- 807 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SEN BU SESE KULAK VER
Herkesin malumu; bilgi çağının el ayak değmemiş doruklarında dolaşıyor ademoğulları hanidir. Tabii yeni yeni keşfedilen ilkel kabileleri ve Rabim’ in unuttuğu talihsiz kullarını saymazsak. Bilim-ilim nerelere tırmandı. Hayvandan geçtim insan kopyalayacak hale geldi bu muhteşem insan aklı. Akıllara zarar buluşların icatların sonu gelmiyor. Üstelik büyük bir çoğunluk; insanın yalnızca düşünce gücüyle hemen her şeyi yapılabileceği inancını savunmakla yetinmeyip, madem ki Yaratan yarattığı kullarına kendinden nefes üflemiş, o halde O’nun yaratıcılığına (haşa) erişmek de mümkün olabilir! düşüncesine kapılacak kadar bu işi akıl ve ahlak cinnetinin sınırlarına vardırdılar.
“Kötü mü oluyor? Ne güzel işte. Bilgi demek, öğrenmek demek yaratıcılık demektir dolayısıyla. İcat, buluş demektir. Ve bütün bunlar çeşitli alanlarda ademoğlunun yararına olan şeyler değil midir yine? Onların iyiliği, rahatlığı, mutluluğu için değil midir?” diyenlerin bolluğuna da ben inanıyorum içim kahrolarak.
Ben öyle çoğunluğun yaptığı gibi; oradan buradan alıntılarla, bilinen konuları biraz da yazınsal süslemelerle ortaya atan. Yılların eskitemediği sloganlarla iyilik meleği, bilginin, kültürün elçisi olma yolunda bir adım bile atmadım. Hele ki artık, ana rahmindeki cenin bile duymak istemeyeceği “çokça okumanın” baş koşul olduğuna inanan. Ve yalnızca aile-okul-sosyal çevre üçlemesinin dayanılmaz hafifliğine kapılan biri de olmadım hiç.
Ben öyle ne herkesi okurum, ne herkesi dinlerim. Onlar da benim gibi bir ademoğlu değiller mi? Ben kendi gözümle gördüklerime. Yaşadıklarıma. Deneyimlerime. Derin gözlemlerime. Yakından tanık olduklarıma ve her kademeden her kesimden, her çeşitten ademoğullarıyla al takke-ver külah yaparak yaşarım hayatı. Kendimce bir not veririm gördüklerime, yaşadıklarıma ve ademoğullarına. Ve o not hiç değişmez karşımdaki kendini çok şey sansa da.
Bilginin, becerinin ve kendini ustaca vitrinlemenin ustası olmak istemem. Ben bir “yaşam ustasıyım” çünkü. Asıl bunu başarabilmek zor bu zorluklarla dolu hayatta. Oysa her şey öylesine açık ve ortada ki…
“Biz ne zaman adam olacağız?”
"Toplumumuz eğitimsiz”
"Burası Türkiye olur böyle şeyler”
Kendimi bildim bileli duyduğum ve hala duymakta olduğum bu cümlelerin hiç biri benim dilime dolanmamıştır hiçbir zaman. Neden mi? Bütün bu söylemler hala bu güne kadar sürüp geldiğine göre şöyle düşünüyorum ben de.
“Kıyametin eli kulağında” diyorlar. Ama bu toplum hala eğitimini tamamlayamadığına göre, demek ki bu toplum eğitilemez özürlü. Bunu yüzlerine vurduğunuzda da suçu hemen geçmişten gelen Genlere atarlar üzerlerinden atamadıkları önlenemez kompleks ve üstünlük marazlıklarıyla.
Yamyamlar adam olurken, bu toplumun hala adam olmaya hiç niyeti yok demek ki.
"Burası Türkiye olur böyle şeyler" e sıra gelince...
Olmadık tek bir şey kaldı bu ülkede bence. O da benim en büyük dileğim olan şirlerimden hiç olmazsa birini, o çağlayanlar gibi coşkulu sesim ve dinlemeye kanılmaz nefis yorumumla seslendirmiş olamamdır hala.
Ey! Yurdumun donanımlı, iyi niyetli, idealist güzel insanları! Bu güzel haberi içinizin sevinçlerle dolması için veriyorum sizlere. Alın, sizin olsun.
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın pilot bölge olarak 17 ilde 52 okulda uygulamaya başladığı Fafih Projesi kapsamında öğrencilere tablet bilgisayarlar dağıtılıyor. Okullarımız dijital çağ için donatılıyor. Geçen hafta, bir tablet haberi de Vodafone’dan geldi. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray, “Herkese Mobil İnternet stratejimizi pekiştirecek yeni bir adım atıyoruz” diyerek kendi tabletlerinin lansmanını yaptı. Vodafone’un, kampanyayı önce gençlere açtığını duyuran Timuray, pozitif ayrımcılık yaptıklarını vurguladı. Timuray’ın verdiği bilgiye göre, Türkiye Vodafone Smart Tab 10’ın piyasaya sunulduğu ilk ülkelerden birisiymiş.
Tablet bilgisayarlar gerçekten harika cihazlar. Ancak, çevremdeki tüm çocuk ve gençleri, hatta yetişkinleri tabletlerde çeşitli oyunlar oynarken veya aplikasyonlar hakkında konuşurken görüyorum. Genç arkadaşların kitaplar, dergiler okuyacağı, ücretsiz binlerce eğitim programını izleyeceği ve bilime erişim yolu arayacakları günleri heyecanla bekliyorum.”
Siz o günleri beklerken...Ki bence daha çok beklersiniz.
Ben; birçok şeye şaşırarak bakan kocaman açtığım ışıl ışıl çocuk gözlerim. Dünyaya yetecek kadar sevgi dolu sıcacık yüreğim. Daldığım hayallere, kurguladığım çocukça oyunlara kendimi kaptırdığım o çocuk ruhumun bitmeyen heyecanıyla yaşıyorum hayatı an be an….
YORUMLAR
Eleştiri yazınızı beğenerek,ilgiyle okudum.
Tablet bilgisayarların neler getirip neleri götüreceğini zamanla yaşayarak öğreneceğiz.İnşallh toplumumuza hayırlı olur da kitaptan,okumaktan yazmaktan soyutlanmaz ve kompütür bir topluma doğru yol almayız.
Kitabın yerini ne alabilir ki?
Küreselleşen dünyanın sanal alemlerde yaşayan sanal toplumlar yaratmayacağı ne malum...
Bu gün başlatılan sayısız okuma kampanyalarına rağmen,bizzat görüyorum ki,hem öğretmenlerimiz hem de çocuklarımız okumanın faziletine ve yararlarına pek inanmıyorlar.
Yazınızı dilerim doğru anlamışımdır.
Saygılarımla...
TÜLİN ÖZTUNÇ
evet canım teknolrji deyip her şeyi bilgisayara yönlendirdilerde okumayı yazmayı unutturacaklar
zaten okuma alışkanlığı olmayan bir ülkeyiz bundan sonra yetişen nesil nasıl okur bir çok oyun varken bilgi sayarda
güzeldi anlatımın saygımlasın cancazım sevgilerimle
TÜLİN ÖZTUNÇ
RABBİM HAKEDENLERİN YÜREĞİNİ GÜZELLİKLERLE DOLDURSUN İNŞALLAH.
iYİ AKŞAMLAR.
TÜLİN ÖZTUNÇ
Biricik kızınıza kocaman sevgi ve takdirlerimi yolluyorum sizin aracılığınızla. Alnından öpün yerime lütfen