- 1086 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ALİ OSMANDAN ÂL-İ OSMANA -5-
-Hatunum… En başta bu adını saydığım herifler başlarında Derviş Mehmet serseri si olaraktan altı kişi Menemenye bağlarında bol bol afyon çektiler. Sabah ezanı okunurken de Menemenye’ye indiler. Cami cemaatinin namaz kılmasını bekledikten sonra pis ayaklarıyla cami içine girip minberde bulunan yeşil örtüyü aldılar. Bunlardan dördünün belinde sonradan silah olduğunu anladığım aletler vardı.
-Yani sadece altı kişi ve dört tane silahla mı isyan yapıyorlar?
-Evet Hatunum ama dinle bak. Bunlardan Derviş Mehmet Bir sırığa geçirdiği yeşil örtüyü halka göstererek bağırmaya başladı. ‘’Ey Ahali küfre karşı şeriat bayrağını açtık. Herkes bu bayrak altında toplansın. Halifemiz Efendimiz Abdülmecit Han yetmiş bin askeriyle hududa geldi. Millete zorla şapka giydiren küffara karşı cihat ilan eyledi. Din-i islam adına bu cihada kim katılırsa ona ebedi saadet vardır. Her kim de cihaddan geri durursa ona ebedi azap vardır. Hem bu dünyada hem de ahirette.’’
-Şapka ne peki?
-Onu tam olarak anlayamadım ama sanırım değişik bir serpuş( Başlık ). Zaten biraz sonra kalabalıklaşan meydanda bazı adamların kafalarında değişik bir serpuş vardı.
-Bütün bu kıyamet bir serpuş yüzünden mi kopuyor?
-Yok hatunum yok…Serpuş işin bahanesi. Sebep çok daha farklı bir şey. Devleti idare edenlere karşı gibi görünüyor.
-Yani Ahmet Han ve sana karşı?
-Öyle olması gerekir ama ne Padişahımız Efendimiz ne de benim adım geçmiyor. Adı geçen tek kişi Abdülmecit.
-Yahu taktın Abdülmecit’e…Adülmecit sabi dahaaa sabiiii.
-Ben de bilirim hatunum…Lakin rüya işte bu. Adı geçen tek kişi o…Bir de ‘’Mustafa Kemal ‘’ diye bir isim duydum bu hainler taifesinin ağzından. Ona da çok kızıyorlar nedense.
-İyi de İbrahim…Koskoca Menemenye ahalisi bu altı kişiye bir şey demiyor mu?
-Demiyor hatunum…Öylece durup bakıyorlar. ‘’Bu altı kişi böyle ellerini kollarını sallaya sallaya buralara gelip, etrafta hükümetin bunca insanı varken bir ayaklanma yapabiliyorsa mutlaka arkalarında birileri vardır…Halife gerçekten de yetmiş bin askeriyle gelmiştir ‘’ diye korkuyorlar. Hatta içlerinde bunlara alkış tutanlar da oluyor.
-İyi ama biraz önce Menemenye’nin Yunan işgaline uğradığını, daha sonra da kurtulduğunu söyledin. Hem bu Derviş Mehmet de bir Rum çocuğu imiş. Bunu bilen bir sürü insan varmış. Buna rağmen böyle bir adamın ‘’Şeriat isteriz ‘’ demesine nasıl kanıyorlar? Şeriatı istemek kala kala bir Rum veled-i zinasına mı kalmış?
-Garip olan da o ya hatunum. Bu itin amcası daha önce Manisa Mutasarrıfı imiş.
Fatma Sultan atıldı.
-Manisa ne? Mutasarrıf ne demek?
-Manisa bizim Saruhan Sancağımız…Mutasarrıf da Sancak Beyi oluyor galiba. İşte buranın başı imiş bu itin amcası. Sonra Yunanlılar gelmiş buraları işgal etmişler. Bu Hüsnü de onlara yardımcı olmuş.
-Olmaz öyle şey. Yunan dediğin ne ki gelsin de bizim bir sancağımızı işgal etsin. Eti ne budu nedir Yunan’ın?
-Ben de şaştım hatun. Ama dedim ya rüya işte. Neyse…Sonra bu Mustafa Kemal gelmiş Yunan gavurunu sürüp çıkarmış buralardan. Bu Hüsnü de Girit’e kaçmış ve orada hristiyan olup adını değiştirmiş Hüsnüyadis diye.
