- 2642 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
AMANIN NİNELER UN ELER DÖNERLER
Kızının hamile olduğunu öğrendiği günden beri Perihan Teyze’nin gözünde hep aynı hatıra canlanıyordu: Kızı Gülsüm’ün istendiği gün.
O gün Perihan Teyze iyice burnunun ucuna inmiş olan yakınsak-ıraksak her türlü özelliği bünyesinde toplamış olan , ortasından sakızla yapıştırılmış ve bardak dibi kalınlığındaki gözlüğünü biraz daha yukarı kaldırdı. Karşısında, bahçedeki ağacın tüm dutlarını yemiş bülbül gibi süklüm püklüm oturan delikanlıyı, onun yanındaki protez dişli kadını ve kafasındaki iki tel saçının birini sağa, birini sola doğru taramış olan yaşlı adamı tepeden tırnağa süzdü. Sonra yanında iki yüz yirmi volt cereyana kapılmış gibi titremekte olan kocası Şerafettin’e döndü.
-Şerafettin kim bunlar? Niye gelmişler?
-Kızımız Gülsüm’ü İstemeye gelmişler nûr-u aynım.
-Kaynım mı? Ayol benimle dalga mı geçiyorsun? Ben kardeşlerimi tanımayacak kadar yaşlı mıyım?
-Kaynım değil hayatım. Bunlar görücüler. Kızımız Gülsüm’ü istemeye gelmişler.
-Yemeğe mi gelmişler. Hoş gelmişler…Baş üzre gelmişler de kim bunlar?
Kıvırcık amca söze girdi.
-Efendim biz Allah’ın emri ile kızınız Gülsüm’ü oğlumuz Bahtiyar’a istemeye geldik. Allah nasip ederse dünür olacağız.
-Oh oh maşallah…Nereye müdür olacaksınız? Hem siz niçin geldiniz ben hâla anlamadım.
Protez dişli teyze de lafa girdi.
-Perihan Hanımcım. Allah’ın emri, peygamberin kavliyle kızınız Gülsüm’ü, oğlumuz Bahtiyar’a istemeye geldik.
Perihan Teyze kocasın döndü.
-Şerafettin..Bunlar bize hıyar mı dedi yoksa ben mi yanlış anladım?
-Of be hanım. Oğlan’ın adı Bahtiyarmış onu diyor ?
-Haa anladım. Sanırım bizim Gülsüm’ü istemeye gelmişler. Neden söylemiyorsun iki saattir?
Kızına seslendi sonra.
-Kızııımmm. Haydi sen de kapı arkasından laf dinlemeyi bırak da bir kahve yap misafirlerimize. Hem şu zavallı çocuğun elindeki pırasaları al da öğlene güzel bir zeytinyağlı pırasa yap.
Şerafettin Amca, Perihan teyzenin baldırına bir çimdik attı.
-Hanım görmüyor musun damat adayımız zambak çiçeği getirmiş. Ne pırasası.
Şerafettin amca, kıvırcık amcaya sordu?
-Beyefendi ne işle iştigal edersiniz?
-Efendim benim bir çiftliğim var..Ben ve oğlum besicilik yaparız.
Perihan teyze merakla sordu:
-Ne diyor ne diyor?
-Baba-oğul besicilik yapıyorlarmış.
-Ben yan kesiciye kız vermem. Onu ne hakimler, doktorlar, mühendisler istedi vermedim de bir yankesiciye mi verecem.?
-Yan kesici değil hanım besici, besiciiiiii
Sonra Kıvırcık Amca’ya döndü Şerafettin Amca
-Efendim mazur görün bizim hanımı. Kulakları az hafif işitir de.
Takma dişli teyze kocasının kulağına fısıldadı.
-Ay ne hafif işitmesi. Bu düpedüz sağır.
Perihan Teyze atıldı.
-Şerafettin bu ihtiyar kadın kime sağır diyor?
-Ah be Sultanım. İşine geleni duyuyorsun, işine gelmeyeni duymuyorsun.
Az sonra Gülsüm kahveleri getirdi. Kahvenin yanında lokum da ikram etmişti. Perihan Teyze yarım kilo lokumu mideye indirirken zavallı Protez dişli teyze bir alt protezi bir de üst protezi yerlerine yerleştirmeye uğraşa uğraşa ancak bir tane yiyebildi lokumdan.
