- 627 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Türkçe ve Namus!
Türkçe; Çin’den Adriyatik denizine kadar uzanan bir göçün kadim yolcusu,Türkçemiz günümüze gelene kadar birçok iklimi gezmiş bir çok farklı kültürle karşılaşmış Gök medeniyetinin çocuklarının konuştuğu kutlu dil.Türkçe; geçmişde siyasi amaçlar için insanların ağızlarından cınbızla çekilir gibi kelimelerin el konulan bir dönemin yetimi, bugün ise sosyal medya, basın yayın yoluyla kirletilen en kutlu değerimiz.
Dilimiz milletimizin teminatı,dede ile torun arasında ki köprüdür, netice itibariyle bu köprünün sağlamlığı milletimizin bekası için yegane unsurdur. Günümüzde toplumun zihninde ötekileştirilerek ’’ Osmanlıca’’ diye nam salmış olan Osmanlıca aslında özbe özbe Türkçe olup Osmanlı Türkçesi veya Eski Türkçe diye isimlendirmek gerekmektedir. Çünkü Osmanlı Türkçesi başka bir milletin dili değil bizim dilimizdir.
Seçkin (Elit) bir İngiliz ailesi çocuğunu yetiştirirken Shakespeare İngilizce’sini anlayabilecek seviyede yetiştirmeye önem vermektedir. Biz ne kadar Osmanlı Türkçesine önem veriyoruz veya şu soruyu sormak lazım aslında; Evrenkentlerimizin ( Üni.)Tarih ve Edebiyat bölümlerinden mezun olanlar kaçta kaç Osmanlı Türkçesi ile mezun oluyorlar? Geçenlerde Murat Bardakçının bir söyleşisinde şu cümleleri duydum;
-’’Türkiye’de entelektüelliğin şartı Osmanlıca bilmektir. Bizde kendi kültürünü bilmez,İngilizceden okumaya çalışır. Batı’yı bilmez sadece kafa çekip ahkâm keser.
Ben şunu söylüyorum: Türkiye’de Osmanlıca bilmeyen entelektüeller cahildir. 1928 öncesi yazılmış şeyleri okuyamıyorsanız eğer, hiç ‘okur-yazarım’ diye geçinmeyin. Bugün bir İngiliz entelektüeli Shakespeare’i, Shelly’yi okur, bilir.Bizimkiler Nedim’i, Fuzuli’yi anlamaz, Şeyh Galip’i utanmadan İngilizcesinden okurlar. Birçok tarih kitabı hâlâ Osmanlıcandır bizde. Kendi kültürünü bilmeyen entelektüel olamaz.’’
Türk edebiyatında çok kıymetli bir yeri olan Atilla İlhan, Osmanlı Türkçesinin okullarda ders olarak okutulmasını savunmuştur. Kimilerine göre bu fikir gericilik yobazlık olarak gelebilir ama hatırlatmak isterim Atilla İlhan Atatürk/çü bir aydınımızdır. Atilla İlhan Osmanlı Türkçesi için söyle demiştir; ’’Osmanlı Türkçesi; Türklerin yüzyıllar boyunca geliştirdikleri özgün bir dildir. Arapçadan da Farsçadan da yararlanmış ama ikisi de olmamış; yeni Türk kuşakları Osmanlı Türkçesini anlayabilmelidir ki, gelecekle geçmiş arasındaki köprüyü sağlam kurabilsinler.’’
Aslına bu konuda en öz demeci İlber Ortaylı vermiştir; ’’Osmanlıca öyle Fransızca ve Rusça gibi ayrı dil olarak anlaşılamaz, Arap harfleriyle yazılan bir Türkçedir. Her dil asırdan asıra bazı değişiklikler geçirir ama bu durum ayrı bir dilden söz etmeyi gerektirmez. Nihayet anneannemizle dedemizin mektuplaşma dilidir.’’
Netice itibariyle Dil namustur. Kamusu olmayanın namusu olmaz!
Ömer Aydın
YORUMLAR
Türkçe; Çin’den Adriyatik denizine kadar uzanan bir göçün kadim yolcusu,Türkçemiz günümüze gelene kadar birçok iklimi gezmiş bir çok farklı kültürle karşılaşmış Gök medeniyetinin çocuklarının konuştuğu kutlu dil.Türkçe; geçmişde siyasi amaçlar için insanların ağızlarından cınbızla çekilir gibi kelimelerin el konulan bir dönemin yetimi, bugün ise sosyal medya, basın yayın yoluyla kirletilen en kutlu değerimiz.
Bir kişi Türkçe üzerine yazıyorsa bu kadar çok dil yanlışı yapmamalı..
Çok haklısınız, son derece ciddiye alınması icabeden bir konuya temas ettiniz.
Malesef dedemizin yazdığını biz okuyamıyoruz bizim yazdığımızı da torumuz okuyamayacak.
dili kaybettikçe batıyoruz evvel emirde dilimize sahip çıkma şuurunu yerleştirmemiz icabetmektedir.
Bu gün ingilizler 500 sene önce yazmış olan Shakespare yi aslına ouygun şekilde gayat rahat okuyabilirken, bizde bazı kendini bilmezler akifin şiirilerini ( ne demekse ) sadeleştirmektedirler.
Hassasiyetiniz münasebetiyle teşekkürlerimi sunuyorum.
baki selamlar.