- 3660 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Özleme ve Sevgiliye Mektuplar 7
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kanamalı hüzünlerin dolunaylarında özlemin zamansızlık filmi oynuyor perdede
Yazgımızın acılı ütopyasında ruhumda uyaksız şiirler, yokluğun zulüm gönlümde
Kendimizi arıyoruz talan bir coğrafyada, yalan sevmelerden itilmişiz bir köşeye
Hüzzam bir şarkıdır gülüm seni sevmek, sonsuza dek beklemek olsa da sözlerinde
Karlı bir akşama atmıştın adımlarını, yalnızlık peşimizdeki tepe lambası gibi sürüklüyordu anılarımızı ve biz içli bir keman sesinin siluetine tutunarak yürüyorduk seninle aynı yolu. Az gidip, uz gidip, biraz da dere tepe düz gidip ulaştık bir dağ evine ve ittik bir önceki aşklardan kalan anıları bir köşeye. Sızdık karanlığın en mahremine ve uzandık zar zor yaktığımız bir ateşin cızırtılı sessizliğine, sokulduk birbirimizin aşk kokulu nefesine, ısındık bakışlarımızın neyiyle. Bir düş, bir serapmış gördüğümüz, uyandık yaşamın gardiyan sesiyle.
O yangın artığı havanın ardından doludizgin bir sepkenle koşabilmeyi istediğimiz anlardır göğsümüzdeki hüzzam sancıların isyankâr telvesi. Ellerimizle yokladığımız çıplak düşünüşlerimizin ılıman denizlerinde bir tuvale dökeriz yüreğimizin çıplak sözlerini ve bu hayal meyhanesinde bir kavalın yüzyıllık dokunuşlarıyla aşkı çağırırız hüznün kıraç ovalarından.
Anla ki sevgili, o talan ovalarında kendimizi toprağa bıraktığımızda bir musalla nidası duyulur gökten, üşür çiçekler, saklanır böcekler ve tanımsızlığın hazzını içer pınarlar. O ki, her zerresi içimizin kırık coğrafyasına hükmeden, o ki, inancın zerre ikliminde bile bir evrene hükmeden, o bizi düşündüren, o kıl köprülerden geçiren bir devrin sebebi. Kâinattır iliklerimizdeki ruh, coşku ve doyumsuz şölendir bunları bize hissettiren.
Her ayraç hüzünlerle yoğrulan masalımızda gül kokulu bir tül, her şarkı incinmiş gönlümüzün kırık ışıklarını arayan üşümüş bir gül gibi sokulur bedenimize. Aşka sunulmuş her renk uzak bir rakım gibi yamacımızdaki akşamlara rahvan koşumlarla ilerler ve biz mor desenli bir göğün yamacında sevgiliyi bekleriz sabırla.
Öpüşümüzün korkulu tarlasında dudaklarımızdaki o kayıp medeniyetleri bunun için arar sevgililer ve bunun için topuklarımda kangren bir türkü, yanaklarımda asırlardır buruşmayan bir ülkü bunun içindir. Gövdesini terk etmeyen bir dal gibi, sırrından ayrılamayan aynalar gibi ve sincice avuçlarımızdan kayıp bizden giden an’lar gibi o sorgulu vakitlerin ütopyasında vakit ne çok aşksa ve bizler hayatın susku denizlerinde çırpınan bir balıkça elde kalan hüzünlerle en son demini yudumlarız bu yaşam meyinin.
Adın, sığ bir kumsala seni yazmaktır, boylu boyunca, en ışıltılı çakıl taşlarını dizerek. Adın ülküsüz bir yaşanmışlığın düş savruklarını göğsümde toplamaktır. Adın içsel bir isyanı bastırarak yeni ülkelere seferlere çıkma sebebim ve adın ki medeniyet kapılarına tapu, kırık gün ışıklarını toplamaktır avuçlarıma. Can’lar küskün kalır bir yonganın etrafında, su kendi saydamlığında üşür. Madımak türküler fışkına durur uzaklarda, dağlar bunun için mora dönüşür.