Bunları hatırlıyordu Perihan Teyze. İstememiş, baya direnmiş ama sonunda validenin, pederin değil kaderin dediği olmuş ve kızı Gülsüm, Seferihisar’ın en tanınmış Besicilerinden Haydar Ağa’nın ve Tıkır Tıkır Mahmure Teyze’nin tek evlatları olan Bahtiyar ile dünya evine girmişti. Daha dün çiçeği burnunda bir gelin olan kızı, şimdi karnı burnunda bir anne adayıydı.
İzmir’in merkezinde yaşayan Perihan Teyze emeklilik yaşı çoktaaan gelip geçmekte olduğu halde ve bazen sınıf diye müdürün odasına girecek, bazen sınıf tahtası yerine sınıfın duvarlarına yazı yazacak kadar yaşlanmış olmasına rağmen aşk ile, şevk ile öğretmenlik mesleğini sürdürdüğü için devamlı kızının yanında olamıyordu. Bu durumdan da oldukça rahatsızdı…Rahatsızlığı kızına yardımcı olamamaktan çok, dünürlerinin bir katakulliye getirip doğacak çocuğa kendi uygun görecekleri ismi koyabilecekleri endişesinden kaynaklanmaydı.
‘’Aman Allah’ım mümkünü yok ben kucağıma alamam adı Haydar ya da Mahmure olacak olan bir torunu… Iyyyy hele hele de Mahmure…Rastık çekerek Mahmure…Yastık dikerek Mahmure…Yaşar yuvada kuş gibi…Sek sek sekerek Mahmure…Tıkır tıkır da şıkır şıkır da Mahmure…Allah korusun.’’ Diye geçiriyordu içinden. O’na göre çocuğun adı Perihan ya da Şerafettin olmalıydı. Tabii ki cinsiyetine göre.
Perihan Teyze sırf bu yüzden o güne kadar almadığı bir cep telefonu satın aldı. Tabii ki en şiddetli titreşime ve en yüksek volümlü sese sahip olanlarından. Sık sık kızını arıyor ve ona sıkı sıkı tembih ediyordu. ‘’ Kızım bak doğacak torunuma Haydar ya da Mahmure ismi koyduracak olursan hem kendi sütümü hem de bakkal Hüsamettin Amca’dan satın aldığım tüm pastörize SEK sütleri sana haram ederim. Ne yap yap o isimleri koydurma’’ diye resmen şantaj yapardı zavallı Gülsüm’e.
Oysa Mahmure de Bahtiyar’ı sıkılamaktaydı: ‘’ Bana bak oğlum ola ki doğacak torunumun adını Şerafettin, Hele hele de Perihan koyarsan, Gazi Paşanın Yunan’ı deniz’e döktüğü gibi ben de seni Kordon’dan denize sürerim. Bilmiş olasın’’ diyerek.
İşte bu dünürler arası rekabetten dolayı ne Gülsüm’ün yüzü gülebilmekte, Ne de Bahtiyar garibim, eşinin hamileliğini duydukları andan bu yana bahtiyar bir gün geçirebilmekteydi. Perihan Teyze de , Tıkır Tıkır Mahmure Teyze de ‘’Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır’’ diyerekten birbirlerine girmiş vaziyetteydiler ve bu savaşta tarafsız ülke olmak oldukça zordu.
Perihan Teyze her ne kadar çalışan bir kadın olsa da gelenek ve göreneklerine son derece bağlıydı. Mesela onların evde bakkaldan ya da fırından ekmek alınmaz , ekmeği bahçede sac üzerinde Perihan Teyze yapardı. Tabii ki Pazar günleri.
O gün, günlerden Pazardı. Perihan Teyze Bahçeye tezgahı kurdu. Büyük bir hamur teknesi, Bir çuval kadar un, Su, Tuz, Maya filan derken işe unu elemekle başladı. İçindeki topakları attıktan sonra tekneye boşalttı. Üzerine su, tuz ve mayayı da ilave edip yoğurmaya başladı ki birden sağ tarafından gıdıklandığını hissetti.
-Şerafettin…Elleşme len. Ne ayıp bahçe ortasında…
-Şerafettiiinnn. Sana diyorum elleşme…Görmüyon mu elim kolum un-hamur içinde…
-Şerafettin şimdi kafana odunu yiyecen ha..
