ELEŞTİRİ VE HAKARETİN SINIRI NE OLMALIDIR?
Sanırım bu konu başlığı sadece bugüne mahsus bir şey olmasa gerektir.İnsanın var olması,aile kurumu içerisinde yer alması,sosyal etkileşim içerisine girmesi,büyümesi,gelişmesi,büyük kabileler haline gelmesi ve ila nihaye devletler,imparatolruklar haline gelmesi bu süreçte etken olan unsurlardandır diye düşünüyorum.
Kişi yalnız başına dahi olsa kendini (nefsini) eleştirebilir,hatta yetmez hakir görebilir.İki kişi bir araya gelince diğerini eleştirebilir.Bir topluluk olunca diğer topluluğu eleştirebilir,bir devlet yapısı içerisinde ise diğer devletleri eleştirebilir.Yani dostlar göle atılan bir su halkasının çepeçevre genişleyerek büyümesi gibi eleştiri de kişisellikten çıkıp devletleşmeye kadar büyüyebilir.
Hal böyle olunca dar bir kalıp içerisinde bir kişiyi eleştirmekle büyük bir spor kulubü üyelerini,cemaati,devleti eleştirmek te farklı boyutlarıyla ortaya çıkabilir.Peki eleştirinin sınırı ne olmalıdır?Benim derdim budur.Bazen bakıyorsun kelli felli,kendini aydınlar zümresinden sayan elitler(neye göre aydınsa o da tartışılır),akademisyenler dahi zıvanadan çıkıp çok kolayca karşı taraftaki rakiplerini,muhataplarını afedersiniz itin kıçına sokup,çıkarmaya çalışıyorlar.Sonuç mu?Bende bir hüsran,karşıda bir rahatlama.Hani derler ya çekenoz arkadaşlar, bir iki kadeh atınca rahatlıyoruz,dert tasa kalmıyor diye.Sanırım bazıları da birilerine,ya da karşıt gördükleri kişilere hakareti,aşağılamayı,hatta küfrü marifet sayıp rahatlıyorlar diye düşünüyorum.Ama bu benim düşünce yapıma tamamen zıddır.Ve ben yıllardır bu tür yanlışları düzeltmenin mücadelesini veriyorum.Benim kendime göre hayat prensiplerim vardır,bunlardan birisi de "eleştir ama hakaret etme" yaklaşımıdır.Bu ince ayrıntıya hep dikkat çekmeye ve dikkat etmeye çalışmışımdır.
Elbetteki herkesin düşünce yapısı farklıdır.Daha önceki yazılarımdan birinde iklimler ve insanlara etkilerini irdeleyen bir yazı kaleme almıştım.Hepimizin içinde büyüdüğü ortamlar,coğrafi bölgeler,kültürel alışkanlıklar farklı olduğu için elbetteki buna uygun düşünce farklılıkları da olması kaçınılmazdır.Kur an da dahi insanların birirleriyle tanışıp,kaynaşmaları için kabilelere(devletlere) ayrıldığından dem vurulur.Demek ki farklı yapıda onlarca toplumlar mevcuttur.Önemli olan anlaşabilmek için ortak zeminlerde buluşabilmektir.Daha karşı taraf elini sıkmak için uzatmamışken elini yumruk yapmakla ,tepki göstermekle sorun çözülmez,hantallaşır.Karşı taraf seni beğenmediği için koyunlukla,cahillikle,aptallıkla,bağnazlıkla,gericilikle suçluyorsa o saatten sonra senden bütün bu dediklerimi kabul edin,siz böylesiniz işte demesinin kabullenmesini mi bekleyeceksiniz?Aksine karşı tarafı aşağılamak,size karşı onların bilenmesini güçlendirir.Belki de onlarda nefislerine uyup aynı aşağılamayı sizler için yaparlarsa hadi oturun ortak bir zemin bulun bulabilirseniz?Köprüleri attıktan sonra pişman olmak bir işe yaramaz.Daracık bir köprüde karşılaşan iki keçinin ısrarla boynuşlaşması hem diğerlerinin geçmesini engeller,hem de her ikisine zarar verir.Bunu görmezlikten gelmek aymazlıktır diye düşünüyorum.
