- 1232 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Seninle Anların Şahididir Kâinat
Ne tanımlı bir ilah/isin sen, kadrinin dalgalarıyla alıp beni kendine çeken, yüreğimin masal atlarını cennetine dizginleyen, çiçekli bahçelerde lalelerine, leylaklarına, menekşelerine âşık eden. O büyülü gönlünde senin şifan ile dolsam, bir turnanın kanadında ülkeler geçsem ve rahmetinin şerbetlerini kullarına içirsem.
Seninle anların şahididir kâinat, en büyük günahların cenderesinde çeker tülleri, kapatır ışıkları, an yumuşacık bir yatak olur, huzur odada ruhunu bulur ve sana duyulan aşk yangınlarla büyüyen bir sevda gibi sevincin kandili olur. Sen uhrevi duyguların, kendini her gün bir boşluğa bırakanların, korkularının suretlerini sisli bir yaşanmışlıkta arayanların coğrafyası olur, nesli tükenmiş turnalar uçar gölgene sığınır ve ahir bir yürek kapsülünde sönmüş tüm yıldızlar ellerindeki rahmetle yönünü bulur.
Hakikat Nur/ışığınla dolanmaktır evreni. Sana sevdalanmak ışığa ritmi, çiçeğe poleni, yaprağa gizemi, kâinata seviyi, topraktaki köke çiyi, kuşlara sevinci, gönüllere sevgiyi, tabiata sırrı vermendir. Sana sevdalanmak gönlümüzün aşinan toprağında her bahar yenilenmek, gövdemizin sırlarıyla varlığına şükretmektir. Bir yudum suya dudak vermek, bir lokma ekmeğe şükretmek ve bir anlık nefese avuç açmaktır. Sen karanlıktaki yol ışığımız, gönlümüzün tanımsız ummanı, içimizin hiç eksilmeyen amberisin.
Sen âlimlere yön gösteren, çehrenin kıblesine olmazlığı döndürmeyen, ışıltınla ahenk, hiç eksilmeyen dalgalarınla bu denizlerdeki mavi renk, gökyüzünün rahminde bizlere adını zikrettiren bir sevdasın. Sana açılan avuçlardaki kader çizgileri, sana mırıldanan dudaklardaki aşk fısıltıları ve seni söyleyen dillerdeki mutluluk parıltıları ile ocak ateşe, ateş rahmetine, güneş himmetine, ay gizemine ve bu evren bir dönencenin en mükemmel tanımına mazhardır.
Görüyorum ki, oradasın. Kitaplarda senin ismin, gönüllerde ebedi cismin, seninle tamlanır özlem, senin isminle açılır oruçlar, dil senin kudretinle lokmaları çiğner, yürek seninle kelimeleri sıraya dizer, seninle açılır dünya hazinelerini gizleyen kilitler. Kanatlarından dökülen ışığın şavkıyla, gönlündeki tohumların kutsal farkıyla, gövdenden evrene doluşan rüzgârın şarkılarıyla kalbimizin çekirdeği seninle milyonlara bölünse, vakitler seninle ahrete dönüşse de sensin ebedi aşkım, sensin yürek sesim, sensin efendim.
Mecnun olup çölleri arşınladı aşk, Kerem olup dağları aştı. Gönül yangınıyla ruhani denizleri avuçladı, ahir zaman içlenişleriyle hep sonsuzluğu kucakladı. Asırlar geldi geçti, zaman aşırı bir meyhanenin masalarında hep yalnızlık yudumlandı, kanamalı bir düşün desteleriyle sonsuzluk hep kendi davasıyla hücrelerde sabahladı, devrildi tahtlar, talanlandı sultanlıklar, yağmalandı ölümsüz Süleymanlar ve eskidi haremlerdeki altından taslar.
‘Aşk ile yanmazsa gönül, sensizlik maddeden bir kömür’müş. Merdivenler sana çıkar, sana dönüşür maddeler ve senin adını anar dilsizler. Can yorulmaz, beden erinmez sana ibadetten, ruh onulmaz seni sevmekten. Senin ümmetinle hizaya geçer harfler, seni yazar kalemler, kusursuz sevgini anlatır, seni yüreğinde hayatı şiar edinenler. Sen şu ihtişamlı kâinatın sultanı, sen efendilerin efendisi, sen aşk sancağının en maharetli terzisi, sen bu ölümlü dünyanın ölümsüz rahmanısın.
Şahadet şerbeti ile karıştırılsa da aşk, dudaklarımdan damlayan her cümle senin eserin, senin adını söylerim bu hayal âleminin gizemli yolculuğunda. Her zerrem çöllere savrulsa, kurşun askerler gibi ateşinin önünde safa dizilsek, tanımsız bütün gezegenlere milyonlara dönüşüp serpilsek de farazi bir mutluluktur seni sevmek. Senin kapında ellerimiz yükselir semaya, senin vuslatında nurlarla donatılıp tırmanırız sarmaşıklarınla fezaya.
Sonsuzluk bildirileriyle donattığın şu kocaman coğrafyada, gönlümüze belediğin aşkın bozulmaz mayası ile, o eşsiz merhametinle temas ettir kullarını. Hakkın en yüce yapılarından seslen varlığımıza, rengârenk bir çiçek gibi sarılalım kulluğumuza. Meydan okuyalım sensizliğe, kalbimiz ateşinle donansın, sesimiz seninle temasa geçsin ve görkemli saraylarında senin sevda minderine oturalım, senin öğrettiğin dualarla avuçlarımızı sana açalım.
Evet, Ya Rab!
Gün olur hücreler yaşamaya ölür, vakit tamam olur
Gün olur perde kendine çekilir, hak kıblesini tanır
Gün olur hayat ters akan bir nehir, su bendini bulur
Bir vedanın sözleri olur bir gün sevgini anlatmak
Gün gelir senin sırrınla gözyaşının denizleri kurur
Bir ıslık sesi olur yaşamak, mutluluk pastil olur
Gün gelir, sana duyulan aşk itirazsız gerçek olur
Kulağımızdaki o hazin yankıyla sana yürürüz
Yüce rabbim, gün olur sana duyduğumuz aşk,
Ruhumuzdaki en gerçek yolculuğumuz olur…
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.