Etrafına bakındı. Ortada ne Şerafettin vardı ne de başka bir Allah’ın kulu. İşte o zaman telefonunun titreşiminin kendisini uyardığının farkına vardı. Oysa zır zır da çalmaktaydı telefon. Ama duymamıştı sesini.
Eli kolu un içinde olduğu için telefonu cebinden çıkarması mümkün değildi. Yeğenine seslendi.
-Haceeeerrrr kız koş koş.
Az sonra kırmızı yanaklı, on bir , on iki yaşlarındaki yeğeni Hacer yanına geldi
-Buyur hala ne oldu?
-Kızım telefon çalıyor…Su şalvarın cebinden çıkar da bir bak bakalım kim arıyormuş?
Hacer hâla ısrarla çalmakta olan telefonu aldı ve açtı. Sonra halasına döndü.
-Halaaa…Seferihisar Hastanesinden arıyorlar.
-Sivri biber pastanesi mi? Bir pastaneye koyacak başka isim bulamamışlar mı? Hem ben size yapacam pasta. İhtiyacımız yok de kapat gitsin.
Hacer çıkartabileceği en yüksek sesle bağırdı.
-Yok hala pastane değil hastane…Gülsüm ablam doğum yapmış…Bir kızı olmuş. Nine olmuşsun nineeee… Onu diyorlar.
Perihan Teyze ayağa kalktı ve ellerini açıp ‘’ ya Rabbi şükür ‘’ dedikten sonra Hacer’e telefonu kulağına dayamasını söyledi. Arayan damadı Bahtiyardı.
-Bahtiyar yavrum. Gözümüz aydın olsun. Gülsüm nasıl? Bebek iyi mi?
-Allah razı olsun ana. Gülsüm de bebek de çok iyiler. Ellerinden öpüyorlar. Annem ve babamın da çok selamları var.
- Aleyküm selam evladım ( Bu sefer nasılsa anlamıştı konuşulanları ) Eee ne koyacaksınız torunumun adını bakayım?
-Anacığım bir görsen o kadar şirin ki. O bakımdan biz adını Şirin koymaya karar verdik.
Bu durum Perihan Teyze için bir şoktu ama yine de merak etti.
-Peki anan ne diyor bu duruma?
-Valla ana, adeta kudurdu bu habere. Çok kızdı ama zamanla alışacak.
Perihan Teyze rahatlamıştı. Madem ki Tıkır Tıkır Mahmure sinir olmuştu o halde kendisi göbek atabilirdi. Telefon konuşması bittikten sonra Hacer’e sesledi yine.
-Kız Hacer. Git gramafonu getir. Bir de kasap havası koy. Şurada bahçede göbek atacam.
Hacer’’ Gramafon mu kaldı be hala’’ diye söylenerek gitti ve içeriden bir radyo getirerek rast gele bir kanal buldu.
Perihan Teyze Kasap havası eşliğinde göbek atıyordu güya oysa radyoda Şakir Öner Günhan’dan nostaljik bir Türkü vardı.
‘’ Amanın nineler, Un eler dönerler ‘’
NOT: ‘’Gayet NET muhabbetler ‘’ dizimiz yarından itibaren kesintisiz devam edecektir. Bu öyküm, verdiğim bir sözün gereği olarak çok değerli bir arkadaşıma armağanımdır. Umarım beğenir.
YORUMLAR
sami biberoğulları
yazılarınızı elimden geldiği kadar ilgi ile takip ediyorum
bazen yorum bırakıyorum bazen yorumsuz kalıyorum affola (işlerimin yoğunluğundan)
kutluyorum dost kalemi yürekten
saygılarımla
sami biberoğulları
Değer verdiğim bir kalem dostum olarak sizi sayfamda görmek ve sizin yazılarınız okumak her zaman bana zevk veriyor. İşlerinizin yoğun olabileceğini de tahmin ediyorum zaten. Size kolaylıklar diliyorum.
Yorumunuz için teşekkürlerimle beraber selam ve saygılarımı sunuyorum.