Eleştiri,medeni çerçeveler,ahlaki değerler ve hukusal sınırlar içinde olmalıdır.Önüne gelen meydanı boş bulsa dahi edebinden taviz verip değerini düşürecek söylemler yapmamalıdır.Olayın içine bir de gıybet faktörü ve kul hakkı işini de sokarsak işin boyutu daha karmaşık bir hal alır.Her kişi söylediği sözden mesuldür,yaptığı icratten mesuldür.Yarın altında kalabileceğiniz sözler ve eylemlerden uzak kalmaya gayret ediniz.Eleştirmek icrayı yapabilmekten çok daha kolaydır.Birinde kemiği olmayan dili kılıç gibi kullanırken,diğerinde emek,düşünce,fikir harmanı vardır.O yüzden bir konuyu eleştirmeden önce hakkıyla bilgi sahibi olmadan o kişi,kurum,yada gurubu pervasızca aşağılamayın.Hele hele inancımız da "ben müslüman değilim "dediğini sözle ikrar etmeyen kişiye "müslüman değildirler" gibi hadlerinizi aşan şeyler söylemyeniz.Malesef ben bu tür insanlarla sıkça karşılaşıyorum bu sıralar.Onların adına yazıktır deyip,üzülüyorum sadece.
Eleştirmek,beğenmemek demektir aynı zamanda.Elbetteki beğenmediğimiz olaylar,kişiler,kurumlar,topluluklar olacaktır.Bunu az evvelde ifade ettiğim gibi medeni çerçevede yapmalı işin dozunu kaçırıp onları münafık,müslüman değil,aptal,şapşal,cahil,ko-
yun gibi değerlendirmemeliyiz.Aynı sözleri onlar da sizler için söylediği zaman birleşmek değil,ayrışmak hak olur o zaman.Her şeye maydanoz olmak derdiyle her şeyi eleştirdiğini zannetmek akl-ı selim bir davranış değildir.Ben peygamberimizin dahi,namı çağları aşmış Ebucehil ve Ebu Leheb gibi en azılı din düşmanları hakkında dahi nefret dolu söylemlerini ,aşağılamalarını duymadım,okumadım.Okuyan varsa bi zahmet bana iletsin!Kur an da Yüce Allah Hz.Musa ve Hz.Harun’a dahi kendini tanrı ilan eden Firavun’a karşı gönderirken sakın olaki Firavun’a karşı sert sözler söylemeyin,ona yumuşak sözlerle hitabedin diyor. Hal böyle olunca ben kim oluyorum da dünyalık bir iki hatası olan adamı tefe koyup çalmaya çalşıyorum.Lütfen eleştirinin topuzunu fazla kaçırıp haddimizi aşmayalım.Haddini aşanlara Allah hadlerini bir şekilde bildirir diyor,sizlere esenlikler diliyorum.
Not :Yazım herhangi bir kişi,veya kişileri hedef almamakta olup bir genellemeden ibarettir.
YORUMLAR
Kardeşim gayet manidar bir yazı okudum sayfanızdan. Maalesef biz eleştiri yapacağız diye birbirimize belden aşağı vurup resmen kavga ediyoruz. Ne eleştiriye tahammülümüz var ne de karşımızdaki muhatabımıza adam gibi eleştiri yapabilecek kapasitemiz. Herşeyde olduğu gibi bu tahammülsüzlüğün altında elbette ta aileden gelen eğitimin payı büyük diye düşünüyorum. Tebrik ederim güzel bri konu enfes bir şekilde işlenmiş. Selam ve muhabbetlerimle...