- 10096 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Tolga Akpınar Sözleri
Aşağıdaki sözler A.Tolga Akpınar ’a aittir. Kaynak veya isim belirtildiği takdirde her platformda yayınlanabilir.
Yanmak var yanmak var, odun yanınca kül olur adam yanınca kul olur.
Kalpler türlü türlüdür.. Bazıları fethedilir, bazıları işgal edilir..
Lütfen! Kullanmadığınız güzel cümleleri ihtiyacı olanlara bağışlayın …
Olduğun yerde mutlu değilsen eğer, güzel bir cümle kur ve içinde yaşa!
Verilen gönül geri alınmaz!
İnsanın sahip olduklarıyla, olamadıkları arasındaki mesafeye “mutsuzluk” denir. İnsan, isteklerini azaltıp o mesafeyi kapatırsa, mutlu olur.
Konu Aşk’sa, hüzün teferruattır.
Halbuki ben, saygıdan eğilmiştim.Onlar sırtıma ayaklarını bastılar.Bilmediler ki,saygı için eğilmesini bilen dik durup devirmesini de bilir.
Bazı insanlar Allah’a tapmak yerine, Allah’a tapın diyenlere taptılar!
Pişmanlık ve fayda ters orantılı bir denklemdir.
Sevgi ile Aşk arasındaki fark şudur: Sevgi yönetilir, Aşk yönetilemez..
Sevgiye hakimiyetin bittiği yerde sevginin hakimiyeti başlar.. O hakimiyet kayıtsız şartsız Aşk’tır.
Göz kalbin kıyısıdır. Kıyıya dalga vurmuyorsa kalbin sığlığındandır.
Aşk an’dır o da şu an’dır..
Aşk, sarhoşların duygusu değil duyguların sarhoşluğudur.
Dilimizin ucundaki her cümle başka bir dilin emanetidir. Emaneti kirletmeden teslim etmek gerek..
Yıkık gönülleri küçümsemeyin, ışık harabelere cam’dan bacadan değil tepeden düşer..
Işığın aydınlattığı yere bakmak yerine ışığa bakma cüretini gösteriyoruz. Bilmiyoruz ki,” Işık kendisine fütursuzca bakan gözleri kör eder.”
Dünyaya değer vermediğinizde, hoşunuza gitmek için size daha fazla şirinlik yapıyor ..
Körlük insanın gördüklerinin bittiği yerde başlar.. Bak bakalım nereye kadar görüyorsun ..Bak bakalım ne kadar körsün .
Yol gerek yol! Yola varmaya iz gerek, izi görmeye göz gerek, yürümek için ise; öz gerek!
Söyleyecek sözünüz kalmadığında susun.. Susarsanız çoğalırsınız..
“Karıncayı bile incitmem” demen, başlı başına karıncanın incinme nedenidir. O “bile” yok mu o “bile”..
Bir ölüm ötede hayat var..
Kalabalıklarda azalıp tenhalarda çoğalmak bir yaşam tarzıdır.
En büyük ayıp gözlerin çıplaklığıdır..
Dert ve belalar başımızın üstünde taşıyıp alçalmamız için değil, ayağımızın altına alıp yükselmemiz içindir.
Kendi çizdiğin yolda yürüyüp Hakk’ı kaybetme! Hakk’ın çizdiği yolda yürüyüp kendini kaybet!
Hakikatte, yolun sonu ayna gibidir.. İnsan kendine ulaşmak için yürür.
Haram yiyen kin kusar..
Sağ el sol eli, sol el sağ eli tutmadan birlikte yürünmez. Gerisi bir adım ileri bir adım geridir..
İnsanlar vardır, özgürce düşünürler; özgürce konuşamazlar.. İnsanlar vardır, özgürce konuşurlar; özgürce düşünemezler../İnsan özgürce düşünüp özgürce konuşabiliyorsa insandır. Gerisi insan olduğuna dair zan’dır..