İki yerde kahkahalarımı salıverdim. Gerçek gibi anlatmışsınız o kulağı sağır olup duyulmayan bölümler bir numara. Benim babam da duymazdı,bağıra bağıra konuşurduk.Kulağının açıldığı zaman mı oluyor ne, o zaman da ne bağırıyorsunuz diye kızardı.Velhasıl sağır biriyle yaşamak
olayın dışındakileri güldürür ancak. İçindekiler ise illâllah derler..
torunum Barış olduğundaki duygularımı yaşattınız. Kimbilir bu güzel olayın, dünürüm sayesinde
nasıl burnumdan geldiğini de yazarım..
Tebrikler,
selâm ve saygılar..
sami biberoğulları
Bu siteden, çok değerli bir arkadaşa takılmaktı niyetim birazcık. Yoksa arkadaşımın hem kulakları benden daha sağlam hem de gözleri. Ve de daha oldukça genç...
Sizin toruna gelince: Allah sağlıklı ve uzun bir önür versin. Ne güzel bir adı var: BARIŞ. Umarım bu ad yüzünden sorun yaşanmamıştır.
Selam ve saygılarımla.
Anneanneye ve toruna sağlıklı, mutlu bebaraber yaşayabilecekleri uzun bir ömür diliyorum.
Sizinde emeğinize ve yüreğinize sağlık. Güzeldi. Saygılarımla...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Esmize - Perihan Kılıç
Merhaba Hocam,
Bana kızdı, o nedenle yorum yapmıyor deme. Ben, yazıdaki bir faklılık, anlatım bozukluğu ya da konusu beni duygulandırırsa, bende iz bırakırsa yorum yapıyorum. Bugün çok farklı bir eleştirde bulunacağım.
Öyküne ayılıp bayılanlar,methiyeler düzenler olabilir. Eleştiri yaparken onlardan etkilenmem.
Bugünkü öykün bana göre zorlama olmuş. Daha önceki öykülerinizin bazılarındaki abartı bile okuyana doğal gibi geliyordu. Göze batmıyor, askine keyif veriyordu. Mizahi öykü yazmanının ustalığı da buradaydı. Siz bunu gayet güzel başarıyordunuz.
Bugünkü öykünüzde bunları göremedim. Sürahi hanım atışmaları okudum. Ama, kişilerin Sürahi hanım ve atıştıkları kişiler gibi olmadıkları belli oluyor. Bana öyle geliyor ki, bu öyküyü yazarken siz de pek keyif almadınız.
Hassas bir yapınız var. Böyle yazdım diye bana gücenmeyin. Otobüste, yanına oturan afetle(!) ilgili, şarkılarla destekteklediğin o öyküyü çok beğendiğimi söylemiş isem, bu öykünün de zorlama güldürmeye yönelik olduğunu söylüyorum.
Öyle sanıyorum ki, bu eleştirimin size çok fazla yararı olacaktır.
Başarı diliyorum. Saygılarımla.
sami biberoğulları
Hoca ve öğrenci arasında küslük olmaz. Size her zaman saygım sonsuzdur. Her türlü eleştirinizi de alır başımın üstüne koyarım. Eleştiri direkt bana yapıldığı sürece de hiç bir itirazım olmaz. Neyse...
Bu yazım niçin böyle oldu onu anlatayım:
Yazıda geçen karakterlerden sadece biriyle -sadece bu sitenin şair-yazarlarından biri olması hasebiyle- tanışıyorum.( Perihan Teyze diye bahsettiğim ama benden çok genç olan bir arkadaş ) Diğer karakterlerden de sadece Şirin bebek gerçek...Çok yakın zamanda bir torun sahibi olan bu arkadaşa '' Sizin nine oluşunuzu öyküleştireceğim'' diye söz vermiş ve ailesi ile ilgili isimleri istemiştim. Arkadaşım da Ben ve Şirin dışındaki isimleri tamamen size bırakıyorum'' deyince hiç tanımadığım bu şahsiyetler hakkında ancak bu kadar bir öykü çıktı.
Perihan Teyze karakteri Sürahi Hanım'a benzemiş. Evet. Siz yazınca bunun farkına vardım. Ama inanın yazarken hiç aklımın ucundan bile geçmemişti Sürahi Hanım. Kim bilir belki bilinç altımda vardı.
