- 557 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yadettiğim bir an, ruhuma işleyen zaman!
O an çok çaresizdim
Suskunluğa mahkûm olacak kadar halsizdim
Kime ne diyebilirdim, terennüm ettiğim derdin esiriydim
Babam hayli saftı
Anam mutfak adına mütemadiyen kaygılıydı
Yokluk yanı başımızda, hicran her zaman karşımızdaydı
Maaş vakti gelince
Münhal olduğu üzere babam hiç bulunmazdı
Anam sabaha kadar uykusuz kalır ve beni de uyandırırdı
Gün ışımadan
Çarşıda ne kadar sabahçı kahve varsa bakardık
Korkuyla barışık yaşardık, henüz okul başlangıcına uzaktık
Ne derman vardı
Ve ne de binecek bir vasıta için karşılık vardı
Soğuk ve kaygı, korku ve ön yargı bir telaşla yanımızdaydı
Bu o kadar acıydı ki
Babam namına sinemde buharlaşan bir sancıydı
Aile niye vardı, efrat kim için kutsiyet cenahında hayâydı
Çok susamıştım
Yürümekten bizardım lakin anneme söylemezdim
Onun hicranını artırmamak adına çaresiz sukuta geçerdim
Aramak nafileydi
Yorgunluk her halimizde serzenişlerin habercisiydi
Annem nedameti davet ederek bedduaların refakatindeydi
Ne sıcak bir ekmek
Ve ne de hasreti çekilen bir yudum çay bulunmazdı
Her zaman denesiz çorba ve bir haftalık pişen ekmek vardı
Babam maaşı bitirince
Arkadaşlarının tavsiyesiyle bir âlemin keyfiyetinde
İki gün sonra karşımızdaydı, lakin ne para ve ne de ar hardı
Mustafa CİLASUN