“İnsan” dediğin bir kelime değildir ki, noktayı koyunca bitsin.
Çoğu zaman tüneller, sarp dağların altından geçer.. Yol karanlık diye üzülme! Bazen karanlık yollar kısa, aydınlık yollar sarp’tır.
Pişmanlıkları unutursak, onlar bize kendilerini hatırlatır..
Kurak yerlerde gözyaşı döken insan! Gözyaşı ‘nı ten gemine ırmak yapıp üstünde yüzersen, gözyaşının aktığı yere varırsın!
Hayal; birileri kurar… birileri yıkar… birileri de altında kalır.
Tenler türlü türlüdür.. Bazıları can taşır, bazıları cani..
Sahte mutluluklar paylaşılıp çoğaltıldıkça, birileri de gelir toplatır…
İnsanlar “sen kimsin” sorusunu “kim sensin” olarak algılayarak başkaları gibi olmak istiyorlar. İnsanlar cümledeki özne’yi bulamıyorlar ..
Hayat sessiz harfle başlar sessiz harfle biter..
Her lafı duyma diye kulağının ardı var, her şeyi görme diye gözünün kapağı var, her lafı söyleme diye dilinin önünde dudağın var..
İnsan, “ben neden yaratıldım” sorusunun cevabını arayandır.
İnsanların geçmişte yaptığı hatalar ileride onların kötü insanlar olacağı anlamına gelmez. Unutma! Her çiçeğin dibinde gübre vardır!
Özlemek, bulutun ardına gizlenen ay’ı görmeye çalışmak gibidir.
Her gülün dibinde çamur vardır.
Güneş’in annesinin adı Doğu.. Güneşin öldüğü yer Batı.. Güneş doğup battı.. Ama yine doğdu. İnsan doğup battığında neden yeniden doğmasın?
Ne kadar “iyi” bir kelime.. Tersi bile “iyi”..
“Sus” ile “iyi” eşdeğerdir. İkisinde de terslik, düzlük yoktur. İyi sus!
En ağır yük henüz taşımadıklarımızdır.
Tutarsız insan düşer..
Öyle bir mevsim ki, insanlar havadan daha soğuk ..
Sen çoğaldıkça ben, “en çok seni” sen azaldıkça “en az” seni özlüyorum.. İnsan olmak çok fazla bir şeydir.
Bazı kalpler, bulundukları bedenin mezar taşıdır.
Bir adamın eli olmak, elin adamı olmaktan iyidir.
Söylemek için dinlemek gerek.. İkisi için de emek gerek..
Büyük balonların eceli küçük iğnelerdir.
Kiminin kedersizliği kiminin kadersizliğidir.
Beslenilen her kin önce sahibini ısırır.
Eksik insanı kendinizle toplarsanız, eksik değilseniz bile eksilirsiniz.. Zira matematiğin kanunu bu…
İnsan sevdiğini terk edemez… Çünkü sevdikleri kalbinde yaşar.. İnsan kendi kalbini de terk edemez ya!
Zaman gelip geçti, sen geçmedin ..
Kendi değerini bilmeyen insanın yaşam gayesi; başkalarının vereceği değer için dilenmektir …
Oysa zaman ve mekan bir an’da biter …
Tut ki, sevgi Aşk olsun ..
“Olmasa da olur duygular” ın tahribatı değildir hüzün../Aldatan gözlerin kirini akıtması değildir hüzün../Hüzün sandığın gibi bir şey değildir gözüm.. Çünkü sanılan bir şey değildir hüzün ..
Soldan yürü, belki yitirilmiş duygu bulursun..
Aşkın mekanı can’dır, zamanı şu andır..
Herkes kalbinin renginde yaşar hayatı… Ve herkes kalbinin rengini bulaştırır etrafındakilere …
Önce gözyaşı vardı… Göz sonra yaratıldı..
İnsan, çocukken oyuncakla oynar, büyüyünce oyuncaksız oynar.. İnsan, her türlü oynar ..