Peki bu öykü zorlama mı? Yazmak için kendimi zorlamadım. ''Bir söz verdim, şunu başımdan savayım '' diye asla düşünmedim. O açıdan zorlama değil. Ama tanımadığım karakterler hakkında bir şeyler yazabilmek için zorlandım mı? Evet o konuda zorlandım.
Yazılarımı izlediğiniz için çok teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Günaydın, yine güzel bir öykü okudum..Hem de çok gülerek...
Diğer öyküyünün devamını bekliyorum, sevgiler....
sami biberoğulları
Yarından itibaren diğer öykümüz tüm hızıyla devam edecek.
Bu değişik öykümü de beğendiğin için tekrarteşekkür ediyorum.
Selam ve satgılarımla.
Harikaydı...Sabah sabah güzel bir enerji aldım diyebilirim. güzel bir anlatım, sade ve pürüzsüz...Kaleminiz daim olsun...
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve güzel yorumunuz için çok teşekkürler.
Selamn ve saygılarımla.
merhaba arkadaşım her ne dense çocuk senin ama derdi ninelere düşer dedelere değil bir rekabettir gider işte yine gülmekten gözlerimden yaşlar gelerek okudum güzel yüreğin var olsun arkadaşım yazılrını hayranlıkl okuyorum sevgilerimi yolluyorum arkadaşım kalemin susmasın emiiiiiiiiiiiiiii:)
sami biberoğulları
Sizler var olduğunuz ve hep yanımda olduğunuz sürece bu kalem susmayacaktır.
Gülmekten gözlerden yaş gelme konusuna gelince: Yarın için kendinize bir emniyet kemeri almanızı tavsiye ederim. Çünkü maceranın tam ortasına bodoslama dalıyorum.
Selam ve saygılarımla.
siyahgecem
sami biberoğulları
Beğenileriniz sayesinde yazılıyor bu yazılar. Özellikle siz Ayşe Hanım. İlk günden bu yana en vefakar arkadaşım oldunuz hep. Allah razı olsun.
Yalnııızzz...Yarın için, okumadan önce emniyet kemerinizi takmanızı öneririm...Sonra ''Uyarmadın'' demeyin.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim
Selam ve sevgilerimle.
BAYILDIM...BAYILDIM...BAYILDIM...BAYILDIM...BAYILDIM...BAYILDIM...BAYILDIM...BAYILDIM.
Sami hocam sen bir tanesin..O ne güzel ben...Ben bana BAYILDIM...Şirinim boncuk gibi kucağımdan bakar bakışına BAYILDIM, Dünürümle beni bir yarışa sokmuşsun ki galip gelmişim Ona BAYILDIM velhasılı kelam bu hikayede yer alıp,böylesine usta bir kalemden gülümseten güzel bir hikayenin kahramanı olmaya BAYILDIM...Sonunda un elediğim için eleğime BAYILDIM..vel hasılı kelam tüm hikayeye BAYILDIM::::O resimde sanırım Şirin 36 saatlik "neşter" amcası kucağıma verip hüngür fışkır ağlaştıktan sonra geçen ilk 36 saat..İnanılmaz güzel bir duygu kollarında bir melek tutmak... az biraz sizin de dediğiniz beni yaşlandırdıkları için hala damadıma ve kızıma kızgınım ama o ŞİRİn var ya ŞİRİN aldı gitti tüm kızgınlığımı...
Gelelim senin ifadeni almaya bu güzel jest için ne desem şimdi..
Değerli dost anne baba duası aldığıma inanıyorum ve onların bir duası vardır her zaman bizlere “Allah iyilerle karşılaştırsın.”derler...Ve hamdolsun ki bu hep böyle oldu..Hayatıma anlam katan kardeşliği arkadaşlığı bana gurur veren kimselere nasip olmayacak kadar güzel dostlarım oldu.İşte onlardan biri de sen oldun..Daha ilk anda bu kaleminden akan bu dostluğun sıcaklığını hissettim samimi insan sevgisi ile dolu esprili bir o kadar da derin duyguların hakim olduğu çok yönlü bir dost…Övgü değil ki beni tanıdığını,asla yapmacığa kaçmayacağımı bildiğini ben de çok iyi bilirim.. gerçekten söylediklerim seni Sami hocam anlatmaya yetmeyebilir..O yüzden gerçekten BİR TANESİN...
