SENSİZLİĞİ BEKLEYEMEDİM - III -
Yazmak için kalem kağıda sarıldığımız günler ne kadar da uzak kaldı. Şimdilerde klavyenin üzerinde gezinirken sanki harflerle duvar örüyorum. Eskiden, kâğıda seni resmetmek gibi gelirdi yazmak.
Kaçıncı kez oturuşum, bir türlü düşmedi kelimler ardına. Yine sensizliğini bekleyemedim. Oysa söz vermiştim vuslatın anlamı olsun diye sabredecektim. Akşamdan bu yana niyetlendim ya, tasavvur edemedim yazacaklarımı. Ama gönlüme cemre düştü, kardelen çiçek aştı, kırkikindiler yağdı, gedavet esti bir kez ömrüme dedim. Şiirlerin en güzelini yazmak isterdim beceriksizliğimden ürktüm. Aslında cemre, kardelen, kırkikindi, gedavet yazsam alt alta, yanına sevdayı sen yazardın...Ya da dualarına ekler niyaz ederdin...
Cemre
En sonunda gönlüme de düştü. Mana buldu sevdaya dair hayallerim. Hep sevda yokuşundan çıkmak için yanıp tutuştu gönlüm. Bir yolunu bulup anlatamadım derdimi, sevda bir basamak yarin gönlü merdiven. Sevdayı gördüm bir kez gözlerinde!...
Cemre gözlerinle düştü…
Kardelen
Gelen bahar olsa da benim hisseme kardeleni karların arasında görmek sonbaharımda düştü. Bu güzelliği görebildiğime şükür, zamansızlığına yanmak nafile hayıflanmak olsa gerek. Zamanı ağır ve sindirerek yaşadığım uzun günlerime denk geldi. Karın düşmediği körfezde aramışım boşuna, ne de hızlı geçerdi zaman. İmbatın esintisinde sarı bukleli saçlarda savrulurdu sevdaya dair söylenenler. Nasıl bir koşturmaca, uyumaz mıydı zaman. İyi ki yolum düşüp yüce dağ başına er görmedim kardeleni. Değerini bilmez söker uzatır mıydım sevda adına gözlerinin içine bakarken!..
Kardelen ellerinle açtı…
Kırkikindiler
Bozkırda geldi yaşam ellerime. Nasibime nisan yağmurları düştü. Ne yazsam boşuna aslında ayrılığı yazamadığımdan kelimelerim yavan. Olsun bu gidişin tüm sevdaların buluştuğu yere ve nasılsa vuslata gebe. Önce ayak seslerine kulak kesileceğim, sonra gözlerinden okuyacağım ayrılığın manasını. Dudaktan dökülen sözlerin ardına düşmeyeceğim. Sessizliğinde yanacağım vuslatın.
Kırkikindiler saçlarına yağacak… / gelecekteki günlerimde..
Gedavet
Sevdayı hep şehrin arnavut kaldırımlarında aradım. Oysa hayallerimde bir yaz günü akşam üstü serinliğinde çınarın gölgesinde karşılamak isterdim sevdayı. Harında yanmanın manası o zaman gün batımından önce gönlüme düşerdi. Hayal kırıklığına uğrama, vuslatın bile kandırmaz bu sevdayı. Seni, sevdanda yanmak için sevdim.
Gedavet sevdanın türküsü…
YORUMLAR
"Sevda bir basamak , yarin gönlü merdiven " kara sevda yaktıkca yakar,çok acımasızdır onun için ağır ağır çık merdiveni sakın sevgili duymasın. Derinlere dalmışsınız.Selamlar...
Bilser
Seyyah olup gezeceğim bu şehirde
Sessizce süzülüp sokaklarında arşınlar atacağım
Sonra bir sofra kuracağım orta yere
Çağıracağım aylak sevdaları, ders vereceğim onlara
Seni anlatacağım …"
............
Her mühendis bu kadar güzel öremez kelimeleri...
Beceriksizliğim açığa çıkmasın diye mektuplar yazarım...
Ne de olsa dostlara yazılmıştır onlar ve de adreslerine, her ikisi de kördür biraz sevdiğine karşı eksik aramazlar...
Yazdıklarım ölümden kaçırabildiklerim acemice de olsa...
O nedenle okumak kolay ve güzel olanı...
Selam ve saygılarımla