Edep öğrenilerek kazanılan, unutularak kaybedilen bir mülktür.
Olasılık yoktur kader vardır.
Aklıma sen geldiğinde, aklım sana gidiyor.
Birazdan ölürüz belki… Her bakışımı veda say…
Sürekli hakaret cümlesi kuranlar, sadece harflerin yerlerini değiştirip iltifat cümlesi kurmayı başarabilirler…
Hastalık ruhun bedenden firar girişimidir.
Kendini suya satan ateşte yanmak her kişinin, mâna ateşinde yanmak er kişinin işidir.
“Git”, “Gitmek” den daha ağır bir kelime..
Bir cümleyi anlatmak için binlerce kitap yazılır… Sonuçta, binlerce kitap sadece bir cümleyi anlatır…
İnsan topraktan yaratıldı, sırtımızdaki ayak izlerin ondandır.. Üzerine bastıklarında çukur olma da Hakk’a giden bir yol ol..
Sıradaki gözyaşım senin için aksın..
Sevgiliye verilebilecek en güzel hediye, bir damla gözyaşı’dır. ..
Gözlerini İstanbul bürümüş senin ..
İnsan derin bir varlıktır. İçi doluysa denizdir, boşsa çukurdur.
Cahillere insan oldukları için saygı duyun… Ancak insanlara cahil olduklarında saygı duymayın …
Yere tükürmeyin, nice suratlar kirlenebilir…
Belanın nezaketi olsaydı, gelirken haber verirdi.
İstediğin kadar ara, içinde yoksa bulamazsın.
İnsanların yürüdüğü yol aynıdır, bazıları yolda bir şeyler kaybeder… Kazananlar ise kaybedilenleri bulanlardır…
İnsanların hayata dair planlar yapmaları, aslında hayatın insanlar hakkındaki planlarından biridir.
Hayat bana ağır geliyor diyenler! Belki siz hayata ağır geliyorsunuz… Kendinizi yüklerinizden hafifletin. Hayat sizi taşıyabilsin.
Hayat bir sorudur, yaşamak ise cevabı ..
Nefsin kibri, ruhun kabridir.
Zaman dediğimiz şey gözümüzle kapağı arasındaki mesafedir. Gözümüzü kapattığımızda ise ne zaman vardır ne de mekan …
Ne verilen nefes, ne de verilen cevap geri alınmaz.Bu yüzdendir ki, aldığınız nefese, duyduğunuz cümleye değer katıp verin. Cömertlik budur.
İki dağın arasındaki ovanın adı “Hasret” tir. Ama bunu yalnızca dağlar bilir…
Kendinden geç! Kendinden geçtikten biraz ileride göreceksin ki, ulaştığın şey kendinsin. O zaman, aslında kim olduğunu anlayacaksın!
Her konuda fikir belirten insanın aslında her konuda fikre ihtiyacı vardır.
Hayat, insanların duygu ve düşüncelerinin sonucudur. Hayattaki çatışmalar ise duygu ve düşüncelerin uyuşmadığı yerde başlar..
Yaşanmış mutlulukların en çok hatırlandığı an insanın mutsuz ânıdır. Mutsuzlukların hatırlandığı an ise insanın mutlu ânıdır. Hatıraların kıyasıya savaştığı bir meydandır beynimiz..
Aşkın ayıbı olmaz. Aşığın ayıbı olur. O ayıp ise; Aşkı yalnızca insan teninden görüp, insanın aslına giden aşk yolunu bulamamaktır.
İnsanları gözümüzde büyütürüz, sonra; ya gözümüzden düşerler, ya da yüreğimize düşerler …
İnsan hayatı noktalanacaktır. Fakat her nokta’dan sonra yeni bir cümle kurulur…
Bir insanın ayıbını gördükten sonra, gözlerinizi kapatıp içinizdeki ayıba bir bakın… Bakın hangisi daha büyük …
Mana ağır bir yüktür… İnsanlara taşıyamayacakları manalar yüklemeyin, sonra mana da devrilir insan da…
Yanağınızda gül açsın isterseniz, gözlerinizle yanağınızı sulamanız gerekir. Lakin, gül bahçesi kurumadığı müddetçe güller bitirir.