-Şimdi dur…Benim kafam karıştı. Derviş Mehmet denen it bir hristiyan haininin yeğeni…Bunu Menemenye’de her kes biliyor. Buna rağmen Menemenye ahalisi kendilerini Yunandan kurtaran Mustafa Kemal’e karşı bu köpekle mi işbirliği ediyor? Ona inanıyorlar? Böyle bir şey olamaz. Olsa da ancak böyle rüyalarda olur.
-Ah Hatunum ah…Bazen rüyada bile olmaz dediğin şey dünyada oluyor maalesef. Menemenye halkının hepsi değil ama bir kısmı Derviş Mehmet’e inanıyor.
Daha sonra oldukça genç , Yirmi beş yaşlarında bir arslan parçası geliyor meydana. Yanında on kadar daha arslan parçası var. Kılık kıyafetleri ne yeniçeriye benziyor ne de sipahi askerimize lakin ellerindeki biraz farklı tüfenglerden belli ki onlar da asker. Bu arada Derviş Mehmet’in etrafında yüz kadar kalabalık birikmiş durumda ve bir meydanda zikir çekiyorlar güya. Oysa hepsi de aldıkları afyonun etkisiyle sarhoş vaziyetteler. Onları böyle kendinden geçmiş olarak gören ahali de bu serserileri vecd ile, Allah aşkıyla kendinden geçmiş Hak erenleri sanıyor.
-Peki İbrahim sen müdahale etmiyor musun? Ne biçim sadrazamsın sen? Koskoca bir isyan oluyor ama sen de durup seyrediyorsun. Bütün yükü o on kişinin üzerine yıkıyorsun. Yollasana yeniçeri kullarımızı. Bastırsana isyanı. Sen ne yapıyorsun?
-Hatunum ben o sırada yumurtalı, biberli, domatesli bir Girit yemeği( menemen ) yemekteyim. Elim koluma sanki nüzul inmiş ( felç gelmiş ) . Öylece bakıyorum…Bağırmak , yardım istemek istiyorum ama sesim çıkmıyor. Zaten meydanda Derviş Mehmet serserisinden başka hiç kimsenin sesi çıkmıyor.
-Allah Allah …Allah hayırlara tebdil eylesin. Sonra?
-Sonra o on kişilik çerilerin başında bulunan kişi kendini tanıtıyor ‘’ Ben asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Yaptığınız hareket bir isyandır. Suçtur. Şimdi hemen silahlarınızı bırakıp teslim olun’’ diyor? Derviş Mehmet ve adamlarına dil dökerek onları ikna etmeye çalışıyor. Adamlar ikna olmayınca sinirleniyor ve Derviş Mehmet’e iki tokat atıyor.
-Aferin arslanıma…Elleri dert görmesin. Sonra ?
-Sonra Hatunum bu Derviş Mehmet belindeki o acayip silaha davranıyor. Kubilay da davranıyor ama Kubilay’ın silahı bir kılıf içinde, Derviş Mehmet kelbininki ( köpek ) kılıfsız belinde olduğu için o daha çabuk çıkarıp Kubilay’ı topuğundan vuruyor. Yani bu acayip silah büyük bir patlamayla Kubilay’ın topuğunda koca bir delik açarak kanlar içinde kalmasını sağlıyor. Daha sonra iki kişi daha silahlarına davranıyor ama onlar da vuruluyor. Ahali ‘’ Zabit vuruldu…Bekçi Şevki ve Hasan Vuruldu’’diye bağrışmaya başlıyor.
-Bekçi ne peki?
-Tam bilemedim ama bizim asesler( Osmanlı Devletinde gece bekçisi ) gibi bir şey sanırım. Sonra o on tane arslan vardı ya işte onlar tüfenglerini ateşliyorlar. Tüfengler ses çıkararak patlıyor ama Derviş Mehmet’e hiç bir şey olmuyor.
-Niçin? Tüfenglerde misket( mermi ) yok mu?
-Yok hatun. Tüfengler kurusıkı doldurulmuş talim tüfengleri…
-Bu on çeri ve Kubilay talim tüfengi ile mi gelmişler oraya? Desene birileri Kubilay’ı kurban eylemiş.
-Evet Hatun…Kubilay’ı kurban eylemiş birileri…
Anlatılan rüyanın dehşeti içerisinde kalan Fatma Sultan kendisine bir bardak su doldurup bir yudumda içtikten sonra nefes nefese sordu.
-Çok korkunç bütün bunlar İbrahim. Çok korkunç. Rabbim hayırlara tebdil eylesin. Daha sonra ne oluyor peki?
-Sonra Derviş Mehmet ‘’İşte görüyorsunuz küffarın attığı kurşun bana işlemiyor. Ben ahir zamanda geleceği bildirilen Mehdiyim. ‘’ Gelin hep beraber sancak-ı şerif altında toplanın. Bana biat edin’’ diyor.
