- 610 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
21 Numaralı Koğuştan Sevgiliye Mektuplar
Bir tanem…
Az önce rüyama girdin. Bir bahçede, dut ağacının dibinde oturmuşuz, elin avuçlarımın arasında, başın dizimde. Gökyüzünün maviliğinden, insanlarımızın temizliğinden, memleketimizin aydınlığından bahsediyorsun. Çukurova’daki pamuk işçilerini anlatıyorsun, Zonduldak’taki “Madenciler” diyorsun, “Ölüyorlar…” “Cehalet” diyorsun, “Sardı dört yanı.” Birden gözlerin gözlerime değiyor, uzun bir sessizlik kaplıyor her yanı. “Konuşsana” diyorum, o sırada bahçe kapısı aralanıyor. “Jandarmalar” diyorsun, “Götürecekler seni.” Sonra gözlerin gözlerime değiyor, susuyoruz. Götürüyorlar beni, 21 numaralı bir koğuş, bir sehpa bir de ip. “Asacaklar seni” diyorsun, “Pir Sultan gibi, Deniz gibi, Erdal gibi…”Gözlerin gözlerime değiyor sonra, gözlerin doluyor, susuyoruz. Siyah, kıllı bir örümceğe benzeyen eliyle cellat ipi boynuma geçiriyor gözlerim sende, senin gözlerin bende, senin gözlerin dolu. “Gitme” diyorsun “Daha çok türkü var söylenmedik, nereye?” Celladın sehpaya tekmeyi vurmasıyla uyanmam bir oluyor. İncir ağacının dibinde, benim son özgür günümde çekildiğimiz fotoğrafımızın üzerinde uyumuşum. Fotoğrafta elin elimde yine, başın dizimde. Havada bir türkü kokusu. Sivas’ın dağlarına bahar gelmiş, Antep’te zafer bayrağı sallıyor Şehit Kâmil. Kuvay-ı Milliye düşmanı alt etmiş. Nâzım memleketinde şiirler yazıyor Pirayesine. Hrant bir güvercin gibi kanatlanıyor gökyüzüne. Bir an diyorum ki içimden, yaşamak güzel şey doğrusu, 21 numaralı koğuşta, üzerinde demir yumruk, altında tahta sehpayla, ince boynunda kalın ilmikle, hala tanımadığın insanları düşünüp üzülerek, bir ömrü feda edebilecek kadar severek yaşamak, güzel şey, ümitli şey doğrusu.