- 1611 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnızlığın Kanat Sesleri 10
Sanma parmaklarım harflere vurgun, öyle büyük boşluklar bıraktın ki yüreğim bir dışa vurum sentezliyor her gece. Sen, umursamaz bir çocuk, kendimden bile sakındığım.
Ne çıkmazmış, bir kum tanesi tıkamışken zamanı, ömür tüketmenin umudu! Ve bu çıkmazda kaybolan ruhun çaresizliği, ne acıymış zamanı büker gibi geçmişe gitmek ve tıpkı bir altın vuruş gibi ölümü çakmak yüreğine.
Sadece sana üzüldüm sanma, ben acılarımdan bir saray yapmış yalnızlığın koltuğunda hüküm süren bir kralım ve o diyarın hudutları öyle kanlı ayrılıkların izlerini taşıyor ki, sanma sadece senin ayrılığın hüküm sürüyor.
Sen kokulu sokakların yüzü güleç çocuklarıydı sevdalarım, saf ve karşılıksız... Ama yok, kirlettim o çocuğu ayrılığın kucağında zevke getirdim, şimdi her gece başka bir tenin zevkinde, gözyaşı döküyorum sanma; artık heba olan, doğmayacak çocuklarım sadece...
Gözler etkilemiyor artık beni, gülüşler ya da masum bir ifade, öyle ruhsuz ki bedenim odam sen bile kokmuyor. Bir tek şarkılar var beni terk etmeyen ve dinlediğimde kokunu birer meleğin ellerinde bana getiren ama onlar bile ayrılıktan yana, sen gittin ya şarkılar küskün bana.
Sonsuz bir şarkıydın sen oysa, dinlemekten bıkmayacağım en kutsal melodiydin ve en çok sen acıttın içimi, yüreğime adını dövdün giderken her atışı tıpkı Tanrıyaymış gibi sana zikir oluyor.
Ac/dım kadar eminim umrunda bile değil, aklının odaları kapalı bana ve ben o odalardaki bir ders kitabı kıymetinde bile değilim. Umrumda olmazdı zaman, izafi bir ayrılığın tanımı olsaydı ardına bakmadan gittiğin an; ama sen zamanın ta kendisisin.
Akroztij aşklar yaşamadım ben her soluğun başında çakılıydı adın, ama sen o kadar ölçülü bir hayat yaşıyordunki başını kaldırıpta kitaplardaki manalardan, göremedin adını yüreğime taç yaptığım şiirlerde seni sevmeyi kendime altıncı şart yaptığımı.
Tanrı’ nın yarattığı en aptal varlıklar olup çıkıyoruz, biri bize ’seni seviyorum’ dediği zaman. Çünkü hemen inanıyoruz. İnançlarımız en büyük acizliğimiz. Ve ben seni sevdiğim için acizim, yani sen; tanımlayamadığım en büyük aptallığımsın.
Şimdi ben ellerimle katlıyorum sevdalarımı, katıksız bir çocuk hevesi gözlerimde.
Uçak vurgun ...
Ellerim kirliymiş kimin umrunda, üzerim kir pas, kazıyorum sayfalara,
Ama o kadar habersizim ki aşk öldürüyor beni bir şeker kırmızısında.
Anlamları süzüyorum kelimeler de, umutlarımın gökyüzünde,
Ve yan mahallenin taş atıp kaçan yaramaz çocuğu olup çıkıyorsun birden,
Gölgeler çakılıyor geleceğimin en delikanlı sevdalarına.
Anlaman için gerçekten yaşaman lazım, ben mananın belini bükmüş bir bilgeyim, kendini tamamlaman için okuman değil acı çekmen gerekir çocuk, ben bana düşen acıyı ilk merhabamdan beri çekiyorum, sanma göremedim sonun ne olacağını ama bilge olmak kolay değil çocuk, acı çekmek gerekiyor.
Şimdi bütün anmalar bir özlemin içerisinde.
Şimdi bütün özlemler bir ruhun gizli dehlizinde.
Ve kaçmak için bir göz karası bekliyorlar umutla.
Yalnızlığa müebbet yemiş bir adamın içinde.
Anlıyor musun çocuk! Fazla derine inmeye, süslü sözlere gerek yok, özledim!
Suskunluğum unutmuşluğumdan değil,
Ben dudaklarıma dövüyorum bütün gidenlerimi.
Gelirdim emin ol, çıkardım karşına belki bir ders sonrası belki bir dersin öncesi ama yok gelemem zerre yok sevdiğinin, beni düşündüğünün kanıtı.
Merak ediyorum hiç mi koymadı ayrılık sana, hiç mi acım olmadı yüreğinin derinlerinde, ne yani her şeyin yalan mıydı!
Timur KOHEN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.