-Haşa, sümme hâşâ…Bir de Mehdilik mi iddia ediyor?
-Evet Hatun … İddiadan da öte kendisi bile inanıyor Mehdi olduğuna. Tüfengler onu öldürmedi ya…Namussuz kelp , palavracı Acemler gibi kendi yalanına kendisi de inanıyor. Tabii ki bu durumu gören ahaliden bazıları da inanıyor Derviş Mehmet deyyusuna. Onu alkışlamaya, tekbirler getirmeye başlıyorlar.
-Yani biraz önce Yunan tohumu olduğunu söyledikleri adamın şimdi ‘’Mehdi’’ olduğuna inanıyorlar ha? Bu ne cehalet?
-Ahali böyledir hatun. Onlara biraz sihir, biraz göz boyama yap hemen her şeye inanırlar. Neyse…Daha sonra Derviş Mehmet’e tüfeng kar etmediğini gören o on çeri de kaçmaya başlıyor. Derviş Mehmet de adına Belediye Meydanı denilen alandan yaralı yaralı Hükümet Konağına denilen yere doğru ilerliyor.
-Belediye Meydanı mı? Hükümet Konağı mı? Onlar da ne ki? Ne biçim isimler böyle. Ne demekmiş ki?
-Belediye şehr-emini gibi bir şey…Hükümet Konağı da bâb-ı sadaret…
-Bâb-ı Sadaret’in Menemenye’de ne işi var? Hem senin olman gerekmiyor mu orada?
-Dedim ya hatun bir garip rüya bu. Bâb-ı sadaret ( Sadrazamlık kapısı ) Kubilay’ın yüzüne kapanıyor. İçeridekilerin hiç biri Kubilay’ı içeri almıyor. Bunun üzerine Kubilay dönerek camiye sığınmaya çalışıyor. Derviş Mehmet Mel’unu da peşinden girip onun göğsüne çöküyor.
İbrahim Paşa rüyasının bu yerinde iplik iplik gözyaşları dökmeye başladı.
Fatma Sultan zevk-u safaya düşkün olması dışında çok mükemmel bir koca, iyiliksever bir insan, karıncayı bile incitmekten çekinecek kadar naif bir insan olan kocasının ilk kez ağladığına şahit oluyordu. İçkisi, işreti de olmasa İbrahim Paşa melekler seviyesinde bir insandı onun gözünde. Hatta belki Yüce Mevla çiçek hastalığı iletine onun zamanında deva bulunmasının yüzü suyu hürmetine İbrahim Paşa’yı affedip cennetine dahil edecekti.
Evet…İbrahim Paşa çok yakında öteki aleme gidecekti. Cennete mi cehenneme mi orasını ancak Allah bilirdi ama kesin olan İbrahim Paşanın çok yakında öteki aleme gideceği idi. Ama melek olarak, ama şeytan olarak…
YORUMLAR
ibrahim bu rüyadan sonra hangi rüyayı görecek yoksa yazı osmanlının kaldığı yerindenmi devam edecek
selamlar sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA tarafından 3/5/2012 8:36:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Hocam sizinle şu an beraber zor bir yola girdik...Sizin işiniz biraz daha kolay çünkü Tarih sizin branşınız...Bana rabbim yardım etsin ...her geçen bölüm daha da zorlanıyorum demliğin demini tutturmak zor...Çünkü objektif davranmak lazımmış ya(!) neye göre ve kime göre objektif onu da bilmiyorum ya...Ha çok taktığım yok bu konuyu lakin yine de dikkat etmeye çalışıyorum..Eğer bir eseri oluşturan kişi vicdani olarak rahatsa gerisi laf'ı güzaf bana göre...Her zaman ki gibi akıcı ve bilgilendiriciydi...selam ve hürmetlerimle
sami biberoğulları
Dediğin gibi benim işim daha kolay görünse de benim konum daha hassas bir konu. Ben sadece olanları, olayları ortaya sereceğim. Ara sıra kendi sorularım da olacak. Ama yorumu okuyuculara bırakacağım. Çünkü amacım bir şeyler kanıtlamak değil. Ben tarihin nasıl tekerrür ettiğini ifade etmeye çalışıyorum hepsi bu. Bence sen de öyle yap. Bu arada lehte ya da aleyhte görüşler elbette olacaktır. Saygı ile karşılamak lazım. Kendini sıkma fazla. Dediğn gibi vicdanen rahatsan gerisi önemli değil.