her şey için.... Şirin'imle seher vakti okuduğum güzel bir hikayenin içine böylesine değerli bir kalemce yer bulduğum için her zaman beyefendi saygı değer bir dost arkadaşım kardeşim olarak yanımda varlığını hissettiğim için binlerce teşekkürler
Esmize - Perihan TUNÇOK K tarafından 2/21/2012 6:41:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
AYSE 09
güzel anlatımdı güzel anıydı
sami beyin kaleminden
saygımla
analı babalı büyüsün bebişte
Esmize - Perihan Kılıç
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
o bebek nasıl güzelbirşeydir öyle yarabbim Allah nazarlardan saklasın
sizde sevdiklerinizle birlikte sağlıklı uzun ömürdilerim
saygılar selamlar
Esmize - Perihan Kılıç
sami biberoğulları
İltifatlarınız için çok teşekkür ederim.
Sizi yakinen olmasa da buradan, kalem arkadaşlığımızdan çok iyi tanıyorum. O bakımdan yazımda sizi oldukça yaşlanmış bir karakter olarak tasvir etmeme darılmayacağınızdan adım gibi emindim. Zaten arkadaşlar da şimdi iyice kanaat getirmişlerdir çok genç bir anne anne olduğunuza. O fotoğraftaki diğer kişinin Şirin'in annesi ( yani benim ifademle Gülsüm ) olduğunu sanıyordum. Oysa sizmişsniz. Bu daha da güzel oldu.
Hikayemdeki diğer karakterler de haklarını helal etsinler bana.
Siz de hanımefendiliğiniz, hayata bakışınız ve özellikle meslektaşım olmanız hasebiyle her zaman benim bir bacım olarak gönül tahtımda olacaksınız.
Zamanımızda maalesef adam gibi adam bulmak ne kadar zorsa hanım gibi hanımefendi bulmak da o kadar zor. Çok şükür ki bu sitede siz ve diğer pek çok arkadaşım bu özellikleri fazlasıyla taşıyor.
Hakkımda teveccühte bulunan Eray Arkadaşıma -ki öğrencim de diyorum ona - ve Ayşe Hanım'a da çok çok teşekkür ediyorum.
Bu arada hemen yazayım aklımdayken : '' Sevgili Eray '' az yaşa, çok yaşa akıbet gelir başa'' Sen de eninde sonunda anne anne olacaksın. İşte o gün ben hayatta olursam elimden çekeceğin var...Öyle Perihan Hanım gibi '' Sürahi Hanım'' olsan öp de başına koy...Senin işin kötü. Şimdiden söyleyeyim de ...
Selam ve saygılarımla.
Esmize - Perihan Kılıç
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
tacettin yıldırım
allah sevdiklerine bağışlasın....nazarlardan saklasın ....ben yürekten inanıyorumki sen örnek bir anneanne olacaksın....inşallah tahtıda....bahtıda güzel olur...sanada bu güzellik yakışır...can....sevgiler saygılar şirin bebeğide öpüyorum....yüzünden değil ellerinden o yumuk ayaklarından...
Esmize - Perihan Kılıç
-Baba-oğul besicilik yapıyorlarmış.
-Ben yan kesiciye kız vermem. Onu ne hakimler, doktorlar, mühendisler istedi vermedim de bir yankesiciye mi verecem.?
-Yan kesici değil hanım besici, besiciiiiii
koptum hocam inan bu alemde teksin tek sevgiler
sami biberoğulları
Sayenizde oluyor ne oluyorsa. Sizlerden aldığım moral ve ilhamla yazılıyor bütün bu yazılar. Sizler beğendikçe de yazmaya devam inşallah.
Selam ve sygılarımla.
öncelikle o bebek ne öyle yarabbimdudaklara bak öpüp koklayasım geldi ben bebek özlemişim torun sahibi olabilirim artık galiba yok ya daha annenne olmak için gencim neyse hikaye çok güzeldi hocam kasap havasınla göbek nasıl atılır çokmerak ettim halay çekselerdaha iyiydi galiba tebrikler yüreğin var olsun
sevgiler selamlar
sami biberoğulları
Bu arada senin Anmne anne olma zamanın da geldi hani. Ne de yakışır sana ninelik hani.
Selam ve sevgilerimle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
BİRDE MESAJLARINA BAKSAN