Kalbinizdeki deniz taştığında, gözlerinizin kıyısına dalga dalga köpükleri vurur. İşte o köpük, yanağınızda açacak gülün tohumunu sular..
Kalp Denizi’nde Aşk gemisi yüzdürmek için, denizin derin olması gerek… Sığ sularda gemi yüzmez…
Hayata, kendinizi “uğrunda ölecek” kadar adamayın… Her türlü öleceksiniz…
Müşteri: “Nasıl, bu ayakkabı kaç yıl gider?” .. Ayakkabıcı : “Hangi yollarda yürüdüğüne, nerelerde gezdiğine bağlı …”
Aşk mutfağında aşçı Ateşbâz değilse, yediğiniz içtiğiniz haramdır…
Kırık kalplerin üzerine basmayın, parçaları ayağınızı kanatır, acıdan yolununu değiştirir, uzun yollara gidemezsiniz …
Umut şişedeki hava gibidir, şişenin kapağı açılsa bile içindeki hava hiç bitmez.
İnsanlar birer harf gibidir. Güzel insanlar bir araya geldiklerinde güzel bir cümle kurulur.
Sığ sular çabuk kirlenir. Temizlik derinliktedir.
Ham meyve sert, olgun meyve yumuşak olur. Ham insan sert, olgun insan yumuşak huylu olur!
Sultanlığın en değerli olduğu ülke Kabristan ‘dır…
Bir toplumda ayakların üstünde onurlu yürekler taşınmıyorsa, onursuz ayakların altında onurlu yürekler çiğneniyordur.
İnsan sadece kendinde de aynısından varsa, başkasındaki güzelliği görebilir. Kendinde çirkinlik olan, başkasında çirkinlik görür.
Bilmezsiniz…Kırdığınız kalp,yok ettiğiniz ümit, belki de o kişinin sahip olduğu tek ve son hazinesidir.
Bir mâna ateşi vardır ki sönmez, söndüremezsin! Bir de kendini suya satan ateş vardır. İki ateşi karıştırma, yanlışlıkla yanıp kül olma!
Hüzün gübresi saçıp, gözyaşlarınla sularsan eğer sen de mutluluk tohumunu yeşertip gölgesinde oturabilirsin…
Bedenimize giydiğimiz kıyafetler için çevremizdekilere “Nasılım” diye sorarken, ruhumuza giydiklerimiz için de kendimize soruyor muyuz?
Ödünç bir nefesi bile aldığımız ki gibi tertemiz veremiyorken, hala ödünç nimetler, geçici mülkler istiyoruz…
Çok düşündüm, sen sadece bir fikirmişsin ..
Ben genel olarak seviyorum, sana çoğu denk gelmiş..
İnsan doğmak kolaydır, zor olan insan kalmaktır. Genç bir fidan gibi… İşin sonunda yeşerip meyve vermek de var, kuruyup odun olmak da …
İnsanları küçümseme, bazıları içinde seni büyütür. Kendini de küçültürsün bir anda…
Yere tükürmeyin, nice suratlar kirlenebilir…
Edep ağır bir yüktür. Herkes gücü oranında edep taşır. Edep güçtür, güç edeptir.
Gözyaşı hüznün beraatidir.
Işık kendisine fütursuzca bakanların gözlerini kör eder.
Öyle bir hesap ki, hesabı icat eden yapmış. Ne eksik, ne fazla, inkarını sürdürme hala …
Gerçekle yalan arasındaki mesafe, bir karış toprak kadardır. Yerin üstü yalan, altı gerçektir.
Git kendine… Bize gel.
