- 785 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KALEMİNİ KIRDIM HİÇLİĞİN
Sıvası olmayan, tuğlaları seyrek, tavansız ve rüzgâr akımına direnemeyen bir
odanın kara soğuk havası gibiyim. Hiçbir kimsenin olmadığı, sadece kuş
ve böcek seslerinin duyulduğu ve insan denen canlı eksikliği olan bir
boşluktayım adeta. Oysa her yer insan bedenleriyle ve hatta ruhlarıyla
dolu… Ama hayat da benim gibi soğuk… Aşklar mı düşürdü bu boşluğa ya da
yaşamın maddesel koşulları mı… Belki de her ikisi…
Para mı aşk mı? Her ikisi de birbiriyle nikahlı olmuş, birinin eksik olduğu yerde diğeri hemen terk ediyor diğerini.
O zaman aşk maddesel mi diye düşünmek geliyor içimden. Problemin
kaynağına indiğimizde aşk denen duyguya libas giydirildiğinde böyle bir
durum ortaya çıkıyor aslında. İşte bu ikilemin verdiği boşluk… Hayattan
kopuş… Gerçeklerden kaçış… Sığınma… Bir yerlerde arama… Ama ne aradığını
da bir türlü bilememe sancısı…
Bir yerler düşlüyorum ve de bir zaman, Haşim’in ‘O Belde’sinde olduğu gibi, İnsanlar mutlu hatta ben bile mutluyum. Var mı ki?... Yok yok böyle kaçma! Mutluluk sende,
kendinde, beyninde, ruhunda… Birileri gibi bilinmez yeni yerlere kaçmak
yerine elindeki beldeyi dizayn et, yeniden yarat, … Sen önce sen ol,
kendin ol, kendinden başla.
Bir boşluk ki asla bitmeyecek,bırakmayacak peşimi. Çorak ve boş bir tarlada buğday başak verir mi? İşte sana zor gelen bir şey daha. Benden meyve vermem isteniyor. Almadan vermek Allah’a mahsûsmuş ey hayat … Ha ama dur, ben sen değilim,
sermayesi kendinde olan vermiyor ama ben, bende olmayanı vermeye, bulup
buluşturmaya uğraşıyorum, tüm benliğimi ortaya koyarak ve hatta bir
oyuncu gibi bütün rolleri oynayarak.
Hep ben mi birilerinin boşluğunu doldurup onları mutlu kılacağım? Doldurduğum her
boşluk bende daha geniş bir boşluk alanı bırakıyor ve büyüdükçe büyüdü
Konya ovası gibi geniş ve tuz gölü çevresi gibi verimsiz…
Ey insanlar ve ben! Kendi yalnızlıklarımızı yaratıp bir köstebek yuvasına
hapsetmişiz hayatımızı. Fark edeniniz var mı? İşte bundan kurtulmak
istediğimizde nemli por tutmuş ama yıkılması zor duvarlar çıkıyor
karşımıza ve işte bizi yine düşürüyor dara.
Ey insanoğlu ve ey BEN! Kır artık zor gibi görülen kalın, aslında kolay olan saydam
tabakanı, çık artık kafesinden… Zıpla artık şu boşluk ve hiçlik eşiğini
ve çık bir düzlüğe! Başka bir hayat mı var daha? Aşk, araba tekerleği,
hayvanat bahçesi, deniz sahili, bitkiler, bisikletler, oyuncaklar, kahve
falı, at nalı… olacak mı bir daha? Ben boşluk ve hiçliğin kalemini
kırıyorum hayırlar ola…
OSMAN SAVUN
24/02/2011 (ANTALYA)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.