlemişim.Uzun zaman oldu.Dur sana bir bakayım.Ne kadar büyümşsün.Koca delikanlı olmuş,benim aslan oğlum.Buradaki kızlar seni bu yakışıklılıkla rahat bırakmayacaklar.Dikkatli ol...’Mete gülerek’Baba bırak şakayı...Eğitim için geldim.Kızlara ayıracak vaktim yok.Mesleğim,kariyerim için bu şansı iyi değerlendirmeliyim’.Babası’Biliyorum oğlum,Bir misyon üstlendin.Arkadaşların için bunu yaptığını biliyorum...’Mete sesini biraz yükselterek,’Hayır baba sadece arkadaşlarım için değil,tüm ülkem için yapıyorum.Bir daha bu trajik acının yaşanmasını istemiyorum.,Küçük İstanbul’umla birlikte,ülkemin bu konuda bilinçlenmesi gerek...’Mete’nin babası hadi oğlum bir yerde yemek yiyelim.Bunları ayakta konuşmayalım.Mete’yle babası yemeklerini yediler.Ertesi günlerde,Mete şehri dolaşmak istiyordu.Paris onu büyülemeye başlamıştı.Şehir gerçekten ona oldukça estetik görünüyordu.Paris 3 Sorbonne Nouvelle Üniversitesi...Sonunda hayallerinin en büyük basamaklarını atacağı merdivenlere gelmişti.İç çekerek’İşte başlıyoruz.Buradan alacaklarımı tüm mesleğim boyunca kullanacağım.Jeoloji zaten ülkemizde gereken önemi görmüyor.Burası benim için iyi bir etiket olabilir...’Mete,bunları düşünerek üniversiteden içeri adımlarını attı.Aklında kurtaracağı hayatlar vardı.Bir yandan master tezi,diğer yandan fransızca dil kursu,Mete’yi yoğun bir tempo içine sokmuştu.Bu arada Mete,dil öğrendikçe yeni arkadaşlar edinmeye başladı.En yakın arkadaşı Preruet’le şehri ve oradaki yaşamını keşfediyordu adeta.Çalışmalarına gün geçtikçe yoğunlaşıyordu.Bu arada Türk olduğu için zaman zaman ırkçı muamelelere maruz kalıyordu.Özellikle biri vardı ki,bu Mete için katlanılmaz hale gelmişti.Karcsi denen şımarık bir kızdı bu.Mete’nin oturduğu sokakta oturuyordu.Bu işkence,sabah yolda karşılaşmalarından,akşam eve dönüşlerine kadar devam ediyordu.Karcsi’nin arkadaşları da bu ırkçı,alaycı tavrın içindelerdi.Mete bu kızdan nefret ediyordu.Ama gariptir zaman ilerdikçe,bu ikili sürekli karşılaşmalar ve didişmelerin ardından,birbirlerini merak etmeye başladılar.İkisi de bunun,birbirleyle ilgilenmek olacağını akıllarına bile getirmek istemediler.Ama kader,ya da başka bir şey,onlar için farklı şeyler düşünüyordu.Mete araştırmalarına zenginlik kazandırması,ve içinde sahip olduğu sağduyuyla,Paris’teki bir sivil toplum kuruluşuna gönüllü oldu.Bu vakıf,depremlerin olduğu bölgelere yardıma koşup,arama kurtarma çalışmalarına destek verip,oradaki depremzedelerin,maddi manevi ihtiyaçlarına yardımcı oluyordu.Bir gün ,Parisi’in kuzeyinde yer alan Picardie bölgesinde
6 şiddetinde bir deprem meydana geldi.Mete’nin gönüllü olduğu sivil toplum örgütü,bir ekip hazırlayarak hemen o bölgeye gönderdi.Bu ekibin içinde Mete’de vardı.Babasını arayarak durumu bildirdi.Mete için 17 ağustos depreminden sonra en önemli deneyim olacaktı bu.Bölgeye vardılar.Pek çok ev hasar görmüş,bazıları çökmüştü.Hava soğuktu.Arama kurtarma çalışmaları her tarafta sürüyordu.Havanın henüz kararması en olumlu avantajlardan biriydi.Mete etrafı kolaçan etti.Göçükleri inceliyordu.Ne yaptığını bildiğinden korkusuzca arama çalışmalarına başladı.Ekipte onunla birlikteydi.3 katlı bir bina dikkatini çekti.Orayla fazla ilgilenmemeleri üzerine Mete oraya koştu.Onu izleyen şaşkın ekipte takip etti.Mete bir lider gibi etrafındaki insanları yönlendiriyordu.Mete’Bu bina kirişler sağlammış.Tam anlamıyla hasar gördüğünü sanmıyorum.