Hadi gidelim artık! Sen kendine git, ben kendime gideyim. Kendimizde buluşalım …
İyi bir şey yapmak isterseniz, bir şeyi iyi yapın.
Hayat : Kuralları iyice öğrenildikten sonra bir daha oynanamayan oyundur.
Her hüznün dalında açmamış mutluluk tomurcukları vardır. Mevsimi gelmeden tomurcuklar meyve olmaz…
Her mutluluğun dibinde bir gözün yaşları vardır.
Ey hüznün çocuğu! Bil ki, mutluluklar gözyaşlarıyla sulanıp yeşerir…
Kimsenin anlamadığı bir cümle kurmak, Cümle’ nin anlamadığı bir kimse olmaktır …
Yeryüzü insanın kalbi gibidir.Orada nereye giderseniz,kalbinizde de oraya gidersiniz.Nereyi kirletirseniz kalbinizde de orayı kirletirsiniz.
İnsanları gözünüzde büyütmeyin, onlar büyüdükçe gözünüzün önü kapanır, körleşirsiniz .. / İnsanları gözünüzde büyütmeyin, gönlünüzde büyütün..
Aşk, sevgilinin huzurunda yok olmaktır. Huzur, yoklukta sevgiliyi aramaktır. Yokluk, kendinde sevgiliyi bulmaktır …
Dinle! Duyduğun ses kendi sesindir, tenine değen rüzgar kendi nefesindir! Bastığın kara toprak ise tenindir.
Kibrine, gururuna yenik düşeceğini anladığın an, gözlerini gökyüzüne çıkar da kendine bir karıncaya bakıyormuş gibi bak!
İnsan arkasında duranlara vefa ile dönüp bakmazsa, yüzü görünmediğinden yüzsüz sanılır.
En uzak yer insanın parmağının ucundadır.
Ayna türlü türlüdür. Yüzünü görmek istersen cam’a, özünü görmek istersen can’a bak!
İnsanları küçümsediğin kadar küçük, önemsediğin kadar önemlisin.
Zaman geçip gittiğinde pişmanlık yeni doğmuş bir bebekti ..
Yüreğine diken batmayanın dilinde gül bitmez.
Gözümde o kadar çok insan büyüttüm ki, öldüklerinde göz çukurlarım mezara döndü…
“İki yüzlü olma” derken yüzsüz olmanı kastetmemiştim …
Aşk ibadet gibidir. Niyeti edilmeyen aşk kabul olmaz.
Aşk utanmaktır.. İçinde utanma olmayan hiçbir duygu Aşk değildir.
Gökyüzündeki yıldızların şânı, şöhreti insan kafasını yere eğinceye kadardır..
Dilime aşk düştüğünden beri gözlerimden damla damla sen düştün …
Başını eğmeyen ağacın boynunu rüzgar vurur..
Saygıya inancı olmayanın inanca saygısı olmaz …
Hâlâ ne diye oyunda oynaştasın..! Her canlının ölümü tadacağı yaştasın .
Birisi için ağlıyorsanız ve o kişi tepkisiz kalıyorsa, şaşırmayın. Ölüler ağlamaz, sevdikleri ağlar.
Maddi ve somut olan şeylere bağlanıyorsanız eğer, mutlaka bir ipiniz de vardır …
Hayat,omuzlarımıza bir şeyler yüklenerek yürüdüğümüz yoldur.Neyi taşıdığımıza bakarak hangi yola gittiğimizi sezebiliriz. Ahıra mı Âhire mi…
Yürümek, adım atmadığı halde kendine doğru ilerlemesidir insanın… Ve aslında gözlerden gizli gizli, yüreğin nemlenmesidir ağlamak !..
Görmek, aynaya bakmadan da kendini görebilmesidir insanın… Duymak ise, kendi sesini duymadan da kendini dinlemesidir…
Kimseye hak ettiğinden fazla değer vermeyin.. Sonra ihtiyacının fazlası değerle sizi satın almaya kalkar..
