AŞK SORGULAR MI,,?(4)
Odama gidip cep telefonu aldım ve attım kendimi dışarı..
Bizim mahallenin iki sokak aşağısı denize çıkar ve deniz kenarında kaldırım boyu oturacak banklar,çay bahçeleri ve çocuk parkları vardır.Yazın herkes işini gücünü bitirdikten sonra iner deniz kenarına…Kimisi çocuğunu parka getirir,kimisi sevgilisini çay bahçesine….Kimisi mutsuzluğunu,öfkesini denize dökmek için gelir,kimisi de benim gibi yalnızlığını alır da gelir buralara…Ama bu sefer yalnız değildim.Bu gün bir tesadüf olarak gördüğüm çimenler gibi yemyeşil gözleri olan güzel kızın hayali de yanımdaydı.Bankta tek başıma otururken yaşananları düşündüm biiir bir…
Aman Allah’ım bir hayırlı olsun bile diyemeden öylece çıkıverdim dükkandan…Kendi kendime sordum saatlerce bu güne kadar bir çok güzel kız tanıdın.İlk defa mı gördün sanki güzel birini de bu denli aptallaştın oğlum.Neydi ki aklını başından alan.Farklı bişeydi bu bilemedim,anlam veremedim.Acaba aşk dedikleri böyle bir şey midir?Yoksa ben hiç aşık olmamış mıydım hayatımda?...İki saat kadar boş bakışlarla baktım denize ve sorguladım kendimi hep…
Yeter bu kadar cenk..dedim kendi kendime,kalk artık şu banktan…Tam ayağa kalktım,arkamı döndüm ki ne göreyim;karşı kaldırımda yürüyen oydu…Elinde çantası,saçlerının üzerine koyduğu güneş gözlüğüyle aheste aheste yürüyordu.Hemen koşup yanına gidip merhaba demek geldi içimden.Ama ne diyeceğimi bilmiyordum ki,daha adını bile bilmiyordum.Ya terslerse,ya beni yanlış tanırsa düşündüm ve öylece bakakaldım ardından…Aklıma şeytanlık geldi birden.Hazır o yokken ben şu çiçekçi dükkanına bir gideyim bakalım,o yokken kim duruyor orada...
Hızlı adımlarla ilerlediğim deniz kenarında insanların gülüşlerinden ve çocuk cıvıltısından başka bir ses duyulmuyordu.Güneş öylesine yakıp kavuruyordu ki etrafı sıcaktan bunalanlar ağaç altlarına sığınmıştı.Biraz ilerde küçük ama sesi kendisinden gür olan bir çocuk gördüm.
‘’Soğuk su…Var mı soğuk su isteyen…’’diye bağırıyordu.Çocuğa yaklaştığımda mavi geniş bir leğene buz kalıpları döktüğünü ve suları da buzların içine hapsederek soğuttuğunu gördüm.Hafif bir tebessümle gülümsedim.
-Böyle mi soğutuyorsun suları bakalım?
-Evet ağabey ne yapalım ekmek parası…dedi.
-Senin yaşında çocuklar parkta gülüp oynarken sen niçin burda su satıyorsun diye sorduğum soru karşısında aldığım cevap beni çok şaşırtmıştı.
-Sorma başımıza gelenleri,babam hiç yok yere hapse girdi.Suçsuz olduğunu biliyorum ona iftira attılar.En yakın zamanda çıkıcak da inşallah ve o zaman ben de o çocuklarla birlikte oynuyacağım.Ama şimdi oyun oynamaya vaktim yok deyip kısaca geçiştirdi…
-Neden?diye ısrarla sordum.
-Neden mi?..........çünkü babam hapiste,çünkü evimiz kira,annem çalışıyor ama çalıştığı ancak ev kirasına ve pazar parasına yetiyor…Yutkundu...
-Önümüz kış okullar açılacak,okul masraflarımız var,yakacak almak gerek sırf annemin çalışmasıyla olmaz.Yaklaşık on-onbir yaşlarında olan bu genç delikanlının sözleri karşısında ne diyeceğimi bilemedim.Üzüntü ve çaresizlikle;
-Neden?Yani neden baban hapse girdi,neden iftira ettiler babana,hem baban ne iş yapıyordu ki?
-Boş ver abicim uzun hikaye deyip geçiştirdi yine.Belki anlatmak istemiyordur ya da anlatınca olanları hatırlamak yarasını biraz daha acıtıyordur diye düşündüm ve daha fazla üstelemedim.
-Allah yardımcın olsun kardeşim.İnşallah baban tez zamanda çıkar ve ona iftira atanlar da cezasını bulurlar…dedim.
-İnşallah ağabey inşallah…
-E hadi ver bakalım bir su da içelim.Dilimiz damağımıza yapıştı yahu…
-Buyur ağabey dedi.Leğenin içindeki suların içinde’’ soğuk su 50 kuruş ‘’yazıyordu.Cebimde keşke daha fazlası olsaydı da verebilseydim ama 10 tl’den fazlası yoktu.Çocuğa parayı uzattım ve hayırlı işler diyerek yürümeye devam ettim.Çocuk bir eli cebinde para üstü vermek için bağırdı arkamdan;
-Paranın üstünü almadın ya ağabey…diye.Geri döndüm ve…
-Üstü kalsın canım.Bu benden sana okul harçlığı olsun.dedim.Gururlu bir tavırla;
-Olmaz kabul edemem,bu çok fazla…Hem ben sana bunları anlattıysam senden para dilenmek için anlatmadım.Dilenci değilim ben.Dilenci gibi bir halim mi var benim acaba?Öyle olsa burda su satıyor olmazdım,cami kapısında dileniyor olurdum.
-Ayıp ettin ama şimdi,ben eğer sana böyle hissettirdiysem özür dilerim.Aksine gurur duydum seninle, yaptığın iş çok hoşuma gitti.Yani böyle bir durumda ailene destek olmaya çalışman çok güzel bir davranış.Ben sadece sana katkıda bulunmak istedim.O parayla daha fazla su alır ve satarsın olmaz mı?
-Olmaz…sert çıktı.Sen bana aldığın suyun parasını ver yeter fazlasını istemem.
-Peki öyleyse…Seni incittiysem tekrar özür dilerim.Haydi o zaman ver paramın üstünü de gideyim ben.İçindeki boyun eymezliğiyle,minnetsizliğiyle ve tüm onuruyla…
-Al abicim paranın üstünü ve bir daha da kimseye böyle bir tavırla yaklaşma.Şaşkınlık içerisindeydim,kötü bir niyetim yoktu benim.
-Tavrım,hareketlerimle seni incittiysem inan tekrar tekrar özür dilerim senden ama gerçekten de ben sana…lafımın bitmesine izin vermeden susuturdu beni.
-Tamam abi daha fazla özür dilemene gerek yok ben alnımın teriyle burda para kazanmaya çalışıyorum sadece kimseden ne yardım istiyorum ne de hakkım olmayan parayı istiyorum.Asıl ben fazla sert çıktıysam özür dilerim.Ama ne yapalım biz anamızdan babamızdan böyle görmüşüz.
Demek ki bazen iyilik yapayım derken yanlış bişey yapabiliyormuş insan dedim kendi kendime….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.