- 2355 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
“KONİYA LİÇO” HEM GÜLDÜRÜYOR HEMDE AĞLATIYOR...
Taşar Medya Grup köşe yazarlarından Salih Durmuş, Şırnak Balveren Beldesinde Koniya Liço ( Bataklık) adlı filmini çeken Sinan Yıldız ile bir röportaj hazırladı.
“KONİYA LİÇO” HEM GÜLDÜRÜYOR HEMDE AĞLATIYOR
Taşar Medya Grup köşe yazarlarından Salih Durmuş, Şırnak Balveren Beldesinde Koniya Liço ( Bataklık) adlı filmini çeken Sinan Yıldız ile bir röportaj hazırladı.
Röportajı yayınlayan Taşar Medya Grup Köşe yazarı Salih Durmuş;
1-Öncelikle Sinan yıldız kimdir Kısaca tanıyabilir miyiz?
1986 Şırnak’ın Balveren kasabasında doğdum. Evet henüz çocukken kendimi bir savaşın ortasında gördüm ve her zaman durup geriye bakarken nasıl da savaşın ortasında çaresizce çocuk halimizle nasıl durduğumuz hatırıma gelir. İlk ve orta-öğretim yıllarım çoğu akranım gibi derme çatma bir eğitim sistemi içinde gelip geçti,kendi anadilimiz dışında kendi kültürümüz ve tarihimiz olmayan bir eğitim gördük bu yüzden hiçbir zaman eğitime sevdalı birer fert olamadık ve bu eğitim sistemini hiç bir zaman tam olarak özümseyemedik halbuki derslerim de çok iyiydi… Evet o günlerden geriye bize kar kalan tek şey tozlu raflarda duran ve yaprakları sararmış okuduğumuz kitaplardır başka da değil … Liseyi Şırnak Anadolu Lisesinde okudum, ve üniversiteye de son sınıf İstanbul Bahçeşehir üniversitesinde halen devam etmekteyim. İstanbul’da Sinematek atölyesinden yönetmenlik eğitimini aldım ve Başken İletişim Akademisinden de oyunculuk eğitmini alıyorum.
2-Sinemaya olan ilginiz nerden gelmektedir?
Sinemaya olan ilgim her şeye rağmen hayatı döndüren bir tür muhteşem dinanizimden gelmektedir. sanırsam bu dinanizim bizim kendi halkımızın bütün bir his ,duygu, düşünce ve hayal dünyasını kapsar. Evet tüm bunların hayale düşmesi ve canlandırılmasını da sağlayan yegane iletişim dilidir sinema, ve bu sanatsal iletişim ya da anlatım dili olan sinema ile Kürtçe dilimizin yanında bir ikinci dile sahip olmuş oluruz, ki bu dil evrensel bir dil etkinliğindedir. İşte bu beni çok heyecanlandırmıştı, bu evrensel sinema dili ile aslında diğer dünya milletlerine ulaşabiliriz ve bu şekilde kendi dilimizi ve kültürümüzü yansıtabiliriz diye düşündüm. Mezopotamyada sevinçlerin ve acıların en güzeli yaşanmıştır elimizi şöyle bir dokundursak ne kadar da harika üstü bir “sanatsal hazine” ve “çirokler hazinesi” ile karşı karşıya olduğumuzu görebiliriz lakin bu hazine tozlar altında yatıyor şöyle bir tozunu aldık mı çok muhteşem yapıtlar “çirok”leri(hikayelerle) gün yüzüne çıkarabiliriz ve bu canlandırmayı da en güzel şekli ile sinemayla yapabiliriz. Bir Celadedt Ali Bedirxanı ya da bir Selahhaddin Eyubiyi kendi çocuklarımıza ve gelecek nesillerimize ancak bu şekilde yani sinema ile anlatabiliriz, bu teknoloji ve modern çağında ancak bu şekilde kültür ve dilimizi canlı tutabiliriz ve bir sonraki nesillerimize aktarabiliriz diye düşünüyorum. Bu düşüncelerim beni bu alana sevk eden en büyük nedenlerdir…
3-Bugüne kadar kaç uzun metraj filmi çektiniz?
Bilindiği üzere sinema gerçekten çok pahalı bir sektör, en basitinden bu alanla alakalı bir kitap dahi fiyat olarak el yakıyor, ama tabi internet ve gün geçtikçe gelişen kamera ve teknoloji donanımlı sistemler bize hem alternatifli ucuz bir eğitim ve araç gereç sağliyor, belki de kapitalizmin tek yararı bu olsa gerek…Bunun farkına vardıktan sonra “ben de film çekebilirim” düşüncesi oluştu ben de elime geçen ilk kamera ile küçük bir belgesel çektim, daha sonrasında kısa metrajlı ”Kukla” ve “küçük dünyam”ı çektim. Ve bu “kaniya liço-bataklık” filmi de ilk uzun metrajlı film deneyimim oldu. Bu filmimizi de sinemacıları güldürecek cinsten bir bütçe ile çektik, ve kendi köylümün ve insanlarımızın desteği ile çektik. Gerek oyuncularımın performansı gerekse kaliteli görüntülerimiz olsun birçok yönetmeni hayrette bıraktı. Bu bize umut ve cesaret verdi. Ve şu sıralar, henüz bitirmiş olduğum uzun metrajlı film senaryom için gerekli maddi kaynak ve yine amatör oyuncu kadrosu oluşturma çabasındayım. Kendi kültürünü ve anadiline sahip çıkan büyüklerimizden ve iş adamlarımızdan Kürt sinemasının çıtasını daha yükseklere çıkarabilmek, toplumumuza daha güzel eserler verebilmek ve daha aydınlık günler için bizlere destek çıkmalarını bekliyoruz.
