AŞK SORGULAR MI,,?(3)
-Reçel mi?gülümsedi.
-Eee evet reçel…bir anlık duraksamadan sonra.
-Yani burda eskiden reçel satılırdı da…
-Hımm.Evet şimdi anladım.Bizden önce reçelci dükkanıymış burası.Onlar çıkmış burdan,bizde çiçekci dükkanı açtık buraya.
Biz açtık dedi,acaba biz dediği kaç kişilerdi?İş yeri sahibi olan kendisi mi yoksa çalışan mı?Yoksa,yoksa evli mi?Eşiyle birlikte mi açtılar…Yok canııım,yani inşallah değildir diye düşünürken ‘’hım’’ diyebildim.
Orada kalıp güzel yüzünü hafızama kazımayı ve onunla sohbet etmeyi istiyordum ama ‘’bu yenilebilir çiçeklerinde hiç tadı kalmadı artık,hepsi hormonlu’’gibi saçma sapan bir laf etmekten korktum.Elimi kolumu nereye koyacağımı bilemeden,raflara takıldı gözüm her çeşitinden rengarenk çiçekler vardı.İçlerinde en güzeli sensin der gibi gözlerim yok oldu o çimen gözlerde…Kendime geldiğimde,göz kamaştıran güzelliği karşısında güneşte kızaran domates gibiydim.’’Çık dışarı ulan çık’’dedim kendi kendime.
-Te şe tee te teşekkür ederim.Kekemeliğime şaşırarak çıktım dışarı.Çıktım da,kız aklımı aldı arkadaş…Hayatım boyunca bir kez olsun kekelemeyen ben,çimen gibi yemyeşil gözler karşısında nasıl olurda kekeme olup çıkıverdim böyle.
Elimde ekmekler eve doğru yol aldım.Kalbimin sesi karnımın gurultusunu bastırıyordu artık.
Bu kızı tekrar görmem,onu yakından tanımam lazım.Bir sürü soru var aklımda,kimdir,nedir,nerelidir,kimin nesi kimin fesi,hangi diyardan geldi,buralı olsa,buralardan olsa mutlaka bir kez olsun görmüş olurdum.Evli midir,bekar mıdır?Acaba o da benden hoşlanmış mıdır?Bu sorular beni yiyip bitirmeden bir şekilde cevaplarını öğrenmem lazım,lazım ama nasıl?Tabii bu işi yaparken karizmayı da çizdirmemek gerek.
Eve vardığımda kızaran yanaklarım henüz normal rengine dönmemiş ki,kapıyı açan annem merakla;
-Hayırdır oğlum ne bu halin,pancar gibi kızarmışsın…
-Yok bir şey,hava çok sıcak belki ondandır deyip geçiştirdim.
-Çay hazır mı?Karnım çok acıktı…Bak hem size odun fırınından sıcacık ekmek aldım.Hadi oturalım sofraya…
Evet karnım çok acıkmıştı fakat heyecandan kalbimde pır pır uçuşan kelebek,miğdeme oturmuştu adeta.Boğazım düğüm düğüm,bir lokma dahi geçmesine imkan yok.Kahvaltı boyunca yaptığım tek hareket;çay kaşığını saat yönünde bardağın içinde çevirip durmak oldu.Annem dalgınlığımı farkedince;
-Cenk..Cenk..Evladım sana diyorum.
-Efendim anne.
-Evladım karadenizde takaların mı battı?
-Yoooo…
-Karnım çok aç dedin,sofraya oturduğumuzdan beri ağzına bir lokma sokmadın.Bu lafın üstüne Hüseyin aklı sıra espiri yaptı;
-Yok anne titaniği iceberk’e çarpmış.Hhahaaaahaaa….
-Çok komik…Size afiyet olsun ben yemiyeceğim.deyip bir hışımla kalktım sofradan.
-Şaka yaptı oğlum kardeşin niye sinirleniyosun hemen.
-Yok anne iştahım kalmadı.İştahım kalmamıştı gerçekten de ama kardeşime falan kızdığımdan değil,onunla uğraşıcak durumda değildim ki zaten.Aklımdaki tek şey onu bir kez daha görmem gerektiğiydi ama nasıl?Ah be güzelim,niye bakkal falan açmazsın ki rahat rahat gelip gideyim dükkanına.Ben ne bahane bulupta gelirim ki şimdi…?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.