Gözün beyaz kısmı görmez.Karanlığı da ışığı da,gözün karanlık kısmı görür.Karanlıkta kaldım diye üzülme! Çünkü ışık,karanlıkta ortaya çıkar!
Kaybolmak; kendini aramaktır, yok olmak ; kendini bulmaktır.
Katledilen umutların mezarı katledenlerin kalbindedir. Umut mezarlığında umut yeşermez …
Susmak cümle’nin istirahat halidir. İstirahat bitince çıkan cümle dinç olur … Çok konuşup cümleyi yorma, yoksa cümle alem yorulur!
Güneş batmak için doğar, doğmak için batar.. Hakikatte ne doğmuştur, ne batmıştır../İnsan ölmek için doğar, doğmak için ölür.. Hakikatte ne doğmuştur, ne ölmüştür..
Başkalarının başına gelmiş bir belanın senin başına gelmeyeceğini düşünmen, senin başına gelmiş daha büyük bir beladır.
Üç harfin bir’liğe ulaşmasıdır “Biz” lik…
Aşk, Sevgili’nin daha önce geçtiği kaldırımın, taşlarına bakıp, “taşlara bastım” diye üzülmektir.
İnsan aradığının civarında dolaşır.Nerede geziniyorsanız,aradığınız da civardadır. Aradığınız hayır mı şer mi, olduğunuz yere bakıp anlayın!
Taş topraktan ayrıldı, kuş yapraktan… Görünüş gözden ayrıldı, göz görünüşten… Esasında hiçbir şey olmadı… Olan sadece Rüya’ydı…
Tek bir gerçek vardır, o da gerçeğin tekliğidir.
Kısa sürede en uzun yola götüren araç tabuttur.
Katledilen umutların mezarı katledenlerin kalbindedir. Umut mezarlığında umut yeşermez…
Gözyaşı aşk ovasında akan ırmaktır. Irmak olmadan deniz olmaz… Her deniz gözlerin eseridir.
İstediğin kadar gözü açık ol, kapanmayan göz yoktur.
Önce başını kestiler, kesilen başı ezdiler, damla damla su’da yoğurup, kor ateşte pişirdiler. Ey Başak! Dilersen sen de ekmek olabilirsin…
Hepimiz bir yağmur damlasıydık, çamur olmadan evvel …
Zaman insana göredir… Hakikatte zaman da mekan da yoktur. Aşk ‘ın zamanı da bu andır, şu andır, o andır. Yani her andır…
Bedensiz ruhlardan değil, ruhsuz bedenlerden korkmak gerek ..
Dünya bir an ‘da gizlidir, sonrası can’ da gizlidir ..
Bazı şeyler kendilerini bir insan, bazı insanlar kendilerini bir şey zannediyorlar..
Kesin olan bir şey varsa, olan her şey kesindir.
Ey sûrete âşık olan kişi! Dikkat ettin mi hiç? Her tende o sûreti görürsün! İşte o sûret âşıkların hâşrolduğu “Can” dır!
İki aynayı karşı karşıya koyarsan sonsuzluğu görürsün.
Mutluluk hüznün çocuğudur .
Yüreğine hasret tohumu eken o tohumu gözyaşlarıyla sulamalıdır ki; kavuşmak meyvesi bitirebilsin …
Aşıklar dildeştir, tercümana ne hacet . Suretleri birdir aynaya ne hacet . Gönülleri sorarsan, gönülleri deryadır, suya ne hacet …
Göz ikidir ama akan pınar birdir. Kulak ikidir, işittiğin söz birdir. “Bir” üç harftir ama üç harf de “Bir” kelimesinde bir olmuşlardır.
Soruyu herkese sorma, cevabı herkese verme! İhtiyacı olana sor, ihtiyacı olana ver!
Ciltlenmiş en güzel kitap insandır.