Bir yolculuk hikâyesidir aşk, her adımda yürek güneşi özler, özledikçe dudaklardaki bekleyiş resitalleri dünleri bugüne işler. Uçsuzluğun kırılmalı mevsimlerinden arınarak kendi yolumuzu kucaklarız biz, dalgalı kaçışların hicran sızılarını avuçlarımızda saklarken. Gökyüzünün sırma yaşlarıyla yaman bir sarılışın sevda duraklarına atarız bedenimizi, içimizdeki yokluğa çareler arar iken. Her tutunuş yaşamdır bir gövdede, biz o yaşanası zamanların iklimlerini belirleriz özlemli şiirlerimizle.
Sözcüklerin kalıplarından çiçekler çıkaran bir kadının yüreğini görmektir aşk. Biliyorum ki, biliyoruz ki ve hep bileceğiz ki bu gökyüzü atlasında, bu aşk coğrafyasında bizler hep o elim yazgının iç sesi olacağız, hayatla kendimizi sınamak, sonrasında bir dalda olgunlaşmak, gün gelip toprağa düşebilmek için. Bu kocaman aynalarla donatılı atlasta hangi yüzümüzü çok sevdiğimizi, hangi aslımızı görmezden geldiğimizi hiç bilmeden yaşayıp gidenlerdeniz işte.
Hayat, hepimizin gelip geçtiği o gözyaşımızla ıslanmış hüzün köprüsü, ağrılı vakitlerin ütopyasıyla ağırlar bizi. Umutlar yüreğimizin o ağrılarına en iyi ilaçtır, içilince üzerine bir yudum mutluluk iksiri. Sesinin düş bentlerinden avuçlamak güneşi, ışıklarla süzülen bir tülbendin öpüş yerinde beklemek sevdanla mahşeri. Seni sevmek, tersine çevirmek güneşi, ısıtmak sevgiyle evreni. Seni sevmek, ters düz etmek kâinatı, tüm kötülüklerden arındırarak yürekleri.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Bu başarılı çalışmayı ve yazarını yürekten tebrik ediyorum. Her zamanki kıvamında ve ziyadesiyle doyurucuydu... Ne hoş bir serüven kaleminize yarenlik etmek.
Selahattin YETGİN
Her zaman dediğim gibi imgelerinizin hayranıyım ve aynı zamanda da kıskanç biri olmadığım halde bu konuda kıskancım Selahattin Bey. Güne layık bir paylaşımdı. Tebrik ediyor saygılarımı sunuyorum.
Selahattin YETGİN
Selahattin YETGİN
imgelerin şairine kucak dolusu tebrikler..
hüznünüz
sevginiz
özlemleriniz
kaleminiz
hiç
bitmesin.
selamlarımla..
Selahattin YETGİN
.. beklemek sevdanla mahşeri.
Seni sevmek, tersine çevirmek güneşi,
ısıtmak sevgiyle evreni.
Seni sevmek, ters düz etmek kâinatı, tüm kötülüklerden arındırarak yürekleri.
---
paragraf paragraf okuduğum , bir şiirdi.. saygı ve hürmetlerimle hocam..
Selahattin YETGİN
Kutluyorum Selahattin Bey. Tarzınızdan zerrece sapmıyorsunuz.
Saygılar, hayırlı başarılar.
Selahattin YETGİN
Selahattin YETGİN
Tebrikler .Çok nadir anlamlı satırlar.Zaten beğendiğim bir kalemsiniz ...
Selahattin YETGİN
sözcüklerle dans eden yazınızı çok sevdim...sözcüklere eşlik eden duygularınızı da elbet...
saygı ve sevgilerimi kabul edin lütfen...
Selahattin YETGİN
Selahattin Yetgin bu sitede imgelere bu denli etkili hükmeden nadir kalemlerden...
Elbetteki kutluyorum değerli çalışmanızı...