- 1121 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ER KİŞİ NİYETİNE (!)...
Aileye baktığımızda toplumun genelinde reis olarak erkek kabul edilir. Daha sonraları kanunlarımızca yanılmıyorsam ailenin en çok gelir getireni, yani parası çok olanı reis olarak atandı. Her şeyi paraya dökeli beri erkek kavramı da tuhaf içi boş bir kelime olup çıktı. Ne kimin hakkıdır, ne kimin hukukudur sorgusu da bu arada unutuldu gitti. Oysa erkek kelimesi içi ne dolu bir sözcüktü ya da en azından vakti zamanında öyleydi. Aman beyler kızmayın bana. Elbette tüm beyleri bu yazı kapsamının içine almıyorum. Gerçekten erkek olma vasfını tümüyle korumuş; nice eli öpülesi babalar, kardeşler, hayat denilen yolda yarenlik eden hayat arkadaşlarımız var.
Öncelikle erkek kelimesini irdelersek, erkek cinsiyetine sahip kişi diye tanımlanır. Ancak asıl erkek kelimesinin içini dolduran, tanımında yer alan “sözüne güvenilir, mert” olması sıfatını yükleyen sözcüklerdir. Bizlerde öyle olmasını umut ediyor ve diliyoruz; ama iş öyle midir? Hani Köroğlu’nun “tüfek icat oldu mertlik bozuldu.” dediğinden bu yana erkek kelimesinin içini dolduran o mert kavramı acaba hala yerli yerinde duruyor mu?
Kadın ve erkek aynı olamayacağı gibi, ayrı da düşünülemez. Birbirinin tamamlayıcısı, tümleyenidir.
Kadını ailede yerine oturtamayan, ona gereken güveni sağlayamayan, “emin ve emniyetteyim” hissini veremeyen bir erkek ne kadar erkektir tartışılır. Eğer ki erkek karşısında ki kadını eş ve aynı zamanda çocuklarına ana olarak görmek istiyorsa, öncelikle kendisi “er “ kişi olmak zorundadır. Olamıyorsa o kişinin artık madeni bozulmuştur. Madeni bozulmuş bir erkek ise artık hilkatini de kaybetmiştir.
O güzel peygamber ne güzel seslenmiştir erkeklere son vedasında; “Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız” devamında der ki “Emanete ihanet etmeyiniz.!” Ve yine erkeklere der ki; “Örtülerinizi omuzlarınızın üzerine alın!” İlahi hitabın kadınlara sesleniş noktasında ise “Başınızın üstüne alın“ emri vardır. Kadınının mesuliyetini omuzları üzerine alan erkeğin ve bunun farkında olan kadın ailesinin şerefini, eşinin onurunu başının üzerinde taşır. Birbirine örtü olan kadın ve erkeğin birbirine karşı saygı ve sevgisi işte tam bu noktada “mesuliyetleri” ile doğru orantılı olarak kıymet kazanır…
Gelgelelim günümüze… Kim ne ölçüde mesuliyetlerinin bilincinde..Erkek kadınının mesuliyetini üstlenebilmiş, başını dayayacağı omuz olabilmiş midir? Toprak anasır-ı erbaadır. Toprak dişidir. Toprak üretkendir. “Toprak Ana”dır. Toprakla bir adlandırılan ve analık gibi bir vasfa sahip kadını horlayan, kıymetini bilmeyen, ihanet eden, aldatan, küçümseyen erkek kadının başı üzerinde taşıyacağı kendi şerefini yazık ki elleri ile kadının ayakları altına atıp, en başta kendini küçültmüştür.
Erkek olup da ailesinin çocuklarının sorumluluklarını üstlenmekten uzak kendi başıboşluğu içinde yalpalayan, ağzı meyhaneye rahmet okuyan, çocuklarının rızkını kumara yatıran ya da eşinden çoluğundan çocuğundan çaldığı zamanı kendi mesuliyetlerinden kaçışı ile doğan boşluğunun girdaplarında ziyan eden nice erkek(!) müsveddesi var. Erkeği gölgesinde oturulacak ve meyvesi olan bir ağaç kabul edersek, İslam ahlakı ile aşılanmamış bu ağaçların gölgesinde oturulsa da yazık ki yemeye meyvesi bulunmaz..
Öyle erkekler vardır ki “içi beni dışı eli yakar” dedikleri cinstendir. Dışarıda sergiledikleri saygın kimliğin aksine, evlerinde işte meyvesi zehir tabir edilen eş veya baba olarak surette var olsa da mana da yok olan erkekler bilseniz ne çoktur. Öyle ki bu tipler atasözleri içinde de yerlerini almıştır. ”Elin iyisi evin delisi.”