Selam ve saygılarımla.
Erzurumlu Selim
sami biberoğulları
Erzurumlu Selim
Ne diyir Erzurumlu şair...
Gubban oluram o iki gözün hepsine...
Hepsine ama heç birine
sufatan ölim,yanında galim
ya gah gel ya da gahim ben gelim...he he he...:)))))))))
Erzurumlu Selim
Aynur Engindeniz
Saygılar.
Sami Bey, çalışmanızı bu bölüm de dahil olmak üzere tamamıyla okudum. Şahsi kanaatimdir: çok başarılısınız. Yeteneklisiniz. Öyküyü okura geçirme yeteneğiniz son derece etkin. Fakat tarihi öyküler ya da romanlar objektif bir gözle yazılmazsa okuduğumuz hiç birşey İnkılap tarihinde bize öğretilenlerden öteye geçmez. Deyin ki; tarihi subjektif anlatmak ne kadar mümkündür? Tarihten geçtim, günümüzdeki olayları bile subjektif bir şekilde anlatamıyorken üzerinden yüzlerce onlarca yıl geçmiş meseleleri kendi ideolojinizi hasıraltı etmeden yazmak ne kadar mümkün?
İbrahim Paşanın rüyası, kabul edin ki tarihi bir çalışmanın ciddiyetinden oldukça uzak. Hani bir iki şeyi tuttursa yin mantıklı kabul edecektim. Ama kazıklardan, içilen afyona kadar herşeyi bilmesi -ya da bildiğini zannetmesi- hiç normal değil.
Eğitiminiz tarih üzerineydi sanırım. Sizinle tarih bilgisi yarıştırmam söz konusu değil. Fakat dediğim gibi ben başladığınız çizgiden kaydığınızı ve artık ister istemez taraflı yazdığınızı düşünüyorum.
Fırsat buldukça öyküye döneceğim.
Saygılar.
Aynur Engindeniz tarafından 3/5/2012 2:40:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Yorumunuzu büyük bir zevkle okudum. Zevkle okudum diyorum çünkü bu sitedeki yazar arkadaşlarım içinde en önemsediğim yazarlardan birisisiniz.
Yorumunuzda belirttiğiniz hususlara gelince:
1- Tarihi olaylarlarda tarafsızlıktan kaydığm hususndaki eleştirileriniz eğer Menemen Olayı ile ilgili ise hemen belirteyim daha bitmedi. Bir bölüm daha işleyeceğim bu olayı. O bölümü ve sonrasında benim kendi görüşlerimi yazacağım notları okuduktan sonra konuyu bir kez daha tartışabiliriz.
2- İbrahim Paşa'nın bahsi geçen kişilerin afyon kullanması ve kazıklar ( ki bunu anlamadım. Yazıda kazık kelimesini kullanmadığımı sanıyorum ) konusuna kadar bilmesi tabii ki imkansızdır. Ama Menemen Olayını tüm yönleriyle anlatmak istiyorsam bunu İbrahim Paşanın rüyasının içine tafsilatlı bir şekilde sokmaktan başka seçenek var mıdır?
3-Hayatımda ilk kez bir roman yazma girişiminde bullunuyorum. Elbette ki pek çok acemiliklerim olacaktır.
Tahmin ediyorum ki başladığım çizgiden kaydığım yolundaki görüşleriniz biraz acele oldu. Bundan sonrakşi bölüü okuduktan sonra hâla aynı görüşte olursanız bana sebeplerini daha tafsilatlı olarak yazmanızı özellikle rica ederim. Çünkü bu yazı dizisine gerçekten de çok önem veriyorum ve bütün kalbimle tarafsız bir yazı dizisi ortaya çıkarmaya çalışıyorum.
Her türlü eleştirileriniz yanında yönlendirme, , bilgi ekleme, yardımcı olma türünden katkılarınıza sonuna kadar açığım.
Desteklerinizi esirgemeyeceğiniz inancı ve umuduyla saygılarımı sunuyorum.
Aynur Engindeniz
Ben de bir okur olarak size şu söylüyorum. Bir kişinin bu kadar uzun bir rüyayı bütün ayrıntılarıyla hataırlaması çok mümkün bir durum değil. İlle de rüya olarak anlatmak istiyorsanız, bunu bir kaç rüyaya bölebilirsiniz. Yani İbrahim paşa her gece yarım rüyalar görür, sonra bunları birleştirir. Hem böylesi daha mantıklı olurdu, hem de olayın gizemi artardı bana göre...
