- 1020 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞANMIŞ HİKÂYE: BULUĞ BEY
“ESRARENGİZ ŞATO”
Osmanlı donanması Adriyatik denizinde, Buluğ Bey kaptanıderyasıyla korsan avına çıkmıştı, denizin ani kabarmasıyla, fırtına sonrası kaptanıderyada can pazarı yaşandı, kısa zaman içinde koca kaptanıderya sulara gömüldü, Buluğ Bey, kızanlar, kürekçiler denize savruldular.
Denizde can pazarı yaşanırken, Buluğ Bey kolları ile adeta suları yararak, sahile bitkin halde yetişti, önce kumlara uzanandı dinlendi ve yavaşça ayağa kalktı, hemen yakınında bir kısrağı fark etti, kısrağa yavaşça yaklaştı, yularından yakaladı ve çevreyi gözledi, en ufak bir kıpırdama hissetmeyince önce kısrağı bir okşadı bir atlayışla ata bindi, kısrak hafif bir şahlandı sonra sakinleşti.
Buluğ Bey atla şöyle bir sahili turlar, kaptanıderyadan kalıntı ve kızanlardan sahile gelenleri aradı, karanlık ve şiddetli yağış içinde hiçbir iz bulamadı, at geceyi geçirecek bir yer bulmak için orman içine sürdü, kısa zamanda düz bir ova ve ovanın başlangıcında bir şato gördü, şato ışıl ışıl aydınlıktı.
Kaleye tırmanarak, kale içine giren Buluğ Bey şatonun kapasını attan inerek çaldı, at ise gözden kaybolmuş, kapı açılmıştı. Buluğ Bey huzursuzlaşmış, kılıcın kabzasına elini koyarak geceyi geçirecek bir yer arıyorum deyince, kapıyı açan bayan hizmetli, “salona buyurun” efendim diyerek, Buluğ Bey’i içeri alır.
Kocaman bir şato içinde salonu gözden geçiren Buluğ Bey, salonda üç ayrı köşede şöminelerin salonu sıcacık ısıttığı yüreğinin ısındığını hisseder çamaşırlarını değiştirmeyi düşünür, onda hizmetli kız Buluğ Bey’e kuru giyecek çamaşır getirir, çamaşırları alır üstünü değişir, hizmetli Buluğ Bey’e buyurun size dinleneceğiz odanızı göstereyim der.
Buluğ Bey, odaya girerken eli kılıcın kabzasında; tedbiri el bırakmaz, odayı gözden geçirdikten sonra içeri girer hizmetçiliye teşekkür eder, hizmetli de efendim “hanımefendi size saygılarını sundu, rahat olmanızı söyledi” der.
Bir üst katta olan oda gece karanlığına rağmen görünüyordu, Buluğ Bey, pencereden sahili ve deniz hışıltılarını dinler; fakat kaptanıderyadan hiçbir ses duyamaz, kılıcını yanına alarak uyumaya çalışır, vücudu dinlenmiş çakı gibi olmuş kendini zinde hisseder, sabahı beklemeden başka çare olmadığını düşünerek uykuya dalar.
Uykunun derin rahatlık sağladığı Buluğ Bey, gece geç saatlerde kapının hafif gıcırdamasını hisseden Buluğ Bey, kapının açıldığını görür kılıcın kazasına sarılır, kapıdan güzel bir hanımın içeri yavaşça girdiğini görerek oturur, hemen fanus lambayı yakar.
Kadın “rahat mısın? “ seni uzun zamandır bekliyorum, “denizlerin prensi” der. Buluğ Bey, şaşkındır, hiç ses çıkarmadan kadını izlemeye koyulur. Kadıncağız aşka susamış, Buluğ Bey’e sarılır, Buluğ Bey de çok güzel ve samimi duygular içinde olan kadına istediğini vermek için, genç kadını kollarına alır.
Sabaha kadar kadın erkek ilişkinin her türlü zevkini yaşayan çift uykuya dalar, sabah olmuş, genç kadın banyoya giderek banyosunu yapar odasına gider, tekrar uykuya dalar. Buluğ Bey, güneşin ısıttığı, odada uykudan kalkar, odada bulunan banyoya girer çıkar, hizmetli kadın kuruyan çamaşırları getirir bırakır çıkar.