4-Yaşadığınız coğrafya da film çekmek zorluğu nelerdir, bölge halkın bakış açısını nasıl buluyorsunuz?
Ya da bence sorunuzu tersine çevirip o şekilde kendime sormak istiyorum, yani kendi coğrafyamda aslında film çekmenin kolaylıklarını anlatmak istiyorum. Çünkü ben bir ay boyunca çekimler sırasında zorluğunu bir şey dışında(askeriyenin belirlediği yasak bölgeler) yaşamadım tam aksine ki kendi halkımdan büyük bir destek gördüm gerek mekanları kullanma konusunda gerek oyuncuları oynatma ve bulma konusunda olsun zorluk çekmedik. Ve ayrıca filmin ilk gösterimini yani bir galasını çektiğimiz yer olan Gundiki Melê(Balveren) beldesinde gerçekleştirdik, filmimizin afişlerini dahi bastırdık ve duvarlara astık, filmi akşam açık havada belediyenin bahçesinde beyaz perdeye yansıttık. Filmde oynayan oyuncularımız, aileleri, çocukları ve köyün yaşlısından çocuğuna kadar yaklaşık 400 insanımız izledi. Hep beraber zaman zaman güldük ve ağladık… Biz sanatın halk için olduğuna inanıyoruz ve kendi ürettiğimiz sanatsal faaliyetimizi burada onlara sergiledik, ve bu şekilde belde halkı bir nebze daha sinemaya ve sanatın içine girmiş oldular. Bu şekilde birçok önyargının yıkılmasına da vesile oldu. Bölge halkı kendi toplumsal değerlerine saygı duyan ve o hikayeleri doğru bir şekilde işleyen yani bir çıkar için “kullanılmadığının” farkına varsalar ellerinden gelen her türlü desteği sağlarlar buna emin olunuz. Yeter ki kapkaççı gibi bir köşede gizli bir şeyler yapılıyormuş gibi yapılmasın. Ama tüm bunların yanında coğrafya olarak sıkıntı bir bölge bu sadece şimdi değil yüz yıla yakındır bu böyle, kendi coğrafyanda toprağında uzak bir yaylada ya da askeriyece “sınırlanmış bölgeler”de çekim şansın olmuyor. Bu tamamen bir saçmalıktır, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok, dağ başına çıkıp film çektiğin an “isyankar” ya da “terörist sanılıp” insansız hava araçlarınca tespit edilip vurulma riskin büyük. Ama biz inadına yüce dağlarımıza sevdalı olacağız ve sinemamızda bunu işleyeceğiz.
5-tamamlanan “kaniya liço (bataklık)” Filmin konusunu okurlarımıza özetler misiniz?
Film küçük yaşta anne ve babasını kaybettiği için ninesi ile yaşayan 15 yaşındaki Raqîpi anlatiyor,raqip hasta olan ninesini ameliyat ettirebilmek ve geçimlerini sağlayabilmek için kaçakçılık yapar . Ve bir gün yine sigara kolilerini karakolu geçirmeye çalışırken karakolca ateş açılması ve vurulmasını konu alıyor. Bu kurmaca bir filmdir yani gerçek hayattan alınmış yaşanmış bir olaydan hareketle çektik. İki yıl önce “kaçakçılık” yapan bir gencimizin(Hüseyin artuç-RAHMETLE ANIYORUZ) vurulması üzerine onun anısına çektik. Ve tesadüf ki bu Ruboski katliamından sadece birkaç ay önce çekildi. Nerdeyse aynı hikaye, bu hikayelere hiç yabancı değiliz. Hiçbir kanunda ya da hükümde “kaçakçılığın” suçu öldürülmek değildir. Biz kendi toplumuna duyarlı ve sevgi duyan bir sanatçı olarak bu konuyu özellikle işlemeye çalıştık.
7-Bu filminizde kaç kişi rol aldı, film kaç kişiyle tamamlandı?
Filmde 6 asil oyuncu ve yaklaşık 40 kişi de fügüran olmak üzere yaklaşık 50 kişi vardı. Çekim ekibi: yardımcı yönetmenliği üstlenen Aydın Bayram arkadaşımız ile beraber sanat yönetmeni Tekin Çiçek , yardımcı asistan ile beraber 6 kişi kadar vardık. ses ve ışık ekipmanı imkanımız olmadığı için bunları kullanacak kişiler de yoktu. Sadece bir yerde büyük bir el feneri kullandık o feneri tutan arkadşımıza da teşekkürler ederiz…
8-Filminiz nereden çekildi?
