Kendini Yeniden Yarat
Arınma
Üzerine ne çok şey yapışmış, daha sen küçükken, hiçbir şeyin farkında olmadan üzerine yapıştırılanları almışsın. İlerideki seçimlerinin de üzerine yapıştırılanlar tarafından yönetileceğini hiç bilemeden. Ve eğer şimdi soyunmazsan, onlardan arınmazsan korkarım seçimlerini hep üstündekiler yönetecek. Ve bu senin için en korkunç olanı. Değişime açılan tüm kapıları kapatan bir noktada mahkum kalırsın. Mahkumluktan kurtulmak için soyunmalısın, hem de çırılçıplak! Soyunmak içinse nerene neyin yapıştırıldığını bulmalısın. Bunun cevap anahtarı senin derinliklerinde gizli... Yoksa kendini yeniden yaratamazsın. Şimdi gördüğün, aynada baktığın yüz, birileriyle sohbet eden kişi sen değilsin! Bunu bazen sen de fark ediyorsun. Kendine yabancılaşıyorsun. Yaptıklarının, yapmış olduklarının sana ait olmamış olmasını diliyorsan eğer, evet, kesinlikle işe soyunmakla başlamalısın!
Aceleci olduğunu biliyorum. Hemen ulaşmak istiyorsun. Derhal soyunmak. Ve arınmak... Ama bu hem kıyafetlerini çıkarmak kadar kolay hem de çıkaramamak kadar zorlayıcı. Düşünsene bir minibüsün içinde çırılçıplaksın! İşlek caddeden karşıdan karşıya geçiyorsun. Herkesin birden üzerine doğru yürüdüğü hissiyle boğuluyorsun. Herkesin gözünün sana çevrildiğini düşünmek bile kıyafetlere sarılmana bir neden! Büyük bir sebep. Diğerlerinden farklı olmak, diğerleri gibi görünmemek, üstüne üstlük herkesin yadırgayacağını bildiğin bir biçimde toplum içinde dolaşmak senin en büyük kabusun! İşte buradan yola çıkmalısın.
Tabi ki sana gerçek anlamda kıyafetlerini çıkart demiyorum. Bunu yaparsan deli diye akıl hastanesine kapatılırsın. Ve sonra akıllı olduğunu ispat etmek için de çok çaba sarf etmen gerekir. Çünkü üstüne delilik yapıştırılır. Hem de en olmayacak yere –alnının tam ortasına. İnsan alnının ortasını göremez. Nasıl görsün ki, göremediği için orada yapışkanlı şeye bakanların gerçekte ne gördüğünü de bilemez.
Sen bilmek zorundasın!
İçinde bunca zamandır uyutmakta olduğun yaratıcılığına çevirmeni istiyorum başını. O, orada seni bekliyor. Zorla uyutulmaya çalışılan bir çocuk gibi... Hırçın, asi, söz dinlemiyor. Senin başına çoğunlukla bela oluyor. Çünkü yaratıcılık uyumak istemiyor. Sense onunla ne yapacağını bilemediğinden, evet, sırf bu sudan sebepten, onu uyutmaya zorluyorsun. Zaten bütün sebepler sudan yapılmıştır!.. Ve sudan sebeplerle ne büyük bir nimeti kendi ellerinle itiyorsun.
Eğer arınmak istiyorsan, bütün şartlanmalardan kurtulmak zorundasın. Aksi halde ‘ben’ dediğin şey ‘ben’den başka bir şeydir. Sadece bir örtünmedir. Ben, ise o örtünün altındakidir. Örtüyü aç ve ‘ben’ini ortaya çıkar: arın. Ancak bu şekilde gerçek bir arınma gerçekleşir.
Sen, kendini aramalısın. Asıl amacın bu olmalıdır. Ona ulaştığında o sana istediğin tüm diğer şeyleri de sunacaktır. Sihirli bir kapı gibidir eşiğinde şu an durduğun. Oradan içeriye gir. Bırak kelimeler seni coştursun. Arınma bir tür aktivite içinde çırpındığın bir alan değil, eylem içinde kendi gerçekliğini sunsun. İzin ver... Bunun için de kendini araştırmalısın. İzin veren olmalısın. Kendine izin vermelisin! Evet, bir ansiklopedinin sayfalarını çevirir gibi, kendi sayfalarını çevirmelisin. Neyi ne için yaptığını bulmalısın. Aksi halde bu hayat senin değil, seni örten şeylerin hayatı olur.
YORUMLAR
Arınmak kolay değil gerçekten.
Ahmed Hulusi nin kitaplarını okudunuz mu siz, onun esintilerini hissettim satırlarınızda.
Kibirden,hırstan,şehvetten ve hasedten arınma çalışmaları akıl ve ilimle bir eğitmen eşliğinde yapılır bence.
Bu meşakkatlı bir yol.
Arınanlara ne mutlu.
Güzel yazıydı kutlarım zevkle okudum