Buluğ Bey, huzurla gençliğin verdiği çabuklukla giyinir, kılıcını kuşanır ve odadan çıkar, bulunduğu katta dolaşır, salonda yapılmış tablolara gözü takılır, şaşkına döner hepsi kedi tablolarıydı, çeşitli kedi fotoğrafları sanki bir aileyi temsil ediyordu, esrarengiz bir şatoda olduğunu fark eder ve salona hızla iner.
Salonda gezinir, hizmetli “hanımefendi geliyor” efendinin geliyor olduğunu söyler. Genç kadın gelir, Buluğ Bey, kadını karşılar, selamlaşırlar, genç kadın buyurun kahvaltıya gidelim diyerek, kahvaltı odasına giderler, masada kahvaltıda ilginçtir çeşit çeşit balıkla yapılmış ilginç kahvaltı çeşidi vardır, sessizce kahvaltısını yapan çift daha sonra kahve için salona geçer.
Salonda genç kadın şimdi kahveni içerek hızla gitmek istediğini biliyorum, tekrar gelmen de şüpheli, geri geleceğini de düşünsek beni bulamayacağın kesin, gitmeni dışarıya çıkmanı istemiyorum. “Gitme seni kaybetmek istemiyorum” der. Buluğ Bey “kaptanıderyayı aramam lazım; ama gene gelirim” der kadın çaresiz olarak ses çıkarmaz, Kahve faslı biter son defa dudaklar birleşir ayrılırken genç kadının gözlerinden damlacıkların yanaklarına düştüğünü görür, üzüntülü olarak kapıdan çıkar.
Buluğ Bey, verilen ata binerek hızla sahile varır, kaptanıderyayı arar, ancak günler süren arama sonrası ümitsizce, şatoya gitmek ister; ama şatoyu da bulamaz, atını İstanbul’a doğru yolunu dizginler, esrarengiz şato aklından çıkmıyor, genç kadını düşünür durur…
Uzun bir yolculuktan sonra, İstanbul’a gelen Buluğ Bey önce limanda dostlarıyla görüşüp dertleşmeyi, daha sonra Padişah huzuruna çıkmayı düşünüyordur.
Henüz limana gelmişti ki kaptanıderyada ikinci kaptanını görür, hemen atından iner, Hayri Kaptan “Buluğ Bey seni bekliyoruz, kaptanıderya hazır kızanlar hazır, sefer için seni bekleriz.” der.
Buluğ bey: Şaşkın ne diyeceğini bilemez, yaşadıkları bir rüya mıydı, düş mü görmüştü anlam veremez, atın eyerini bırakır, yere ve göklere bakarak, Allah’ına “sana sığınırım, Allah’ım düşlerimi hayra çevir” der. Kaptanıderya ya biner kamaraya girer, ikinci kaptan Hayri Kaptan’a” emir ve talimat ver, kamaraya gel bir kahve içelim” der.
Buluğ Bey, Hayri Kaptan’la sohbete dalmıştı ki kaptanıderya içinde bir şirin kedinin miyavlamasını duyar, sesin geldiği yöne koşan Buluğ Bey kediyi kucağına alır sever, gemiden inerek, kediyi karaya bırakır, “kusura bakma canım senin yerin burası” diyerek kediyi sarar öper sonra limana bırakır.
Tekrar kaptanıderyaya biner Buluğ Bey kediyi izlerken, kedinin de Buluğ Bey’i izlediği fark eder. Buluğ Bey’in kalbinde ve ruhunda derin bir sevgi izi bırakan bu düşten kurtulmak kolay olmayacaktır…
YORUMLAR
değişik farklı bir konuyu hikaye olarak kaleme almışsınız..
yazım hatalarını gözden geçiirseniz emin olun tadından geçilmez..
sevgilerimle..
Numan DİNGİL (Gazeteci)
güzel sürükleyici bir öyküydü, eskiden okudugum serüven litaplarina benziyordu, elimizden o zamanlar kitaplar hic düsmezdi ki..begeni ile okudum kutlarim,,,saygilar gønderiyorum...
Numan DİNGİL (Gazeteci)
Numan DİNGİL (Gazeteci)
Numan DİNGİL (Gazeteci)
Çok teşekkürlerimle...
Değerli gönül dotum; harika bir hikâye kaleme almışsınız... Buluğ Bey'in yaşadığı güzel bir gece olmuş, güzel bir düş...
Beğenilerimle üstadım...
edibahmet31 tarafından 2/22/2012 5:04:49 PM zamanında düzenlenmiştir.