Peki, ele iyi eve deli bir şahsiyeti, sözüm ona erkek denilen mavi hüviyetli biri neden taşır. Bu çelişkiyi hiç mi fark etmez ve sergilediği bu arızalı kimliği ilk olarak kendisine nasıl açıklar? Benlik aynasına baktığında gördüğü nedir? Bir deli mi yoksa bir veli mi görür? Yolu bir olması gereken insanın kendisinde hasıl olan bu nasıl bir ikiliktir.? Çevrenizde mutlaka vardır bakın bu tip insanlara, Kendi başıboş düzensizliklerinde üzerlerinde eğrelti duran bir neşeleri olsa da; mesuliyetleri noktasında hep mutsuz, hep bezgin, hep yorgundurlar. Çünkü insanı en çok yoran kendi cehlidir…
Çok mu zor insan olabilmek..Hele hele er kişi olabilmek. Ruhların cinsiyeti yoktur. Cinsiyet bedenlere aittir… Öyle ise er olamamış bir insanın kadın üzerinde “ben erkeğim” diyerek hâkimiyet kurmaya kalkışmasından daha gülünç ne olabilir ki… Hz. Hatice anamız için " O merd-i vasıl er kadınların başıydı" denilerek er kişi olmayı sadece erkeğe bırakmayan dinimizin getirdiklerinin ışığında erkeklerin de, kadınların da mesuliyetlerini gözden geçirip varsa hatalarını telafiye gitmeleri gerekmez mi? Sivrilmiş egosuyla erkeklik mesuliyetini özünde inkâr edip diliyle ikrar edenlerin söylemleri havanda su dövmektir. En tehlikeli yalan, kişinin kendisine telkin ettiği yalandır.
Ez cümle… Erkek olma noktasında hilkatini yitirmiş beyler; nice evlerin içi sizin mesuliyetlerinizi inkâr etmenizin sonucu yaşanan acılarla, gözyaşları ile dolu…Yine gazetelerin üçüncü sayfaları sizlerin kadına çocuklara yönelik yaşattığınız şiddet ve taciz haberleri ile dolu ..Hal böyle iken artık kendinize “erkek” olduğunuzu telkin etmekten vazgeçin..Değil biz sizi erkek olarak kabul etmek, insan olarak dahi görmüyoruz...12 Mart 2012
Perihan TUNÇOK KILIÇ
ESMİZE
YORUMLAR
Sevgili arkadaşım her zamanki gibi içinden geçen duygularını çok güzel anlatmışsın.Finalın gerçekten çok yaralayıcı olmuş.İnsanları erkek ve kadın diye ayırmak gereklidir.her çinsiyetin görevleri ve sorumlulukları ayrıdır.Birbirlerinin sorumluluk sahalarına girdikce diğeri geriler.Genellikle kadınlar erkeklerini,eşlerini,erkekleri olarak görmelerinden başka onları analık duygularını harekete geçirerek korumaya çalışırlar.işteeee hata burada başlamıştır.hanımlar.onlar sizin eşleriniz,erkeginizdir.çocuğunuz değil.sorumluluklarını almayın lütfen.ev ile ilgili,çocuklarla ilgili sorumluluklar veriniz.her şeyi para kazanma ile görülürse sevgiliniz olmazlar.Erkekleri Allah kadınlardan farklı yaratmasının anlamı vardır.bunu değerlendirinTatlı sözle erkeklere yaptıramayacağınız şey yoktur.
neden koca ve karı derlermiş biliyormusunuz bir yerde okumuştum
koca: Kocaman ulu büyük bir dağ demekmiş herşeyin üstesinden gelebilen kötülüklere zorluklara dağ gibi duran babayiğit mert dürüst güçlü demekmiş yani dağ gibi ailesinin kadının gerektiğinde önünde ğerektiğinde arkasında durabilenmiş güçlü sahip çıkan demekmiş.
karı: Bu kocaman ulu dağ kar'sız olmazmış kadına evleneceği kadına sende gel benim kar'ım ol karsız koca dağ heybetli görünmez sende gel benim karım ol heybetli güclü görünmemi sağla demekmiş
koca er kişi budur karı da budur bence
çok güzel benzetme
elin iyisi evin delisi veya sorumsuzu ne derseniz deyin ve ele onun evdeki halini anlatmadığınız dan onu açıklarını örttüğünüz den kimse onun iyi bilir biraz anlatmaya başlayınca da yalancı konumuna bile düşebiliyorsunuz
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA tarafından 3/13/2012 2:34:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
Başlığı okuyunca cenaze namazı niyeti aklıma geldi.bir devletin için de olaylar olmuyorsa kanunlara herkezin uyduğunu gösterir.Bizim de inanıyorsak dinimizde erkeklerin ve kadınların nasıl olmaları gerektiği yazıyor,uyarsak kısa ömrümüzde mutlu oluruz.
o şablonun içinde;kız çocuğunu hor gören,karısını döven,hor gören olmaz .
Çünkü onların bir emanet olduğunu bilir.
Bazı erkekler olunca iş değişiyor.Tebrik ederim saygılarımla.
Değerli arkadaşım.
Yine kaleminizden inciler dizilmiş. Çok doğru dersiniz. Her kişi er kişi değildir. Er kişi olmak da öyle mavi renk kimlik taşımayla olmuyor.
Yazıda en çok takıldığım yer ise evine ve ailesine karşı tutumları ile evi dışındaki tutumları farklı olanlar oldu. Bu yaşıma kadar kadınlardan en çok duyduğum şikayet bu. Mesela '' Evde bir selam bile vermez, hal hatır sormaz, nasılsın, halin keyfin yerinde demez ama evin dışında herkese karşı oldukça kibar, sevecen , cana yakınır '' şikayeti en çok duyduğum şikayetlerin başında gelir. İşte bunu anlayamam.
Her neyse bunun sebeplerini irdelemek başlı başına bir makale konusu olur şimd.
Netice olarak: İçinde pek çok hissesi olan güzel bir kıssa olmuş. Ellerinize sağlık.
Selam ve saygılarımla.