- 1906 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYLE HASRETİMKİ SANA
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.
Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.
Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum.
Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin.
Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.
Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum.
Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok..........
Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez.
İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası....
Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım.
Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.
Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?
sorma
ben kimim, adım ne, nereden geldim
kim açtı bu kahrolası çukuru yüreğimde
kimi sevdim, kime özlemim
kaç yıl sevda doldu iliklerime
kaç yıl eksildim.
tut ki, bir pınarım suyu kesik
akamadım nazlı nehirlere tut ki
susturulmuş binlerce türkü
bastırılmış binlerce acıyım
baştanbaşa aşk ve ateş
tut ki, incinmiş bir gülüşüm
gecikmiş bir düş
bir ateşin çemberinde
yarım kalmış sevinçler kanayan
tut ki, kar altında sevincim
bütün mevsimlere küsmüşüm
kanadı kırık bir serçeyim tut ki
dağlarda koparılmış kınalı bir çiçek
ateşin zulmünü gördüm
suyun ihanetini
baştanbaşa aşk
baştanbaşa hasret
susturulmuş
milyonlarca türküyüm
bir sarı çiçek
bir sarmaşık belki
çözer dilini yüreğimin
ihanetlerin kilitlediği
yazımı düzenleyip sunan oglum yusuf karademir
YORUMLAR
Bu yazı yazı değil ateş sağanağı zaten yanık yüreğimi bir ucundan tutuşturdu cayır cayır yaktı sarhoş etti gözlerimin nemi hiç kurumazdı coşkun pıar etti ellerine sağlık diyorum böyle gönüllerde var daha dünyada demekki aşk öldü diyorlar yalan söylüyorlaryüreğindeki sevgi hiç eksilmesin bırak ssevgisiz yürekler kendi karanlığında erisin
MÜKEMMELDİ DİZİLİŞLER...HAYRAN KALDIM SADAKAT VE BAĞLILIĞINIZA...YAZILAR LİSAN OLMUŞ AKMIŞ AŞKIN DİLİNDEN...HAYATINIZDA BAŞARI VE GÜLÜCÜKLER DİLERİM SİZE...GÜÇLÜ KALSIN YÜREĞİNİZ BEL Kİ BEN GİBİ GÜÇSÜZ BİRİNE DERMAN GİBİ AKIL OLUR DÜŞÜNLERİMİN DİZİMLERİNDE...HASRET HER GECE DÜŞLERİMDE YAŞANIR..AMA İNAN GİDENLER PİŞMAN...AMA BİLEMEZ UTANIRLAR DÖNMEYE ..OYSA DÖNSELER Bİ..HAYAT DAHA GÜZEL GÖRÜCEKLER AMA...İNSAN KENDİ HATALARINDA UTANIR YANLIŞLARINI ANLADIĞI ZAMAN...BAKACAK YÜZ OLMAZ GERİYE...BELKİ İSTEYİPTE DÖNEMEMEKTEDİR GİDENLER...BİZ BİLMEDEN...ALLAHIM SEN BİZE YARDIM ET...SEN BİZİ DOĞRU YOLA YÜRÜT...AKLIMIZI KORU...BU AŞK DİYE VERDİĞİN DUYGU SINAVDIR BİZE...HEPİMİZE BU SINAVDAN GEÇMEYİ NASİP EYLE...SEN BİZE GÜÇ KUVVET VER ALLAHIM...
Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş kıyamete kadar sökülmez imiş
Aşk ile insan elbet güneşe benzer ve aşksız gönül taşa benzer
Aşksız bahar dallarını kuru bir ayaz boğar
Aşk kayıp giderse dünyadan ebed kıyamet olur sevgisizlik gelir dünya cehennem olur
Kutlarım aşkın yüreğinde gül olup bir ömür mutluluklar açarak yaşamına güzellikler getirsin dileklerimle mutlu kal
sorma
ben kimim, adım ne, nereden geldim
kim açtı bu kahrolası çukuru yüreğimde
kimi sevdim, kime özlemim
kaç yıl sevda doldu iliklerime
kaç yıl eksildim.
tut ki, bir pınarım suyu kesik
akamadım nazlı nehirlere tut ki
susturulmuş binlerce türkü
bastırılmış binlerce acıyım
Muhteşem bir şekilde duygular dile gelmiş....Emeğinize yüreğinize sağlık..Sizi kutluyorum...
Duyguların yağmurları düşer gönlümüze, sellere karışır hayal kırıklıkları, tüm heybetiyle yaşama tutunur belleğimizin tozlu köşelerinde. Hatırladıkça buğulanır gözler, neydi güneş doğarken yarınlara dair hayaller, nasıl da kaybolur akşam karanlığı çökünce gamzeler! Fikre musallat olur karamsarlık baharda hazan niyetine, bir daha gelecek mi cemreler, gözler ufka dalıp bekler delicesine!
Şiir gibi bir paylaşımdı yazınız. Emeği geçen oğlunuzu ve sizi bütün samimiyetimle kutluyor, gönül dolusu selam ve saygılarımı sunuyorum.