VUSLAT-1
Mevlana aşk ateşiyle yanmada, vuslat aramadadır. Kavuşma anına düğün günüm demektedir. Ama ne var ki, satır aralarında küçük mesajlar vermede; “Ne kavuşması, biz hiç ayrılmadık ki” demektedir. Bazan “Sana her yerde hey diye seslenmedeyim. Bu benim kıskançlığımdan kaynaklanmada. Kimse senin yerini öğrenmesin diye böyle yapmadayım. Yoksa sen uzakta değil, benimlesin” demektedir.
M. Arabi; “Halkın kavuşması ölünce, ariflerin kavuşması ise ayrı olmadığını bilince olur” der. Rasulü Ekremin “Ölmeden önce ölünüz” sözü de bunu ne güzel anlatır.
Ayrılık ve kavuşmanın ne olduğu dille, kelimeyle anlatılamaz. Sadece tarif edilir. Bu tarifler okuyan ve dinleyenler için birer ışıktır, onlarda mevcut halin aydınlatılmasıdır. Böylece okuyan ve dinleyenlerde bu hal varsa açığa çıkar ve yaşanır hale gelir. Yardım bu kadardır.
Gaybi haller hiçbir zaman tariflerle anlatılamamıştır ve yaşayanların feryat ve yanışlarında hissedilebilmektedir. O halde Mevlana’nın aşk nedir diye sorana; “Ben ol da gör” demesinin hikmeti budur. Burada ben ol sözü genel anlamıyla anlaşılır ama bir de şunu düşünmek lazım. Her insanda iki ben vardır. İçte diye tarif edilen, gerçeğin ta kendisi olan ve kainatı kuşatıcı o benlik hep kapalı kalmaktadır, bilincimiz onu örtmektedir. İşte o benlik ol, o benliği yaşa sözünü çıkarabiliriz buradan.
Zaten Mevlana bu konuları anlattığına; “sözün bundan sonrasını sana ben anlatmıyacağım, Ruhul Kudüs anlatsın. Hayır o’da anlatmasın, sen kendi kendine anlat. Zaten o tarafta sen ve ben aynıyız canım efendim” diyerek buraya bir işaret vermededir.
O halde vuslat anlatılamaz, sadece hissettirilebilir. Hissettirmede bütün anlatımlar birer misal (kuran ifadesiyle mesel) ya da masal olarak ifade edilebilir. Bu akla yaklaştırma olarak da tanımlanır. Ancak burada bizler akla yaklaştırma değil, yaşamın ve diğer benliğin merkezi olan akıl ötesi gönle yaklaştırma olarak düşünmek zorundayız. Çünkü gerçek hissediş kalp iledir ve Allah da kendini kalpte olmakla nitelemiştir. Akılda, akılda olanda O’dur ama akılda olan perdelenmekle nitelendiğinden gerçek anlamda kalple yaşanabilmektedir. Çünkü hadiste “Allah gözlerden ve akıllardan perdelenmiştir” denilmiştir.
O halde ayrılık ve kavuşmayı akıl ve gönül üzerinden nasıl anlayabiliriz? Bu noktada biraz düşünmek gerekecek......... (Devam edecek)
Almuti
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.