İyi bir kaşif olmak isterseniz gözlerinizi kapatın, sonunda içinizde kıtalar, okyanuslar keşfedeceksiniz.
Düşünce, ruh ile beden arasındaki perdedir. Perde kapandığında ruh bedensiz kalır. Perde açıldığında beden ruhsuz kalır.
Gereksiz yazıların yazıldığı kağıt ile gereksiz düşünceler taşıyan insan benzerdir. İkisinin de sonu müsvetteliktir.
Ermek için görmek gerek. Görmek için yanmak gerek. Yanmak için ise inanmak gerek!
Birisi size hayranlık derecesinde sevgi duyuyorsa, onda olmayan bir şeyin siz de olmasından ötürüdür. Birisi sizden düşmanlık derecesinde nefret ediyorsa, onda olan bir şeyin sizde daha iyisinin olmasından ötürüdür.
Bağrımızda gül yetiştiririz… Birileri de gelip koparır… Koparılmış gül kurur gider.. Gül bahçesi ise bâkidir.
Aşığın matemi hasret, bayramı vuslattır.
Önemli olan, bir insanın aklının ermesi değildir. Aklının nasıl erdiğine aklının ermesidir.
Hata şudur; geçmişte yaşadığımız kötü şeyleri ayaklarımızın altına alıp yükselmek yerine sırtımızda taşıyıp alçalıyoruz ..
İnsanları küçümseme, bazıları içinde seni büyütür. Kendini de küçültürsün bir anda…
Kibir, yükseklik korkusudur.
Kalbinizin değerini öğrenmek isterseniz; kalbinizde taşıdığınız değerli insan sayısından değersizleri çıkartın. Sonuç kalbinizin değeridir. Düşünün! Mücevher kutusunda ancak mücevher saklanır… Kalpte de ancak değerli İnsan…
Sen de gül kadar güzel olursan eğer, dalından kopartıldığında sevgiliye sunulursun…
Dünya’dan başka yaşanılabilecek en iyi gezegen İnsan’dır…
İnsanlarda gördüğünüz ışık belki sizden yansıyan ışıktır.. Güneş kendi ışığını aydınlattığı karanlıkta görür.
Eskiyen, biten Aşk değildir, yürektir…
En bilgili insan haddini bilen insandır..
İnsanlar, yaşadıkları ile değil yaşattıklarıyla anılır.
Anne güneş, evlatları ay gibidir. Ay ışığını güneşten alır. Güneş sönerse ay ışıksız kalır .. Canım üşüdüğünde üstüme annemi örterim hep …
Modası hiç geçmeyen tek araç tabut, tek giysi ise kefen’dir…
Göz ve kulak yoluyla bulaşıp sonunda dil’e sirayet eden en büyük hastalık Ayıp’tır… Sus, görme, duyma!
İnsanların en büyük sorunu, sorunlarını anlatamamaktır.
Toprak gibiyiz kardeşim.. Toprak gibiyiz… Gül yetiştiririz yolarlar, ağaçlarımızın dallarını kırarlar! Üzerimizde insanlar yaşar, üzerimizdedir daima ezen, çiğneyen ayaklar… Ayaklarının altına bile bakmazlar, mesele ezip geçmektir. Elimizden bir şey gelmez… Yapabileceğimiz tek şey gömmektir. İçimizde çürüyeceğini bile bile gömmek!
Her mutlu hüznü, her dost ihaneti tadacaktır.
Gözyaşı değmeyen yanak insana ait değildir.
Her mutluluk sahibine aittir.
Her hüzün, giderken unutulmuş eşyadır.
Derde hamd etmeyen derman bulamaz.. Derman’a şükretmeyen dertsiz kalmaz…
İnsanın sahip olabileceği en büyük hazine kendisidir. Kendisine sahip olamayan insanlar kendileri dışında her şeye sahip olmak isterler..
Eskiden daha çok insan yaşardı…
Hata’nın bedeli üzerinde yazmaz. Bedel ödenirken ortaya çıkar…
Yaşanan her acı, mutlu olmak için iştah açar.
