- 1679 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
28 Şubat postmost Darbesi
28 Şubat darbesi ile ilgili yargı sürecinin başladığı bugünlerde herkes bu ateşten kaçmaya çalışıyor. Sanki dindarları o dönemde ateşe atanlar kendileri değilmiş gibi…
İfşaatların, anıların, karalamaların ve gizli kalmış belgelerin açığa çıktığı şu sıralarda en çarpıcı olanlarından 2. si Hürriyet Gazetesi ekseninde gelişti. 1.si Gazeteci-yazar Aslan DEĞİRMENCİ’nin kaleminden çıktı. Bu çok değerli esere sonra değineceğim. Çünkü önce komiğinden başlamak istiyorum. Değerlisine sonra…
Geçen gün Emin ÇÖLAŞAN ile Hürriyet Gazetesi-amiral gemisi eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul ÖZKÖK bir ifşaat yüzünden birbirlerine girdiler. Gerçi ÖZKÖK bu açıklamasının bir benzerini 1999’daki bir yazısında da anlatmıştı ama o yıllarda Emin ÇÖLAŞAN yazıyı görmemişti! Nede olsa yazan genel yayın yönetmeni ve o da o yıllarda darbeci olduğunu gizleme gereği duymuyordu.
Aslında bildim bileli ÇÖLAŞAN katı laikçi, totaliter, tek tipçi, statükocu, elitist, beyaz Türk… offf çok uzattım galiba, bildim bileli Emin ÇÖLAŞAN tipik bir darbeci. Hal bu olunca da 28 Şubat sürecinde dönemin genelkurmay 2. başkanı Çevik BİR’e “paşam, darbe var mı, yok mu” diye sormasını yadırgamıyorum. Zira ÇÖLAŞAN daha yakın tarihlerde genelkurmay başkanlarını “sert” bulmadığı için çok kötü eleştirmişti.
Bu işin bir yönü,
Asıl acı olan, Hürriyet Gazetesinin genel yayın yönetmeni ve yazarlarının genelkurmay başkanlığı karargâhında ne aradıkları? Gazetecilerin o dönemde askere ziyaretlerinin amaçları belliydi;
Patronlarının kasalarını doldurmak için darbeye teşvik,
Bu acilen mümkün görünmüyorsa gerçekleşinceye kadar ihalelerde arabuluculuk…
Gazeteleri değil de karargâh merkezleri olmuştu bu apoletli gazetecilerin ve ellerinde gelse bir gün gecikmeden darbe yaptıracaklardı.
Evet, “saygıdeğer basınımızın güzide temsilcileri” bu işler için karargâha mutad olan! ziyaretlerini yapıyorlardı. E tabi, bunun karşılığında da askerlerin siparişleri alınırdı. Yok, yanlış anlamadınız da manşetle beraber diğer siparişler…
Acaba ÖZKÖK ve avanesi o günlerde genelkurmaydan hangi siparişleri almıştı.
Mesela “Gerekirse silah kullanırız” mı?
Yoksa “Siyasete balans ayarı yapıldı” mı?
Ya da “Tank sesleri” mi?
Veya "Ya uy, ya çekil" mi?
Olur ya, habercilik aşkına en uygun manşeti askerlerden duymak istemiş olabilirlerdi.
İroni yapmıyorum, inanın o günleri yaşayan biri olarak olup biteni aktarmaya çalışıyorum. Yanlış hatırladığım falan yok, 28 Şubat’ta yaşım “yolun yarısı”nı geçmiş yetişkin bir adamdım. 12 Mart 1971 muhtırasını bile hatırlıyorum. Yani, hatırlamamda herhangi bir sorun yok.
Bunu çok yazdım, yeniden aynı şeyleri yazmak istemiyorum ve sözü değerli gazeteci dostum, kardeşim Aslan DEĞİRMENCİ Beyin kitabına bırakıyorum. Sevgili Aslan DEĞİRMENCİ aynı zamanda Milat Gazetesi Ankara temsilcisi.
Aslan DEĞİRMENCİ beyin Çıra yayınlarından çıkan “28 Şubat’ın Çözülen Kodları Belgeleriyle 28 Şubat” adlı kitabı meramımızı ifade için yeterlidir. Titiz çalışmasıyla ortaya koyduğu eserin çok ses getireceğine ve tartışmaların farklı boyutlarda yapılmasına katkı sunacağına inanıyorum. 28 Şubat’ın prospektüsü/anlama klavuzu olarak adlandırılması boşuna değil.
Kitabı hakkında yazılan yorumlara bakalım;
“Aslan Değirmenci’nin kitabı Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca hazırlanan ıslak imzalı bir belgeyle personelin fişlendiği bir formla başlıyor. STK’ların, askerlerin, medya mensuplarının fişlendiği, tümamirallere kadar yasadışı bilgi kayıtlarının tutulduğu bir düzenin bu düzeyde deşifre edilmesi oldukça aydınlatıcı. Kitapta yer alan bir diğer önemli belge de, Balyoz sanığı Çetin Doğan imzalı Gizli ibareli bir fişlemeyi içeriyor. Kuvvet Komutanlıklarına gönderilen belgede, camilerde verilen vaazların denetim altına alınması, camilerde görev yapan personelin titizlikle takibi istenmekte.”
(Vatandaşını fişleyenlerle ilgili daha önce “Fişleyenler ve Fişlenenler” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. A. AY)
“28 Şubat darbesinden söz edildiğinde adı geçen kurumların başında gelen Batı Çalışma Grubu’na dair önemli belgeler de Aslan Değirmenci’nin kitabında yer alıyor. BÇG tarafından hazırlanan ve komutanlıklara gönderilen “Personel Durum Takip Çizelgesi” formuyla, dindar subayların nasıl fişlendiğini gösteren belgeler de ilk kez Değirmenci’nin kitabıyla gün yüzüne çıkıyor.”
(Bu “Takip Çizelgesi”nde bütün detaylara inilmiş. Neredeyse bir okula kaç gün devam ettiği bile yer alıyor. Hele bu okul İmam-Hatip ise- birkaç gün gitmiş ise bile onlar için bir “rezerv” niteliğindeydi. A. AY)
Şimdi bu kitaptan sonra pek çok “saygın” bildiğiniz kişinin ne hale geleceğini hep beraber görelim.
Tebrikler Aslan DEĞİRMENCİ, perde iyice aralandı…
Twitter: @AhmetAY_
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.