İçerde,göçük altında birileri olabilir.Neden kimse burayla ilgilenmiyor?.’Mete hemen tüm dikkatini,yoğunluğunu o binaya verdi.Binanın boşaltılmış olduğunu söyledi ekipten biri.Bu yüzden ilgilenilmiyormuş.Mete yanıldığını düşünüp uzaklaşacakken,bir öksürük duydu.Sonra tekrarlandı.Ekip arkadaşlarına baktı.Onlar değildi.Sonra birden seslenmeye başladı’Kimse var mı?Beni duyan var mı?Cevap verin.Kimse var mı?’Ağlamaklı ve duyulması çok güç bir ses Mete’nin bu çağrısına cevap verdi.Mete sesin geldiği yere yöneldi.Enkazın arasında dikkatlice yürüyerek,sesin sahibini buldu.Bir kadındı bu.Üzerinde büyük bir beton parçası duruyordu.Mete’nin yüzünü zor seçebileceği kadar da bir delik vardı.Mete seslendi,’Endişe etmeyin sizi bulduk.Buradan çıkaracağız.Lütfen hareket etmeyin.Panik yapmayın.Yavaş yavaş nefes alın...’Mete arkadaşlarına seslendi.Onlarda etrafta profesyonel bir ekipten yardım istediler.Enkaz parçaları yavaş yavaş kaldırıldı.Ve o umudun arkasından,bir kadın ve kucağında sımsıkı sardığı bebeğiyle çıkarıldı.Hemen ambülansla hastane sevkedildi.Mete’nin mutluluğu tarifsizdi.Sanki 17 ağustos depreminden intikamını böyle alıyordu.Ekipten arkadaşları,ve diğer profesyonel kurtarma ekipleri,Mete’nin bu sezgisel başarısını tebrik ettiler.Eğer Mete,o sesi duymasaydı,bugün anne ve bebek belkide hayatta olmayacaktı.Arama kurtarma çalışmaları devam etti.Ekibin ve çevrenin Mete’ye olan güveni arttı.Mete’de seçtiği meslekte yanılmadığını görmüş oldu.Hava karardı.Mete ve arkadaşları soluklanırken,elinde telefonla bir adam yaklatşı.Mete’ye döndü.’Sizi arayan bir hanımefendi var.Konuşmak istiyormuş.Çok önemliymiş.’Mete şaşkınlıkla telefonu aldı.’Alo.Buyrun benim Mete...’Bayan yorgun bir ses tonuyla,’Mete bey,benim adım Laciann.Bugün kurtardığınız bayanın annesiyim.Kızımı kurtardığınızı öğrendim.Size minnettarım.Kendisi şu an uyuyor torunumla birlikte.İkisininde durumu iyi.Yarın taburcu olacaklar.Sizi iki gün sonra yemeğe davet etmek istiyorum.Bu minnettarlığımı sadece bir telefonla gösteremem.Lütfen ricamı kırmayın...’Mete ne diyeceğini bilememekle birlikte kabul eder.Böylesi bir ricayı kıramayacaktır.Telefondaki bayan,kızı Madie ve torunu Yves için tekrar şükranlarını ifade edip,geleceği adresi söyler.Mete bu adresi duyunca bir süre duraksar.Bu adres,kendi oturdukları sokaktadır.Mete içinde bulunduğu durum itibariyle bunu pek düşünemez bunu.Deprem bölgesinde ertesi gün de kalır.Ve ellerinden gelen her şeyi yapar tüm ekip.Ertesi gün tekrar Paris’e dönerler.Mete eve vardığında durumu anlatır.Babasın gözleri dolar.’Seninle gurur duyuyorum evlat.İşte bana getirdiğin bu haber,tüm diplomalardan,tüm mevkilerden daha kıymetli.Senin çok başarılı olacağına inanıyorum.Hadi uyu dinlen iyice.Yarın senin için önemli bir yemek var.’Mete o günün yorgunluğuyla odasına çekilir.Ama bir tesadüf hala onu şaşırtmaya devam eder.Hayatlarını kurtardığı kızın ve bebeğin yakını kendi sokaklarında oturmaktadır.Kaderin bu cilvesi Mete için büyük süprizlere gebedir.Mete yemek için hazırlanır.Akşam vakti yaklaşmaktadır.Babasıyla vedalaşır ve gideceği yerin yolunu tutar.Apartmandan içeri gider ve dördüncü kata çıkar.Kapıyı çaldığında,hayretler içinde kalır.’Sen...Sen o’sun.Bu nasıl olur?