BİR YALNIZLIK MASASI
Bir yalnızlık masasında yazılan son yazı belki de bu. Sen bende gökkuşağının renklerini hiç anlamadın .Martılara yem ettin şu kısacık ömrümü. Oysa ben hazırdım yazgılarını bir romana dönüştürmeye. Koskoca bir gökyüzünde senden başka bulutum yoktu ve ben seni Güneş bilip öyle sevdim.
Sonra bir sanbahar akşamı klasik bir tümceyle geldin karşıma... Bitsin. ve belkide o ana kadar anlamamıştım bir erkek için aşkın laftan ibaret olduğunu. Duygusallığa ne gerek vardı dediğin gibi.. Yol yakınken...Bitmeliydi ve bitti.
Şimdi koyu beyaz sayfalarda karalıyorum sevdayı. Ucu yanık mektuplar filan bahane. İşin aslı şu ki: aşk yok Esmerim. Uğruna ölebileceğin herşeyden vazgeçebileceğin insanlar var ama Aşk yok işte... Zakkumun güzelliğinin yanında nasılsa zehri, çirkefliği... Sevdanın güzelliği yanında kandırmak da o kadar çirkef ve iticiydi. Ve biz sırf kendimizi mutlu edemediğimizden mutlu edemedik birbirimi kim bilir ?.
Hem senin yaraların hemde benim yaralarım yetmedi birbirini sarmaya. Korktuk birbirmize acınası bakmaktan. Bu yüzden bu kadar kolay vazgeçebildik.
Bende hiçbirşey değerli değildir kaleme aldıklarım kadar... Değerli hissetme şimdi sakın kendini benım değerli kıldığım: zaman aşımına uğramaktan kurtardığın bir aşkın kırık parçalarınadır. Hiçbirşeyi çok istemem ben hayatta. ’Hayırlısı’ derim herseferinde. yani gitmen oldukça hayırlıydı bende.
Mesela şimdi insanlar senin sayende yeni şiirler okuyacak belki etkilenecek , benzer gelecek yaşaıklarımız. Ne bileyim mesela kuşlar farkedecek gözbebeklerimdeki parıltıyı . Sen farkedemesende.
Ve bilki senin tutunacak bir dalın kalmayacak birgün koca bir ormana düşsen bile.
(elsözer)
12/02/2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.