Şırnak Gundiki Melî(Balveren) de çekildi. Ve tüm oyuncularımız amatör ve bu beldeden.
10- Filmin yapım aşamasında herhangi bir zorlukla karşılaştınız mı?
Filmin bütün işleri ile kendimiz ilgilenmek onları halletmek zorundaydık, işimizi yavaş ve özüne inerek yapmaya çalıştık. Yapım aşamasında doğal olarak maddi sıkıntı çektik, öğrenci harçlığımla gerekli olan harcamaları gerçekleştirdim, hiçbir maddi destek olmadan bu yükün altına girdik ama sağ olsun belde halkı ellerinden geleni yaptılar bu yüzden de maddi kaynak sıkıntı çekmedik, bunun için her birine müteşekkiriz… Çekimlerin geçtiği dış mekan beldenin biraz dışında kalıyordu ve orası da yasaklı bir bölgeydi bunun için askeriyeden birkaç kez izin almak zorunda kaldık ve verilen izin de çok kısa bir zaman içindi ama mesela orada geçen gece çekimlerini gerçekleştiremedik çünkü ne olursa olsun gecenin bir vakti orada bulunmak yasaktı ve biz de başka bir mekanda gece çekimini gerçekleştirdik.
11-Kaniya Lîço(Bataklık) filmi şimdiye kadar nerede gösterime girdi ve gösterime girerse nerelede gösterime girer? Siz filminizi en çok nerede gösterime sunmak istiyorsunuz?
Filmimiz Türkiye’nin dört bir yanında gösterimlere girecektir, İstanbul’da gösterimi oldu hala devam ediyor, Diyarbakır’da ikinci bir galasını yapmayı planladık tarih henüz net değil, “29 Ocakta Silopi’de gösterimini” yapmasını planlıyoruz, daha sonra Şırnak merkez, Cizre, İdil, Tatvan, Mersin, Adana, Ankara, Batman ve daha birçok il ve ilçelerde gösterime girecektir. Film işlediği konu itibari ile daha çok doğu ve güneydoğu coğrafyasına hitap ediyor ve bu yüzden gösterimlerinin bir çoğu bu illerde olacaktır ve ayrıca gösterime koyma fırsatını çünkü bu coğrafya sunuyor ve destek veriyor, ancak film batı illerindeki film festivallerinde, Avrupa ve Amerika da festivallere katılacak. Yapılan adaletsizliği ve haksızlığı bir filmle bile olsa diğer dünya milletlerine anlatmaya çalışacağız. Ben filmimizi en çok nerde mi sunmak isterim, şair sevgilisine yazdığı şiiri en çok kime okutturmak ister elbette yazma sebebi olan sevgilisine okumak ister bizim ki de o mesele filmimizi her şeyden önce kendi milletimize sunmak istiyoruz…
12- Filmin teknik bilgileri hakkında bilgi verebilir misiniz? Yeni başlayan genç sinemacılar için yararlı olabileceğini düşünüyoruz.
Film Canon 550d +18-55mm + 50mm ve Sony full-HD 18-55mm kamera ve lenslerle çekildi. Kurgusunu Adobe Premier’de yaptım...Dili kürtçe ve tüm müzikler kürtçe olarak seçildi. Evet dikkat ederseniz çok da bütçeli ve profesyönel olmayan bir ekipmanla çektik biraz gayret ve merakla bu işe sarılınca böyle bir malzemeden de film çekilebiliyor, bizi bunu sinemaya meraklı olan bütün arkadaşlara ilan ediyoruz. Her hangi bir bilgisayarda kurgusunu ve müziğini düzenleyip kendiniz çok kolay bir şekilde film çekebilirsiniz ama tabi her şeyden önce hayallerinize dokunabilmelisiniz, bir senaryo yazarken bir karakteriniz için zaman zaman ağlayabilmelisiniz ve de gülebilmelisiniz hatırlayınca onu, işimiz sadece iyi ya da kötü bir ekipmanla bitmiyor her şeyden önce altını çizerek söylüyorum “anlatmaya değer” bir hayalinizin bir hikayenizin olması gerektiğine inanıyorum. Ve bu hikayenizi yazın, hiç durmayın yazın hayalde kalmasın, hayalinize geldiği an kalemi tutun ve mürekkep damlasın ruhunuzdan, çığlıklarınızdan, sevinç ve mutluluklarınızdan…
Teşekkürler ,
Sevgi ve sağlıkla kalınız…
Sailih DURMUŞ....
YORUMLAR
Fragmanı izledim. Filmde Emeği geçen herkesi kutluyorum. Benim de bir kaç tane treatman(film öyküsü) var. Senaryolaştırma aşamasına hala geçmedim. İşte böyle çalışmaları görmek beni mutlu ediyor.
Yolunuz açık olsun...
Sevgili Salih arkadaşımıza teşekkür ediyorum böyle değerli bir söyleşiyi bizimle paylaştıkları için, sağolun efendim
Selamlarımla