Şaka mı bu?Yanlış geldim sanırım...’Kapıyı açan kız,’Senin burada ne işin var?Şimdi de beni mi takip ediyorsun?Evimi nasıl öğrendin?Siz Türkleri anlamıyorum.Evime kadar gelebiliyorsun.Bu ne cürret aptal...’Mete öfkeden küplere binmiştir.Tam karşılık verecekken.Arkadan tatlı,huzur dolu bir ses hoşgeldin der.Bu sesin sahibi Laciann’dır.Mete’nin kurtardığı kızın annesi.Mete iyice şaşkınlaşır.Irkçılıkla suçladığı kişi Karcsi ve diğer tarafta hayatını kurtadığı kadının annesi Laciann.Aynı evde oturmaktadırlar.Mete ne diyeceğini bilmez bir halde içeri girer.Laciann,Mete içeri geçtikten sonra,Karcsi’yi kolundan tutup kenara çeker.’Misafirimize ne diyordun öyle?Yoksa bir saygısızlık mı ettin?Onun kim olduğunu biliyor musun?O,ablanın ve torunumun hayatını kurtaran genç.Bu akşam misafirimiz.Ona nazik davran...’Karcsi başını öne eğerek şaşkınlıkla,kısılan sesinin tınısında peki der.O da büyük şaşkınlık içindedir.Irkçılık yapıp,suçladığı alay ettiği genç,ablasının ve yeğenin hayatını kurtarmıştır.Utancından başını eğerek oturma odasına girer.Mete içerde ablasıyla konuşmaktadır.Ablası ve oğlu Yves iyi görünmektedir.Masa hazırlanır,ve gün Mete’nin şerefine,aile şükranlarını ifade etmek için,güzel fransız yemekleri yapmıştır.Konuşulur.,eğlenilir,yiyilip içilir.Veda vakti gelir.Mete yemek için teşekkür eder.Karcsi,’Seni ben geçireyim...’der ve Mete’yle koridorda yürür.’Senden şimdiye kadar yaptığım her şey için özür diliyorum.Hakkında yanılmışım.Ablam ve yeğenim için sonsuz teşekkürler.Lütfen beni bağışla.Lütfen affet.’Karsci ağlamaklı olur ama direnir.Mete,’Affedilecek bir şey yok.Bir hata yaptın ve kader bu hatayı affettirmek için böylesi bir oyun hazırladı sana.Aslında bana da.Bundan sonra Türkler hakkındaki önyargıları değiştir lütfen.İnsanları sadece iyi ve kötü diye ayır...’Bu konuşmadan sonra Mete evine döner.Sonraki günlerde,Karcsi ve Mete çok iyi anlaşırlar.Karsci sanat tarihi okumaktadır.Dünyayı gezip,hayatları,mekanları resmetmekten bahseder sürekli.Ve Mete’den de Türkiye’yi anlatmasını.Mete’de bıkmadan sabırla anlatır.Bu süreç içinde ikisinin yakınlığı artar.Ve arkadaşlık,zamanla sevgili olma boyutuna dönüşür.Mete ve Karcsi mutludurlar.Mete masterını başarıyla tamamlar.Bu arada Kanada’dan teklif gelir.Mete kabul etmez.O ülkesi için çalışmak ister.Karcsi de Mete’den habersiz,Türkiye’ye Mete’yle gitme planları yapar.Ailesiyle konuşur ve gereken izni alır.Mete’ye’Bensiz gideceğini mi sandım sevgilim?Ne kadar inatçı olduğumu bilirsin.Ben de seninle geliyorum.Türkiye’yi görmeyi çok istiyorum.Özellikle de senin küçük İstanbul’unu...’Mete buna çok sevinir.Çift,sevdikleriyle vedalaşır.Mete’nin kurtaracağı hayatları düşündüğü,küçük İstanbul’una yolculuğu başlar.Bu kez onunla,gittiği ülkeden bir parça da yanındadır.Üstelik aşık olduğu kız,Karcsi...
Ziya Karakoyun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.