Ben roman çizgisinden kaydı derken herhangi bir yana yönelmenizin dışında anlatım olarak da başlardaki sıkılığı göremediğimi kastetmiştim. "İt, köpek, veled-i zina" gibi kelimelerin yerine daha can alıcı ama "basit hakaret" içermeyen kelimeler kullanabilirdiniz.
Dediğim gibi okumaktan vazgeçmiş değilim. Devamını da fırsat buldukça okuyacağım inşallah. Ben ancak fikrimi söylerim yönlendirmek, birşeyler eklemek haddim ya da görevim değil.
İnşallah başarılarınız hayırlısıyla artarak devam eder hocam. Alınganlık göstermediğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum. Ayrıca yüzüme karşı olgunluk gösterip, arkamdan demediğini bırakmayanlardan olmadığınızı da umut ediyorum.
Biliyorsunuz ki, daha sizi kimseler okumazken ben okuyordum.Her ortamda yeteneğinizi dile getirdim. Bunları neden söylüyorum, eleştirilerimden lütfen kimse art niyet çıkartmasın diye...
Saygılar tekrar.
sami biberoğulları
İbrahim Paşanın uzzzun rüyasına gelince: İnanın bana başta aynen sizn dediğiniz gibi bölmeyi ve değişik zamanlarda gördürmeyi düşündüm. Ama bu sefer de ''Arkadaşım bu ne ya adam rüya mı görüyor dizi film senaryosu mu yazıyor'' eleştirileri gelebilir diye vaz geçtim. Tek seferde çıksın dedim bu rüya.
Yazdığım olaylarla ilgili eksik bıraktığım ya da yanlış aktarım yaptığım konular olabilir. Neticede benim gözümden kaçan bir kaynak olabilir elinizde ve oradan bana bir bilgi ulaştırabilirsiniz '' bu da var'' diye. Bundan büyük bir memnuniyet duyarım.
Ben hiç kimsenin yüzüne karşı olgunluk gösterip de arkasından olmadık laf söylemem. Söyleyeceğim her ne ise bunu direkt o kişiye söylerim. Gerekirse küfürümü bile esirgemem.
Umarım sizde '' ikiyüzlü '' intibasını uyandıracak bir davranış içinde olmamışımdır. Bundan Allah'a sığınırım
Selam ve saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Boşa konuşuyoruz biz.
İsteyen istediğini yazsın. Bir yalan tarih de sizler yazarsınız dert mi? Bizim kaynağından değil de magazinden öğrenmeye meraklı milletimiz de dersini ezber eder.
Saygılar.
sami biberoğulları
İnanın bana Erzurumlu Selim kardeşimin size yaptığı yorumdan hiçbir yoktu. Aynı şekilde Kenur Kardeşime yaptığı yorumu da okumamıştım. Zaten dikkat edecek olursanız arkadaşıma yapılan yorum ve eleştirileri saygıyla karşılamamız gerektiğini belirtmişim.
Arkadaşımın yaptığı yorumun tarafımdan etkili yorum olarak seçilmesi ise bana yaptığı itifat dolayısıyladır. Hepimiz insanız ve zaaflarımız var. Övgü almak da işte bu zaaflarımızdan biri. Dolayısıyla arkadaşımın yorumunu beğenmem ''Laf-ı güzaf'' ifadesinden dolayı değildir.
Selam ve saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Saygılar tekrar.
Erzurumlu Selim
Hocam;zaman tünelinden geçtik olayların içindeyiz.Bakalım neler göreceğiz Yüzbaşı emir verecek karışmayın diyecek mi.Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Bahsettiğin Yüzbaşı Fahri...Onun ''Karışmayın'' gibi bir ifadesine rastlamadım. Ama başka şeyler var ki bir sonraki bölümde onlara dokunacağım. Menemen olayı henüz bitmedi.
Yazdığım ve yazacağım her bölümde katkılarınızı mutlaka beklerim. Bana mesaj olarak ya da buraya eleştiri olarak gönderirseniz sevinirm.
Selam ve saygılarımla.
Günaydın hocam...
Rüyalar ve gerçekler içiçe anlatılmış, emeğinize sağlık...
Tebrik ve sevgilerimi yolluyorum...
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar benden.
ya hocam sana bayılıyorum adını değiştirmiş.... yani HÜSNÜYADİS....koptum arkadaş bir ömürsün hocam saygılar
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Hocam çok güzeldi yine. Rüya aleminde gerçekler gün yüzüne çıkıyor. Emeğinize sağlık. Saygılarımla...
sami biberoğulları
İlgi ile takip ettiğiniz için çok çok teşekkürler.
Selam ve saygılarımla.