Susmak asaletten, pusmak atalettendir.
Her acı mutluluğun sosudur.
Doğarken dünyaya akıttığımız gözyaşlarını dünya saklar ve öldüğümüzde başka gözlerden akıtır.. Sonuçta gözyaşımız peşimizden gelir. Doğarken geldiğimize, ölürken gittiğimize ağlarız… Hayat gözlerin ıslattığı hüzünlü bir yoldur.
Ölüme giden uçurumlar, hayatın kıyısıdır. Hayata ters yolların tersinden gidilir …
Bazen saçmaladığımı düşünüyorum. Sonra bir bakıyorum, en azından düşünüyorum …
Bir yerde, insanlar düşündükleri için linç ediliyorsa, muhtemelen linç edenler düşünemiyordur. Düşünselerdi onlar da linç edilmiş olurdu.
Bazılarının en büyük kerameti, kendilerini yok etmeleridir.
“Hayat” bir solukta söylenip biten bir kelimedir… Soluksuz hayatlar ise kelimelerle anlatılmaz…
İnsan denilen şey, farklı bedenli ruhlar değil, tek ruhlu bedenlerdir. Testiler farklı farklı, içindeki su bir..
Bir kimseyi suskun görürseniz, bilin ki dilinde acı vardır.. Her acı önce dili yakar…
Ateş icat olalı çok oldu..İnsan yakmayı öğrendi, yanmayı öğrenemedi. İnsan pişirmeyi öğrendi, pişmeyi öğrenemedi..İnsan kendini öğrenemedi..
İnsan ölünce, hayatını kaybetmez, yaşamını yitirmez. Ölmek tadımlıktır..
Omuzlarda taşınıyorsan eğer bilmelisin ki, varacağın yer mezarlıktır. Zira omuzlarda ancak tabut taşınır.
Dünyevi mutluluklar emanettir.
Bazı mezarlar bedene kazılır… Bazı bedenler mezara gömülür …
Ölümden korkanlar, genelde korkudan ölürler…
Yüreğimi ayaklarının altına almış eziyorsun… Ezme! İçinde sen varsın, ezme!
Hiçbir meyve olgun olarak yetişmez. Her meyve hamdır. Suyu,güneşi,rüzgarı ve en önemlisi zaman’dır onu olgunlaştıran.. Tıpkı İnsan gibi …
Su akarak,göz bakarak,kalp severek,beyin ise düşünerek temizlenir.Akılan, bakılan, sevilen, düşünülen temiz değilse, hepsi anlamsızdır.
İnsan niyetini yaşar..
Kendine hakim olan insan başkalarını yargılamaz.
Bir cümleyi anlatmak için binlerce kitap yazılır… Sonuçta, binlerce kitap sadece bir cümleyi anlatır…
Başımıza her şey geldikten sonra, en son aklımız gelir. Başımızın en son ziyaretçisi aklımızdır.
Bir yerde hüzün varsa, orada bir şey eksik, bir şey yarımdır…
İki şeyin arasındaki mesafeye Hasret denir. Hasret çekildikçe mesafe azalır.
Hayal kırıklıkları yürek kanatır.
Kader ihtimallerin seçimidir.
Acı bir hayata doğanlar için en hafif acı mutluluk, mutlu bir hayata doğanlar için en hafif mutluluk acı’dır.
Aynı hayatı yaşayanların hayata farklı bakmaları normaldir. İki göz aynı yere bakar ama dereceleri hep aynı değildir. Birisi daha net görür.
Susmak çoğalmaktır, dar günler için cümleler saklamaktır. Susmak, söylenecek söz kalmadığında söz söylemektir. Susmak geleceğe yatırımdır.
Huzura ermek için Huzûr’a varmak gerek!
Alnı yere değmeyenin gönlü nûr’ a ermez..
A.Tolga Akpınar